Kim Ne Dedi?
Galatasaray kupadan sonra ligde de Medical Park Antalyaspor'un bileğini bükemezken, spor yazarları sarı-kırmızılıların puanı son dakikalarda kurtardığı maçı değerlendirdi ve konuk ekibin sergilediği kötü performansı eleştirdi.
Rıdvan Dilmen - Sabah
Rakibinizin oynamasına müsaade ederseniz maçı kazanmanız zor olur. Özellikle Drogba ve Sneijder hiç yok. Melo ile Selçuk sarı kart sınırında, 'Aman kart görmeyeyim' diye o alışık olduğumuz baskılı, rakibe yakın oyundan vazgeçmişler. İlk yarının devamında iki gol buldu Antalyaspor ve avantaj kazandı. İkinci yarı oyun o kadar çok durdu ki ne pozisyon var ne de hareket. Bir tek son 10 dakikaya girildiğinde, Mancini Burdisso'yu çıkarıp stopere Melo'yu çekti, Emre'yi de orta sahaya koydu. Emre ile Selçuk biraz önde baskı yapmaya yani rakibi rahatsız etmeye başladılar. Bu da topun Antalyaspor ceza sahası yakınında kalmasını sağladı. Yani 10 dakikalık pres değil, pres yapar gibi baskı yaptılar ve golü de buldular. Hatta ikinci şansı da yakaladılar. İkinci yarıda Mancini, Drogba'yı çıkardıktan sonra 4-4-2'ye döndü ama ilk 10 ve son 10 dakika dışında Galatasaray kötü oynadı. Bunun da tek sebebi rakibine futbol oynama şansını çok vermesiydi.
Aslan'ın kaybı büyük
Mehmet Demirkol – Fanatik
Galatasaray'ın bu sezonki en iyi deplasman başlangıcıydı.. ve en iyi son 10 dakikası... Sabri ve Telles'in önde hücumu tamamlayan oyunları hemen sonuç verdi. Maçın sonunda da hiç olmadığı kadar sarıldılar maça. Ancak Sneijder, Selçuk ve hele Didier Drogba'nın, Arena standardında bir bitiricilik sergileyememe sorunu sürüyor. Sadece Burak var. Başta Antalyaspor ısrarla pas yaparak savunmasından çıkmakta direnince Galatasaray baskısı başta sonuç verdi ve gol geldi. 7'de Burak'ın şahane şutuyla… Sonrasından bir 5 dakika bu oyun işledi. Sneijder'le maçı koparacak noktaya da geldiler. Ardından iş değişti. Sabri ve Telles'in önde oynayabilmesiyle ilk 10 dakikada ortaya çıkan avantaj terse döndü. Aynı gerçek dezavantaja dönüştü. Antalya pasla çıkmaktan vazgeçmedi ve başardılar. Sabri ve Telles'in arkasına atılan toplar büyük problem oluşturdu. Eğer ofsaytı iyi ayarlayabilseler Tita ve Diarra'yla 2-1'den de fazlasını bulabilirlerdi.
Erman Toroğlu - Sabah
Galatasaray pres yapayım diyor, bütün futbolcular tek tek pres yapıyorlar. Rakip 3 ayağa pas yaptı mı hepsi oyundan düşüyor. Bu presi ya topyekün yapacaksın ya da adam gibi yarı alanına gidip rakibi bekleyeceksin. Galatasaray ne onu yapıyor ne ötekini. O zaman da takım olarak oyundan düşüyorlar. Dün olduğu gibi… Antalyaspor biraz çekinmese ve cesaretli oynasa dün akşamki Galatasaray'ı kesin yenerdi. Antalyaspor alt sıralarda geziniyor. Dünkü Galatasaray'ı yenemiyorlarsa onlar da kendilerine çeki düzen versinler. Çünkü oynayacakları rakipleri her zaman Galatasaray gibi helva veya hamur gibi olmayacak. İki takım da hakeme sakın bir şey söylemesin. Sahanın zemini de iyiydi, hava da iyiydi. Ona da bahane yok. Yani iki takımın da sığınacak bir limanı yok. Galatasaray dün akşamki gibi oynar ve mücadele ederse şampiyonluk yarışından çabuk uzaklaşır.
"Maçı koparmalıydık"
Ahmet Çakır – Zaman
Galatasaray'ın bu sezonki deplasman sıkıntısı böyle bir durum. Anlamsız bir bunalım. Elbette ki Arena'daki ortamı bulamamak dışında pek de deplasman sayılamayacak maçta kaybedilen 2 puan şampiyonluk umutlarının bir kez daha Kaf Dağı'nın ardına doğru çekilmesine neden oldu. Zirvedeki mücadelenin epeyce şekil değiştirdiği ortamda en son sahneye çıkan Cim Bom bunun psikolojik sıkıntısını yaşadı. Çünkü bir yandan şampiyonluk umutları canlanır gibi görünürken öte yandan maç öncesinde 3.'lüğe düşmüş olmanın tedirginliği ortaya çıkmıştı. Şubat ortası için harika bir Akdeniz akşamında Sarı Kırmızılı takım beklediğinden iyi başlayan maçı berbat sürdürdü, şöyle böyle bitirdi. Bu koşullarda olabilecek en güzel iş daha maçın başında bulduğu goldü. Sonrasında yadırganacak kadar büzüldü.
Hakan Ünsal – Hürriyet
İç saha performansı 11 maç, 8 galibiyet, 3 beraberlik ve mağlubiyeti yok. Dış sahada ise 10 maçta 6 galibiyet,1 beraberlik ve 3 mağlubiyet. Bu rakamlar kimin hemen söyleyeyim. 2010 yılında büyük umutlarla gelen ve sonra gönderilen Franck Rijkaard'ın 'Ali Sami Yen Takımı' unvanı alan ekibinin... Peki Mancini? Arena'da 10 maç, 8 galibiyet, 2 beraberlik, mağlubiyet yok. Deplasmanda ise 11 maç, 3 galibiyet, 6 beraberlik ve 2 mağlubiyet. Mancini'nin deplasman performansı daha kötü... Benim dikkatinizi çekeceğim nokta Mancini'nin takımının, Ali Sami Yen'de müthiş oynayan ve rakiplerini boğan Rijkaard takımına benzerliği. Kaldı ki o takım için 'Bireysellik üzerine kurulu Ali Sami Yen takımı' yorumlarını yapmıştık. Geldiğimiz noktada Galatasaray için Arena Aslan'ı tabiri yanlış olmaz sanırım.
Bülent Tulun'a yumruk
Atilla Gökçe – Milliyet
Önce savunma sinyali verdi, "Gece gündüz savunma çalışmalıyız" dedi. Çalıştılar. Yetmedi, sezon ortasında yerli-yabancı demeden yeniden yapılanma sürecini başlattı. Dany'ler, Amrabat'lar, Engin'ler gitti, Salih'ler, Veysel'ler, Burdisso'lar, Telles'ler geldi. O da yetmedi, takımı üçlü, beşli, santrforları tekli, çiftli oynatmaya başladı. Sonuç şu: Galatasaray Roberto Mancini döneminde TT Arena'yı gücün 'gösteri alanı' olarak kullanabilir, taraftarının desteğiyle kendi çöplüğünün horozu olabilir ama bu deplasman zafiyetiyle ne şampiyonluğu kovalar, ne de Chelsea'yi eleyebilir. Antalyaspor'la dördüncü kez karşılaştı Mancini... Samet Aybaba karşısında beraberlikten fazlasını elde edemedi. Aybaba, Diarra ile Semih'i birbirlerinin alternatifi olarak değil, tamamlayıcısı olarak oynatmayı denese, ev sahibi takım belki de üç puanın sahibi olacak, İtalyan Hoca'ya bir ders verecekti. Öyle yapmadı, elindeki avantajı telaş ve panikle kaybetti, Mancini ile birlikte beraberliğe razı oldu.
Levent Tüzemen – Sabah
Mancini Antalya ile üç tane maç yaptı bir kez bile kazanamadı. Antalya maçlarında kadro kurarken Mancini adeta "Akıl tutulması" yaşadı. Özellikle Antalya'daki iki düelloda İtalyan hoca rakibi çözme adına ya da şaşırtma adına sahaya kenardan akıl koyamadı. Kadro derinliği olmayan Antalya'nın hocası Samet Aybaba evindeki maçlarda Galatasaray'a karşı aynı oyuncu grubuyla 'Kopya' sayılabilecek pozisyonlar üretti. Mancini'nin Antalya'yı hafife aldığı ve dersini iyi çalışmadığı çok belliydi, çünkü Galatasaray savunmasının arasına atılan toplara çözüm üretmek adına müdahale etmedi. Bursa ve Eskişehir maçlarında oynanan futbol ve alınan farklı galibiyetler İtalyan hocayı da "Antalya'yı nasıl olsa yeneriz" havasına sokmuş. Mancini'yi adaletli davrandığı için alkışladım. Ama Antalya'daki kadro adaletli değil, Mancini torpilli bir kadroydu.