Geleceğin yıldızları | Ahmet Safa Yılmaz – Özel röportaj
“Geleceğin yıldızları” adlı röportaj serimizde Türkiye Basketbol Gelişim Ligi’nin yıldızlarıyla röportajlar yapacağız. İlk konuğumuz Galatasaray’ın 2001 doğumlu pivot oyuncusu Ahmet Safa Yılmaz.
“Geleceğin yıldızları” adlı röportaj serimizde Türkiye Basketbol Gelişim Ligi’nin yıldızlarıyla röportajlar yapacağız. İlk konuğumuz Galatasaray’ın 2001 doğumlu pivot oyuncusu Ahmet Safa Yılmaz.
Ahmet Safa Yılmaz, oyun özellikleri itibarıyla Denver Nuggets’ın süper yıldızı Nikola Jokic’i andırıyor. 2001 doğumlu pivot; boyalı alanda kendisine gelen ikili sıkıştırmaları aşıp rahat bir şekilde sayı üretmesinin yanı sıra tepeye çıkıp bir oyun kurucu gibi seti yönlendirebilmesi, ortalama şut tehdidi, zekâ dolu post oyunları ve saha görüşüyle rakiplerinin birkaç gömlek üzerinde bir performans sergiliyor.
Bütün bu oyun özelliklerine ek olarak 15 numaralı formayı giymesi, Jokic’e benzer fiziği ve saç kesimi onun Jokic’le olan benzerliğini güçlendiren unsurlar. Tabii kendisi de röportaj sırasında bunu onaylıyor...
İlk olarak, nasılsın?
İyiyim teşekkür ederim. Koronavirüs nedeniyle maçlar ve antrenmanlar bildiğin gibi yok. Umarım en kısa zamanda bu durum düzelir ve herkes sağlığına kavuşur. Tabii ben ve takım arkadaşlarım, bir an önce parkeye çıkıp elimizden gelenin en iyisini yapmak istiyoruz. Ama önce sağlık.
Basketbolla tanışman nasıl oldu? Ardından bunu bir meslek hâline getirmeye nasıl karar verdin?
Ortaokuldayken beden öğretmenim, bu sporda çok yetenekli olabileceğimi söylemişti. Fiziğim ve diğer sporlardaki kabiliyetimin basketbola uygun olduğunu düşünüyordum. Açıkçası ilk başlarda basketbolla ilgilenmiyordum, bunu yalnızca bir boş zaman aktivitesi olarak görüyordum. Ancak topu elime her aldığımda farklı bir şey hissediyordum. Potaya gitmek, topu bırakıp sayı üretmek güzel bir duyguydu. Disiplin kazanıp bunu bir meslek hâline getirmeyi düşündüm.
Ortaokulda okul takımımda forma giydim. İlerleyen yıllarda boş zamanlarımda sürekli olarak spor kompleksine gidip basketbol oynuyordum. Bir gün salondan çıkarken İstanbul Büyükşehir Belediyespor’un seçmelerinin olacağını öğrendim. Seçmelere hazırlanıp girdim ve takıma alındım. O zamandan beri profesyonel bir kariyer oluşturmak için çabalıyorum. Sakatlandığımda basketbol oynamadan geçecek olan günlerimi düşününce üzülüyorum. Umarım iyi bir kariyere sahip olurum. Çünkü bu sporu seviyorum.
Sence oyunun artıları ve eksileri neler?
İlk olarak artılarımı söylemem gerekirse bence en önemli şey, oyunu kısalar gibi okuyabilmem. Pivot pozisyonunda oynuyorum fakat oyun kurucular gibi çizgi dışına çıkıp set kurabiliyorum veya post bölgesindeyken pas kanallarını iyi değerlendirebiliyorum. Onun dışında birebir oyunlarda çok iyi olduğumu düşünüyorum. Rakiplerime ezici bir üstünlük kurup sayı üretmek için zekâmı ve ayak hareketliliğimi kullanıyorum.
Eksilere geçecek olursak kesinlikle daha atletik ve mobil olmalıyım. Hız kazanıp biraz daha fark yaratmalı ve bunu, savunmaya da yansıtmalıyım.
Bir genç oyuncu olarak, Basketbol Gelişim Ligi’nin sana kattıkları şeyler konusunda ne düşünüyorsun?
Bence bu ligin bizim gibi genç oyunculara yaptığı en büyük katkı, özgüven oluyor. Mesela burada bir deplasman maçı için yaptığınız hazırlıkta yalnızca saha içi değil, saha dışı da önemli oluyor. 18-19 yaşında insanlar için bence bu, çok önemli bir şey. Yani o maç için yaptığınız yolculuk, beslenme düzeniniz, maç önü hazırlık, maç, maç sonrası dönüş… Bunlar kendinize olan güvenin artmasını sağlayan şeyler. Maça odaklanıp rakibinizi yenmek için yeteneklerinize ve eksik olduğunuz konuları geliştirebileceğinize olan güveniniz artıyor.
Oyunun teknik kısmına nasıl bakıyorsun? Ayrıca bir pivot olarak, sence bu dönemde neleri daha iyi yapman gerekiyor?
Bence günümüz basketbolunun en önemli özelliği hız. NBA, Euroleague, Süper Lig… Basketbol oynanan her ligde, oyun hızının arttığını görüyoruz. Atletizm öne çıkıyor, kısa beşler sahada daha fazla süre alıyorlar ve üçlüklerle, hızlı penetrelerle fark yaratmaya çalışıyorlar. Bu anlayışta biz pivotlar da hızlı olmak zorundayız. Yalnızca patlayıcı atletizme değil biraz estetik atletizme de ihtiyacımız var. Bence bu dönemde üçlüklerde belirli bir seviyenin üzerinde olmalıyız. Adam değişim savunmasında kısalar karşısında kalmamız gerekiyor. Kısa oyuncuların penetre edecekleri koridorları açmamız gerekiyor.
NBA ve Avrupa basketbolunu takip ediyor musun? Orada en sevdiğin oyuncular kimler?
İkisini de takip ediyorum fakat savunma sertliği ve oyun temposu bakımından Euroleague’i biraz daha fazla izliyorum. NBA’de en sevdiğim oyuncu Nikola Jokic. Avrupa’da ise Nando De Colo ve Zach Auguste’u beğeniyorum
Okul ile basketbolu bir arada götürürken nelere dikkat ediyorsun?
Açıkçası okula önem vermek ve iyi bir eğitim hayatı yaşamak istiyorum. Fakat basketbola beslediğim tutku nedeniyle eğitimi biraz daha ikinci plana atıyorum. Çünkü basketbolda iyi bir kariyere sahip olmak için yedi gün 24 saat çabalamam gerekiyor. Fizik, mental güç, oyun bilgisi, döneme uyum sağlama gibi birçok etkeni kontrol etmem gerekiyor.
Saha dışında neler yapmaktan hoşlanıyorsun?
Spesifik olarak ilginç bir şey yok. Arkadaşlarımla ve ailemle vakit geçirip bol bol film izlemekten hoşlanıyorum. Bu şeyler, kafamı biraz dinlendirip basketbola daha güçlü odaklanmamı sağlıyorlar.
Son olarak, favori film ve yemeklerin neler? Bu arada, beslenme ile basketbol arasındaki dengeyi nasıl kuruyorsun?
İkinci sorudan başlayacak olursam… Biraz zor. Elbette her öğünüm kontrollü ama bazen kaçamaklar yapıyorum. Kendimi rahat hissetmek istiyorum ama genelde sağlam bir denge kuruyorum. Film olarak Harry Potter serisi ve yemek olarak mantı cevaplarını vereceğim.