Geleceğin yıldızları #19: Modestas Kancleris ile Litvanya, Creighton ve kariyer yolculuğu üzerine
Litvanya; Yugoslavya ve birkaç ülkeyle birlikte Avrupa basketbol tarihinin en köklü ve en iyi kültürüne sahip ülkelerinden biri.
Litvanya ; Yugoslavya ve birkaç ülkeyle birlikte Avrupa basketbol tarihinin en köklü ve en iyi kültürüne sahip ülkelerinden biri.
Modestas Paulauskas, Gintaras Einikis, Arvydas Macijauskas, Robertas Javtokas, Arturas Karnišovas, Rimas Kurtinaitis gibi değerli Litvanyalı basketbolcular yalnızca Avrupa arenasında kalırlarken Aryvdas Sabonis, Zydrunas Ilgauskas, Sarunas Jasikevicius ve Sarunas Marciulionis gibi efsaneler NBA’de de forma giymişlerdi. Özellikle de Ilgauskas, Marciulionis ve Sabonis üçlüsü, hem Avrupa’da hem de NBA’de başarılı olmuşlardı.
Günümüze baktığımızda ise Jonas Valanciunas, çaylak yılını geride bırakan Ignas Brazdeikis ve Arvydas’ın oğlu Domantas Sabonis, NBA’de forma giyiyorlar.
Tabii Litvanya ekolü, hem NBA hem de Avrupa arenaları içi değerli isimler yetiştirmeye devam ediyor. Sarunas Marciulionis’in oğlu Augustas Marciulionis, Marek Blazevic, Emilis Butkus, Rokas Jokubaitis ve geçtiğimiz haftalarda NCAA’e gittiğini açıklayan Azuolas Tubelis yeni jenerasyon yıldızları olarak öne çıkıyorlar. Mayıs başında Creighton Üniversitesi’ne transferini açıklayan Modestas Kancleris, bu isimlerden biri.
Nasılsınız? Sizin açınızdan bu dönemler nasıl geçiyor?
Teşekkür ederim! Açıkçası harika hissediyorum. Mental olarak rahatladım. Koronavirüs sürecinde sürekli olarak verimli şeyler yapmaya çalıştım. İnteraktif ortamda derslerime katıldım ki bu en önemlisiydi çünkü başarılı bir şekilde mezun olmak istiyorum. Tabii basketbola dair de birçok şey yaptım. Evde yapılabilecek bütün antrenmanları yaptım. Bazen dışarıya çıkıp koştum. Formda kalmak için elimden geleni yaptım. Ve açıkçası, formda kaldım.
Neden basketbol?
Klasik bir cevap olacak fakat ailemdeki ortamdan dolayı basketbola başladım. Abim, ben küçükken basketbol oynuyordu. Hem de her gün. Onu basketbol sahasında görüyordum ve bir gün, onunla oynamaya karar verdim. Bütün günümüz sahada geçiyordu. Ailem bunu fark etti ve beni doğru şekilde yetiştirdiler. İşimi yapmaya devam ettim. Motivasyonumu bir gün bile kaybetmedim. Dokuzuncu sınıftayken Zalgiris-2 takımının baş antrenörü beni takımına davet etti. Ve profesyonel hikâyem böyle başladı.
Litvanya, basketbol kültürü açısından en iyi ülkelerden biri. Bu duruma dair yorumlarınız neler?
Basketbol kültürümüz mükemmel. Ülkedeki her çocuk bir şeyleri anladıkça basketbol oyuncusu olmak istiyor. Gerçekten. Kaunas’taki her Euroleague maçı kapalı gişe oynanıyor. Taraftarlar, tatil zamanlarında ise Milli Takım’ı destekliyorlar. Ayrıca destekleri sadece alkışla veya bağırmayla sınırlı değil. Oyunu çok iyi biliyorlar ve maçların yıldızı oluyorlar.
Zalgiris Kaunas’taki organizasyon size neler kattı?
İnanılmazdı… Oradan çok fazla şey öğrendim. Teknik anlamda bütün temel gereklilikleri ve ek bilgileri öğrendim, oyun repertuvarıma ekledim. Oradaki basketbol eğitiminin seviyesi gerçekten yüksek. Neredeyse her koç, her oyuncu için özel şeyler hazırlıyorlar. Günün sonunda ise bireysel olarak çalıştığınız dripling, şut, pas gibi temel unsurların takım içinde bir araya gelip değer kazandığını görüyorsunuz.Fakat Zalgiris’teki asıl kazanımım saha dışı hayatı öğrenmek oldu. Evet, sahada onlarca set var, sayı var, ribaund var fakat maçın 40 veya 48 dakikadan fazla olduğunu, saha dışındaki hayatınızın saha içini ne kadar fazla etkileyebildiğini öğrendim. Oradaki dört yılım için tüm ekibe minnettarım.
Mayıs ayı başında Creighton’la anlaştığınızı açıkladınız. Bu süreçten bahseder misiniz?
Creighton Üniversitesi, seviyesi çok yüksek olan bir organizasyon. Beni uzun yıllardır izliyorlarmış, gelişimimi takip ediyorlarmış ve bu yıl teklif yapma zamanlarının geldiğini anlamışlar. Bu büyük bir onur. Onların çabası ve vizyonlarından çok etkilendim. Daha da önemlisi orada bir güven ortamı hissettim. Sıradaki hikâyemi yazmak için en kaliteli kâğıda sahibim. Ve iyi bir yazar olmak istiyorum. Kariyerimde basamak atlayıp NBA’e hazır olmak istiyorum. Bana inandıkları için onlara teşekkür ederim.
Sizce şu an en iyi ve en kötü olduğunuz şeyler neler?
Oyundaki artılarımı sayacak olursam, agresifliğimi söyleyebilirim. Demek istediğim, topla birlikte hareket ederken enerjiğim, tüm sahayı çok hızlı bir şekilde kat edip pozisyonu bitirebiliyorum. Atletiğim. Eksilerimde ise başta şut performansım geliyor. Daha iyi şut atmalıyım. Savunmamı istikrarlı bir görünüme büründürmem gerekiyor. Tabii güçlenmem de gerekiyor. Her anlamda gelişmeye devam edeceğim.
Bireysel antrenmanlarınızda en çok hangi konu üzerinde çalışıyorsunuz? Ayrıca, oyunun teknik kısmına dair görüşleriniz neler?
Genelde temel şeyler üzerinde duruyorum. Çünkü basketbol, her ne kadar karmaşık görünse de iki şey üzerine kurulu: Sayı at ve sayı yeme. Sayı atmak için topu rakip sahaya taşımanız lazım. Yani iyi bir dripling yeteneğiniz olmalı. Topu taşıdıktan sonra ya şut ya da pota etrafında bitirme ile sayı üretebilirsiniz. Yani şut ve mobilite üzerinde çalışmalısınız. Savunmada ise tüm özelliklerinizi geliştirmelisiniz. Tabii ağırlık ve kondisyon antrenmanlarınızı aksatmamalısınız. İşin teknik kısmında ise açık sahayı seviyorum. Açık sahada takımla birlikte koşup topu paylaşıp sayı üretmek mükemmel hissettiriyor. Sürekli pas, pas, pas ve tempo, tempo, tempo.
Hobileriniz neler?
Açıkçası boş zamanım olduğunda genelde dinleniyorum fakat arkadaşlarımla vakit geçirmekten hoşlanıyorum. NBA 2K ve FIFA oynamayı seviyorum. Tabii arada sırada balık tutmaya gidiyorum, diğer sporları deniyorum.
En sevdiğiniz yemek?
Peynirli makarna. Aslında taco’yu da çok seviyorum. İkisini ayırt etmem imkânsız. Bu yüzden sanırım ikisini de söyleyeceğim.
En sevdiğiniz kitap?
Between Shades of Gray.
En sevdiğiniz dizi?
Şu an için The Last Dance. Fakat büyük bir Prison Break hayranı olduğumu söylemem lazım.
En sevdiğiniz film?
Get Out
İdolünüz kim?
Luka Doncic! Bu kadar genç olan fakat NBA gibi bir yerde sahada istediği her şeyi yapabilen kaç oyuncu var? Onun basketbol zekâsını ve spektaküler hareketlerini izlemeyi seviyorum. Ve onu izlerken bol bol not alıyorum. Önümde uzun bir yol var ve bu yolu en iyi şekilde kat etmek için çok çalışmalıyım. Luka gibi bir örneğe sahip olmak etkileyici.
NBA’e dair neler söylemek istersiniz?
NBA’deki maçları izlemeyi seviyorum. Orada oynamak ve en iyilerden biri olmak en büyük hayallerimden bir tanesi. Üst seviye basketbol ortamına sahipler ve Euroleague’den çok farklılar. 450 oyuncunun neredeyse tamamı iyi atlet. 210 santimetrenin üzerindeki oyuncular bile üçlük atabiliyorlar. Orada her an her şey olabilir ve orayı özel kılan şey de bu.
Avrupa ve NBA’den favori ilk beşlerinizi saymak ister misiniz?
Avrupa
PG. Šarunas Jasikevicius
SG. Drazen Petrovic
SF. Mindaugas Kuzminskas
PF. Tornike Shengelia
C. Jan Vesely
NBA
PG. Luka Doncic
SG. Kobe Bryant
SF. Kevin Durant
PF. Giannis Antetokounmpo
C. Arvydas Sabonis