Filozofların savaşı: Zeljko Obradovic vs Ettore Messina
Filozoflar, geçmişteki düşüncelerden etkilenip ya onları benimseyip genişletmiş ya da onlara tamamen karşı çıkmıştır.
Filozoflar, geçmişteki düşüncelerden etkilenip ya onları benimseyip genişletmiş ya da onlara tamamen karşı çıkmıştır. Avrupa basketbolunun filozofları Zeljko Obradovic ve Ettore Messina, hem örnek alınan fikirleri geliştirmekte hem de teze karşı antitez üretmekte usta olan isimler.
Miguel Lois Vidal: Bu rekabet için destansı diyebiliriz. İkisi de 21. yüzyılın en iyi antrenörleri arasında yer alıyor. Hatta tarihin en iyileri bile diyebiliriz. Akıl dolu sistemleri, rekabetçi kimlikleri ve oyuncularından beklentileriyle fark yaratıyorlar. Messina’nın Euroleague’e dönmesi bu yazın en iyi haberlerinden birisiydi. İtalyan antrenörün geldikten sonra Mike James’le yolları ayırmaya karar vermesi “meydan okuma” için hazır olduğunu gösteriyor. Obradovic ise kariyerinin başından beri olduğu gibi şampiyonluğa odaklanmış durumda. Fenerbahçe bence hem tecrübe hem de kalite açısından rakibine göre daha iyi.
Şimdi biraz geçmişe dönelim.
6 Mayıs 2007, Atina. OAKA Salonu, Euroleague finalinde Panathinaikos, CSKA Moskova’yı ağırlıyor. Zeljko Obradovic’in öğrencileri beş yıllık şampiyonluk hasretine son vermek istiyor. Ettore Messina’nın başında olduğu CSKA ise art arda ikinci şampiyonluk için parkede.
Hava atışıyla birlikte arenada bulunan 18,363 kişi bir daha oturmamak üzere ayağa kalkıyor. Maç resmi olarak tarafsız sahada ama OAKA’nın ateşi doğal olarak Pana’yı ileriye taşıyor. Obradovic ikinci çeyrekte Nikoz Hatzivrettas’a çizdiği asansör setlerini Dejan Tomasevic’in penetreleriyle tamamlıyor ve devreye on sayı farkla önde giriyor. Messina ise Theodoros Papaloukas’ın izolasyonlarıyla etkili ama takım savunmasındaki sıkıntılar İtalyan koçun hücum sistemini verimsizleştiriyor.
CSKA, ikinci yarının başlarında maça ortak oluyor. Matzaj Smodis ve Trajan Langdon, Rus ekibini bir anlığına OAKA cehenneminden çıkarıyor. Ancak Obradovic’in söyleyecek bir sözü daha var. Doğum gününe denk gelen maçın başlarında bocalayan Dimitris Diamantidis, skor 50-51 rakip lehineyken direksiyona geçiyor. Diamantidis, koçunun tam da kendisinden beklediği gibi hücumu savunmada başlatıyor. Önce savunmada agresif kalarak rakip kısaların penetrelerini püskürtüyor. Hücumda ise on sayı üreterek takımını 60-54 öne taşıyor.
CSKA son periyotta 34 sayı atıyor ama Pana’nın 28 sayıyla rakibine karşılık vermesi Messina’nın planlarını suya düşürüyor. Maç sona erdiğinde kupa Yeşiller’in elinde yükseliyor. O zamana dek kariyeri boyunca yaşadığı şampiyonlukları sakin bir şekilde kutlayan Obradovic, 40 dakikalık maçın ardından büyük bir sevinç içinde kupayı kucaklıyor. Messina ise bir sonraki randevuyu beklemeye başlıyor.
3 Mayıs 2009, Berlin. O2 Arena’da beklenen final. Atina’daki hüzünlü yenilgiyi ertesi yıl Madrid’teki şampiyonlukla telafi eden CSKA, rahat bir normal sezonun ve play-off döneminin ardından yeniden finale yükseliyor. Şampiyonluğun ertesi yılı Final Four’a bile kalamayan Panathinaikos ise zorlu geçen bir sezonun ardından final biletini kapıyor.
Messina hücumda Ramunas Siskauskas, JR Holden ve Trajan Langdon odaklı bir oyun planıyla başlıyor. Obradovic ise Sarunas Jasikevicius, Dimitris Diamantidis ve Vassilis Spanoulis üçlüsünün perde oyunlarıyla hücumu şekillendiriyor.
Pana hücumda olduğu kadar savunmada da etkili. Ancak aynı şeyi Rus ekibi için söylemek zor. Zira ilk yarı geride kaldığında skor 48-28 Obradovic’in öğrencileri lehine. İkinci yarı ise… Messina ikinci yarıda 1-2-1 savunma düzeninde rakibinin hücum kanallarını kapatıyor.
Maçın son saniyelerinde adeta bir kovalamaca yaşanıyor. Yunan ekibi yıldız üçlüsüyle kaçarken rüzgârı ardında hisseden CSKA, rakibine yaklaşıyor.
Ve son dört saniye, skor 73-71 Panathinaikos lehine.
Top Siskauskas’ın ellerinde. Üç saniye. Siskauskas penetre etmeye çalışıyor ama açıyı bulamıyor.
Son 1,5 saniye. Siskauskas tepede şut atma şansını buluyor ve topu potaya gönderiyor. Top çemberi buluyor ama fileyle alakası yok. Maç sona eriyor ve kupa Obradovic’in ellerinde yükseliyor.
Miguel Lois Vidal: 2009 Berlin’de Panathinaikos’un efsanevi kadrosunu unutamıyorum. Saras, Diamantidis, Spanoulis, Fotsis… Obradovic’in öğrencileri çok iyiydi. Büyük bir farkı eriten Messina’nın ekibi ise neredeyse bir mucizeye imza atacaktı. Bence onun kariyeri açısından ders niteliği taşıyan bir final oldu.
Messina o sezonun ardından iki sene boyunca çalıştıracağı Real Madrid’in başına geçiyor. Ardından yeniden CSKA’ya dönüyor. 2014’ün yaz aylarında yeni bir maceraya atılıyor. NBA’de beş yıl boyunca efsanevi koç Gregg Popovich’in asistanı olarak San Antonio Spurs’te görev alıyor. 2019 yazında ise Olimpia Milano’nu başına geçiyor.
Obradovic ise 2013 yazında Fenerbahçe’nin başına geliyor. 2015’den 2019’a dek takımını beş sene üst üste Final Four’a taşıyor. Bu süreçte iki kez ikinci olurken bir kez de zafere ulaşıyor.
25 Ekim 2019. Mediolanum Forum, tarihin görkemli finallerinden bazılarına imza atan iki koçun düellosuna sahne olacak. Sahne Final Four kadar anlamlı olmayabilir. Ayrıca ikilinin çalıştırdığı takımlar da farklı. Ancak bir filozof edasıyla birbirilerine karşı tez-antitez üretebilen bu iki antrenörü izlemenin verdiği keyif hâlâ aynı kalacaktır.