Ey Bülent Yıldırım at Schuster?i Geç Tarihe!
Beşiktaş Antalya'dan İki Golle Galip Dönüyor.
Beşiktaş Antalya'dan iki golle galip dönüyor. Millet hala Ekrem'in attığı gol ofsayttı diyor.
Penaltı varmış…
Sivok'un kafası yarılmış…
Geçmiş olsun ama; orada bir de Guti golü var ki her türlü hataya sünger çeker!
Guti alayını aldattı, mis gibi bir gol attı. Maçı bitirdi!
Hala pozisyonlar tartışılıyor.
Yahu bu Beşiktaş generaller ordusu. İki asker bulsa her sahadan galip dönecek.
Görün bakın seneye Beşiktaş ligi önüne katıp götürecek.
Schuster de kovulmaz kalırsa omuzlara alınacak!
Ben de bunları yazdıkça kelle avcıları bana kızacak!
Çünkü bu ülkede acımasızca adam asmak meslek olmuş!
Düşene bir tekme de sen atacaksın ki haklı olasın, sevilesin, okunasın, dinlenesin…
Yok benim gibi aklı başında olup sebep-sonuç ilişkisini iyi çözersen o zaman da anlaşılmaz adam olursun.
Ama adam olursun!
Vızıltılar sivrisinek saz gelir.
Bu haftanın flaş olayı Necip'in atılışıdır
Kimse bu olayı irdelemiyor!
Herkes olaya örnek olarak Mourinho'nun kandırmacasını gösteriyor.
Yani;
Bir hilebazı kendine örmek alıyor ki kendini ibra etsin.
Maçın hakemi Bülent Yıldırım hayatının düdüğünü öttüremedi!
Öttürse yer yerinden oynayacak!
Necip, maçın 90. dakikasında beni at diye resmen hakeme tuzak kuruyor.
Necip 20 yaşında… Kullanılıyor. Körpecik bedene hile aşılanıyor.
Amaç belli;
İki sarı karttan atılacak, Kupa'daki Gaziantep Belediye maçında cezasını çekecek Trabzon maçında oynayacak.
Kurnazlığa bak!
Hakem Bülent Yıldırım da kural böyle deyip atıyor.
Vay beee…
Gelin tartışalım;
1-Fenerbahçeli Emre Belözoğlu neredeyse her maçta, gırtlak çekiyor, hakeme posta koyuyor, rakiplere babalanıyor hakemler görmezden geliyor. O hakemler kuralı hiçe saymıyor mu?
İtirazı olan varsa parmak kaldırsın!
2-Hakem Bülent Yıldırım da Necip'in kart görme arzusunu görmezden gelse ne olur?
Pek pek notu düşer!
Ama bu hileye set çeken hakem olarak tarihe geçer.
Vicdanlarda raht kurar.
3-Kural, hakemden kart isteyen oyuncu sarı görür diyorsa o zaman da Bülent Yıldırım; önce ikinci sarıdan Necip'e basar kırmızıyı daha sonra da kenara gider ve Schuster'e basar kırmızıyı yollar tribüne!
Nasıl ki penaltıda hakemi kandıran düşüşlere kart gösteriliyorsa, Schuster de hakemi kandırmak için Necip'i kullanmıyor mu?
Ne fark eder?
Sarıyı bile atlar Schuster'e kırmızıyı çakarım ben!
Bülent Yıldırım bunu yapsa UEFA'dan bile madalya alırdı.
Nerde kaldı fair play!
Yazık!
Bülent Yıldırım yaldızlı harflerle tarihe geçmeyi kaçırdı.
İnsanın büyüklüğü ne bedeniyle ne şapka numarasıyla ölçülür
Akıl en büyük servettir.
Hırsa kapılıp gerçeklerden uzaklaşmak, başarı için her davranışı mübah saymak, kelle koparmak sadece bizde var.
Hakeminden hocasına, başkanından futbolcusuna bu böyle.
İşler kötü gitti mi ilk akla gelen;
Kov Hagi'yi, kov Schuster'i… Bak nasıl kurtulur takımlarımız…
İngilizler aptal mı Wenger'i, Ferguson'u yıllarca baş tacı ediyor. Her sene şampiyon mu oluyor onlar…
Yahu Aykut Kocaman, Trabzon maçında ipten döndü!
Yenilse Fener karışacaktı.
Yendi, Aykut Kocaman yırttı.
Kasımpaşa'yı zor yendi. Lider oldu.
Trabzon Fener'i liderliğe ortak etti; medyanın bir oh çekmediği kaldı!
Kime ne etti Trabzon ki bu kadar üstüne gidiliyor.
Trabzon da bu vatanın takımı değil mi?
Trabzon liderliği kaybetti diye neredeyse bayram edilecek.
Bunları yazdın mı sen de sevimsiz oluyorsun.
Hayatta sadece şampiyonluklar yok!
Bunun en büyüğü de UEFA Şampiyonluğu o da kimsede yok!
Ama Galatasaray da bugün ortada yok.
Vuralım mı yani?
Ben düşene vurmam!
Hele Galatasaray'a hiç vurmam çünkü onun formasında sadece üç yıldız yok.
Apoletinde bir de UEFA yıldızı var.
Fenerbahçe de aynı başarıyı tekrarlarsa gönlümü bahçe olur
Ama gel bunu Fenerlilere anlat.
O halde ben size bir anekdot anlatayım;
Allah uzun ömürler versin daha sağ… Ali Şen. Yanlışım varsa sorun.
1998'de bir kitap yazdım, adı; Benali
Fenerbahçe Başkanı Ali Şen'i mercek altına aldım. Onun başkanlığı döneminde yaptıklarını 400 sayfaya döktüm.
Bir kitabı da imzalayıp kendisine takdim etmek için Fenerbahçe'ye tesislere gittim.
Bir çok Fenerbahçeli dostumun yanında Benali kitabını Başkan'a hediye ettim.
Şakalaştık, gülüştük…
Bana teşekkür etti.
Şen Başkan da bana Sarı-lacivert FB armalı bir Fenerbahçe kravatı hediye etti ve ekledi;
Madem sen benim için bir kitap yazdın ben tarihe geçtim, sen de bu Fenerbahçe kravatını tak tarihe geç, dedi.
Verdiğim cevabı ve Ali Şen'in kahkahasını dün gibi hatırlıyorum;
Başkan dedim, hani sen her zaman diyorsun ya; bir gün Yeşilköy'e bir uçak inecek içinden Avrupa Şampiyonu Fener inecek. İndir o uçağı söz; bu kravatı takıp karşılamaya koşacağım!...
Aradan 12 yıl geçti o uçak daha inmedi.
Kravatı da hakla saklıyorum.
Örüm vefa ederse…
Galatasaray iki yıldır futbolda çok kötü
Yapılan hiçbir transfer hayretmedi!
Doğru dürüst bir takım kurulamadı.
Hocalar leblebi gibi harcandı.
Eldeki mevcutlarla bırakın 11 yenilgiyi, 10 galibiyet alındıysa başarıdır.
Bunu bilmek, görmek için allame olmak gerekmez, lakin;
Bütün yanlışları da; atın bunları, asın bunları, kovun gitsin demekle düzeltemezsiniz.
Ben sporun yenilgi tarafını da olgunlukla karşılamak isteyen bir kişiyim.
Ve biliyorum ki husumetler husumetleri doğurur.
Mümkün mertebe olaya sükunetle ve akıl penceresinden bakıyorum.
Zira Galatasaray'ı yerden yere vuran çok insan var.
Onlardan biri olmak istemem.
Ayrıca feryat edenler neyi değiştiriyor ki…
Sahada gücünü ispat edemeyen takıma bir de sen vursan ne olur?
Betere çanak tutan olmak istemiyorum.
Her şeyin bir sonu vardır. Vadesi vardır.
Sabır eşiği alçak olanlar tez bağırır,
Ağrı eşiği yüksek olanlar da acılarına tuz basabilenlerdir.
Galatasaray'la UEFA yolunda birlikte yürürken heyecan eşiğimiz tavan yapmıştı.
Kalp ağrısı eşiğimiz de…
Sabrettik ve bırakın UEFA'yı, Real Madrid'i yenerek Avrupa Şampiyonu olduk.
Bu başarıyı yaşamış biri olarak vefa borcumun sabır eşiğini de alçak tutmam!
Adnan Polat da futbolda başarısızım diyor
Evet; Adnan Polat Yönetimi'nin futboldaki başarısızlığı herkesi bezdirmiştir.
Ama şunu da unutmamak gerekir ki horozun çok olduğu yerde sabah geç olur.
Erken öten horozu da keserler!
Bir büyük söz daha var ki bunu bütün Galatasaray camiası zaten bunu yaşadı;
Gelen gideni aratır.
Hala Faruk Süren aranıyor.
Hala Fatih Terim aranıyor.
Ama şunu da unutmayın ki;
Galatasaray camiası başarılı Süren'i de yolladı,
Fatih Terim de kendi gitti.
Terim'le mahkemelik olduk. Hakaret etti, davayı kazandım.
Bir Galatasaraylı olarak Fatih Terim'in bana yaşattıklarını daima şükranla anarım.
Dört yıllık şampiyonluk ve Kopenhag'a uzanan yol…
Onun başarısını yok saymam mümkün değildir, ama bu kadar sevgiye layık olmuş bir insanın da bu sevgiyi hazmetmiş olarak medeni dünyada kimseye hakaret etmemesi gerekir.
İki farklı Terim'i birbirine karıştırmam.
Siz de bu olayı öfkenizle karıştırmayın.
Bilin ki;
Hakaret, başarıyla ödeştirilmez.
Terim'i severim ama sevgime de layık olmasını dilerim.
Fenerbahçe'yi de severim, Fener'e takılmak renklerin ortak dilidir der bu rekabetten alabildiğine taşlama çıkartırım.
Saygı da beklerim.
Hakaret eden Fenerbahçeliyi de hiç sevmem.
6-0'lık yenilgi bana acı vermez!
Çünkü Fenerbahçe en az Galatasaray kadar değerli bir büyük kulüptür. Ona yenilmek beni asla üzmez.
Pendik'e, Y. Malatya'ya yenilirsem de kahrolurum.
Galatasaray'ın çok önemli bir Gaziantep maçı var.
Sözün bittiği yerdeyiz…
Bu sene ya teselli bulacağız ya…
Maç öncesi yazı yazmak gereği duymadım.
Çünkü bu maçın kantarı umut tartmaz!
Sporseverlerin beni anlayacağını ümit ederim.
Galatasaray'ın düzeleceğini ümit ettiğim gibi.
Yanılmayacağımdan eminim.