Erkekler tenisinin geleceği -sanılanın aksine- emin ellerde
"2005 Fransa Açık’ta Roger Federer’i yenerek 19 yaşında ilk büyük kupasını kaldıran Rafael Nadal, 22 yaşındayken Wimbledon’da zirveye çıkan Federer ve henüz 21 yaşında Avustralya’nın en büyüğü olan Novak Djokovic...
"2005 Fransa Açık’ta Roger Federer’i yenerek 19 yaşında ilk büyük kupasını kaldıran Rafael Nadal, 22 yaşındayken Wimbledon’da zirveye çıkan Federer ve henüz 21 yaşında Avustralya’nın en büyüğü olan Novak Djokovic... Bu oyuncular 20’li yaşların henüz başında dünyanın en iyilerine meydan okuyarak Grand Slam kazanırken, şu andaki genç nesil neden kazanamıyor?" (Mark Wiedmer, 2019)
Roger Federer, Rafael Nadal ve Novak Djokovic arasındaki amansız rekabet ve erkekler tenisinde kurdukları hâkimiyetin boyutları için aralarındaki birkaç maçı izlemek yeterli olabilir. Ancak, bu üçlünün rekabeti kâğıda döküldüğünde muazzam ve bir o kadar da korkutucu bir tablo ortaya çıkıyor.
Rafael Nadal’ın 2005’teki ilk Roland Garros zaferinden bu yana düzenlenen 57 Grand Slam organizasyonunda bu üçlünün kazanmadığı final sayısı sadece sekiz... Dahası; Federer, Nadal ve Djokovic üçlüsünden en az birinin bu 57 turnuvanın 55’inde final oynaması, üçlü dominasyonu güçlendiriyor. Jenerasyonlarının en iyi temsilcileri olma unvanını "tenis dünyasının gelmiş geçmiş (ve muhtemelen gelecek) en büyük kahramanları" olarak değiştiren bu üçlünün son yıllarına ve özellikle aralarındaki son maçlara, doğada nadir rastlanan değerli birer taş muamelesi yapılmasının sebebi tam da bu! Zira, Roger Federer’den daha büyük bir sanatçı, Rafael Nadal’dan daha azimli bir savaşçı ve Novak Djokovic’ten daha sakin bir buz adam izlememiz çok mümkün görünmüyor.
Maalesef zaman çok hızlı geçiyor ve böylesi bir üçlü yavaş yavaş kariyerinin sonuna yaklaşırken tenis dünyası yeni kahramanlar çıkarmak zorunda. Federer, Nadal ve Djokovic’in var olduğu bir sporda rekabet etmek her ne kadar dezavantaj olarak görünse de 2019 ve sonrası, "çizginin gerisindekiler" için çok büyük bir fırsatı da içinde barındırıyor. Dominic Thiem’in Roland Garros yarı finalinde Novak Djokovic’i mağlup ettikten sonra, finalde tüm zamanların en iyi toprak kort oyuncusu Rafael Nadal’a karşı kazandığı setle eline geçirdiği fırsat gibi... Thiem’den söz etmişken; “çizginin gerisindekiler” teriminden kastımız; Andy Murray, Stan Wawrinka, Juan Martin del Potro ve Marin Cilic gibi otuzunu geçmiş ve 2005 Fransa Açık’tan bu yana büyük üçlünün haricinde Grand Slam kazanabilen dört oyuncu değildi! Ancak bu oyuncuları göz ardı ederek bu analiz yazısını yazmak mümkün olmaz. Zira "aktif tenis oynayan ve 30 yaşından genç hiçbir tenis oyuncusunun Grand Slam zaferi yok" çıkarımının yan aktörleri de söz konusu bu dört oyuncu!
"Çizginin gerisindekiler" ise tahmin edileceği üzere tenisin geleceğine yön vereceği öngörülen Dominic Thiem (26), Alexander Zverev (22) ve Stefanos Tsitsipas (21)... Eurosport’ta yorumculuk yapan, yedi Grand Slam şampiyonu ve eski dünya bir numarası Mats Wilander’ın da her üç oyuncu için üzerinde ısrarla durduğu nokta Grand Slam zaferi eksikliği. Wilander’a göre Roger Federer, Rafael Nadal ve Novak Djokovic’in raketlerini asmadan önce bu üç oyuncunun Grand Slam kazanması, kendi kariyerleri ve tenisin geleceği açısından çok önemli.
"Indian Wells’te Federer’i, Barcelona’da ise Nadal’ı mağlup eden Dominic Thiem’in bu üçlü partiyi bozma potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Thiem ve Zverev; bazen kortta rakiplerinden daha iyi olmanın yeteceğini bilmelerine rağmen sınırlarını öylesine zorluyorlar ki, bir sonraki günün yeni bir gün olacağını ve başka tarzda bir rakiple karşılaşacaklarını unutabiliyorlar. Tsitsipas gibi bir oyuncu için ise çok erken olduğunu düşünmüyorum. Henüz rakipleri kadar maç kazanamamış olsa da demeçlerini ve oyununu gördüğümde ne kadar olgun olduğunu anlayabiliyorum. Ancak yine de bu oyuncular için önemli olan Nadal, Federer ve Djokovic oyunu terk etmeden önce majör turnuva kazanmaları."
Henüz Grand Slam kazanamamış olsalar da Thiem, Zverev ve Tsitsipas’ın Wimbledon 2019’a dek gösterdikleri kariyer performansları, büyük üçlü ile kıyası hak ediyor. Grand Slam turnuvalarındaki istatistiklerinin yanı sıra ATP turnuvalarındaki galibiyet, final ve şampiyonluk sayıları her üç oyuncunun da kariyer yolculuğunu tahmin etme noktasında bir nebze yol gösterici...
Öne çıkan noktalar
Henüz 23 yaşındayken, çıktığı 500 maçta 400 galibiyet ve 35 tekler şampiyonluğu seviyesine ulaşan; sekiz Grand Slam finalinde altı kez kupayı kaldıran Rafael Nadal’ın tüm zamanların "altın çocuğu" olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Neredeyse tüm parametrelerde hem kendi jenerasyonundaki rakiplerinden hem de Federer, Nadal, Djokovic üçlüsünden olumsuz sapma gösteren Dominic Thiem’in bu saatten sonra tarihin en iyilerinden biri olması o kadar da kolay görünmüyor. Ancak, 21 yaşında sadece dört ATP şampiyonluğu olan Roger Federer’in 26 yaşına geldiğinde 12 Grand Slam zaferi ve toplam 53 şampiyonluğa ulaştığı da aklımızın bir kıyısında bulunmalı. Tabii, her oyuncuyu kendi dönemi içerisinde ve kendi yeteneğiyle değerlendirmeyi de göz ardı etmeden…
Alexander Zverev’in 21 yaşına dek ortaya koyduğu performans, Alman oyuncunun geleceği adına çok güçlü emareler gösteriyor. ATP turnuvalarındaki galibiyet, final ve şampiyonluk sayıları bakımından Roger Federer’in önünde yer alan Zverev’in gelişim eğrisi Novak Djokovic ile benzer bir trende sahip.
Sezonun ilk Grand Slam turnuvası Avustralya Açık’ta müthiş bir performans gösteren, dördüncü turda Roger Federer’i eleyen ve yarı finalde Rafael Nadal’a kaybeden Stefanos Tsitsipas ise 20 yaşına kadar ATP tunuvalarında aldığı galibiyet sayısı bakımından rakiplerinin gerisinde görünüyor. Ancak, Yunan oyuncunun rakiplerinin aksine (sadece Stan Wawrinka için söyleyebildiğimiz) tek el backhand vuruşlarını bir silah olarak kullanabilmesi ve tipik bir arka çizgi oyuncusuna kıyasla çok daha agresif bir şekilde file önüne giderek puan alması önümüzdeki yıllarda ona önemli bir avantaj sağlayabilir.
26 yaşına kadar ezeli rakiplerine kıyasla Grand Slam galibiyeti, finali ve şampiyonluğu kategorilerinde önde görünen Rafael Nadal’ın ileriki yaşlarda bu üstünlüğü kaybettiği görülüyor.
17-26 yaş aralığında Grand Slam galibiyeti bakımından Nadal’ı hemen geriden takip eden Djokovic’in Grand Slam finalleri sayısında ise geride kalması göze çarpıyor.
Federer, Nadal ve Djokovic’in 31 yaşına kadar olan kariyerleri karşılaştırıldığında;
- ATP turnuvalarındaki galibiyet ve şampiyonluk sayıları bakımından Federer’in çok ufak bir farkla Nadal’ın önünde olduğu, Djokovic’in ise her iki efsaneyi çok yakından takip ettiği görülüyor.
- Grand Slam galibiyet sayılarında ise Djokovic’in Federer’in önünde lider olduğu ve Nadal’ın ise bir nebze geriden geldiği göze çarpıyor.
- 24 kez Grand Slam finali oynayan Federer’i 23 finalle Nadal ve Djokovic takip ediyor.
- 31 yaş itibarıyla Grand Slam şampiyonluk sayılarında ise Federer 17 ile öne çıkarken Nadal 16 zaferle İsviçreli raketi takip ediyor. Djokovic’in 31 yaşına kadar kazandığı Grand Slam şampiyonluk sayısı ise 15...
Sporda her an her şeyin mümkün olması nedeniyle hangi sporcunun kortlara daha önce veda edeceğini bilemesek de yaşı itibarıyla Federer’in rakiplerinden daha önce emekli olacağı bekleniyor. Sayılar; her ne kadar tenise ve diğer sporlara renk katsa da böylesine nadide sporcular galibiyet, final ya da şampiyonluk sayılarının çok ötesinde bir değer taşıyor. Federer, Nadal ve Djokovic rekabetine en azından son kez tanık olmayacağımız ve genç oyuncuların da onların seviyesine erişeceği bir Wimbledon dileğiyle...