Düello 1&2: Kanada’da eşitlik
25 yıllık franchise tarihinin verdiği acemilik, Kanada’nın naif coşkusuyla birleşince ortaya ilginç bir atmosfer çıktı.
25 yıllık franchise tarihinin verdiği acemilik, Kanada’nın naif coşkusuyla birleşince ortaya ilginç bir atmosfer çıktı. Toronto’nun yıllardır beklediği o an, o sene sonunda ayaklarına kadar geldi. Golden State ise domine ettiği modern basketbol döneminde ilk kez Clevaland Cavaliers dışında bir takım ile NBA Final serisine çıkacaktı. Ayrıca yine ilk kez saha avantajından yoksundu. Peki serinin Kanada’daki ilk iki maçı ayağı bize neler söyledi?
Eğer bir basketbol izleyicisine Kawhi Leonard ile Kyle Lowry ikilisinin toplam 30 sayı atabildiğini ve rakibin de Golden State olduğunu söylerseniz muhtemelen maçın kazananını GSW olarak tahmin edecektir. Ancak NBA’deki üçüncü yılını geçiren Pascal Siakam’ın 14/17 ile 32 sayı atması matematiğin kesin gibi görünen sonuçlarına yeni bir boyut katmayı başardı. Nasıl mı oldu?
Maçın ilk dakikalarından itibaren Kawhi Leonard’ı ikili baskılarla savunan Warriors; Danny Green, Marc Gasol veya Pascal Siakam’ın şut/drive tehlikesini kabul ediyordu. Plan işe yaramış gibiydi. Kawhi biraz olsun durdurulmuştu. Ancak açıkta bırakılan oyuncuların ekstra performans vermesi planı alt üst etti. Gasol’ün boş kaldığı zaman kendisini özel kılan oyun kurma yeteneklerinin pivot bölgesinden gelmesi, Green’in Spurs günlerine dönmesi, Siakam’ın 40 yıllık yıldız oyuncu gibi oynaması ve VanVleet’in üç sayı dışında oyunun her alanına etki etmesi Warriors’ın ana savunma stratejisinin bozulmasına neden oldu.
Toronto savunmada ise Draymond Green ve Steph Curry’nin pick&roll oyunlarını harika kontrol etti. Onları özel kılan p&r’lerini bir yakın, iki uzak oyuncuyla savunan Raptors tepede yarattığı konfor alanını boyalı alana girildikçe kabusa dönüştürdü. Toronto Raptors bütün bu etkenlerin bir araya gelmesiyle tarihinin ilk NBA Final maçında ilk galibiyetine ulaştı. Bu arada, GSW yıldızı DeMarcus Cousins uzun bir sakatlık periyodunun ardından bu maçta takıma geri döndü. Ancak maç eksikliği ve Raptors’ın hareketli uzun hücum setlerine karşı oldukça yetersiz kalması Cousins’ın verimini düşürdü.
İkinci maça geçildiğinde ise çoğu kişinin görüşü Raptors’ın seriyi 2-0’a getireceği yönündeydi. Zira GSW cephesinin ikinci maç içerisinde yaşadığı çeşitli problemler bunun habercisiydi, en azından habercisi gibiydi. Steph Curry’nin soğuk algınlığı nedeniyle soyunma odasına gidip gelmesi, Andre Iguodala’nın çeşitli problemler yaşaması, Klay Thompson’ın maçın sonunda sakatlık nedeniyle takımını tamamen yalnız bırakması, Cousins’ın Marc Gasol’e karşı verimsiz kalması, GSW’nin ‘’x’’ faktör üretiminde zorlanması Toronto adına mükemmel gelişmelerdi. Ancak Raptors cephesinde de işler pek iç açıcı değildi.
Pascal Siakam’ın ilk maçtaki muazzam performansının ardından bu maça biraz sönük başlaması, Fred VanVleet dışında kısalardan Kawhi Leonard’a yardım gelmemesi, Gasol’ün tepe penetrelerinden yarattığı pas kanallarının GSW savunmacısı Draymond Green tarafından kapatılması Kanada ekibinin bu maçtaki sorunları oldu. Ve bütün bunların nihayetinde Klay Thompson ile ilk yarıya tutunan, Steph Curry önderliğinde ve Quin Cook, Andre Iguodala, DeMarcus Cousins yardımcılığında maçın sonunda zafere ulaşan Golden State Warriors, saha avantajını eline geçirdi.
İlk defa NBA Finali’ne ev sahipliği yapan Toronto, serinin beşinci maçını beklemeye koyuldu. Sırada, Golden State’in sapsarı tribünleri eşliğinde Oracle Arena var. Peki burada neler olacak?
Kevin Durant’in Warriors beşine geri dönmesi bekleniyor. Serinin ilk iki maçında riske edilmeyen yıldız oyuncunun seriye dönmesi ibreyi tamamen değiştirebilir. Zira KD yokken Kawhi savunmasını başarıyla yapan ancak diğer oyuncuları savunmakta zorluk çelen Warriors, Durant’in dönmesiyle birlikte onu birebirde Kawhi’la eşleştirerek yardım savunmalarını kesebilecek. Dolayısıyla Toronto’nun diğer alternatif çözümlerini riske atmaktan kurtulacak.
Raptors cephesinde ise OG Anunoby, serinin ikinci maçında takıma geri dönmüş ancak forma şansı bulamamıştı. Nick Nurse’ün çok derin olmayan rotasyonunda ve alan yaratan topsuz oyun setinde önemli yer tutan Anunoby, serinin üçüncü maçıyla birlikte rotasyona girebilir. Hatta girmeli. Momentumu Toronto’da yakalayan ve Oracle’ın öldürücü atmosferi ile bu momentumu zirveye taşıma ihtimali olan Golden State’e karşı mikro ölçekli bir hamlenin derin etkiler yaratması zor ancak bu hamleyi yapmak gerekiyor.
Sezon genelinin birikimlerini maç içi sekanslarda bolca gördüğümüz final serisinin ilk iki maçı geride kaldı. Golden State’in ilk maçtaki inatçı ikili baskıdan ikinci maçta vazgeçip biraz daha set düzenindeki savunmaya dönmesi ve bireysel performans değişimleri Kanada’daki anahtar nokta oldu. Oracle Arena’daki yeni perdenin bize neler getireceği ise belli gibi görünen ihtimaller çerçevesinde şekilleniyor. Ama sonuç olarak bu bir oyun, milyonlarca varyasyonun yüzlerce ihtimalle birleşerek matematiğe dayanmasıyla biten bir oyun. Ve Oracle Arena’da da işler aynı şekilde yürüyecek. Tabii bu sefer Drake olmadan…