Cenk Ettiler

Gol düellosuna sahne oldu

Ege bölgesinin önemli karşılaşmasında ilk yarıyı öncelikle teknik adam tercihleri paralelinde değerlendirmek daha doğru olur. Kemal Özdeş hoca yeni transfer Abdülkadir'in oyun içinde yarattığı alan sıkıntısına son verebilmek adına 1995 doğumle Gökdeniz Varol'a ilk kez başlangıç kadrosunda yer verdi. Gökdeniz'in arkasındaki alanı ise statik oynamayan Causiç-Peroviç-Eray ve Murat dörtlüsü ile doldurup dirençi arttırabilmek adına Barbaros'u savunma lideri olarak görevlendirdi. Maç başlarken acaba tutar mı dediğimiz kurgu Yusuf Şimşek hocanın tercihleri sayesinde fazla sıkıntı yaratmadı. İki hücumcu bek, savunma yönü ağır basan tek orta saha ve yeni takımı ile ilk kez başlangıç kadrosunda yer alan Cafercan Aksu'lu hücum kurgusu, Yusuf Şimşek hocanın radikal ve cesur kararı olarak ilk yarı yansımaları idi.

İlk yarıda sergilenen oyun hakkında güzel cümleler kurmak bir hayli zor. Hakemin gösterdiği 6 sarı kart, "kambersiz düğün"  misali "Barbaros'un kendisini dahil etmeyi becerdiği" futbol dışı mücadele, fazla sayıda üflenen düdük, ve ortaya çıkan analı-kızlı çorba misali futbol... İlk yarıda atılan tek golse en azından ters kademeye nasıl girilir, ön direk koşusu yapan forvetin paraleline nasıl dik koşu yapılır sorularına cevaplar vermeyi becerdi. Karşıyaka tandemini oluşturan Cenk&Cenk, ön direk koşusu yapan Gökdeniz ile "cenk etmeyi" seçip Rıdvan Şimşek de ters kademe nasıl yapılmazı örneklendirince Peroviç ligde 16. golünü Karşıyaka filelerine gönderdi.

İkinci yarıya Kemal Özdeş hoca gayet mantıklı ve olması gereken değişiklik ile başladı: Barbaros Barut-Hakan Turan. 47: 26'da Manisaspor müsabakayı bence bitirecek pozisyonu da buldu. Gökdeniz, Eray'ın pasını kafa ile indirdi ama Murat Gürbüzerol pozisyonu düşünmeyi tercih edince (pas –şut) tandem araya girdi. Oysa Peroviç'e pası vermiş olsa hanesine asist yazılmış olacaktı.

53. dakikada Karşıyaka ilk kez doğru organizasyon ile geldi. Ahmet Arı'nın penaltı noktası arkasına gönderdiği paralel topa Mustafa Sevgi, Bülent Cevahir'den önce hareketlenip vurdu ama pozisyon kale vuruşu ile sonuçlandı. Mustafa Sevgi ve Ars'ın oyundan alınması sonrası Karşıyaka topa daha fazla hükmetmeye başladı. Bu noktada da bizler için paradoks başladı. Bu, hocanın doğru müdahalesi olarak da görülecek ise niçin ilk yarı benzer kurgu ve oyuncu seçkisi ile oynamadı? Çünkü kurgu aynı gözükse de, oyuncu değişiklikleri sonrası Karşıyaka kanat organizasyonlarını çok daha iyi uygulamaya başladı. Yine bir kanat organizasyonu sonrası uzaklaştırılan top, köşe vuruşu ile sonlanan şut girişimi ve Cafercan-Can-Benjamin ortaklığında gelen gol. Murat Gürbüzerol 70.d akikada slalomunu yine yanlış tercih ile sonlandırdı ve Peroviç'e ikinci gol pasını vermeyi unuttu. Ofeudu-Onur pas trafiği sonrası, Onur'un ceza sahası içi ortasına Ahmet Arı'nın golü Karşıyaka tarftarına "Pınarbaşı" çektirirken gelen Abdülkadir golü bizi zamanında 'zulümpiyat' stadında oynanan Galatasaray-Fenerbahçe derbisine götürdü. O maçta da müteakip gelen goller ile "Pınarbaşı" keyifle dillendirilememişti.

Futbolun keyif yönü ile haşır neşir olduğumuz ikinci yarının kırılma anlarından biri de Murat'ın kötü pasından ötürü Cenk'in dokunamadığı topta Abdülkadir'in şutunu Bicik'in çıkarması oldu-Abdülkadir'in kötü vuruşu da diyebiliriz-. Zira bu pozisyondan sadece 90 saniye sonra yine bir kanat organizasyonu sonrası ceza sahası içi alan paylaşım sıkıntısı yaşayan Manisaspor defans hattının unuttuğu Caner, Karşıyaka'yı öne geçiren golü attı. Uzatma dakikarı oynanırken, Murat Gürbüzerol'un çıkardığı topta İsmail Köse'nin ayağına kapanan Bicik, bence yine maçın kader adamı olmayı becerdi.

Sonuç itibarı ile seyirci olarak sahada oynanan futbolun ilk yarısına protesto, ikinci yarıya ise kocaman alkış, zira her iki takım da bunu hak etti.