Büyük altılı sezon değerlendirmesi - Arsenal
Arsène Wenger, Arsenal'in bugünlere gelmesinde en önemli isim. Fransız hoca senelerce göze hoş gelen oyunla, parlattığı oyuncularla güzel bir hikâye oluşturdu.
Arsène Wenger, Arsenal'in bugünlere gelmesinde en önemli isim. Fransız hoca senelerce göze hoş gelen oyunla, parlattığı oyuncularla güzel bir hikâye oluşturdu. Ne yazık ki günümüzde futbolun gelişimi çok hızlı ve güzel oyun, zamanın gerisinde kaldı. Değişim zamanı gelmiş geçiyordu. Wenger’in görevi bırakmamakta diretmesi ve kulüp yönetiminin bu konuda radikal bir karar almaması değişim sürecini oldukça geciktirdi. Herkesin bildiği bu hikâyenin sonunda Unai Emery, kulübün yeni yüzü oldu.
Yeni teknik direktörle birlikte kulüpteki değişim hız kazandı. Bernd Leno, Lucas Torreira, Sokratis Papastathopoulos ve Matteo Guendouzi transferleriyle takım güçlendirildi. Tüm bu hamlelere rağmen sezon başlangıcı arzu edilenin dışındaydı. Manchester City karşısında sahada varlık gösteremeyen takım, Chelsea karşısındaysa iyi bir oyun sergilemesine rağmen beraberliği kurtaramadı. Bu ağır başlangıçtan sonra fikstür avantajını iyi kullanan Arsenal, peş peşe aldığı galibiyetlerle dikkat çekmeye başladı. Emery’nin oyunu oldukça dinamikti. Orta sahada Torreira ve Guendouzi arı gibi çalışıyordu. Bu oyunda asıl dikkat çeken kısım ise kanat bekleriydi; Sead Kolasinac ve Hector Bellerin kariyerlerinin belki de en verimli dönemlerini geçiriyorlardı. Bu güzel hava, aralık ayının ortasına kadar devam etti. Takip edenlerin de bildiği üzere; bu dönem Premier League’in en çetin döneminin başlangıcıdır. Arsenal de bu dönemde yalpalamaya başladı. İlk kötü haber Henrikh Mkhitaryan’dan geldi. Bu döneme kadar iyi performans sergileyen oyuncu, yaşadığı sakatlık sebebiyle uzun bir süre takımını yalnız bırakacaktı. Aynı dönemde takımın en büyük yıldızlarından biri olan Mesut Özil, yeni menajeriyle sıkıntılar yaşıyordu. Emery ilk başta iddiaları reddetse de herkes bu ilişkinin sağlıklı olmadığının farkındaydı. Bu ikili sezonun geri kalan kısmında çok fazla konuşulacaktı. Yalpalama evresinden düşüşe geçiş ise 2018’in sonunda geldi. Liverpool deplasmanında henüz maçın başında öne geçen Londra ekibi, rakibine 5-1 mağlup olarak dağıldı. Stephan Lichtsteiner başta olmak üzere savunma istenilen performansı gösteremiyordu. Aynı dönemde Lig Kupası ve FA Cup’ta da havlu atıldı. Sezonun ikinci yarısı kolay geçmeyecekti...
İkinci yarı öncesi herkes takımın takviye yapması konusunda hemfikirdi. Ancak Emery şok yaratan açıklamayı yaptı. "Devre arasında sadece oyuncu kiralayabiliriz, bunun dışında transfer için bonservis ödeyebileceğimiz bir bütçe yok." diyen menajerin eli kolu bağlanmıştı. Kötü haberler bununla da sınırlı değildi. Chelsea ile karşılaşan Arsenal, mücadeleyi kazansa da sakatlanan Bellerin’i sezonun geri kalan bölümünde kaybetti. Transfer sezonu açıktı ama takviye yapmak mümkün değildi. Tek yapılan hamle Denis Suarez oldu. Barcelona’dan kiralanan oyuncu, yarım sezon boyunca sadece 67 dakika görev alabildi. Arsenal bu bilinmezliklerle sezonun ikinci kısmına başladı. Sezonun ilk kısmında istikrarlı olan takım, ilerleyen maçlarda bu özelliğini kaybetti. Bu süreçte kendileri açısından tek istisna UEFA Avrupa Ligi oldu. Eski takımı Sevilla ile bu turnuvada hanedanlık kuran Unai Emery, Arsenal’i de hedefe doğru götürüyordu.
Sezonun son haftalarında da değişen bir şey olmadı. Tottenham, Chelsea ve Manchester United ile Şampiyonlar Ligi bileti için yarışan Arsenal, rakiplerinin ikramlarına rağmen beşinci sırada tamamlayabildiği Premier League üzerinden devler ligi biletini alamadı. Neyse ki Emery takımı UEFA Avrupa Ligi finaline taşımayı becerdi ve bu sayede önümüzdeki sene Şampiyonlar Ligi'nde mücadele etmeleri için hâlâ bir şansları mevcut. Wenger döneminde ilk yarıyı kötü geçirip ikinci yarıda toparlanan Arsenal, yeni patronuyla ilk sezonda bu senaryoyu tersten yaşamış oldu. Gelecek yaz mutlaka takviyeler gerekecek ama bütçe yine soru işareti. Mesut’un durumu hâlâ belirsiz. Kısacası sezon biterken Arsenal’de yüzler yeni ama tablo bilindik.