Haberler
Ateşkes sonrası Hizbullah'tan ilk açıklama: Ellerimiz tetikte kalacak

Tarihi antlaşma sonrası Hizbullah'tan ilk açıklama

İsrail Savunma Bakanı Katz: Ateşkes ihlal edilirse güçlü bir şekilde yanıt vermeye hazırız

Dünya rahat nefes aldı derken yeni bir tehdit daha

Türkiye'yi sarsan 'sahte dolar skandalı' büyüyor

Piyasaları altüst eden olayda detaylar ortaya çıktı

Türkiye'nin yanı başında şiddetli çatışma! Muhalifler adım adım ilerliyor

Türkiye'nin yanı başında şiddetli çatışma

Bu Sistemde Diego'ya Yer Yok"

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Spor yazarları İsmail Kartal'ın yeni Fenerbahçe'sini değerlendirdi.

Spor yazarları Fenerbahçe'nin İsmail Kartal yönetimindeki ilk maçını değerlendirdi.

Uğur Meleke: Diego'ya yer yok


"İsmail Kartal, Jose Mourinho ya da Yılmaz Vural, Fenerbahçe’nin başına kim gelirse gelsin yapılacak şey aşağı yukarı belliydi. Zaten bu takım Şubat 2013’te Kocaman döneminde Emre-Webo’nun katılımıyla kurulmuş, o günden beri 4-3-3 oynamış. Kuyt-Webo(Emenike)-Sow’un harika uyumu ile bir şampiyonluk, bir Türkiye Kupası bir de Avrupa Ligi yarı finali elde etmiş. İsmail Hoca da gerekeni yaptı, Amerika’yı yeniden keşfetmeye kalkmadı, Olympiakos karşısına sokaktaki herkesin ezberden sayacağı oyuncular ve düzenle çıktı. Fenerbahçe’de işler yolunda; Sheffield-Sevilla maçlarına göre takım daha diriydi, Olympiakos’un da 3 gün içinde ikinci ciddi maçına çıkması sanırım sarı-lacivertlilerin işini bir kademe kolaylaştırdı. Bu yaz Milan-City ve Liverpool karşısında izleyip çok beğendiğim Olympiakos, aslarını Bilbao ve Fenerbahçe maçlarında ikiye bölüp kullanınca Milan karşısındaki rüzgarının biraz uzağında kaldı doğrusu. Fenerbahçeliler’in çok istekli olması hocalarını sevdiklerinin de bir göstergesi sanırım. Yaşayan profesyonellik heykeli Kuyt, çok hazır gelmiş. Sow-Emenike hem formda hem de uyumlulardı. İsmail Hoca son yarım saatte Serdar’ı sağ bekte, Alper’i açıkta denedi. Sanırım ileri üçlü için sadece 4 yabancı alternatif olması handikapını o da Yanal gibi Alper’i hücumda kullanarak çözmeyi deneyecek. Bence bu üçlüye bir alternatif de Diego olabilir. Zaten bu sistemde bence Diego’ya on numara olarak yer yok. Atletico Madrid’de Simeone, onu sağ açık/sol açık alternatifi olarak kullanıyordu. İsmail Hoca da sistemi bozmama adına, yürüyen düzene çomak sokmama adına öyle kullanabilir Diego’yu"

Gürcan Bilgiç: Hocayı kabul etmişler


"İsmail Kartal ile ilk sınavına çıkan takımın, ne sonuç alacağından çok, nasıl oynayacağını merak ediyorduk. Muhabir arkadaşlarımız, genç hocanın Yanal'ın direkt sistemini, topu oyunda tutan sabırlı tavra çevireceğini yazdılar. Haklı da çıktılar. Üçgenler kurarak topu ayağında tutan, rakip baskısını gördüğünde kanat değiştirmeye kadar giden bir pas trafiği kurmak istediler. Oyuncu kalitesi de buna uygundu, iki sene öncesinden kalan Kocaman endeksli takım iskeleti de. Maç boyunca Olimpiakos'a organize pozisyon bulma şansı vermediler. Rakibin bulduğu pozisyonların hemen hepsi şahsi hatalardan ve yanlış pas tercihlerinden doğdu. Bu ne demek? Önce arkayı sağlama almak istiyor Kartal. Gol yemeden oynayıp, oyun içinde pusuya yatıp; yetenekli oyuncularının da katkısıyla skoru alarak yollarına devam etmek niyetindiler. Bu düzen içinde tek ön liberoyu (Mehmet Topal), dün Meireles ile ikiledi. Lig başladığında yabancı sayısı nedeniyle bu isim Emre Belözoğlu olacak muhtemelen. Diego daha önde, forvete daha yakın rol üstlenecektir. Peki bu garantili düzen, hücum zenginliği yaratır mı? Dün herkesi ayakta tutan bir tempo görmedik. Hem rakibin dirençli olması, hem de takımın uyum sorunları yaşaması bunun nedenlerinden olabilir. Diego dikine oynayarak tempoyu arttırabilir. Ya da Alper ile bu deneme yapılabilir. Sonuçta İsmail Kartal'ın formülü bulması gerekiyor. Yoksa, önde oyun kuran taktik ile coşan taraftar, sonuçlara bakmadan "homurtular" üretir. İki duran top golü kazanılan galibiyet, ilk maçında İsmail Hoca için önemliydi. Herkese moral oldu. Caner dışında "çok formda" diyeceğimiz bir futbolcu halen yok. Takımın geri koşma isteğinde de bir problem yok. Demek ki hocayı kabul ettiler, sahiplendiler. Gelişimi birlikte takip edeceğiz"

Ali İsmet Ural: Kocaman ve Yanal karışımı


Aykut Kocaman modeli daha derli toplu ve topa daha fazla sahip olan ile, hücum yollarında daha çabuk ve kanatları doğru kullanan Ersun Yanal modelini birleştirmiş bir F.Bahçe vardı sahada. Maçın hemen başı 23 pas yaptılar; bunun 19’u kendi yarı sahalarında oldu. Topal, Emre ve Meireles defansif orta saha oynayınca gereğinden fazla hazırlık pasları da normal oluyor. (Aykut Kocaman) Bu kez hücumda çoğalmak zorlaşıyor ama onu da topu Kuyt ve Caner ile kanatlara taşıyarak çözmeye çalışıyorlar. (Ersun Yanal) Bunu eleştirmek için yazmıyorum. Aykut Hoca’yı hücumsal eksiklik anlamında eleştirirken Ersun Hoca’ya da Hiç bir maça beraberlik için çıkamaz çünkü öyle bir planı yok” diye gönderme yapardım. İsmail Hoca Amerika’yı yeniden keşfetmek yerine beraber çalıştığı iki teknik adamın sistemlerini harmanlamış. Buna ‘sıfır ego’ demek erken olur mu bilemedim ama beğendim. Takımın da ona yardımcı olduğunu görmek normal. Ama bunda sahada doğru isimlerin yer almasının da katkısı yüksek. Çok net; Gökhan gelince Topuz kenara, Diego gelince Meireles kenara, al sana ideal 11. Bir de Alper, Webo ve sakatlıktan dönünce Egemen bu kadroya rekabet katar, al sana geçen sezonun şampiyonu. Takımda gördüğüm sıkıntı Bekir- Alves ikilisinin ağır oluşları ve hala basit uyum hataları yapmaları. Onun dışında uyum sorunu pek yoktu. Caner ve Kuyt çok hazır izlenimi verdiler. Emenike 2-3 klas hareket yaptı ki, biri müthişti Sow dokunamadı. Sonuçta bu da hazırlık maçıydı. Ama bu daha bir hazırlık maçı oldu. Roma maçı da aynı rotada ilerlerse F.Bahçe Süper Kupa ve lige hazır demek lazım.

Kaynak: EuroSport.com / Spor
title