Bilinmez
“ben kimim? neredeyim? çok tuhaf bir yerdeyim.” -mor ve ötesi !!window.__es_gtm_helper.inject_ad('outstream','1482163809outstream', !!0, !!0, !!
“ben kimim? neredeyim?
çok tuhaf bir yerdeyim.”
-mor ve ötesi
Türkçe rock müziğin en önemli temsilcilerinden Mor ve Ötesi’nin “Gül Kendine” albümünde yer alan “Hep Aynı” şarkısında geçen sözler Mitchelton Scott’ın genel klasmancısı Simon Yates için son günlerde çok uygun bir hâl aldı. 14 etap sonrasında üç kez el değiştiren Maglia Rosa’ya Giro’nun başlarında yakın olan Simon Yates için dağlar son umut olacak, çünkü lider Richard Carapaz’dan 5 dakika 28 saniye geride. Peki, bu bilinmezin içindeki Yates neler yapmayı planlıyor?
Giro başlamadan kısa bir süre önce verdiği röportajda; "Önce Giro’yu kazanacağım. Bunun keyfini çıkardıktan sonra Fransa’dan da sarı mayoyla ayrılıp 2020 Tokyo’yu da kazanacağım. Daha 26 yaşındayım, gencim. Rakiplerimin yerinde olsam benden çekinirdim. Hızlı ve kazanmaya aç biriyim. Korkmamı gerektirecek bir şey yok." ifadelerini kullanan Simon Yates, sadece iddialı olmakla kalmayıp aynı zamanda hiçbir şeyden çekinmeyeceğinin mesajını verdi.
Hırslı bir şekilde mücadelesine devam ettiği dördüncü etapta kazaya karışan Yates’e Movistar’dan Mikel Landa’nın "ahmak" demesi, Giro’nun unutulmak istenen anlarından biri olarak notlar arasındaki yerini aldı. Yine de Yates’in kazaya karışması ya da sebep olmasının altındaki sebep, kendisine olan ekstra güveniydi ve asıl mücadelesi kendisiyle olmalıydı. Bu kazada zaman kaybetmesine ve Maglia Rosa hayallerinin azalmasına rağmen Yates, sözlerini gerçekleştirmeye çalışacak.
Pes etmeye çok yaklaşmıştım
Geçtiğimiz yıl Giro’yu kazanmaya yaklaşsa da sonuca gitmekte zorlanmıştı Yates. Chris Froome’a kaybettikten sonra kendisine gelmek için tatile gitmeyi tercih etti. Bu tatil aslında Yates açısından içinde bulunduğu bilinmezlikten, bilinir bir yan çıkartma çabasıydı. Ancak kaldığı oteldeki çalışanların kendisini tanıması ve teşekkür amaçlı hazırladıkları pastayı görmek bile kendisini kötü hissetmesine yetti: Giro’da kazandığı bir etabın fotoğrafını pastaya eklemeleri, zor durumdaki Yates için karar verme anının geldiğinin habercisiydi.
"Bisikleti bırakmaya çok yaklaşmıştım. O yaz boyunca hiçbir şey yapmadım. Üç ay boyunca kaybeden biri gibi yaşadım. Aslında bu tamamen umutsuz hissetmem yüzündendi. Kazanmam gereken turlar, gerçekleştirmem gereken hayaller vardı."
Bu karar Simon Yates'e 2008 Pekin Olimpiyatları’ndan beri hayalini kurduğu altın madalyayı, geçen yıl avucunun içindeyken kaybettiği Maglia Rosa’yı ya da her bisikletçinin rüyalarını süsleyen sarı mayoyu kazandırabilir. Bu ihtimallerin yanında gerçekleşmiş bir hayal de var.
İyi zamanlar, kötü zamanlar
Led Zeppelin, "Good Times Bad Times" şarkısında;
"İyi günde, kötü günde biliyorsun hep paylaştım
Kadınım kahverengi gözlü bir adamla kaçtığında bile
Aldırmıyor gözüküyordum.” der.
Yates için Giro’yu kahverengi gözlü adamla kaçan kadın olarak niteleyebiliriz. La Vuelta ise onunla kalmayı seçen kadındı. Dokuzuncu etapta Rudy Molard’dan kırmızı mayoyu ele geçirdiğinde her şey kusursuz görünüyordu. Ama gelişmeler Yates’in planlarıyla uyuşmadı. Giro’da yaşadığı senaryonun bir benzeri İspanya’da karşısına on ikinci etapta çıkmış ve Jose Herrada’ya kırmızı mayoyu kaptırmıştı. On dördüncü etaba geldiğimizde ise Yates her şeyi önceden ayarlanmışçasına ilerledi ve bir daha arkasına bakmadan zafere pedal çevirdi. Madrid’de podyumun zirvesine çıktığında, yaşadığı zorlu günleri hatırlatarak o günlerde kendisine destek olanlara teşekkür etti. İçinde kaybolduğu günlerden iyi günlere geçişin bu kadar kısa sürede gerçekleşmiş olması, onun başlıca motivasyonu olacak.
Gerçekleştirmek zorunda hissettiği hedefleri ve bitmek bilmeyen kazanma arzusu düşünülecek olursa, içinde bulunduğu bilinmezin cevabı niteliğindeki La Vuelta başarısı hakkında sözü Simon Yates’e bırakmalıyız: "Yarışı kazanıp kazanmamak o kadar önemli değil. Önemli olan şey mutlu olmak. Eskilerin bir sözü vardır; ‘İyi bisikletçi, mutlu bir bisikletçidir.’ derler. Kendimi mutlu edeceğim şeyleri bulmakta iyi sayılırım. Mutlu bir hayatın anahtarı da bu değil mi?”
Hazırlayan: Ant Arın Şermet