Aziz Yıldırım, Sarı Lacivertli Taraftarlara Seslendi
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım, kazanılan şampiyonluk ve 3 Temmuz süreciyle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Sevgili Fenerbahçeliler,
Şampiyonlukla noktaladığımız bir sezonun ardından sizlere bir kez daha seslenebilmenin mutluluğuyla sözlerime başlamak istiyorum. Fenerbahçe Yönetimi olarak tüm branşlardaki takımlarımızın bugününü ve yarınlarını planlamaya tüm gücümüzle devam ediyoruz. Yeni sezon öncesinde, gündemimizdeki en hayati sorunlardan biri; kötü ve çirkin tezahürat sonucunda aldığımız saha kapatma ve para cezalarıdır. Futbolla ilgili kurumların ve özellikle Fenerbahçe taraftarının çok iyi bilmesini isterim ki; bu cezalar kulübümüz için artık dayanılmaz bir noktaya gelmiş durumdadır.
Son 3 sezonda defalarca sahamız kapandı; birçok hayati maça taraftar desteğimizden büyük ölçüde yoksun çıkmak zorunda kaldık, milyonlarca lira zarara uğradık. Sezon başında kombine biletlerini alarak kulübümüze büyük bir destek sağlayan taraftarlarımız, bu cezalar yüzünden maçlara gelemediler, mağdur oldular. Feneriumlarda maç günlerinde ciddi derecede gelir kaybı oldu. Aynı şekilde çevre esnafı da büyük kayıplar yaşadı. Bu maçlarda kadın ve çocuk taraftarlarımızın varlığı bizim için her zaman teselli kaynağı olsa da; futbola ciddi yatırımlar yapan, amatör sporlara özkaynaklarıyla destek olmaya gayret eden kulübümüz için gelinen nokta, artık can sıkıcı olmaktan çok daha öteye geçmiş durumdadır.
Özellikle son Kayseri spor maçından sonra aldığımız 2 maçlık ceza ve bu cezaya neden olan sebepler; disiplin talimatının ivedilikle gözden geçirilmesi ve sil baştan hazırlanması konusunda herkes için çok ciddi bir uyarı niteliği taşımaktadır.
Hatırlatmak gerekirse; uzun süredir Fenerbahçe’de kaos yaratmak isteyen belirli kişilerin ekonomik katkısıyla kulübümüze karşı sürekli muhalif ve saldırgan bir tutum içinde varlıklarını sürdürmeye çalışan bir taraftar grubuna mensup 30-40 kişi, şampiyonluğumuzu ilan ederek çıktığımız Kayseri spor maçının en başından itibaren, planlı, programlı, maksatlı ve maçın skorundan ve gidişatından tamamen bağımsız bir şekilde, kasıtlı olarak dakikalarca küfürlü tezahüratta bulunarak kulübümüze zarar vermek istemişler ve maalesef, ceza yönetmeliğindeki mevcut uygulama yüzünden amaçlarına ulaşmışlardır. Bu kişilerle ilgili gerekli hukuki girişimlerin başlatıldığını da bu vesileyle ifade etmek istiyorum.
Mevcut ceza uygulaması, bu son örnekte de çok açık bir şekilde görüldüğü gibi, kötü niyetli kişi ve gruplar için çok tehlikeli bir tehdit unsuru haline gelmiştir. Bu kişilerin cezaya yol açan tavır ve davranışları, kombine bileti olan ve olayla uzaktan yakından ilgisi olmayan binlerce taraftarı doğrudan etkilemektedir. Kulüp otomatikman ceza almakta, bir sonraki maç seyircisiz oynanmakta, gelir kaybı milyonlarca lirayı bulmakta ve de takip eden ilk seyircili maçta bu kişiler yeniden tribünlere gelip icraatlarına devam etmektedirler. Türk futbolunun artık bu kısır döngüden kurtulması gerekmektedir. Mevcut yaptırımların hiçbir işe yaramadığı ortadadır. Kulüplerin eli kolu bağlı durumdadır. Burada yapılması gereken; evrensel hukuktaki cezanın şahsiliği ilkesini hayata geçirmektir. Bu ilkeye göre suç kişiseldir ve suçludan başkası cezalandırılamaz.
Mevcut disiplin talimatında kötü ve çirkin tezahüratın süresiyle ilgili uygulamanın da yeniden düzenlenmesi gerektiği açıktır. Kasıtlı olarak yapılan kötü tezahürat dışında, maçın gidişatı içinde yapılan tezahüratın da, ağızdan çıktığı anda rapora yazılması ve ceza sebebi sayılması, tribündeki diğer taraftarların ve görevlilerin uyarısıyla kötü tezahüratın susturulabilme seçeneğini anlamsız kılmaktadır.
Sonuç olarak fiili işleyen kişi ya da gruplar yerine kulüplerin cezalandırılması yönteminin hiç bir işe yaramadığı ve Türk futboluna zarar verdiği çok açıktır. Kötü tezahüratta devamlılık unsurunun aranmaması da, uygulamada adil olmayan sonuçlara yol açmaktadır. Tüm bu yönleriyle Futbol Disiplin Talimatı’nın süratle gözden geçirilip, yeniden düzenlenmesi ve yeni sezona yetiştirilmesi gerekmektedir.
Sevgili Fenerbahçeliler;
Transfer sezonu devam ederken, yine çok önemli olduğuna inandığımız bir başka konuyu daha bir kez daha gündeme getirmek istiyorum. Sezonu şampiyonlukla tamamlayan Profesyonel Futbol Takımımızla ilgili yeni sezon çalışmaları, her zaman olduğu gibi büyük bir titizlikle sürdürülmektedir. Transfer çalışmalarımız Teknik Direktörümüz Sayın Ersun Yanal’ın raporları ve takımımızın ihtiyaçları doğrultusunda devam etmektedir. Bu çerçevede belli bir ciddiyet seviyesine ulaşan transfer girişimleri, yasa gereği Kamu Aydınlatma Platformu’na bildirilmektedir.
Transfer dönemlerinde medyada çıkan yüzlerce asılsız transfer haberi, borsada işlem gören bir şirket olan Fenerbahçe Futbol A.Ş.’nin yatırımcılarını olumsuz etkilemekte ve taraftarlarımızı gereksiz bir beklentiye sokmaktadır. Oluşturulan bu suni ortam, diğer kulüpleri ve yönetimlerini de zor durumda bırakmaktadır. Bu haberlerden etkilenen taraftarlar günlerce hayali bir transferin peşinden koşmakta ve bu transfer gerçekleşmeyince de kulüp yönetimlerine karşı bir tutum içine girmektedirler. Aynı şekilde gündemde olan ama gizli kalması gereken bir transferin de medyaya yansıması ve speküle edilmeye başlanması, o transferin gerçekleşme şansını hızla aşağıya çekmektedir. Dolayısıyla çok hassas bir süreç olan transfer dönemlerinde kulübümüzün resmi yayın organları dışında hiç bir haber ve spekülasyona itibar edilmemesini bir kez daha rica ediyorum.
Kaldı ki Futbol AŞ yatırımcılarının olumlu ya da olumsuz etkilenmesine yol açabilecek bu tür transfer haberleri SPK uyarınca açıkça suç oluşturmaktadır. Zira bu haberlerin Futbol AŞ hissedarlarının sahip olduğu hisselerin artış ve düşüşlerini doğrudan etkilediği herkesin malumudur.
Buradan bir kez daha belirtmek isterim ki SPK Mevzuatına açıkça aykırı olan, bu gerçekdışı haber ve yayınlar hakkında SPK Kanunu’na muhalefetten işlem yapılması konusunda kararlılığımız tamdır, hukuk servisimiz tarafından bu kararlılık ciddiyetle hayata geçirilecektir.
Sevgili Fenerbahçeliler;
Bildiğiniz üzere 3 Temmuz’dan bu yana camia olarak büyük bir mücadele içindeyiz. Bu mücadelede, haklı ve dik duruşumuz artık bizim karakterimizdir.
Bununla birlikte, ebedi dostlarımız olan kimi kulüp yönetimlerinin 3 Temmuz’dan her tür faydayı sağlamak adına Türk Sporu’nun ve Türkiye’nin menfaatlerini bir kenara bırakarak kendi yönetsel başarısızlıklarını örterek, genel kurul ve divan kurullarında dikkatleri başka tarafa çekmek üzerine kurguladıkları algı mühendisliği çabalarını dikkatle takip etmekteyiz.
Hemen belirteyim ki bu yönetimlerin Fenerbahçe’ye zarar vermesi asla mümkün değildir. Zira ateşin hükmü cürmü kadardır. Ancak bu yönetimlerin onarılmaz yaralar açtıkları husus, camialar arasındaki ebedi dostluklar ve Türk Sporu’nun bizzat kendisidir.
Bu nedenle taraftarlarımızın bu başarısızlık stratejisi içeren açıklama ve tasarruflara itibar ederek, diğer kulüplerimizin değerli taraftarlarıyla yaşanmasını istemediğimiz olaylara taraf olmasını asla arzu etmemekteyiz.
Ancak dikkat edilmesi gereken bir diğer husus ise, aynı hassasiyetin rakip takım taraftarlarınca da gözetilerek, bu başarısız yönetimlerin Fenerbahçe üzerinden yaratmaya çalıştığı algı kirliliğini ve husumet politikalarına değer vermemeleridir.
3 Temmuz’un tüm uygulayıcılarının görevden alınmaları, haklarında soruşturmalar açılması ve ülke gündeminden süratle uzaklaştırılmaları asla tesadüf değildir.
İlk günden beri söylediğim gibi 3 Temmuz siyasi bir davadır.
Bu dava, Türkiye’ye ve Türkiye’nin tüm sosyal ve ekonomik bloklarına hakim olmak isteyen grup ve oluşumların kirli bir tezgahıdır. Ve bu tezgahın umulduğu gibi tarihin karanlık köşelerinde unutulmasına asla izin vermeyecek; ölene kadar bunun takipçisi olacağımızı bir kez daha tekrar ediyorum.
Bununla birlikte, son dönemde yaşanan gelişmeler haklılığımızı ve isyanımızı doğrulamaktadır.
Her ne kadar aynı tür hukuka aykırı delil ve makamlarca hiçbir kulübün bu şekilde yargılanmasına izin vermeyeceğimiz gerçeğinin yanı sıra; bu kaos ve kumpas kampanyasını yürütenlerin artık kendi yaşadıklarını da gözden geçirme zamanı gelmiş ve geçmektedir.
Sivas spor Başkanı Sayın Mecnun Odyakmaz’ın açıklamaları ve yaşadıkları Türk futbolu ve Fenerbahçe açısından çok önemlidir.
Zira Özel Yetkili Mahkeme’nin verdiği kararda, “Fenerbahçe Spor Kulübü Yöneticileri, Trabzonspor’un teşvik eylemlerini engellemek için bir takım faaliyetlerde bulunmuştur” tespiti yer almasına rağmen bu durum aynı mahkeme tarafından karara yansıtılmamasına karşın Sayın Odyakmaz’ın açıklamalarıyla artık sübuta ererek fiili bir durum haline gelmiştir. Kaldı ki, 3 Temmuz’dan fayda sağlamak isteyenler bu gelişmeler karşısında hiçbir açıklamada ve itirazda dahi bulunamamışlardır.
Fenerbahçe, tüm bu yaşananların ve yaşatılanların üzerine gitmekte kararlıdır.
Bununla ilgili gerek UEFA’da gerekse iç hukuka yönelik yargısal süreci başlatmıştır.
Hukuk havarisi kesilen kimi kulüplerin kendi hukukçuları tarafından kendi kulüplerinin içini boşaltmaları ve sahte evrak düzenlemelerine dair iddialar ve davalar da dikkatle takibimiz altındadır.
Özellikle 31 Mayıs 2014 tarihinde Sabah Gazetesi’nde yer alan iddianamede 3 Temmuz’un tanıdık isimlerinden olan; bazı rakip kulüp başkan adaylarının ve hatta UEFA Kurullarında görev yapan bir Federasyon Başkanının Trabzonspor’un ücretli avukatı olarak sahte makbuz düzenlediği yönündeki iddialar oldukça çarpıcı ve manidardır.
Her şeye rağmen bu oyun takımlarına gönül verenlerin oyunu değildir.
Bu oyun, spor dışındaki mecralarla menfaat ve çıkar ilişkileri kuran, Aziz Yıldırım ve Fenerbahçe’nin tasviyesi halinde kendi ‘endüstriyel’ futbollarını kurgulamaya çalışan karanlık isimlerin karanlık oyunlarıdır; Bu oyun tarafımızdan bozulacaktır.
Ve gün gelecek;
Yenilgi ve Hüsran
Fenerbahçe düşmanlarının değiştiremeyecekleri kaderi olacaktır.
Saygılarımla,
Aziz Yıldırım
Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı