Haberler

Acı Acı Güldüren Anılar!

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türk milli takımının, hiç şüphesiz en ağır yenilgileri İngiltere karşısında aldıklarıdır.

Türk milli takımının, hiç şüphesiz en ağır yenilgileri İngiltere karşısında aldıklarıdır. İki tane 8-0'lık mağlubiyet, bizi o zamanlar çok üzse de, bir çok komik anıyı da arkasında bıraktı. İşte o günkü maçlarda yer alan Abdülkerim Durmaz, Yaşar Duran, Semih Yuvakuran, Tanju Çolak ve Rıdvan Dilmen'den komik İngiltere maçları anıları.

ADULKERİM DURMAZ:

Efsane gibi dilden dile dolaşıyor yıllardır, futbol anıları böyledir işte, bir şey yaparsınız arkasından başka şeyler eklenir. Ben Wembley'e ayak basan ilk Türk futbolcusu olacağım diye bir espri yapmıştım. Maçtan bir gün önce Wembley Stadında antrenman yapacaktık, takım otobüsü stada yaklaşık 100 metre mesafedeyken, giden otobüsten atladım, koşarak stada girdim ve Wembley'e ayak basan ilk Türk ben oldum diye bağırdım. Düşünsenize hareket halindeki bir otobüsten atlayan bir futbolcu komik bir durumdu, hatta teknik direktörümüz Coşkun Özarı'nın da çok hoşuna gitmişti.

Lineker'i gördün mü?

Bu olay da çok konuşuldu, ama aslı öyle değil, ben şimdi size bunun doğrusunu anlatayım. Maç başlamıştı durum 2-0 olmuştu adamlar sürekli saldırıyor biz de ha bire gol yiyorduk. Ben Lineker ile Raşit Çetiner de Hataley ile adam adama oynuyorduk. Bir korner esnasında Raşit abi yanıma gelip, nerede benim adam ya dedi, ben kendi adamımın peşine düşmüşüm, kendi derdimdeyim, dedim ki arka taraflara bir yere gitti sonra bizim ceza sahasında gol yerken hepimiz gülmeye başladık. Düşünsenize sanki sokakta Ahmet'i sorar gibi, nerde bu Hataley yahu dedi, ben de valla şimdi buradan geçti ama ben meşguldum tam göremedim dedim komik bir olaydı.

Wembley'de havuz keyfi!

5-0 yenilmiştik maç sonrası soyunma odasına bir girdik, havuz var, sauna var, köşede küçük bir mutfak var, orada da kravatlı bir adam çay falan yapıyordu, ben bunların hepsinden faydalandım çünkü o zamanlar biz İnönü Stadında duş bile alamıyorduk çoğu zaman Wembley'deki lüksü görünce hayret etmiştik.

Kraliyet Ailesi Seromonisi!

Orası için geleneksel bir olaymış. Wembley, onların milli stadı olduğu için Kraliyet ailesinin öyle bir töreni oluyormuş biz nereden bilelim, bir baktık işte, belki de o Londra'nın düşesleri, dük, baron onlar da bir takım böyle sıfatlar var ya, yaşlı yaşlı böyle tarih öncesinden kalmış insanlar gibi geliyorlar, fraglar, mraglar giymişler, iki takım oyuncuları diziliyoruz, tek tek başarı dileyip, tokalaşıp, şeref tribününe çıkıyorlar. Bana operaya gitmişiz gibi gelmişti. O kıyafetler, garip garip yaşlı kadınlar, bilmem ne dükü diyor, bilmem ne baronesi diyor falan, film gibiydi, bunlar ne lan demiştik.

8-0'larda ben yoktum!

Ya tabi üzülüyor insan yenilince ama adamlar güçlü takımdı, bizde ki imkanlar ise çok kısıtlıydı. O dönem İngilizlerle 3 maç yaptık, ikisini 8-0 birini de 5-0 kaybettik, ben sadece 5-0'lık maçta oynadım, diğerlerinde sakattım, hayırlı bir sakatlıkmış. Bakın, benim oynamadığım maçlarda 8 yedik, ben oynayınca 5 yedik, bu benim iyi oyuncu olduğumu gösterir, 3 gol fark ettiriyorum.

SEMİH YUVAKURAN

Ben o maçı hatırlamak bile istemiyorum, hatta hala seneler geçmesine rağmen o maçın özet görüntülerini ancak 3. gole kadar izleyebiliyorum. Bir ay kendime gelememiştim o maçtan sonra. Tek hatırlamak istediğim şey, bir çok futbolcuya nasip olmayan Wembley Stadında oynama şansını elde etmekti, bir de soyunma odaları harikaydı.

Wembley bir başkaydı!

Olmaz mı, muhteşem bir çim vardı, öyle çim o zaman Türkiye'de hiçbir statta yoktu. Sahaya çıktık, bir baktım yanımızdan kamera yürüyor, bu ne ya dedik, bir baktım benle birlikte kamera da geliyor, meğer raylı sistem varmış, kamera rayın üzerinde hareket ediyormuş. Tabi o zaman biz öyle bir teknolojiyi hayal bile edemiyorduk.

Tabelacı çocuk çok yoruldu!

Şimdi maçlarda öyle bir uygulama yok ama o zamanlar hem elektronik skorbord vardı, hem de bir görevli gol oldukça, eline iki tabela alıp sahayı boydan boya dolaşıyordu. Bizim İngiltere maçı başladı, hemen ilk golü yedik, o görevli çocuk aldı eline 1-0 yazan tabelaları koşturmaya başladı, tam turunu bitiriyordu, bir gol daha yedik. 15-20 dakika geçti çocuğun iflahı kesildi, biz habire gol yiyoruz, o da tabelalarla koşturuyor, çocuk daha yolun yarısına gelmeden biz yine yiyoruz, maç falan seyrettirmedik çocuğa. Hatta dedik ki lan birkaç gol daha yersek çocuk yere düşüp bayılacak.

Wembley'de Havuz Keyfi!

Ya maçtan çıkmışız, bir girdik soyunma odasına süper, havuz falan var tabi daldık hemen bir güzel eğlendik, hatta deve güreşi oynayanlar falan oldu, bağıranlar, parande atanlar, ortam iyiydi yani. Tabi biz, o zaman nerede soyunma odasında havuz bulacağız, hazır gelmişken Wembley'e, tadını çıkardık.

Mustafa Denizli çok sinirlendi!

Mustafa hoca içeri bir girdi, bizi öyle havuzda makara yaparken buldu şaşırdı kaldı. İlk tepkisi; yazıklar olsun size adamlar orada 8 gol atmışlar seslerini çıkarmıyorlar, soyunma odalarında sessiz sessiz giyiniyorlar, siz 8 yemişsiniz eğlence yapıyorsunuz, sanki dışarıda 8 golü ben yedim olmuştu.

Fatih Uraz'la Büyük Savaş çarpışması!

Sağdan bir orta geldi, Lineker çıktı kafaya, bizden de kaleci Fatih ile Savaş beraber topa yükseldiler, bir baktım ikisi de yerde. Fatih kendinden geçmiş ah ah diye sesler çıkarıyor, namaz kılar gibi yerde yatıyor. Fatih ne oldu lan, diye sorduk bir saniye sonra, hafif kafayı kaldırdı, Savaş'a döndü abi top nerede, tutamadım mı, dedi. Savaş da hangisini tuttun ki, yedik yine golü dedi. Zaten maç 7-0 olmuştu o golle, sinirden başladım gülmeye, Allah'tan kamera falan çekmedi beni o sırada, yoksa manyak mı bu herif niye gülüyor derlerdi.

Kaleciler arasındaki muhabbet!

Maça giderken takım otobüsündeyiz arkamda kaleciler var, Yaşar ile Fatih Uraz. Yaşar bir önceki İngiltere maçında 8 gol yemiş, bu maçta o yedek olacak, Fatih oynayacak. Fatih de, Yaşar'a soruyor; Abi ya, nasıl 8 gol yedin ya, ben olsam yemezdim, 8 tane de yenir mi falan diyor. Yaşar da ona büyük konuşma oğlum, ben ne yapayım adamlar atıyor, işte gibi şeyler söylüyor. Tabi ben bunların böyle konuştuklarını duydum, eyvah dedim içimden, bu iki kova başlamışlar abuk sabuk 7-8 muhabbeti yapıyorlar, başımıza bir şeyler gelecek kesin dedim. Nitekim maçı yine 8-0 kaybettik. Bir de maç bitti, ertesi gün gazeteyi aldım elime, arka sayfayı açtım simsiyah cenaze dolayısıyla kapalıyız yazıyordu.

YAŞAR DURAN

Yaşar, denince akla İngiltere maçı geliyor, herkes 8 golü soruyor oysa o dönem İngilizlerle 3 maç yaptık, ikisini 8-0, birini de 5-0 kaybettik, ben hem ilk 8 yediğimiz maçta oynadım, hem de 5 yediğimiz maçta, toplam 13 gol yedim İngilizlerden. İnanın 1 ay sürekli yan top çalıştık. ancak o gün yediğimiz 8 golden 3'ü yan toptandı. Adamların nasıl gol atacağını biliyor ama çaresini bulamıyorduk. Hayatımda oynadığım en tuhaf maçtı, düşünün sahada 22 kişi var ve 20 tanesi bana bakıyordu, çünkü maç hep benim kalemin önünde oynandı. Top sanki duvara çarpıyordu bana geri geliyordu. Maçtaki tek şutumuzu Erdal Keser atmıştı, belki bin maç yapsak 8 olmazdı ama oldu. 40'inci dakikada beni çıkarın diye bağırdım, hoca başka alana degisiklik yaptı, ben sahada kaldım 8 golü de ben yedim. Maç sonu TRT spikeri geldi 'ne hissediyorsun' dedi adamın suratına baktım 'ne hissedeyim ki' dedim.

İkinci 8-0'da ben Yoktum!

İki maç yapıp, 13 gol yedikten sonra üçüncü maça Fatih Uraz çıktı, o da 8 gol yedi. Kaleci Fatih ile milli takımda oda arkadaşıydık. İngilizler'den 3 maçta 21 gol yiyince, gazeteler 'Fatih ile Yasar öyle iyi arkadaşlar ki, yedikleri içtikleri ayrı gitmez' diye yazdı.

Wembley'i unutamam!

Abdülkerim'in Wembley'e ilk ayak basan Türk ben olacağım diye sahaya atlaması var, Lineker'i gördün mü olayı var, bir de maç öncesi İngiliz Kraliyet Ailesinin seromonisi vardı, dükler falan gelmişti, bir dükle karısı maç öncesi sahaya inip elimizi sıkmıştı, bize başarı dilemişlerdi, onları görünce noluyo lan böyle operaya mı geldik demiştik.

TANJU ÇOLAK

Ben kurtarıcı olarak oyuna girdim!

O meşhur 8-0'lık İngiltere maçı var, Wembley'deki, ben o maça yedek çıkmıştım, sonra ikinci yarı durum 5-0'ken, kurtarıcı olarak oyuna girdim, tabi ben girdikten sonra adamlar 3 tane daha atıp, bizi 8-0 yenip gönderdiler. İşte o gün gol yedikçe, o tabelacı çocuk koşturup duruyordu, biz de habire yiyorduk, kalecimiz sağolsun çok iyiydi o gün, gelen geçen ne varsa aldı içeri. Bir de o gün Wembley'e çıkınca çok şaşırdım, o nasıl bir çimdi öyle inanılmaz güzeldi, hele maç sonrası soyunma odasında havuz vardı, havuz çok önemliydi adamlarda, resmen teknoloji harikaydı

RIDVAN DİLMEN

9 kez santra yaptım!

O dönem bizim teknik direktörümüz rahmetli Candan Tarhan. İnönü Stadında 8 yediğimiz İngiltere maçına çıkacağız topladı bizi etrafına, bakın köşe atışlarına dikkat edin, adamlar ön direkte topu aşırıp, arkadan kafa vururlar dedi, bir baktım, bizim takımın en uzunu benim, sonra Arap İsmail, İlyas falan geliyor, boy ortalaması 1,65-1.70, adamların en kısası 1.85, Candan hocanın ön direkten aşırır dediği adamın boyu 1.90, kafayı vurur dediğinin boyu da 2 metre. Nitekim öyle oldu, aşırdılar, maşırdılar, 8 tane atıp, gittiler tam 9 kez santra yapmıştım...

Kaynak: Sporvadisi.com / Spor
400 bin kişinin GSS prim borçları için af geliyor

Af geliyor! 400 bin kişinin tüm borçları silinecek

İngiltere'den tarihi rest: Bu gece Rusya ile savaşmamız istenirse savaşırız

İngiltere'den Rusya'ya tarihi rest: Bu gece sizinle savaşırız

4 ülke Netanyahu için çıkarılan tutuklama emrini uygulayacağını duyurdu

4 ülke tutuklama emrini uygulayacağını resmen duyurdu

Narin Güran cinayetinde 3. kanlı delil ortaya çıktı

Narin Güran cinayetinde yeni delil bulundu

title