Zikirli ilahiler - En güzel zikirli ilahiler nelerdir? Zikirli ilahiler dinle! Abdurrahman Önül, Sedat Uçan zikirli ilahiler
Birçok ilahi çeşidi vardır. Bunlardan birisi de zikirli ilahilerdir. Sizler için en güzel zikirli ilahiler nelerdir onları derledik. Haberimizden zikirli ilahileri dinleyebilirsiniz. Abdurrahman Önül zikirli ilahileri nelerdir? Sedat Uçan zikirli ilahileri nelerdir? Mustafa Haznedar zikirli ilahileri nelerdir? Tüm zikirli ilahilere haberimizden bakabilirsiniz.
Zikirli ilahilerle gönlünüzü ferahlatabilir, zikirlere eşlik edebilirsiniz. Allah (c.c.) şimdiden çekmiş olduğunuz zikirleri kabul eylesin. Zikirli ilahiler, en güzel zikirli ilahiler nelerdir? Zikirli ilahilere haberimizden ulaşabilirsiniz.
İLAHİ NEDİR?
Türk edebiyatında nazım türleri belirginleşmeden önce dinî muhteva taşıyan her türlü şiire ilâhi denirken daha sonra tasavvufî temaları işleyen ve Türk din mûsikisinin makam ve usulleriyle bestelenerek dinî toplantılarda okunan şiirlere ilâhi adı verilmiştir. Bu şiir türü ve dinî mûsiki formu hakkındaki bilgiler oldukça dağınık ve karışıktır. Dolaylı da olsa konuyla ilgili ilk ciddi araştırmaları yapan M. Fuad Köprülü ve Reşit Rahmeti Arat en eski Türk şiiri örneklerinin ilâhiler olduğunu söylemişlerse de hakkında fazla bilgi vermemişlerdir. Bir edebiyat terimi olarak ilâhiyi "mutasavvıf şairler tarafından yazılan, dinî ve ilâhî fikirleri ihtiva eden şiirler" diye tanımlayan Tâhirülmevlevî tevhid, münâcât, na't ve istigaseyi de bu tür şiirler grubu içinde ele almıştır. Arapça'da ise ilâhi "en-neşîdetü'd-dîniyye, el-egani'd-dîniyye, el-mevâlîd" gibi adlarla anılır (Mecdî Vehbe – Kâmil Mühendis, s. 56).
Özellikle şiirde tür ve şekillerin müstakil isim ve vasıflar kazanmasından önce ilâhi kelimesiyle hemen her türlü dinî şiir kastedilmiş; tevhid, na't, münâcât, devriyye gibi türlerle kaside, gazel, tuyuğ, rubâî, kıta vb. nazım şekilleri Türk klasik edebiyatının aslî unsurları haline gelince kelimenin anlamı daralıp, besteli dinî şiir formu olarak daha özel bir tür halinde mûsikiyle özdeşleşmiştir. Dinî muhtevalı manzum ve yarı manzum sözler mûsikinin etkileyici gücü ve bunları icra eden kişilerin müzisyen hüviyetleriyle dinî merasimlerde daha tesirli olmuş, böylece ilâhi kavramı mûsikiden ayrı düşünülmemiştir.
Eskiçağ'lardaki pek çok milletin geleneğinde olduğu gibi Türkler'de de şairler sihirbazlık, rakkaslık, mûsikişinaslık, hekimlik, din adamlığı vb. vasıfları şahsiyetlerinde toplamış, halkın büyük değer verdiği kişilerdi. Şaman, kam, baksı veya ozan adlarını taşıyan bu kişiler, çok eski devirlerden beri Oğuz boylarının şölenlerinde, av törenlerinde ve matem âyinleri olan yuğlarda çok defa kendi yazdıkları manzum - yarı manzum sözleri mûsiki eşliğinde okuyarak ilâhilerin ilk örneklerini ortaya koymuşlardır (Köprülü, Edebiyat Araştırmaları I, s. 72-102). İslâm öncesi eski Türk şiirine dair elde bulunan örneklerden üç Mani ve yedi Burkan manzumesinin ilâhi şeklinde olması (a.g.e., s. 213-242) Türkler arasında bu türün köklerinin çok eskilere kadar uzandığını gösterir.
İlâhi kelimesinin İslâmî Türk edebiyatında bir türün adı olarak ne zamandan beri kullanıldığı bilinmemektedir. Türkler'in müslüman olmasından sonra telif edilmiş elde mevcut ilk eserler olan Kutadgu Bilig, Dîvânü lugati't-Türk ve Atebetü'l-hakayık'ta ilâhi kelimesi geçmez. Ahmed Yesevî'nin Dîvân-ı Hikmet'inde de kelime bu mânasıyla yer almaz. Yesevî tarzında şiir yazan Hakîm Ata, Süleyman Ata gibi şairler tarafından ilâhi içerikli manzumelerin "hikmet" adıyla kaleme alınmış olması, kelimenin izlerini daha sonraki devirlerde Anadolu'da aramak lâzım geldiğini gösterir. Yûnus Emre de şiirlerinde ilâhi kelimesini bir edebî tür anlamında kullanmadığı gibi divanının en eski yazmalarında şiirlerin başlığı olarak bu kelimeye rastlanmaz (meselâ bk. Süleymaniye Ktp., Fâtih, nr. 3889). Ancak Yûnus'un bir lakabının "gûyende" olduğuna veya Yûnus-ı Gûyende adında bir başka Yûnus'un mevcut bulunduğuna dair menkıbevî mâlûmat, bu sıfatın ona şairliğinden veya şiirlerini mûsikiyle yani ilâhi tarzında söylemesinden dolayı verilmiş olması ihtimalini düşündürmektedir. Öte yandan Fuad Köprülü, mutasavvıf şairlerin XIII. yüzyıldan başlayarak kendilerini diğer şairlerden ayırmak ve ilham kaynaklarının kutsî ve ilâhî mahiyetini göstermek için "âşık" unvanını kullandıklarını, özellikle tekke şairlerinin kendi manzumelerine şiir demeyerek "ilâhi, nutuk, nefes" adını verdiklerini kaydeder (Edebiyat Araştırmaları I, s. 186).
EN GÜZEL ZİKİRLİ İLAHİLER
Sizler için derlediğimiz en güzel zikirli ilahiler aşağıdaki gibidir. Resmi Youtube kanallarından ilahileri dinleyebilirsiniz.
1-) Sedat Uçan - Gel Tevbe Eyle
2-) Abdurrahman Önül - Uçun Kuşlar
3-) Mustafa Haznedar - Nasib Eyle
4-) Mesneviden Ders Aldım - Abdurrahman Önül
5-) Arafat Dağı - Abdurrahman Önül
6-) Abdülkadir Şehitoğlu - Subhanel Ebedil Ebed
Bu ilahi de çok güzeldir. Fakat videosunu bulamadığımız için eklemedik. Siz araştırabilir ve dinleyebilirsiniz.
7-) Maher Zain - Ya Nabi Salam Alayka
8-) Sami Yusuf - Hasbi Rabbi
Hasbi Rabbi ilahisini bilmeyen yoktur sanırım. Dinlemenizi tavsiye ediyorum.
9-) Hasan Dursun - Ya Rabbena
Ya Rabbena ilahisi de zikirli ilahiler arasında yer alır. Dinlemenizi tavsiye ediyorum.
10-) Grup Taif - Ben Bir Yakup İdim
Hz. Yusuf (Aleyhisselam) ve Hz. Yakup (Aleyhisselam) ile ilgili en güzel zikirli ilahilerin başında gelmektedir. Kesinlikle dinleyebilirsiniz.
Sizlerin de bildiği zikirli ilahiler varsa yorum bölümünden bizlere yazabilirsiniz. Destekleriniz için teşekkür ederiz...