Haberler

Yahya Kemal Beyatlı şiirleri - Kısa Yahya Kemal Beyatlı şiirleri

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Türk edebiyat tarihinin önemli isimlerinden biri olan Yahya Kemal Beyatlı, kuvvetli üslubu ve usta söz sanatçılığı ile akıllara kazınmıştır. Divan edebiyatı ve aruz veznini hiçbir zaman terk etmemiştir. Yaşamı boyunca evlenmeyen Beyatlı, hiçbir zaman kitap yayımlamamıştır. İşte Yahya Kemal Beyatlı şiirleri - Kısa Yahya Kemal Beyatlı şiirleri

Türk Edebiyatı'nda en önemli şairlerden biri olan Yahya Kemal Beyatlı hayatı ve eserleri merak ediliyor. Yahya Kemal Beyatlı Türk Edebiyatı'na önemli katkıları olmuş şahsiyetlerdendir. İşteYahya Kemal Beyatlı şiirleri - Kısa Yahya Kemal Beyatlı şiirleri

YAHYA KEMAL BEYATLI ŞİİRLERİ

En güzelYahya Kemal Beyatlı şiirleri

  • Sessiz Gemi
  • Rindlerin Akşamı
  • Akıncılar
  • Özleyen
  • Bir Başka Tepeden
  • Düşünce
  • Vuslat
  • Deniz Türküsü
  • Kar Mûsikîleri
  • Mehlika Sultan
  • Sonbahar
  • Rindlerin Ölümü

1. Sessiz Gemi

Artık demir almak günü gelmişse zamandan,

Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan.

Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol;

Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli,

Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli.

Biçare gönüller. Ne giden son gemidir bu.

Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu.

Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler;

Bilmez ki, giden sevgililer dönmeyecekler.

Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden.

Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden

2. Akıncılar

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik

Haykırdı ak tolgalı beylerbeyi "ilerle"

Bir yaz günü geçtik tunadan kafilelerle

Şimşek gibi atıldık bir semte yedi koldan

Şimşek gibi Türk atlarının geçtiği yoldan

Bir gün yine doludizgin atlarımızla

Yerden yedi kat arşa kanatlandık o hızla

Cennette bu gün gülleri açmış görürüzde

Hala o kızıl hatıra gitmez gözümüzde

Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik

Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik


3. Hazan Bahçeleri

Kalbim yine üzgün, seni andım da derinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Yorgun ve kırılmış gibi en ince yerinden

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden

Senden boşalan bağrıma gözyaşları dolmuş

Gördüm ki yazın bastığımız otları solmuş

Son demde bu mevsim gibi benzimde kül olmuş

Geçtim yine dün eski hazan bahçelerinden


4. Endülüs'te Raks

Zil, şal ve gül. Bu bahçede raksın bütün hızı...

Şevk akşamında Endülüs üç def'a kırmızı...

Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir.

İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

Yelpâze çevrilir gibi birden dönüşleri,

İşveyle devriliş, saçılış, örtünüşleri...

Her rengi istemez gözümüz şimdi aldadır;

İspanya dalga dalga bu akşam bu şaldadır.

Alnında halka halkadır âşüfte kâkülü,

Göğsünde yosma Gırnata'nın en güzel gülü...

Altın kadeh her elde, güneş her gönüldedir;

İspanya varlığıyle bu akşam bu güldedir.

Raks ortasında bir durup oynar, yürür gibi;

Bir baş çevirmesiyle bakar öldürür gibi...

Gül tenli, kor dudaklı, kömür gözlü, sürmeli...

Şeytan diyor ki sarmalı, yüz kerre öpmeli..

Gözler kamaştıran şala, meftûm eden güle,

Her kalbi dolduran zile, her sîneden: 'Ole!'


5. Vuslat

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,

Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar,

Bir hazzı tükenmez gece sanmakla zamanı,

Görmezler ufuklarda, şafak söktüğü anı...

Gördükleri ru'ya ezeli bahçedir aşka;

Her mevsimi bir yaz ve esen ruzgarı başka.

Bülbülden o eğlencede feryad işitilmez;

Gül solmayı; mehtab, azalıp gitmeyi bilmez...

Gök kubbesi her lahza, bütün gözlere mavi...

Zenginler o cennette fakirlerle müsavi;

Sevdaları hülyalı havuzlarda serinler,

Sonsuz gibi, bir fiskiye ahengini dinler.

Bir ruh, o derin bahçede bir defa yaşarsa

Boynunda O'nun kolları, koynunda O varsa,

Dalmışsa O'nun saçlarının rayihasiyle,

Sevmekteki efsunu duyar her nefesiyle.

Yıldızları, boydan boya doğmuş gibi, varlık

Bir mucize halinde o gözlerdendir artık.

Kanmaz, en uzun buseye, öptükçe susuzdur

Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur.

İnsan ne yaratmışsa yaratmıştır o tuzdan...

Bir sır gibidir azçok ilah olduğumuzdan.

Onlar ki bu güller tutuşan bahçededirler.

Bir gün nereden hangi tesadüfle gelirler?

Aşk, onları sevkettiği günlerde, kaderden

Rüzgar gibi bir sevk alır, oldukları yerden.

Geldikleri yol, ömrün ışıktan yoludur o!

Alemde bir akşam ne semavi koşudur o!

Dört atlı o gerdune, gelirken dolu dizgin,

Sevmiş iki ruh ufku görürler daha engin,

Simaları her lahza parıldar bu zeferle;

Gök, her tarafından, donanır meş'alerle!

Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar,

Varlıkta bütün zevki o cennette duyanlar

Dunyayı unutmuş bulunurken o sularda,

-Zalim saat ihmal edilen vakti çalar da-

Bir an uyanırlarsa leziz uykulardan,

Baştanbaşa, heryer kesilir kapkara, zindan...

Bir faciadır böyle bir alemde uyanmak...

Günden güne, hicranla bunalmış gibi, yanmak...

Ey tali! Ölümden ne beterdir bu karanlık!

Ey aşk! O gönüller sana maloldular artık!

Ey vuslat! O aşıkları efsuna ramet!

Ey tatlı ve ulvi gece! Yıllarca devam et!


6. Rindlerin Akşamı

Dönülmez akşamın ufkundayız.Vakit çok geç;

Bu son fasıldır ey ömrüm nasıl geçersen geç!

Cihana bir daha gelmek hayal edilse bile,

Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle.

Geniş kanatları boşlukta simsiyah açılan

Ve arkasında güneş doğmayan büyük kapıdan

Geçince başlayacak bitmeyen sükunlu gece.

Guruba karşı bu son bahçelerde, keyfince,

Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!

Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül.


7. Bir Başka Tepeden

Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul!

Görmedim gezmediğim, sevmediğim hiçbir yer.

Ömrüm oldukça gönül tahtına keyfince kurul!

Sade bir semtini sevmek bile bir ömre değer.

Nice revnaklı şehirler görünür dünyada,

Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan.

Yaşamıştır derim en hoş ve uzun rüyada

Sende çok yıl yaşayan, sende ölen, sende yatan.


8. Eylül Sonu

Günler kısaldı. Kanlıca'nın ihtiyarları

Bir bir hatırlamakta geçen sonbalarları.

Yalnız bu semti sevmek için ömrümüz kısa...

Yazlar yavaşça bitmese, günler kısalmasa...

İçtik bu nadir içki'yi yıllarca kanmadık...

Bir böyle zevke tek bir ömür yetmiyor, yazık!

Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor;

Lakin vatandan ayrılışın ıztırabı zor.

Hiç dönmemek ölüm gecesinden bu sahile,

Bitmez bir özleyiştir, ölümden beter bile.


9. Rindlerin Ölümü

Hafız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış;

Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.

Gece; bülbül ağaran vakte kadar ağlarmış

Eski Şiraz'ı hayal ettiren ahengiyle.

Ölüm asude bahar ülkesidir bir rinde;

Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

Ve serin serviler altında kalan kabrinde

Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter.


10. Ses

Günlerce ne gördüm ne de kimseye sordum,

'Yarab! hele kalp ağrılarım durdu!' diyordum.

His var mı bu alemde nekahat gibi tatlı

Gönlüm bu sevincin heyecanıyla kanatlı

Bir taze bahar alemi seyretti felekte,

Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek'te,

Akşam!.. Lekesiz,,saf, iyi bir yüz gibi akşam!..

Ta karşı bayırlarda tutuşmuş iki üç cam;

Sakin koyu,şen cepheli kasrıyle Küçüksu,

Ardında vatan semtinin ormanları kuytu;

Bir neşeli hengamede çepçevre yamaçlar

Hep aynı tehassüsle meyillenmiş ağaçlar

Dalgın duyuyor rüzgarın ahengini dal dal.

Baktım süzülüp geçti açıktan iki sandal.

Bir lahzada bir pancur açılmış gibi yazdan

Bir bestenin engin sesi yükseldi boğazdan

Coşmuş yine bir aşkın uzak hatırasıyla,

Aksetti uyanmış tepelerden sırasıyla,

Dağ dağ o güzel ses bütün etrafı gezindi:

Görmüş ve geçirmiş denizin kalbine sindi.

Ani bir üzüntüyle bu rüyadan uyandım.

Tekrar o alev gömleği giymiş gibi yandım,

Her yerden o,hem aynı bakış ,aynı emelde,

Bir kanlı gül ağzında ve mey kasesi elde;

Her yerden o, hem aynı güzellikte göründü,

Sandım bu biten gün beni ram ettiği gündü.


11. Siste Söyleniş

Birden kapandı birbiri ardınca perdeler...

Kandilli, Göksu, Kanlıca, İstinye nerdeler?

Som zümrüt ortasında, muzaffer, akıp giden

Firuze nehri nerde? Bugün saklıdır, neden?

Benzetmek olmasın sana dünyada bir yeri;

Eylül sonunda böyledir İsviçre gölleri.

Bir devri lanetiyle boğan şairin Sis'i.

Vicdan ve ruh elemlerinin en zehirlisi.

Hülyama bir eza gibi aksetti bir daha;

-Örtün! Muebbeden uyu! Ey şehr! -O beddua...

Hayır bu hal uzun süremez, sen yakındasın;

Hala dağılmayan bu sisin arkasındasın.

Sıyrıl, beyaz karanlık içinden, parıl parıl

Berraklığında bilme nedir hafta, ay ve yıl.

Hüznün, ferahlığın bizim olsun kışın, yazın,

Hiç bir zaman kader bizi senden ayırmasın.


12. Tercih

Dünyada ne ikbal ne servet dileriz

Hattâ ne de ukbâda saadet dileriz

Aşkın gül açan bülbül öten vaktinde

Yaranla tarab yâr ile vuslat dileriz.


13. Geçmiş Yaz

Rüya gibi bir yazdı. Yarattın hevesinle

Her anını, her rengini, her şiirini hazdan.

Hala doludur bahçeler en tatlı sesinle!

Bir gün, bir uzak hatıra özlersen o yazdan

Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin:

Geçmiş gecelerden biri durmakta derinden;

Mehtap... iri güller... ve senin en güzel aksin...

Velhasıl o rüya duruyor yerli yerinde!


14. Özleyen

Gönlümle oturdum da hüzünlendim o yerde,

Sen nerdesin, ey sevgili, yaz günleri nerde!

Dağlar ağarırken konuşmuştuk tepelerde,

Sen nerde o fecrin ağaran dağları nerde!

Akşam, güneş artık deniz ufkunda silindi,

Hulya gibi yalnız gezinenler köye indi

Ben kaldım, uzaklarda günün sesleri dindi,

Gönlümle, hayalet gibi, ben kaldım o yerde.


15. Atik Valde'den İnen Sokakta

İftardan önce gittim Atik-Valde semtine,

Kaç defa geçtiğim bu sokaklar, bugün yine,

Sessizdiler.

Fakat Ramazan maneviyyeti

Bir tatlı intizara çevirmiş sükuneti;

Semtin oruçlu halkı, süzülmüş benizliler,

Sessizce çarşıdan dönüyorlar birer birer;

Bakkalda bekleşen fıkıra kızcağızları

Az çok yakında hissettiriyor top ve iftarı.

Meydanda kimse kalmadı artık bütün bütün;

Bir top gürültüsüyle bu sahilde bitti gün.

Top gürleyip oruç bozulan lahzadan beri,

Bir nurlu neşe kapladı kerpiçten evleri.

Ya Rab nasıl ferahlı bu alem, nasıl temiz!

Tenha sokakta kaldım oruçsuz ve neşesiz.

Yurdun bu iftarından uzak kalmanın gamı

Hadsiz yaşattı ruhuma bir gurbet akşamı.

Bir tek düşünce oldu teselli bu derdime:

Az çok ferahladım ve dedim kendi kendime:

"Onlardan ayrılış bana her an üzüntüdür;

Mademki böyle duygularım kaldı, çok şükür."

Kaynak :

Kaynak: Haberler.com / Gündem
TBMM'de kabul edildi! Yetkisiz çakar kullanımı ve ateşli silahlara yönelik cezalar artırıldı

Yetkisiz çakar kullanımı ve ateşli silahlara yönelik cezalar artırıldı

Netanyahu UCM'nin tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Netanyahu hakkındaki tutuklama kararı sonrası kameralar karşısına geçti tehdit etti

Putin'den dünyayı tedirgin eden bir açıklama daha: Savaş artık küresel

Putin'den dünyayı tedirgin eden bir açıklama daha! Açık açık tehdit etti

Ev hapsindeyken 2 kişiyi öldürüp kayıplara karışan Servet Bozkurt yakalandı

Ev hapsindeyken 2 kişiyi öldürüp kayıplara karışan Servet Bozkurt yakalandı

title