Haberler
Esed rejimiyle çatılan muhalif gruplar Halep kent merkezine girdi

Türkiye sınırı kan gölüne döndü! Muhalif gruplar kent merkezinde

Katıldığı organizasyonda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı kızdıran protesto

Salondaki protesto Erdoğan'ı kızdırdı: Siyonistlerin ağzı, dili olma

Yenidoğan çetesi soruşturması kapsamında kapatılan 12 özel hastaneye kayyum atandı

İstanbul'da 13 özel hastaneye kayyum atandı

CHP lideri Özgür Özel hakkında soruşturma başlatıldı

CHP lideri Özgür Özel hakkında soruşturma başlatıldı

Uğur Arslan şiirleri - En güzel kısa 5 Uğur Arslan şiiri

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Uğur Arslan 3 Ağustos 1972 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası işçi, annesi ev hanımıdır. 'Karagümrük Yanıyor' isimli şiiri ile tanınan Uğur Arslan, 3 Ağustos 1972 tarihinde İstanbul'da Karagümrük doğumlu. Uğur Arslan, 2002 yılında Seçil Arslan ile evlendi. İşte Uğur Arslan şiirleri - En güzel kısa 5 Uğur Arslan şiiri

Yaptığı televizyon programları ile tanınan 'Karagümrük Yanıyor' isimli şiiri ile hafızalarda yer edindi. İşte en güzel kısa 5 Uğur Arslan şiiri

UĞUR ARSLAN ŞİİRLERİ

En güzel kısa 5 Uğur Arslan şiiri

Kavuşursak Biteriz Biz

Kavuşursak biteriz biz,

Biz mutlu sonlar katiliyiz.

Kavuşursak biteriz biz.

Sevgiyle bakan gözleri kör ederiz.

Herkesin bildiği bir aşk,

Herkesin attığı bir imza

Herkes gibi değiliz biz.

Belki biraz serseri,

Belki biraz deliyiz,

Ama kavuşursak biteriz biz.

Pervane böceğinin mum alevine sevdası

Ateş böceğinin susuzluğuyuz biz

Yanar ama su içmeyiz

Etrafında döner, alevle dansederiz.

Bize kimseden zarar gelmez,

Biz zararı ancak kendi kendimize veririz.

Severiz, özleriz, aşktan ölsek kimseye söylemeyiz.

Biz artık biz değiliz.

Ruhlar kavuşur ve konuşur gökyüzünde bir yerde

Ama bedenen kavuşursak biteriz biz.

Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.

Onu bilir, onu söyleriz,

Kavuşursak biteriz biz.

İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz,

Dokunursak kanar ellerimiz.

Kimselere söylemez gizli gizli severiz

Ama kavuşursak biteriz biz.

Bir kor var içimizde yanan,

Onu küllendiremeyiz.

Görüşemeyiz, konuşamayız ve sevişemeyiz.

Bir aşk var bizi biz yapan,

Kavuşursak biteriz biz.

Biz herkes gibi değiliz.

İstadeğimiz zaman gelip,

İstediğimizde gidemeyiz.

Kahve içip, gülüp, konuşup, başbaşa yemek yiyemeyiz.

Ne bir filmdeki mutlu son,

Ne de göz yumulacak bir kaçamak değiliz biz.

Sadece özlemle severiz,

Ve kavuşursak biteriz biz.

Sevda iki kişinin birbirine aşkı değil artık.

Artık her aşk her ağızda sakız.

Biz birbirimize aslında her aşıktan daha yakınız.

Belki ayrı şehirlerdeyiz,

Ama her gece aynı mehtapta buluşur,

Yağmur yağarsa, çıkar,

Aynı yağmurun altında ıslanırız.

Bu aşkı ancak biz biliriz.

Şiirleri güvercinlerin kulağına fısıldar,

Mektupları suya yazarız.

Biz belki ayrıyız,

Ama her gün aynı geceyi sabahlarız.

Melekler bize ağlar, biz halimize güleriz.

Onu bilir onu söyleriz.

Kavuşursak biteriz biz.

Adı Mehmet

Adı Mehmet...

Kara kıtanın kara gözlü, zayıf yüzlü çocuğu.

Göz kapaklarında güneş ve çapakları çöl sarısı.

Çaresizliğin girdabında.

Kelebek renkli yüzünün yorgun yarısı.

Adı Mehmet...

Bir halkın hikayesi yani.

Yeni günün solduğu beldeye, asırlar öncesinin bir yolculuk efsanesi.

Bir halkın ismi yani.

Kaderden ötesi olmayan.

Adı Mehmet...

Kimseden medet ummayan.

Aç karınlı, hasta yüzlü ama tok gözlü.

Öylece duran ve sabreden.

Uzaktan gelen yolcuları ağırladığı günkü gibi.

Necaşi gibi, Habeşi gibi.

Doğru, dürüst, iyi, insan yani...

Adı Mehmet...

Bir umudun ismi.

Çöle yağmur yağdığı günün.

Karnının doyduğu günün.

Öldüğü günün.

Ve üstünde çiçekler açabilen bir mezara gömüldüğü günün ismi yani.

Adı Mehmet...

Kimse tanımaz, kimse bilmez.

Kara gözleri gülmez.

Dünyanın gözü kör olmuş sanki.

Kimse onları görmez.

Adı Mehmet...

Kim duyar ki; Dudağında bir feryat! !

Savaşmak dudurken yani,

Mehmet'i kim dinler ki?

Açlığı kim dinler ki?

Adı mehmet...

Hastalığın gözlerindeki buğusu.

Açlığın kokusu.

Ve ölümün korkusu.

Bir kum fırtınası uğultusu.

Ağlayan bir bebek sesi.

Ve zayıf dizlerin yağmursuz çöllerdeki izi.

Söyle dünya insanların kaç kişi?

Kaçı sağır, kaçı kör, kaçı arsız, kaçı erkek, kaçı dişi?

Açlıktan ölmek kaldımı be şimdi?

Söyle dünya insanlık kimin işi? .....

Er Mektubu

O elinde tuttuğun zarf

bir ihanet anında örülmüştür

Ve zarfın içindeki kağıt

er mektubudur görülmüştür

Doğum günüm bu gün 3 Aralık

Ve şafak karanlık

Bu mektubu sana yazıyorum anne

Dün sevdiğimle ayrıldık

Son mektubuymuş bana yazdığı

Bir daha yazmayacakmış

Demek sevda ayrılığa bir ay dayanırmış

Ve asker ocağında terkedilmek de varmış

Bu mektubu sana yazıyorum anne

Bu gün doğum günüm 3 Aralık

Ve şafak karanlık

3-5 nöbetindeydim dün gece

Bir şarjörün boşluğunda içtim son sigaramı

Ve yorgan gibi üstümü örttü kar siperde

Sabaha karşı biraz içim geçmiş

Hayalin gözümün önüne geldi anne

Kızkardeşimi de verdiğinden beri sevdiğine

Bir ben bir de sen kaldın geriye

Üzülme anne üşümüyorum

Bekliyorum elim tetikte

Bekliyorum memleketi ve seni

Ve artık beklemiyorum beni beklemeyen sevdiğimi

Beklemiyorum yüreğimi ve aşkımı

Soğuk siperde yalnız bırakan sevgiyi

Ve bekliyorum anne elim tetikte

Eğer girerse menzile vurup öldüreceğim

Hem aşkı hem sevgiyi

Geçen gece karakolu bastılar

Kurşunlar yağmur gibi yağdı üzerimize

Garip gelecek belki sana ama

Ortalık bayram yeri gibi oldu anne

Biliyormusun o an hiç korkmuyorsun

Herkes kendini bir sipere atıyor

Ve gecenin karanlığında kurşun yerine

Işıl ışıl yıldızlar yağıyor sanki üzerimize

Ve ölüm bile aklımıza gelmiyor anne

Canlar canlar gidiyor

Gidiyor canlar

Ve kimbilir ne zaman bahar

Seni Yağmurdan Sonra Seveceğim

Şimdi git..

Say ki, seninle içinden sevda geçen bir türkü söylemedik.. Say ki, gece mektuplarını, en güzel aşk şiirlerini beraber ezberlemedik..

Say ki, sevda trenini kaçırdığım durakta bir süre beraber beklemedik..

Sen git..

Ben gelemem bu yürekle..

Ya da kal..

Eylül yağmurlarını bekle..

Seni yağmurdan sonra seveceğim..

Saçlarıma ak düşmemiş halimle..

Sen yaşlardayken..

Onsekizimde, yirmimde..

Seni yağmurdan sonra seveceğim..

Kaldırımların ıslak ve temiz haliyle..

Yaşlı yüzüm delikanlı yüreğimle..

Seni yağmurdan sonra seveceğim..

Aşksız geçen onca yılı yakacağım..

Sevda alevinde kendi ellerimle...

Şimdi git..

Say ki, seninle sahildeki çardakta hiç dondurma yemedik..

Say ki, oturup konuştuğun yaşlı ve yabancı bir adamdı..

Ve sevdadan hiç söz etmedik..

Say ki, hiç gülmedik..

Aynı şeyleri sevmedik..

Ve yağmurdan sonra beraber yürümedik..

Seni yağmurdan sonra seveceğim..

Kimse bilmeyecek, herkesten gizleyeceğim..

Yağmurdan sonraki toprak kokusu olacak havada..

Seninle gökkuşağının altından geçeceğim..

Seni yağmurdan sonra seveceğim..

Ve seni sevdiğimi kimseye söylemeyeceğim..

Belki bu dünya gözüyle gördüğüm son yağmur olacak..

Islak kaldırımlarda sırılsıklam yürüyeceğim..

Ben seni yağmurdan sonra seveceğim..

Ve bir gün ölürsem yeşil gözlerinde öleceğim.....

Sen Ve Ben

herkes dört gözle tatili beklerdi

bense okulların açılmasını

çünkü seni görmek vardı koridorlarda

ve bana güleceği günü beklemek.

ben okul bahçesindeki ağaca, baş harflerimizi

sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın

ben sırama isimlerimizi

sen kalbime ilk aşkı yazmıştın.

senden sonra sana yazdığım şiirlerden

haberin bile yok

ve yağmur yüzüme vuruyor

ve soğuk.

okuldan sonra

her dolma kalem, her lacivert kravat

her beyaz gömlek ve yakalık

ve her 12 aralık

sen gelirsin aklıma

çocukluk işte, belki de ilk AŞK

belki de ilk delilik.

seversin demiştin ya hani bundan sonrada

inan ki o kadar kimseyi sevemedim

ve o iki kelimeyi senden sonra kimseye

ama kimseye söyleyemedim.

belki hiç olmadın benim için

belki de azdın

ama olsun

ben hep sana şiirler yazdım.

ceketimi ve kravatımı saklıyorum hâlâ

birinin üzerinde tebeşir

birinin üzerinde ayran lekesi

ve SENİ SEVİYORUM HÂLÂ

elmayı da, havayı da, suyu da

ve bilmeni istemiyorum hâlâ

sana şiirler yazdığımı

ve bilmeni istemiyorum bütün bunları

çünkü her şey böyleyken güzel

en dokunulmamış,en yaşanmamış

ve ne tadılmamış haliyle.

bir sahilde el ele dolaşılmamış

ve bir kafede çay içilmemiş haliyle

her şey

böyleyken güzel belki de

ama sen gönlüme sevdanın adını yazmıştın

ben aşkına tutulmuş bir deli candım

sen gönlüme sevdanın adını yazdın

ben aşkına tutulmuş seni ararım.

SENİ SEVİYORUM

Kaynak :

Kaynak: Haberler.com / Gündem
title