Haberler
Ankara'da FETÖ operasyonu! 7'si aktif görevde 35 Emniyet mensubu için gözaltı kararı

Ankara'da operasyon! Çok sayıda emniyet mensubu için gözaltı kararı

Kayapınar Belediye Başkanı Cengiz Dündar gözaltında

Belediye başkanı terör soruşturmasında gözaltına alındı

50 ülkeden İsrail'i yıkacak bir hamle daha: Tasarı resmen kabul edildi

50 ülkenin "Evet" dediği İsrail karşıtı karara 4 liderden "ret" oyu

NATO lideri Rutte, Türkiye'yi ikna için gelmiş

NATO lideri Rutte, Türkiye'yi ikna için gelmiş

Turgut Uyar şiirleri - En güzel kısa 5 Turgut Uyar şiiri

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Başını göğe her kaldırdığında yıldızlardaki yolunu aşkla bulan adam, şair Turgut Uyar aşk ve sancılı ayrılık şiirlerinin ölümsüz şairiydi. Çocuk kalbinde iz bırakmış baba özlemiyle tanıdı kendini önce. Sonra annesine duyduğu saygıdan genç yaşta evlendi, yıllar geçti. İşte en güzel kısa 5 Turgut Uyar şiiri

Turgut Uyar'ın şiire olan ilgisi kendi ifadesine göre çocukluk yıllarında başlamıştır. İlk şiir denemesini de ilkokul yıllarında yapmıştır:

"Güzeldir sevgilim her dakka her an / Güzeldir sözleri kaşı gözleri / Geçtiği her karış sönük topraktan / O anda fışkırır neşe özleri"

TURGUT UYAR ŞİİRLERİ

En güzel kısa 5 Turgut Uyar şiiri

1. Göğe Bakma Durağı

İkimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım

Şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından

Bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından

Durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar

Şu aranıp duran korkak ellerimi tut

Bu evleri atla bu evleri de bunları da

Göğe bakalım

Falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım

İnecek var deriz otobüs durur ineriz

Bu karanlık böyle iyi aferin tanrıya

Herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum

Hırsızlar polisler açlar toklar uyusun

Herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam

Herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım

Nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda

Beni bırak göğe bakalım

Senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım

Tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum

Bu senin eski zaman gizlerin yalnız gibi ağaçlar gibi

Sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor

Seni aldım bu sunturlu yere getirdim

Sayısız penceren vardı bir bir kapattım

Bana dönesin diye bir bir kapattım

Şimdi otobüs gelir biner gideriz

Dönmeyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç

Bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin

Seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat

Durma kendini hatırlat

Durma göğe bakalım


2. Türkiyem

Seni boydan boya sevmişim,

Ta Kars'a kadar Edirne'den.

Toprağını, taşını, dağlarını

Fırsat buldukça övmüşüm.

Sen vatanımsın, ekmeğimsin

Duyduğum, bildiğim zafersin yıllarca...

Zonguldak'ta 63 numara

Nazlı sahiller Akdeniz'de.

Sevdasın ciğerlerimde parça parça

Yarı kalmış dileğimsin...

Sen Koçhisar'da tuzum,

Sille'de kızım...

Çift kulaklı Sürmene bıçağı belimde.

Varmışım çiğ köfte yemeye Adana'ya

Dadaloğlu'ndan bir koçaklama dilimde:

- Şu yalan dünyaya geldim geleli...

Hey vatanım, bacım, sağdıcım, emmim

Senden bir yara her yerimde.

Desteye güreşmişim Kırkpınar'da.

Durmuş da yorgunluk çıkarmışım,

Bir akşam vakti

Dört bardak kırtlama çayla Erzurum'da..

Ardahan'a varmışım yollar uzamış

Bel vermiş, yol vermemiş dağlar.

- Yüce Tanrı dört yanını bezemiş,

Beni yakan bir Konyalı kız imiş..

Seni boydan boya sevmişim

Ta Edirne'ye kadar Kars'tan.

Taşını, toprağını, yiğidini,

Fırsat buldukça övmüşüm...


3. Akşamüstü Rüyası

Şimdi gemiler geçer uzaklardan

Gönlüm güvertede sereserpedir.

Işıklı geceler,saz sesleri, peynir ekmek

Ne biletim ne param ne dostum var

Pır pır eder yüreğim bakındıkça...

-Uyan Turgut um, garibim, uyan Bura Terme'dir.

Terme köprüsünden kamyonlar geçer,

Irgatlar üç orada beş burada konuşurlar

Bir gece başlar, yarı siyah, yarı kırmızı

Cigaramı yakar evime dönerim...

-Gidin gemiler, gidin

Vardığınız yerlere selam edin

Gün olur bütün kaygılardan uzak

Ben de gelirim...


4. Baharı Bekleyene

ben kışın güzelliğini söylerim ne gelirse dilime

çünkü kış bir hazırlıktır soluğuma kıpkırmızı gülüme

nice kırmızı ayaklar gelip geçti o gün katar katar

kış günleri sözgelişi ben bir çöp bile almadım elime

altı kız bir ay ışığı def çalıp şarkılar söylediler

beri yanda ormanlar yanardı, ciğerpareler lime

artık su uyur aşk uyanır mendilim kana boyanır

bilirim bu baharda da herkes hasetlenir halime

ve ellerim batık bir suda akar gözlerim her şeye bakar

bahar bir gelsin yeter artık eksikse de bırak elleme

su uyur düşman uyumaz suların dibi güllerde

altı kız bir oğlan def çalıp şarkılar söylediler

baktım birinin kara bir gecesi düşüvermiş mendilime

şimdi elimde baston silah, başımda şapka öyle

ağzımda kurşun hızında seçtiğim her kelime

su. hiç kimse durmazsa her şey yürür, bu aşk demektir

her şey kullanılmazsa dirim bir ihanettir ölüme

sakiniz elimiz filan temiz baharı filan bekleriz

fincanı tastan oyarlar içine bade mi koyarlar

biz silah kuşanırız bize bir şey söyleme


5. Biliyor Musun

biliyor musun

aşk şiiri yazmaktan bıktım

bir gün şöyle bir baktım

yazdığım bütün şiirler öyle

bir sarsılma, nedir bu

bir otuz aşk şiiri daha

kendimi hiç suçlamadım

peki o zaman ben neden

dereceler sokayım koltuğumun altına

ateşim varsa zaten

ey gözleri maden

çünkü aşk bir suçlamadır

sonuna kadar yaşanmamışsa

bir bardak birada yeni bir deniz

ve yağmur

eski bir denizde yeni bir ada

yaşanmamışsa

sözgelimi Galata'dan Afrika'ya gidiyordum

korsanları kralları ve bazı ülkeleri

ve bütün madenleri

ve kendi sonumu

iyi görmüyordum sonunda

her türlü madeni

elimde bir sürü kağıtla

hazırladım kendimi


6. Bıktım Böyle

Üç yıl sonra mıydı bilmiyorum

ama ekimin onbeşiydi biliyorum

ekimin onbeşiydi ama

ekimin onbeşinde ne oldu bilmiyorum

herkesin sular gibi dağıldığı ama herkesin

bir sur önünde miydik bir yolda mı

semtini bilmediğim bir karakolda mı

sonra topluca bir bahçede durduk

bıktım böyle sayrılıklardan

ateşim çıksa neyse ne

neyi bıraksam aklımdan bir suya karışıyor

bir büyük savaşda Kıbrıs kıyılarında

vurulan ve ölen bir askerin

çelik miğferi gibi

dipde ışıltısını görüyorum yalnız

elimi eteğimi çekiyorum bahçeden

sazlıklara vuruyorum belleğimi

zalim bir ilk yazdı ama yaşadığımız

işte bunu unutmamalı unutmamalı

bir ölüm nefes alırken bir dudakta

öbür bütün şeyleri nasıl anlatmalı

miğferin paslandığını usul usul

bir yangının söndüğünü

ve suların pırıl pırıl kaldığını

bir otobüs Mersin'den Mardin'e giderken

o zaman aşkınla dol kalbim

nerden ne kadar derlediysen o kadar

senin kendine seçtiğin alamet-i farika

uzun bir gece görünümünde geçerli hala


7. Çok Üşümek

Bir Kalır uzun resimlerde anısı sakallarımızın

Urban içinde Üşüyüp Üşüyüp kaldığımızın

Bir Kalır yanık yağlar yataklarda o oteller

Meydanlar heykeller sizin olmadığınız o her yer

O çok yalınç gerçekli gelip gitmeler

Bir Kalır uzun duvarlar ve onların dipleri

Bir Kalır Yılgın Adamların hep "Evet" dedikleri

Çok üşürdük hep üşürdük üşümekti bütün yaşadığımız

Üşürdü ellerimiz aşkımız sonsuz uzun sakallarımız

Tükenir dağınık diriliği kaşıntımızın bir gün

Bir Kalır uzun kitaplarda anısı çok Üşüdüğümüzün


8. Kimsede Görmediğim

Kimsede görmediğim bir şiir

yüzü al ve akşamı aşıyor

Eski bir tanrı gibi kendi dininde

Uzun süren bir dönemi düşlüyor olmalı

İçindeki bir içkinin sıcaklığında

Suskunluğu bir başkaldırı olmalı

Elleri ayakları sinemalara bulaşmış

Romanlara bulaşmış

Genel helalara bulaşmış

Dağları iyi bilmediğinden

Denizleri anımsamış olmalı

Gözleri o yüzden çırpıntılı

Kara başlıklı geçmiş,

Sonsuz gelecek

Şimdi burda vakit gece ya

Bir yerlerde ey gözleri maden

Gündüz olmalı

Taşın içinde bir gündüz

Demirin, ağacın.


9. Kurtarmak Bütün Kaygıları

Sularsa akmak birgün birgün birgün

Birgün dağlara çıkmak birer birer dağlara çıkmak birgün

Çıkmak çıkmak birer birer birgün dağlara dağlara birgün

Birgün birer birer dağlara

Ah nasıl dağlara birgün

Ey birgün

Çiçek açmak birgün

Dağlara dağlara birer birer dağlara

Otları büyütmek birgün

Birgün köyler kentler yıkanık damlar geri dönmek birgün

Birgün yeni dönmek

Birgün dağlara çıkmak birer birer çıkmak çıkmak

Su yürümek güneş bilmek

Yeniden orda otlarda orda yeniden orda orda

Bitkin birgül bulmak ve geri dönenler birgün

Ey yorgun atlar, sayı bilmiyen çocuklar

Ey bütün hazır elbiseciler ey,

Birgün olmak, küskün keşişlerden olmamak birgün

Dağlara dağlara çıkmak sular köprüler sular birgün çıkmak

Eski kaba arabalardan inip birgün çıkmak

Dağlara dağlara dağlara başka hiç

Birgün dağlara.


10. Senfoni

Önce sesin gelir aklıma

Çaresiz kaldıkça hep seni düşünürüm

Güzel olan, dolgun başaklardaki sarışın sevinçli

Sonra cumartesi günleri gelir

Sonra gökyüzü gelir hemen kurtulurum

Bir yağmur yağsa da, beraber ıslansak.

Kırk kere söyledim bir daha söylerim

Savaşta ve barışta, karada ve denizde,

Düşkünlükte ve esenlikte

Zamanımız apayrı bize göre

Yanyana olduk mu elele

Aç kalsak ağlamayız biliyorum.

İçim güvercinleri okşamış gibi rahat

Sen yanımdayken ister istemez

Geniş meydanlarda akşam üstleri

Üstüste üç kere deniz, üç kere çınarlar.

Sen yanımdayken ister istemez

Uzak ırmakları hatırlıyorum.

Arasıra düşmüyor değil aklıma

Yabancı kadınların sıcaklığı

Ama Allah bilir ya, ne saklıyayım

Yanında ihtiyarlamak istiyorum...


11. Ses

seni sonsuz biçimde buldum o biçimi almıştın

sandviçlerle, kötü şehirle, terle başbaşa kalmıştın

yürüdü üstüne herkesin neonu, herkesin babaannesi

herkesin en eski olan kökü, en eski hanesi

yeşili bozup suya çevirdin, akşamı sonsuz uzattın

ne buldunsa o akşama uygun, ne buldunsa ona kattın

sen bir atmacanın en uzun çığlığısın, her türlü gökte

göğü büyüttün, otobüsleri aldın, şehirleri ufalttın

seversin diye söylerim her şeyi, sana uygun olsun

çünkü her şeyin birbirine uygununu sen bulursun

gel ellerini ver en güzel ellerini öyle

ruhum, ateş yüreğim, kokum birlikte öyle...


12. Sulardan Ürkü

suların çoğaltığı seslerden ürküyorum

yorgunluk veriyor ürkü¹

alacakaranlık gibi anlamsız bir şey bir

çoban kepeneği gibi ya da

gelip çakılıyor aklıma

sonra hiç bir şeye benzemiyor

bir saat iki saat üç saat gibi şeyler oluyor

ama

hiç bir şeye benzemiyor

tutturduğum türkü

nedendir bilmem

Edip le söylediğimiz zaman

oluyordu halbuki

----------------------------

¹ türkü ye kafiye aradığımı sandınız, yanıldınız!


13. Tut Ki Ben

tut ki sen bir şiiri çok iyi yazsan

ya da çok iyi bir şiir yazsan

bir saatin aralıksız işleyişi

bir çocuğun bir sokak kedisini sevişi

bilmem ki sanki güzel bir akşam gibi

onun için her akşamı iyi yaşamalıyım

yani kıskanılan onu

demek istediğim hepsi


14. Yavaşça Oluyor Ellerime

Susuz bir aklık başlayınca aramızdan

yavaşça oluyor ellerime bulaşması,

bir eksiyle yüklü minüskül H harfinden

bir meydan çarpmasından,

beni hatırlamakların

Bunlar bizim kızlarımızdır

Kara güller önlerinde kara

saçları çılgınca ikiye ayrılmış,

- hiçbir şey eski açıklığında değil ki -

yavaşça oluyor ellerime bulaşması,

bir ot sesinden bir at akşamından,

tam şehir içinde, otobüs durağında,

birden ulaşılmaz gençlikleri herşeyin..

Yapmayın.. Nasıl inanırım eşitliğine! .

Heryerde gençtir o Büyük Su.

Kıyıdadır,

boyalı sandallar ve sabah çocuğu kıyısındadır

Kırları ve ormanı geçince hemen,

şehir bitince yani çok kolay

yani lokantalar bitince sayın örtüleriyle,

kuzuların danaların kıyma yapıldığı kasaplardan sonra

elmalardan karpuzlardan biraz ötede

yani uzakta..

- hiçbir şey artık eski açıklığında değil ki -

yani kiliseden bozma camilerde

yani askeriye deposu yapılmış,

yani burda, orta yerde, ışıkta ve parada

zaman zaman gökyüzü gecesi aralığında.

.....

Bir denizin yanında nedir ki bıyıklı ve saçları dökülmüş bir adam,

kötü bir alışkanlıktan başka nedir bir adam...


15. İlkin

Bunu kimse söylemedi belki düşündü

çünkü vardır insanın yaşamasında

uyku ve öfke gibi vardır

kimse söylemedi

tuzunu çoğaltan bir denizde

nasıl batarsa güneş öyle bende kaçırdım

ki gözüm bütün gün

boyu lekelerde

kaçırdım ama şöyle de söylenebilir

şiirin bütün geçmişinin dışında

önceden açıklanan her şeyin dışında

örneğin en sıcak ülkelerin yazında

en soğukların kışında

yanarım üşürüm berbat olurum

hiç bir şeye yaramam

ama yine de seni severim

o zaman sen de beni sev

evet.

Kaynak :

Kaynak: Haberler.com / Gündem
title