Tripoliçe Katliamı nedir? Tripoliçe Katliamı ne zaman, nerede oldu?
Mora Yarımadası'nda 10 binlerce Müslüman Türk'ün öldürülmesiyle sonuçlanan ve tarihe "Tripoliçe katliamı" olarak geçen vahşetin üzerinden 200 yıl geçti. Tripoliçe Katliamı nedir? Tripoliçe Katliamı ne zaman, nerede oldu? merak ediliyordu.
Tripoliçe Katliamı nedir? Mora Yarımadası'nda 10 binlerce Müslüman Türk'ün öldürülmesiyle sonuçlanan ve tarihe "Tripoliçe katliamı" olarak geçen vahşetin üzerinden 200 yıl geçti. Tripoliçe Katliamı nedir? Tripoliçe Katliamı ne zaman, nerede oldu? merak ediliyordu. İşte detaylar...
TRİPOLİÇE KATLİMANI NEDİR?
Mora Yarımadası'nda 10 binlerce Müslüman Türk'ün öldürülmesiyle sonuçlanan ve tarihe "Tripoliçe katliamı" olarak geçen vahşetin üzerinden 200 yıl geçti.
23 Eylül 1821 tarihinde Yunanlar, Osmanlı Devleti'ne karşı ayaklandıkları Mora İsyanı sırasında ele geçirdikleri Tripoliçe'de, Türkleri katletti.
1821-1829 yıllarında Yunanistan'ın Osmanlı Devleti'nden bağımsızlığını kazanmasıyla sonuçlanan ayaklanma olarak bilinen Mora İsyanı, büyük bir vahşet tablosunu beraberinde getirdi.
İngiltere, Fransa ve Rusya'nın Osmanlı'ya baskılarını fırsat bilen Yunanlar, 200 yıl önce tarihte eşine az rastlanır katliamlardan birini yaptı.
19. yüzyıla kadar başarısızlıkla sonuçlanan Yunan isyanları, Mora İsyanı ile yeni bir seviyeye ulaştı.
Kısa süre içinde alevlenen ayaklanmalar, Avrupa'nın da desteğiyle hızlı bir şekilde yayıldı.
19. yüzyıl başlarında Mora'nın merkezi Tripoliçe'de nüfus 20 bin civarındaydı. Kayıtlara göre nüfusun 3'te 1'i Müslüman Türklerden oluşuyordu.
Türkler, Rumlar ve Yahudiler bir arada yaşıyordu
Türkler, Rumlar ve Yahudilerin iç içe yaşadığı kent, bir huzur atmosferinde yaşayan farklı kimlikten insanlara ev sahipliği yapıyordu.
Etrafı surlarla çevrili Tripoliçe, 1821 yılında patlak veren Yunan isyanı ile birlikte Rumeli'nin pek çok bölgesinden gelmiş göçmenlere kucak açtı.
İsyan sürecinde Rum çeteler, Mora'nın sahil hattından iç bölgelere kadar tüm Müslüman köyleri bastı, erkekleri öldürürken, kadınlara da tecavüz etti.
Rum din adamları ise bu eylemleri çan çalıp destekledi ve bölgedeki tüm Rumları ayaklanmaya teşvik etti.
Kırsal bölgelerde hüküm süren vahşet, Müslüman Türkleri katliam korkusuyla Mora'nın merkezine yöneltti. Tripoliçe'deki Türklerin nüfusu birkaç ay içerisinde 6 bin 500'lerden 30 bine kadar yükseldi.
Tüm kaleler Rumlarca kuşatılmıştı
1821 yılının nisan ayı itibarıyla tüm kaleler Rum çetelerce kuşatılmıştı.
Kalelere kapanarak açlıkla yüzleşen Türkler, daha fazla direnemediği için kapıları açarak Yunan çetelerine teslim oldu.
Rumlar, kapıların açılması halinde Müslümanların Anadolu'ya güven içinde geçirileceğini söylüyordu. Hatta Tripoliçe halkı, güvenli tahliye karşılığında Rum çetelerine 5 milyon kuruş tutarında para ödemeyi de kabul etmişti.
Açlığın verdiği mecburiyet gereği Rumlara güvenmek zorunda kalan halk, Tripoliçe kapılarını açtı. Bölgedeki Amerikan ve Avrupa elçilerini bile hayrete düşüren bir şekilde 40 bine yakın Türk'ün tamamını 3 gün boyunca katleden Rumlar, Türk ve Yahudilerin cesetlerini dahi yaktı.
Yaş ve cinsiyete bakılmaksızın katledildi
Katliamda, yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmazken, kadınlara ve çocuklara öldürülmeden önce işkenceler yapıldı.
10 binin üzerinde Türkün öldürüldüğü katliamda, paralarını sakladığı düşünülen tutsaklara işkence edildi, kolları ve bacakları kesildi.
Hamile olan kadınların karınları kesildi. Haftalarca aç bırakılan Türk çocukları, yıkıntıların arasında yaşam mücadelesi verirken Yunanlar tarafından vuruldu.
50 bin Müslümandan hayatta kalan olmadı
Nisan 1821 tarihine kadar Mora Yarımadası'nda yaşayan 50 bin kadar Müslümandan hiçbiri kalmadı.
Bu süreçte Müslüman Türkler ya kaçtı ya da Yunanlar tarafından öldürüldü.
Yunan çete liderlerinden Theodor Kolokotronis, Mora'daki katliamlarda öne çıkan isimlerden biriydi. Yunanlar bu kişiyi "ulusal kahraman" olarak gördükleri için onun heykelini pek çok yere dikti. Türklerin kıyımdan geçirildiği Anabolu (Nafplion) kentinde ve Atina'daki eski parlamento binası önünde halen Kolokotronis'in heykelleri bulunuyor.
İngiliz tarihçi Walter Alison Phillips, Tripoliçe katliamı hakkında, şunları kaydetti:
"Üç gün boyunca şehrin sakinleri, bir vahşi çetenin kötülüğüne ve keyfine bırakıldı. Yaş ve cinsiyet ayrımı yapılmadı. Kadınlar ve çocuklar, öldürülmeden önce işkencelere tabii tutuldu. Katliam o kadar büyüktü ki, Kolokotronis kapıdan hisara kadar atının ayaklarının yere hiç dokunmadığını söyledi. Şehirdeki Yunan zaferinden sonra yol kenarları cesetler ile doldu. Kadınların ve çocukların bulunduğu Müslüman kitleleri, yakınlardaki dağlarda sığır gibi doğrandı."
"Ateşin üzerinde kızartıldılar"
Tarihçi William St. Clair ise, katliam sırasında Tripoliçe'de bulunan yabancı subayların gördüklerini şöyle anlattı:
"10 binin üzerinde Türk öldürüldü. Paralarını sakladığı düşünülen tutsaklara işkence edildi. Kolları ve bacakları kesildi ve ateşin üzerinde yavaş yavaş kızartıldılar. Hamile olan kadınların karınları kesildi, kafaları kesildi ve köpek kafaları bacaklarının arasına sokuldu. Cumadan pazara kadar hava çığlık sesleriyle doluydu."
Yunan komutan Teodoros Kolokotronis ise anılarında 32 bin kişinin katledildiğini yazarken, cesetlerin çokluğundan atının şehir duvarlarından saraya kadar toprağa basmadığını söylemişti.