Şaban ayı ne zaman 2022? Şaban ayı hangi gün başlıyor, ayın kaçında? 3 ayların ikincisi Şaban ayının 1. günü ve 1. gecesi ne zaman?
Mübarek 3 ayların ikincisi Şaban ayıdır. Recep ayının bitimine az kala vatandaşlar, Şaban ayı ne zaman 2022? Şaban ayı hangi gün başlıyor, ayın kaçında? 3 ayların ikincisi Şaban ayının 1. günü ve 1. gecesi ne zaman? merak etti. Peki, Şaban ayı hangi gün başlayacak? Şaban ayının ilk gecesi ve ilk günü ne zamana denk geliyor? İşte detaylar...
Şaban ayı, Hicri takvime göre yılın sekizinci ayı. Dinimize göre Recep ve Ramazan ile birlikte mübarek 3 aylardan biridir. Peki, Şaban ayı ne zaman? 2022 Şaban ayı hangi ay, hangi gün başlayacak? Şaban ayının 1. günü ve 1. gecesi ne zamana denk geliyor? Şaban ayı hangi gündür? Şaban ayı ne zaman 2022? Şaban ayı hangi gün başlıyor, ayın kaçında? 3 ayların ikincisi Şaban ayının 1. günü ve 1. gecesi ne zaman? Şaban Ayı Peygamberimizin ayı mı? Şaban ayı hakkında hadisi şerif nedir?
2022 ŞABAN AYI NE ZAMAN, HANGİ GÜN?
2022 yılındaki Şaban ayı 4 Mart 2022 Cuma günü başlayacaktır. Mübarek 3 ayların 2. ayı Şaban ayı 4 Mart 2022 tarihinde başlayacaktır.
- Şaban ayının ilk günü : 4 Mart 2022 Cuma
- Şaban ayının ilk gecesi : 3 Martı 4 Marta bağlayan gece
Recep ayı 3 Mart Perşembe günü bitecektir. Haliyle 3 Mart Perşembe akşam namazı ile birlikte Şaban ayına giriş yapmış olacağız. Şaban ayının ilk gecesi 3 Mart Perşembeyi 4 Mart Cumaya bağlayan gecedir.
2022 KANDİL GÜNLERİ NE ZAMAN?
2022 yılı için kandillerin tarihleri aşağıdaki gibidir:
- Regaip Kandili : 3 Şubat 2022 Perşembe
- Miraç Kandili : 27 Şubat 2022 Pazar
- Berat Kandili : 17 Mart 2022 Perşembe
- Kadir Gecesi : 27 Nisan 2022 Çarşamba
- Mevlid Kandili : 7 Ekim 2022 Cuma
ŞABAN AYININ ÖNEMİ NEDİR?
Sözlükte "dağılmak, gruplara ayrılmak" anlamındaki şa'b kökünden türeyen şa'bân kamerî yılın recebden sonra, ramazandan önce gelen sekizinci ayının adıdır ve dinî gelenekte önemli bir yeri olan üç ayların ikincisidir. Bu ayın İslâm'dan önce Arab-ı bâide (Âd ve Semûd) döneminde mevhâ', Arab-ı âribe devrinde va'l, 'âdil ya da â?il diye adlandırıldığı, şâban isminin hicrî takvimde yer alan diğer ay adlarıyla birlikte Arab-ı müsta'ribe döneminde kullanılmaya başlandığı, İslâmiyet'in ortaya çıktığı devirde Araplar'ın bu isimleri kullanmakta olduğu nakledilir. "el-Mükerrem, el-muazzam, eş-şerîf" sıfatlarıyla da anılan şâban Osmanlı belgelerinde "?" kısaltmasıyla gösterilmiştir.
Şâban kelimesinin kamerî takvimin sekizinci ayına ad olması farklı şekillerde açıklanmıştır. Bir yoruma göre, savaşmanın yasak olduğu haram aylardan biri olan recebden sonra silâhlı baskınlar için kabilelerin gruplar halinde dağılması sebebiyle bu isimle anılmıştır. Araplar'ın bu ayda su temin etmek amacıyla gruplara ayrılmalarından dolayı bu ismin verildiği ya da ramazan ve receb aylarını birbirinden ayırdığı için böyle adlandırıldığı yolunda açıklamalar da mevcuttur. Diğer bir yoruma göre ise kamerî ayların eski adlarının değiştirilmesi ağaçların dal verdiği döneme rastladığından bu ismi almıştır. Araplar, haram ayların yerlerini değiştirmek veya haccın sabit bir mevsimde yapılmasını sağlamak amacıyla haram ayları ertelediklerinde receb ayını şâbanın yerine kaydırırlar ve bu iki ayı "recebân" diye adlandırırlardı (bk. NESÎ).
Şâban ayının büyük kısmını oruçlu geçiren Hz. Peygamber (Buhârî, "?avm", 52; Müslim, "?ıyâm", 176-177), "İnsanların değerini bilemedikleri bu ayda ameller Allah'a arzedilir; ben amellerimin oruçlu iken Allah'a arzedilmesini arzu ediyor ve bu ayda oruç tutuyorum" buyurmuş (Müsned, V, 201; Nesâî, "?avm", 70), ramazan dışındaki en faziletli orucun şâbanda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir (Tirmizî, "Zekât", 28). Bu rivayetler sebebiyle şâban ayında oruç tutulması mendup olmakla birlikte Hz. Âişe'den nakledilen, Resûl-i Ekrem'in ramazan ayından başka hiçbir ayın tamamını oruçlu geçirmediği şeklindeki rivayeti yanında (Buhârî, "?avm", 52; Müslim, "?ıyâm", 176-177) oruç tutmanın farz olduğu ramazan ayına şevkle girmeyi zorlaştıracağı için şâbanın on beşinden sonra orucun azaltılması veya terkedilmesi tavsiye edilmiştir. Hatta bazı Şâfiî eserlerinde mûtat oruçlar dışında şâban ayının ikinci yarısında nâfile oruç tutmanın haram olduğu belirtilir (bk. ORUÇ). Hz. Peygamber'e isnat edilen, "Receb Allah'ın ayıdır, şâban benim ayımdır, ramazan ise ümmetimin ayıdır"; "Şâbanın diğer aylardan üstünlüğü benim diğer peygamberlere karşı üstünlüğüm gibidir" şeklindeki rivayetlerin aslının bulunmadığı tesbit edilmiştir (Süyûtî, s. 114; Aclûnî, II, 85). Şâbanın on beşinci gecesinde müslümanların Allah tarafından bağışlanacağı umulduğundan bu gecenin özellikle ihya edilmesine ayrı bir önem verilmiştir (bk. BERAT GECESİ).
İslâm tarihinde şâban ayında meydana gelen önemli olaylar arasında orucun farz kılınması (2/624), Hz. Peygamber'in Hafsa ile evlenmesi (3/625), Hz. Hüseyin'in doğumu (4/626), Benî Mustali? (Müreysî') Gazvesi (5/627) zikredilebilir. Fâtımîler döneminde Ezher'de receb ve şâbanın başına ve ortalarına rastlayan "vekud" gecelerinde dinî ihtifaller düzenlenirdi (DİA, XII, 59). Surre alayının İstanbul'dan deniz yoluyla gönderilmeye başlandığı 1864 yılından itibaren bu merasim şâban ayının on beşinde düzenlenirdi.
ŞABAN AYI İBADETLERİ NELERDİR?
Recep ayında dini hayatta önemli yeri olan iki mübarek gece bulunuyor. Bunlardan biri recep ayının ilk cuma gecesine denk gelen Regaip, diğerinin de yine bu ayın yirmi yedinci gecesine denk gelen Miraç Kandili'dir. Bir gelenek olarak öteden beri bu geceler ihya ediliyor. Bugünlerin gündüzünde oruç tutulurken özel olarak bir ibadet şekli ise yoktur.
Üç ayların ikincisi ise şaban ayıdır. Hz. Peygamber, bu ayı 'Ümmetimin ayı' olarak ifade etmiştir. Hz. Ayşe validemiz 'Peygamberimiz şaban ayında bazen o kadar oruç tutarlardı ki biz Peygamber şaban ayının tamamını oruçlu geçirecek zannederdik. Bazen de bu kadar tutmazlardı' derdi.
Din adamları, bu gecelerde kaza namazları kılınabileceğini, Kur'an okunabileceğini, tövbe edilebileceğini vurgulayarak Kadir Gecesi'nin ise bu aylardan ayrı olarak Kur'an-ı Kerim'de bildirildiğine işaret ediyor. Bu aylarda, her ayın 13, 14, 15'i, ayın dolunay şekliyle olduğu günlerde oruç tutmak da Peygamberimizin sünnetleri arasındadır. Nafile ibadet olduğu için gücü yetenler oruç tutabilirler, Kur'an-ı Kerim'i daha çok okuyabilirler, çevrelerine, fakir fukarayı daha çok gözeterek yardımda bulunabilirler.
Önemli olan bütün bu ibadetleri, Hz. Peygamber'in bize gösterdiği ölçüler içinde yapmak gerekir. İslam, her türlü bidat ve hurafeyi yasaklamıştır. Bizim her konuda ibadetleri yerine getirirken örneğimiz Peygamber Efendimizdir. Bu aylarda işte 'Kandil gecesinde şu kadar namaz, şu kadar zikir, şu kadar tesbihat' gibi ifadeler doğru değil. Resulullah bu gecelerde bol bol ibadet etmiş. Özel bir ibadet şekli yoktur, Peygamberimiz nasıl ihya ettiyse biz de öyle ihya edeceğiz. Peygamberimiz mümkün olduğu kadar oruçla, Kur'an-ı Kerim okuyarak bu ayları ihya etmiştir. Biz de Peygamberimizin yolunu takip etmeliyiz.