Rukye nedir, nasıl yapılır? Rukye ne demek? Rukye ayetleri nelerdir?
Rukye, hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla dua okuyup üfleme anlamında kullanılan, maddi manevi birçok hastalığa ve sıkıntıya karşı okunan dua, sünnet ve Allah'ın sıfatlarıdır. Peki, rukye nedir, nasıl yapılır? Rukye ne demek? Rukye ayetleri nelerdir?
Rukye, hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla dua okuyup üfleme anlamında kullanılan, maddi manevi birçok hastalığa ve sıkıntıya karşı okunan dua, sünnet ve Allah'ın sıfatlarıdır. Peki, rukye nedir, nasıl yapılır? Rukye ne demek? Rukye ayetleri nelerdir? Güçlü rukye ayetleri nelerdir? Rukye duası nedir? Rukyenin zararları nelerdir? Rukye ayetleri hangileridir? Rukye ile iyileşenler...
RUKYE NEDİR, NASIL YAPILIR
Sözlükte "yukarı çıkmak; okuyup üfleyerek tedavi etmek" mânalarındaki rukye (raky, rukıyy) kelimesi terim olarak "şifa veya korunma amacıyla Kur'an'dan bir bölümü, ilâhî isim ve sıfatları yahut bir duayı okuyup üflemek" anlamında masdar ve "üfürük, nazarlık, muska" anlamında isim olarak kullanılır (İbnü'l-Esîr, en-Nihâye, "r?y" md.; Lisânü'l-?Arab, "r?y" md.; Kamus Tercümesi, "r?y", "?av?" md.leri).
Bu duaların kâğıt üzerine yazılıp taşınan şekline muska denir. Rukye ve muskacılık Câhiliye Arapları'nda uygulanmaktaydı. Sihirbazları tabiplerin selefleri kabul eden Araplar tıpla sihir kelimelerini birbirinin yerine kullanıyor, büyülendiğine inanılan kimseye "matbûb" diyorlardı. Bu anlam yakınlığı sebebiyle hadis kitaplarında sihir konusuna rukye, nazar ve tıp konularındaki rivayetlerle bir arada, çoğunlukla da "kitâbü't-tıb" içinde yer verilmiştir.
Câhiliye Arapları, gizli güçlerin etkilerini yok etmek ve nazardan korunmak amacıyla boyunlarında "nüfre, temîme, nüşre, azâim, ta'vîz (ûze), tevele" gibi adlar taşıyan muskalar taşıyor, hastaların başını veya ağrıyan organını tutarak okuyup üfleyen kâhin ve büyücülerin onlara sıhhat verdiklerine inanıyorlardı.
Câhiz, evlere musallat olan Âmir adlı cini istihdam etmek (azâim) ve dualar okuyup ipe düğüm atmak suretiyle büyü yapan rukyecilerden ve atılan düğümleri çözen okuyuculardan söz eder (Kitâbü'l-?ayevân, II, 186). Cevâd Ali de birçok Câhiliye şairinin rukyeden bahsettiğini ve onun etkisini onayladığını kaydeder; Araplar'ın en çok başvurdukları rukyeler arasında muhabbet ve nefret rukyeleri geldiğini bildirir (el-Mufa??al, VI, 739-754).
Kur'an'da hastaları tedavi eden okuyuculardan (el-Kıyâme 75/27) ve ipe üfleyerek düğüm atan üfürükçülerden (el-Felak 113/4) söz edilerek bu geleneğe işarette bulunulur. Çeşitli hadis rivayetlerinde İslâmî dönemde bazı müslümanların yahudilere başvurup kendilerine okumalarını istedikleri, onların da İbrânîce ve Süryânîce dualar okudukları, durumdan haberdar olan Resûl-i Ekrem'in bunu yasakladığı ve bu işleri yapanların başında Lebîd b. A'sam'ın geldiği kaydedilir (Müslim, "Selâm", 43). Müslim'in el-Câmi?u'?-?a?î?'inde yer alan rivayetlerden ("Selâm", 60-64), rukyenin hükmünü öğrenmek üzere Resûlullah'a başvuran Câbir b. Abdullah'ın dayısının eskiden beri bu işi yaptığı anlaşılmaktadır.
RUKYE AYETLERİ NELERDİR?
Rukye ayetleri;
Fatiha
Ayete'l-Kürsi,
İhlâs, Felak,
Nâs ve Kur'an-ı Kerim'den diğer bazı surelerle yapılmaktadır.
Herhangi bir yeri ağrıyan veya çocuğuna göz değdiğini düşünen kişi bu sureleri okuyarak Rukye yapıp şifasını Allah'tan dileyebilir. Peygamberimiz ölüm döşeğinde iken Nas ve Felak suresini okumuş ve avuçlarını vücuduna sürerek elinin yetiştiği yere kadar Rukye yapmıştır.
Rukye'de Fatiha, Nas, Felak, Zilzal, Hümeze ve Kafirun suresinin tamamı okunur. Bakara Suresi, Ali İmran Suresi, Araf Suresi, İsra Suresi, Muminun Suresi, Yasin Suresi, Saffat Suresi, Rahman Suresi, Haşr Suresi v, Cin Suresi'nin de bazı ayetleri okunmaktadır. Şifa için okunan bu ayetler sihir, büyü, cin ve nazara karşı da okunur.
RUKYE NE DEMEK?
Sözlükte "yukarı çıkmak; okuyup üfleyerek tedavi etmek" mânalarındaki rukye (raky, rukıyy) kelimesi terim olarak "şifa veya korunma amacıyla Kur'an'dan bir bölümü, ilâhî isim ve sıfatları yahut bir duayı okuyup üflemek" anlamında masdar ve "üfürük, nazarlık, muska" anlamında isim olarak kullanılır
KUR'AN'DA GEÇEN ŞİFA AYETLERİ – ŞİFA VEREN DUALAR
Kur'ân ile tedâvide en fazla tatbik edilen metod, şifâdan bahseden âyetlerin okunmasıdır. İmam Kuşeyrî'nin anlattığına göre, oğlu hastalanmıştı. Durumu o derece kötüleşti ki hayatından ümitlerini kestiler. İmam Kuşeyrî, rüyâsında Peygamber Efendimiz'i gördü. Oğlunun hâlini ona arzetti. Allah Resûlü de kendisine Kur'ân'daki şifâ ayetlerini hatırlatarak onları okumasını söyledi. Kuşeyrî, Efendimiz'in tavsiyesini yerine getirince oğlu kısa sürede şifâya kavuştu. (Bkz. Âlûsî, XV, 145, [İsrâ 17/82])
KUR-AN'DA GEÇEN ŞİFA AYETLERİ ŞUNLARDIR:
"…Allah, mü'min bir topluluğun kalplerine şifâ versin/gönüllerini ferahlatsın." (Tevbe 9/14)
"…Gönüllerdeki dertlere şifâdır…" (Yûnus 10/57)
"…Onların (arıların) karınlarından çeşit çeşit renklerde bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır…" (Nahl 16/69)
"Biz, Kur'ân'dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü'minler için şifâ ve rahmettir…" (İsrâ 17/82)
"Hastalandığım zaman, bana O şifâ verir." (Şuarâ 26/80)
"…De ki: O (Kur'ân), inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuz ve şifâdır…" (Fussılet 41/44)
Okuyarak tedâvîde, kalbin ihlâs üzere olması çok mühimdir. Bu usûlün fayda verebilmesi için, ihlâs ve samîmî bir niyetle sırf Allah rızâsı için hareket edilmeli ve gece gündüz Kur'ân ile hemhâl olunmalıdır. Kişinin yaptığı fiiller, söylediği sözleri, okuduğu âyet ve duaları yalanlamazsa, Kur'ân'ın şifâsı daha çabuk tahakkuk eder.
İbn-i Kayyım el-Cevziyye, Kur'ân'ın hem ruhânî hem de bedenî hastalıklara şifâ oluşuyla alâkalı şu îzâhta bulunur:
Dua ile tedavi (rukye) caiz midir? Rukye karşılığında ücret alınabilir mi?
Dua, insanın bütün benliğiyle Allah'a yönelerek maddi ve manevi isteklerini O'na arz etmesi demektir. Bir başka ifadeyle dua; sınırlı, sonlu ve aciz olan varlığın sınırsız, sonsuz ve kudret sahibi olan Yüce Allah ile kurduğu manevi bir bağdır. Müslümanın, hayatının her alanında bu manevi bağı işlevsel kılması ve her ihtiyacı için Yaratan'ına sığınması kulluğun gereğidir. Yüce Allah Kur'an-ı Kerim'de "Rabbiniz, şöyle buyurdu: Bana dua edin, size icabet edeyim (duanızı kabul edeyim)" (Mü'min, 40/60). "Kullarım sana beni sorunca, haber ver ki, ben şüphesiz onlara yakınım. Bana dua edenin duasını kabul ederim" (el-Bakara, 2/186) buyurmak suretiyle kullarının kendisine dua ve niyazda bulunmasını istemektedir.
Müslüman, duanın sadece kavli (sözlü) boyutuyla yetinmemeli, üzerine düşen hususları yerine getirmek için de gayret etmelidir. Buna duanın fiili boyutu denmektedir. Hastalandığında kişiye şifa verecek olan hiç şüphesiz Allah'tır. Ne var ki şifa bulmak için sebepleri yerine getirmek gerekir. Maddi ve manevi rahatsızlıklardan kurtulmak için tıbbi tedavi yöntemlerine başvurmak temel ilkedir. Zira Hz. Peygamber (s.a.s.) hastalıkların tedavisini emretmiş, hastalandığı zaman kendisi de günün şart ve imkanları ölçüsünde tedavi olmuştur.
Tedavi yöntemlerinin yanı sıra Allah Teâla'ya dua edilmeli ve O'ndan şifa dilenmelidir. Nitekim Hz. Peygamber de dua etmiş, Fatiha suresini şifa niyetiyle okuyan sahabeyi de onaylamıştır (Buhârî, Fedâilü'l-Kur'ân, 9).
Rukye, hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla Kur'an veya dua okuma anlamında bir terimdir (İbnü'l-Esir, en-Nihaye, "rky" md.; İbn Manzur, Lisanü'l-Arab, "rky" md.). Mezhep imamlarının da içinde bulunduğu âlimlerin çoğunluğu konu ile ilgili bazı hadisleri delil göstererek, şirke ve istismara götürmemek şartıyla, fayda ve zararın Allah'tan olduğuna inanılarak yapılan rukyede bir sakınca bulunmadığını belirtmişlerdir (İbn Hacer, Feth, X, 206; İbnü'l-Kayyım, et-Tıbbü'n-Nebevi, s. 137-144; el-Fetava'l-Hindiyye, V, 354-356). Hz. Aişe'den (r. anha) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber (s.a.s.) de, hasta olan akrabaları için dua eder, onları sağ eliyle sıvazlar ve şöyle derdi: (Ey Allah'ım, ey insanların Rabbi! Şu hastalığı gider, şifa ver, şifa veren Sensin. Senin vereceğin şifadan başka şifa yoktur. Öyle şifa ki, hiçbir hastalık bırakmaz. ) (Buhârî, Tıb, 38; İbn Mace, Tıb, 35, 36). Yine Hz. Peygamber (s.a.s.), torunlarının şeytandan, zehirli haşerattan, kem gözlerden korunmaları için dua etmiş (Buhârî, Enbiya, 10; İbn Mace, Tıb, 36; Tirmizî, Tıb, 18); tedavi yöntemlerine başvurmanın yanısıra nazara ve benzeri olumsuz durumlara karşı dua edilmesini de tavsiye etmiştir (Buhârî, Tıb, 17, 33, 37; Müslim, Selam, 55-60; Ebû Dâvûd, Tıb, 17-18).Konuyla ilgili rivayetler değerlendirildiğinde, Allah'ın izniyle şifa bulmak veya kötülüklerden korunmak amacıyla tedavide duaya müracaat edilmesinin ve rukye yapılmasının caiz olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususta asıl olan, duayı bizzat kişinin kendisinin yapmasıdır. Bununla birlikte, takva sahibi bir insan olduğuna inanılan müminlerden de dua istenebilir. Ancak herhangi bir tedaviye başvurmadan "şu duayı şu kadar okursan şifa bulursun" şeklindeki bir yaklaşımın İslam'daki tevekkül anlayışıyla bağdaşmadığını ifade etmek gerekir. Kişi tedavi yollarına müracaat etme noktasında üzerine düşeni yaptıktan sonra Kur'an ayetlerini ve hadislerde yer alan duaları okuyabilir.
Ayrıca dua etmek bir ibadettir ve ibadet, dünyevi bir menfaat için değil, sadece Allah rızası için yapılır. Bu sebeple para karşılığında dua yapılması ve yaptırılması dinen caiz değildir. Özellikle insanların duygularını istismar eden, bu işi ticari bir kazanca dönüştüren kişilere karşı dikkatli olunmalı ve bunlardan uzak durulmalıdır.
Allah'ın izniyle şifa bulmak veya kötülüklerden korunmak amacıyla yapılan "rukye" câiz midir?
Rukye hastalık ve kötülüklerden korunmak veya kurtulmak amacıyla Kur'an veya dua okuyup üfleme anlamında bir terimdir (İbnü'l-Esîr, en-Nihâye, "rky" md.; İbn Manzûr, Lisânü'l-Arab, "rky" md.).
Bazı İslam âlimleri rukyenin caiz olmadığı görüşünde ise de mezhep imamlarının da içinde bulunduğu âlimlerin çoğunluğu, konu ile ilgili bazı hadisleri delil göstererek, şirke ve istismara götürmemek şartıyla, fayda ve zararın rukyeden değil de Allah'tan olduğuna inanılarak yapılan rukyede bir sakınca bulunmadığını belirtmişlerdir (İbn Hacer, Feth, X, 206; İbnü'l-Kayyım, et-Tıbbü'n-Nebevî, s. 137-144; el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 354-356).
Şöyle ki Hz. Peygamber (s.a.s.), hem kendisine hem ziyaret ettiği bazı hastalara okuyup üflemiş, bazen de Hz. Âişe (r.a) ona okuyup üflemiş ve eliyle meshetmiştir (Buhârî, Tıb, 32, 33, 39; Müslim, Selâm, 46-51,52; İbn Mâce, Tıb, 35-36).
Ayrıca Hz. Peygamber (s.a.s.), torunları Hasan ve Hüseyin için şeytandan, zehirli haşerattan, kem gözlerden korunmaları için dua etmiş (Buhârî, Enbiyâ, 10; İbn Mâce, Tıb, 36; Tirmizî, Tıb, 18), nazara, yılan ve akrep sokmasına karşı rukye yapılmasına izin vermiştir (Buhârî, Tıb, 17, 33, 37; Müslim, Selâm, 55-60; Ebû Dâvûd, Tıb, 17-18).
Yine Hz. Peygamberin (s.a.s.) hastalar için,
(Ey sıkıntıları gideren Allah, şifa ver! Ey şâfî! Senden başka şifa veren yoktur, hiçbir hastalık kalmayacak şekilde şifa ver) diye dua ettiği bilinmektedir (Buhârî, Tıb, 38; İbn Mâce, Tıb, 36; Ebû Dâvûd, Tıb, 17).
Konuyla ilgili rivayetler değerlendirildiğinde, Allah'ın izniyle şifa bulmak veya kötülüklerden korunmak amacıyla yapılan rukyelerin câiz, bunun dışında kalanların haram olduğu anlaşılmaktadır (Elmalılı, Hak Dini, IX, 6388).