Melih Cevdet Anday kimdir, nerelidir? Melih Cevdet Anday şiirleri! Melih Cevdet Anday şiirleri, sözleri ve eserleri nelerdir?
Melih Cevdet Anday, ölümünün 18. yılında saygı ve rahmetle anılıyor ve edebiyata kazandırdıklarını bir kez daha hatırlamak için araştırılıyor. Peki Türk edebiyatına çok sayıda şiir, roman, tiyatro oyunu, deneme ve makale armağan eden Melih Cevdet Anday kimdir? Melih Cevdet Anday biyografisine ve en güzel şiirlerine bu yazıda ulaşabilirsiniz.
Melih Cevdet Anday, Orhan Veli ve Oktay Rıfat ile "Garip" akımının öncülüğünü yapan, daha sonra "İkinci Yeni" akımına gönlünü veren oldukça kıymetli bir şair ve yazarımızdır. 28 Kasım 2002 yılında aramızdan ayrılan Anday'ın şiirlerinin yanı sıra çok sayıda kıymetli romanı ve tiyatro oyunları da bulunmaktadır. Peki Türk Edebiyatı'na gönlünü veren 87 yıllık ömrüne birçok eser sığdıran Melih Cevdet Anday kimdir, nerelidir? Gelin biyografisine ve şiirlerine beraber bakalım.
MELİH CEVDET ANDAY KİMDİR?
Melih Cevdet Anday, 13 Mart 1915 yılında İstanbul'da dünyaya gözlerini açmıştır. Çocukluk yıllarının tümünü İstanbul'un Kadıköy ilçesinde geçiren Anday, lise eğitimini Ankara'da tamamlamıştır. Ankara'da okuduğu yıllarda Orhan Veli Kanık ve Oktay Rıfat gibi daha sonra beraber Garip Akımı'nı savunacakları şairlerle tanışmıştır. Liseyi bitirdikten sonra eğitimine Hukuk bölümünde başlayan Melih Cevdet Anday, eğitimini Devlet Demiryolları'ndaki işinden dolayı yarıda bırakmak zorunda kalmıştır. O yaşlarda şiirlerini yazmaya başlayan Anday'ın ilk şiirlerinden olan "Ukde" 1936 senesinde Varlık Dergisi'nde yayımlanmıştır. Bunun devamında da Yeni Dergi, Papirüs, Ses, Yeditepe, Ataç, Dönem ve Yön gibi dergilerde şiirlerini yayımlama devam etmiştir.
Melih Cevdet Anday, arkadaşları Orhan Veli Kanık ve Oktay Rıfat ile "Garip" hareketini başlatmıştır. Şiir düşünceleri akılcıdır. Toplumsak çizgileri alarak eserlerini sunar ve duygudan, hislerden daha ziyade aklın egemenliğini esas alır. İlk olarak Garip akımı içerisinde yazdığı şiirlerde uyak ile ölçü kaygısı gütmemiştir. Daha sonra duygu anlayışı ile Orhan Veli ve Oktay Rıfat'la ters düşmüş ve onlardan ayrılmıştır. 1941 yılında üçü "Garip" adını verdikleri bir şiir kitabı çıkarmıştır. Melih Cevdet Anday'ın şiirlerinde hep güzel günlere duyulan özlemi görürüz. Her kesimden okura seslenen ve gönüllerde şiirleriyle taht kuran Anday, her zaman yalın bir dille eserler vermiştir. 1946 yılı sonrasında Melih Cevdet Anday eserlerini daha çok sosyal temellere dayandırarak yazmaya başlamıştır. Romantik ögeler artık eserlerinde çok yer almamaktadır. Düşünce ve akıl onun esas ögeleridir. 1950 sonrasında ise şiirlerine imgeler ve simgeler ekleyerek zenginleştirmeye başlamıştır.
Melih Cevdet Anday, daha sonraki yıllarda Milli Eğitim Bakanlığı'ndan aldığı tavsiye doğrultusunda Neşriyat Müdürlüğü'ne memur olarak atanmıştır. 1953 ve 1955 yılları arasında ise Akşam Gazetesi'nin sanat ve edebiyat bölümlerinde editörlük yapmıştır. 1956 yılında "Yan Yana" adlı bir kitap çıkartmıştır. Bu kitap 1964 yılında 142. maddeye aykırı olduğu söylenerek yasaklanmıştır. 1960 yılı sonrasında yazdığı şiir, deneme, roman ve türlü eserlerinde mitolojik ögeler kullanmaya başlamıştır. Eski Yunan ve Doğu kültürleri onu oldukça etkilemiştir. 1979 ve 1980 yılları arasında da Fransa'nın Paris kentinde Eğitim Müşaviri olarak görev almıştır.
Edebiyat dünyasına bıraktığı eserlerle oldukça önemli olan Melih Cevdet Anday,doğup ve büyüdüğü Kadıköy'de solunum ve böbrek rahatsızlığı sorunları sebebiyle tedavi görmüş, 2002 yılında Marmara Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde 87 yaşında hayata gözlerini yummuştur. Daha sonra Büyükada Mezarlığı'na defnedilmiştir.
MELİH CEVDET ANDAY ÖDÜLLERİ
- 1970 TRT Roman Armağanı (Gizli Emir ile)
- 1973 TDK Çeviri Ödülü (Buz Sarayı ile)
- 1976 Yeditepe Şiir Armağanı (Teknenin Ölümü ile)
- 1978 Sedat Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü (Sözcükler ile)
- 1981 İş Bankası Büyük Ödülü (Ölümsüzlük Ardında Gılgamış ile)
- 1984 Enka Sanat Ödülleri (Mansiyon - Ölümsüzler ile)
- 1991 TÜYAP Onur Ödülü
- 2000 Aydın Doğan Vakfı Şiir Ödülü
MELİH CEVDET ANDAY ŞİİRLERİ
ATATÜRK'ÜN BİR SAATİ VARDI
Atatürk'ün bir sözü vardı
Yediveren gül gibi açardı
Atatürk'ün bir atı vardı
Etilerden beri yaşardı
Atatürk'ün bir resmi vardı
Buğday tarlası gibi ağardı
Atatürk'ün bir saati vardı
Durmadı.
...
MEDENİYET
Şu haline bak da utan!
Ne okuma bilirsin ne sayı,
Ne üstünde var ne başında,
Ne midende ne kursağında,
Bari gel de görgünü arttır
Medeniyet öğren ayı.
Yemek masası nedir, peçete nedir,
Çatal bıçak nedir gör!
Giymek şart değil ya,
Ayakkabı gör gömlek gör
Jartiyer bile görsen faydası var.
Tarak deyip de geçme
Saçını tara da gör
Kafan nasıl işlemeye başlar.
Kanalizasyon gördün mü sen hiç?
Gel de kanalizasyon gör
Yemek şart değil ya
Döner kebap gör, su böreği gör,
Ekmek gör be ekmek,
Ne görsen faydası var!
...
ANI
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma
Neredeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma
Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Bütün sevdiklerimin adları gibi
Adınız geliyor aklıma
Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken bu dalgınlık bundan
Tel örgünün deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma
Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Çağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma
Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma.
....
BİZDEN SONRA
Haydi burda öl dediler bana
Ölmek istemiyorum demedim
Demedim ama
Şimdi bilmek istiyorum
Toprak gene bizim zamanımızdaki gibi mi sürülecek?
Tezgah başında çalışırken
Gene denizde,güneşte mi kalacak adamın aklı?
Biz nasıl olsa öldük.
Artık ne çiçek koklamak.
Ne de ötekine berikine içerleyip
Rakıya sarılmak var bizim için?
Hiç hiçbir şey kalmadı.
Bari bizden sonra ne olacağını bilsek...
...
TAŞ
Bir yanımca sen, bir yanımca
Horatius'un sevdiği akasyalar,
Taş bir kabartmadan alınma
Ayrıntı gibiyiz, eski ustalar
Yanyana koymuş başımızı,
Bedenimizi göstermiş karşıdan.
Balıklı bahçeler, ay kovanları....
Çekiçle kazınmış yer-zaman.
Ve kimi gün düşünürüm de
Zamandan düşle arınmış bu taşı
Götüremez kederin arabası.
Avutur beni bu düşünce.
...
ÖLÜMSÜZ
"Babamı gördüm düşümde," diye anlattı,
"Öylesine ağladım, yalvardım da,
Anlamadı, belki de hiç tanımadı."
"Elbet oğlum," dedi öğretmen Kirişna,
"Ruh ölümsüzse eğer,
Ölümlü duyguları anlatır mı? "
...
ZAMANLAR
Hepsini gördüm ayrı ayrı,
Kuşların zamanı tunç rengindedir.
Tanrılardır taşın zamanı,
Denizin zamanı ölür dirilir.
Göğü tanıyamadım, yok ki,
Sahpsiz zamanlarla doldurmuşlar.
Ama ordan iner o eski
Ölümsüz sevdaların zamanı kar.
Ve havlamayan dev köpekleriyle
İnsanın zamanı.... Olmayan
Ama hayalet bir yasemin gibi kokan,
Toprağımız eşelendikçe.
...
SES
Uyandım ki ses içinde kalmışım
Yüzüm gözüm ağzım burnum ellerim
Aralanan deniz kapısının sesi bu
Silkelenen güneş tavuğunun sesi
Diş rengindeki halatın gıcırdayan sesi
Ağaç biçimindeki ses borusunun,
Yarınki buğdayın, devinen kemiğin,
Tarihsel bileğin, direncin sesi bu
Oynaşan arabanın, kucaklaşan atların.
Baktım güneşte soğumuş karanfil gibi mavi
Bir yapı işçisinin kulağındaki kalem gibi güzel
Yağmurda ıslanmış namlu gibi yeğin
Serçe kanadı değmiş çamaşır ipi gibi esrik
Okul bahçesinde dolaşan güvercinler gibi
Kıyıda öpülen dudak, yağmurda öpülen dudak gibi
Gölgelere sokulan yüksüz dakikalar gibi
Kutsal oyuncaklar gibi.
...
FOTOĞRAF
Dört kişi bir parkta çektirmişiz
Ben, Oktay, Orhan bir de Şinasi
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar
Henüz babası ölmemiş Oktay'ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan Süleyman Efendiyi tanımamış.
Lakin ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde
Halbuki hayattayız hepimiz.
...
SENİ DÜŞÜNÜYORUM
Çocukluğunu düşünüyorum Emilia
Deniz boyundaki ıssız yolu sabahleyin
Hani saçların, atkın uçuşurdu rüzgarda
Kokusunu duyuyorum bembeyaz gömleğinin
Seni kucağıma alıyorum Emilia
Ben büyüttüm seni, ben yetiştirdim
Bugüne bu sevdaya
Toprağım ekmeğim kitabım şiirim
Sen ne varsa iyiden doğrudan yana
Gözümün nuru, başımın tacı, efendim
...
MELİH CEVDET ANDAY TÜM ESERLERİ, KİTAPLARI, ÇEVİRİLERİ VE YAZILARI
Şiir Çevirileri:
- Annabel Lee - Edgar Allan Poe
- Atlının Türküsü - Federico Garcia Lorca
- Ben de - Langston Hughes
- Bir Zenci Kızın Türküsü - Langston Hughes
- Çayhane - Ezra Pound
- Gece. Şehir Uyumuş. - Aleksandr Blok
- Hürriyet - Paul Éluard
- Kanun - Wystan Hugh Auden
- Pan Öldü - Ezra Pound
- Şiir Sanatı - Paul Verlaine
Romanları:
- Zifaftan Önce (1957 - Murat Tek adıyla)
- Yağmurlu Sokak (1959 - Murat Tek adıyla)
- Dullar Çıkmazı (1962 - Murat Tek adıyla)
- Bir Gecede Üç Erkek (Murat Tek adıyla)
- Aylaklar (1965)
- Gizli Emir (1970)
- İsa'nın Güncesi (1974)
- Raziye (1975)
Roman Çevirileri:
- Buz Sarayı (1973 - Tarjei Vesaas)
- Babalar ve Oğullar (1983 - Turgenyev)
Tiyatro Oyunları:
- İçerdekiler (1965)
- Mikadonun Çöpleri (1967)
- Yarın Başka Koruda
- Dikkat Köpek Var
- Ölüler Konuşmak İster
- Müfettişler (1972)
- Ölümsüzler (1984)