İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı mı 2022? İstanbul Sözleşmesi iptal mi edildi, neden iptal oldu? İstanbul Sözleşmesi maddeleri nelerdir?

Danıştay, İstanbul Sözleşmesi'ni fesheden Cumhurbaşkanlığı kararının iptal istemini reddetti. Bunun akabinde vatandaşlar, İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı mı 2022? İstanbul Sözleşmesi iptal mi edildi, neden iptal oldu? İstanbul Sözleşmesi maddeleri nelerdir? merak etti. Peki, İstanbul Sözleşmesi neden iptal edildi? İstanbul Sözleşmesi tekrar onaylanacak mı? İşte ayrıntılar...
Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini reddetti. Danıştay, sözleşmeden çekilme kararının hukuka uygun olduğunu vurguladı. İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı mı 2022? İstanbul Sözleşmesi iptal mi edildi, neden iptal oldu? İstanbul Sözleşmesi maddeleri nelerdir?
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
İstanbul Sözleşmesi ya da tam adıyla Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan, 45 ülke ve Avrupa Birliği tarafından imzalanan, kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddeti önleme ve bununla mücadelede temel standartları ve devletlerin bu konudaki yükümlülüklerini belirleyen uluslararası insan hakları sözleşmesidir.
Sözleşme, Avrupa Konseyi tarafından desteklenmektedir ve taraf devletleri hukukî olarak bağlar. Sözleşmenin beş temel ilkesi; kadına yönelik her türlü şiddetin ve ev içi şiddetin önlenmesi, şiddet mağdurlarının korunması, suçların kovuşturulması, suçluların cezalandırılması ve kadına karşı şiddet ile mücadele alanında bütüncül, eş güdümlü ve etkili işbirliği içeren politikaların hayata geçirilmesidir. Kadına karşı şiddeti bir insan hakkı ihlali ve ayrımcılık türü olarak tanımlayan, bağlayıcı nitelikte ilk uluslararası düzenlemedir. Tarafların sözleşme kapsamında vermiş oldukları taahhütler, bağımsız uzmanlar grubu GREVIO tarafından izlenmektedir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ VE MADDELERİ NELERDİR?
Sözleşme müzakerelerinde Birleşmiş Milletler (BM) nezdindeki uluslararası birçok antlaşma ve tavsiye metinleri değerlendirilerek sözleşmenin taslağı hazırlandı. Sözleşmenin giriş kısmında şiddetin neden ve sonuçlarının yarattığı menfi durumlar değerlendirilmektedir. Buna göre kadına yönelik şiddet tarihsel bir olgu olarak tanımlanıp şiddetin cinsiyet eşitsizliği ekseninde doğan güç ilişkilerinden kaynaklandığına değinilmektedir. Bu dengesizlik kadınlara yönelik ayrımcı muameleye neden olmaktadır. Toplumsal cinsiyeti toplum tarafından kurgulanmış davranış ve eylem hâli olarak niteleyen metinde kadına yönelik şiddet insan hakkı ihlâli olarak değerlendirilmektedir ve şiddet, cinsel istismar, taciz, tecavüz, zorla ve erken yaşta evlendirilme ile namus cinayetleri gibi durumların kadınları toplumda "öteki" durumuna getirdiği ifade edilmektedir. Sözleşmedeki şiddet tanımı Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Yok Edilmesi Sözleşmesi'nin (CEDAW) 19. tavsiyesi ve Kadınlara Yönelik Her Türlü Şiddetin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin BM Bildirgesi'nin tanımıyla benzerlik göstermekle beraber psikolojik şiddet ve ekonomik şiddet ibareleri de ayrıca eklenmiştir. Sözleşme'nin bu konudaki tavsiyesi kadın ve erkek eşitliğini sağlamanın kadına yönelik şiddetin önüne geçeceği yönündedir. Bu tanım sonrasında sözleşme, taraf devletlere şiddeti önleme yükümlülüğü getirmektedir. Açıklayıcı metinde cinsiyet, cinsel yönelim, cinsel kimlik, yaş, sağlık ve engellilik durumu, medeni hâl, göçmen ve mültecilik gibi durumlarda ayrımcılık yapılmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Bu kapsamda kadınların, aile içinde erkeklere oranla çok daha fazla şiddete maruz kaldıkları göz önünde tutularak, kadın mağdurlar için destek servislerinin kurulması, özel tedbirlerin alınması ve daha fazla kaynak aktarılması gerektiği belirtilmekte ve bu durumun erkekler için ayrımcılık olmadığına işaret edilmektedir.
Uluslararası hukukta kadına karşı şiddeti ya da ayrımcılığı yasaklayan pek çok uluslararası düzenleme bulunmakla birlikte, İstanbul Sözleşmesi kapsamı ve oluşturduğu denetim mekanizmasıyla ayırt edici bir özelliğe sahiptir. Sözleşme, kadına yönelik şiddet ve toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık konularında o güne kadar yapılmış en kapsamlı tanımlara yer vermiştir.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ KALDIRILDI MI 2022?
Danıştay 10. Dairesi, İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemini reddetti. Danıştay, sözleşmeden çekilme kararının hukuka uygun olduğunu vurguladı.
İstanbul Sözleşmesi'nin 80. maddesi uyarınca taraflardan herhangi biri bu sözleşmeyi feshedebilirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu maddeyi uyguladı. 20 Mart 2021 tarihinde Resmî Gazetede yayımlanan 3718 sayılı cumhurbaşkanı kararı sonucunda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından İstanbul Sözleşmesi'nden çıkıldı.
Bu kararın ardından İstanbul Sözleşmesi'ni savunanlar tarafından Danıştay'a iptal istemiyle dava açıldı. Geçtiğimiz günlerde görülen davanın duruşmasında Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi ile ilgili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararının iptali talebini yineledi.
Danıştay ise İstanbul Sözleşmesi'nin feshiyle ilgili kararını verdi. Buna göre İstanbul Sözleşmesi'nin feshine ilişkin 20 Mart 2021 tarihli Cumhurbaşkanı Kararının iptal istemi reddedildi. Danıştay, sözleşmeden çekilme kararının hukuka uygun olduğunu vurguladı.
DAVANIN GEÇMİŞİ
Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi", Cumhurbaşkanı Kararının, 20 Mart 2021'de Resmi Gazetede yayımlanmasıyla Türkiye Cumhuriyeti tarafından feshedildi.
Cumhurbaşkanı Kararında, "Türkiye Cumhuriyeti adına 11 Mayıs 2011'de imzalanan ve 10 Şubat 2012 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile onaylanan Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nin, Türkiye Cumhuriyeti bakımından feshedilmesine, 9 nolu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 3. maddesi gereğince karar verilmiştir." denildi.
Feshe ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı, sözleşme hükümleri gereğince Avrupa Komisyonuna bildirimden 3 ay sonra yürürlüğe girdi ve Türkiye resmen sözleşmeden ayrılmış oldu.
ÇOK SAYIDA DAVA AÇILDI
Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Kararının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay'da çok sayıda dava açıldı. Danıştay 10. Dairesi, açılan davalarda yürütmenin durdurulması istemlerini reddetmiş, iptal istemlerini ise duruşmalı olarak ele almıştı.
Duruşmalarda, Danıştay Savcısı, "bir işlem hangi usule uygun tesis edilmişse aynı usule uyularak feshedilmesi gerekmektedir. TBMM'nin uygun bulma kanunuyla yürürlüğe giren bir anlaşmanın feshi ancak TBMM'nin uygun bulma kanunuyla kaldırılması kararı ve cumhurbaşkanının uygun bulmasıyla yürürlükten kaldırılacaktır. Sadece cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez." görüşünü dile getirerek, işlemin iptaline karar verilmesini istemişti.
Türkiye'nin Avrupa Konseyi Dönem Başkanlığı sırasında İstanbul'da imzaya açılan sözleşme, "İstanbul Sözleşmesi" olarak anılıyor.
Türkiye, sözleşme 11 Mayıs 2011'de imzaya açıldığında ilk imzayı atmış, 24 Kasım 2011'de parlamentosunda diğer ülkelerden önce onaylamış ve onay sürecini sonuçlandıran Bakanlar Kurulu Kararının 8 Mart 2012'de, Dünya Kadınlar Gününde Resmi Gazete'de yayımlanmasını takiben, 14 Mart 2012'de onay belgesini Avrupa Konseyi Sekreteryası'na sunan ilk ülke olmuştu.