İklim değişikliği nedir? İklim değişikliği Google Doodle Ekranına Taşındı! Küresel iklim değişikliğinin sonuçları!
İklim değişikliği Google'ın özel köşesi Doodle'a taşındı. Google'da arama yapmak isteyen vatandaşlar Google'ın iklim değişikliğine dikkat çekmek için hazırladığı Doodle ekranı ile karşılaştı. Peki, İklim değişikliği nedir? Küresel iklim değişikliğinin sonuçları nelerdir?
Küresel iklim değişikliğinin sonuçları nelerdir? İklim değişikliği Google tarafından Doodle ekranına taşınmasının ardından vatandaşlar tarafından İklim değişikliği nedir sorusu merak konusu oldu. Google'ın zaman zaman çeşitli konulara dikkat çekmek veya önemli gün ve haftalar için hazırladığı doodle ekranında bugün iklim değişikliği konusu işlendi. Peki, İklim değişikliği nedir? İşte bilgiler...
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ NEDİR?
İklim değişikliği ya da Küresel ısınma, karbondioksit gibi ısıyı tutan gazların atmosferde artmasıyla oluşan ve atmosfere salınan sera gazlarının neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, Dünya üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıkların artması nedeniyle Dünyanın ikliminin değişmesidir. Günümüzde iklim bilimciler (klimatolog) küresel ısınma konusunda hemfikirdirler.
Küresel İklim Değişikliği insani fosil yakıtlar tüketimi, endüstriyel ve tarımsal gibi faaliyetlerinin sonucu olarak atmosferdeki miktarı ve yoğunluğu artan sera gazlarının neden olduğu küresel ısınmanın neden olduğu iklim değişiklikleridir. Bu iklim değişiklikleri kuraklık, çölleşme, yağışlardaki dengesizlik ve sapmalar, su baskınları, tayfun, fırtına, hortum vb. meteorolojik olaylarda artışlar gibi belirtilerle kendini gösterir.
Paris Anlaşmasına göre, Dünya'nın ortalama sıcaklığı en fazla 2 °C olmalıdır. Bu hedeflere ulaşmak için birçok faaliyet şart. En önemlilerin arasında fosil yakıt kullanımının bırakılması ve az et tüketilmelidir.
GOOGLE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ DOODLE EKRANINA TAŞINDI!
Gündeme göre değişiklik gösteren ve ziyaretçiler tarafından büyük ilgi gören bu hizmetin detaylarını sizler için araştırdık. İnternet ortamında dünyanın en çok ziyaret edilen sayfası sizin de bildiğiniz üzere tartışmasız Google ana sayfasıdır. Google , internet araması, çevrimiçi bilgi dağıtımı, reklam teknolojileri ve arama motorları için yatırımlar yapan çok uluslu Amerikan anonim şirketidir. 1998 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren Google'ın en bilindik çalışmalarından biri olan Doodle ziyaretçileri sürprizleriyle şaşırtıyor. Günün anlam ve önemini belirtmek için iklim değişikliği kelimesinde olduğu gibi sürekli değişen sözcüklerle kullanıcı karşısına çıkan Doodle ziyaretçilerine bu alanda çok faydalı bir hizmet sunmuş oluyor. Yoğun iş temposundan gündeme dair gelişmelerden uzak kalan internet kullanıcıları iklim değişikliği gibi popüler kelimelerinden Doodle sayesinde haberdar olup, önemli ve özel günlerden de geri kalmamış oluyor.
KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN SONUÇLARI NELERDİR?
Çevre Üzerindeki Etkileri
İklim, çevre yaşamının başlangıcından günümüze kadar türlerin evrimleşmesi, değişimi ve çeşitliliği üzerinde büyük rol sahibi olmuştur. İklim değişikliği ile birlikte; hem su hem de kara ekosistemlerinde meydana gelen değişim, ekosistemlerin biyolojik dengesinde değişime neden olmaktadır.
Azalan Biyoçeşitlilik
Biyolojik çeşitlilik canlıların, yaşam alanı olarak adlandırılan ekosistemler ile arasındaki çeşitliliği, uyumu ve değişkenliği ifade eden dinamik bir sistemdir. Canlıların tür ve sayı bakımından büyüklüğü ise biyolojik çeşitlilik olarak ifade edilir. Yani biyolojik çeşitlilik bir bölgede bulunan canlıların tür ve sayı bakımından zenginliğini ifade eder. Bir ekosistem hayvan, bitki ve mikroorganizmalar gibi canlılar ile içinde yaşadıkları toprak, su, hava gibi yaşam alanlarında, canlı-cansız işlevsel olarak karşılıklı etkileşim içerisinde oluşturduğu bir bütündür. Biyolojik çeşitlilik genetik, tür ve ekosistem çeşitliliğini içeren, yaşamın başlangıcından bu yana uzanan bir birikimdir. İklim değişikliği sonucunda su, kara ve havanın olumsuz etkilenmesi ekolojik dengeyi dolayısıyla biyolojik çeşitliliği etkilemektedir. Bu durum; bazı türlerin habitatının değişmesine, yok olmasına veya göç etmesine neden olurken bazı türlerin ise popülasyon artışına yol açar.
Dünyada var olan biyolojik çeşitlilik 3,2 milyar yıllık bir değişimin sonucunda ortaya çıkmıştır. Türlerin değişimi, yok oluşu bu sürecin bir parçası olmuştur. Günümüze kadar, var olan canlı türlerinin %99'unun bu süreç içinde yok olduğu düşünülmektedir. Buna karşın; doğal yolla bir yılda tükenen canlı türü sayısı bir veya iki tür ile sınırlıyken, insan etkisinden kaynaklanan tükenen tür sayısı yılda 1000 tane olduğu tahmin edilmektedir. Küresel iklim değişikliği, küresel ısınmaya bağlı olarak yağış, nem, hava hareketleri, kuraklık gibi iklim olaylarının değişmesine dolasıyla habitatların dengesinin bozulmasına yol açar. Dünyanın sıcaklığı ortalama 15 derecedir ve geçtiğimiz yüzyılda sıcaklığı 0,6 derece artmıştır. 2100 yılında ise bu artışın 1,4-5,8 derece aralığında olacağı düşünülmektedir. İklim değişikliği ile kuzeye kayan habitatların sonucunda, 3 §C'lik bir artışla canlıların yaşam alanları ortalama 500 m yükselerek kısıtlı bir alana kayacaktır. Kutup bölgelerinde sıcaklığın artması ve buzulların erimesi ile bu bölgedeki canlıların yaşam alanları ise artacaktır.[55] 2100 yılında Kuzey Avrupa'da bulunan tür çeşitliliğinin %35'inden fazlasının o bölge için yeni olacağı, Güney Avrupa'da ise şu anda mevcut olan türlerin %25'inin iklim koşulları nedeniyle ortadan kalkacağı tahmin edilmektedir.[56] Aynı zamanda, küresel ortalama sıcaklığın 2100 yılına kadar 2 °C yükselmesi durumunda, şu anda var olan bitki türlerinin %18'ini ve memeli türlerinin %22'sinin yok olacağı tahmin edilmektedir.
Deniz Seviyesinin Yükselmesi
Küresel ısınma ile birlikte, okyanuslar bu fazla ısının %80'ini çekmiştir. Bunun sonucunda deniz seviyeleri 1880'den beri yaklaşık 23 cm yükselirken, bu yükseltinin yaklaşık üç santimi ise son 25 yılda oluşmuştur. Bu rakam, Deniz seviyesindeki yükselişin nedenleri 2 ana madde şekilde açıklanabilir;
Isıl genleşme: Suyun sıcaklığı çekmesiyle birlikte, sıcaklığının artması sonucu ortaya çıkar. Son yüzyıldaki deniz seviyesi artışının yaklaşık %50'si okyanusların sıcaklığının artması sonucu genleşerek daha fazla yer kaplamasından kaynaklanmaktadır.
Buzulların erimesi: Küresel ısınma öncesinde yaz aylarında bir miktar eriyen buzullar, kış aylarında yağan kar ile eski haline dönebilmekteydi. Fakat küresel ısınmadan kaynaklanın yüksek sıcaklıklar ile yaz aylarında eriyen buzul miktarını arttırmış, kış aylarındaki kar yağışını ise azaltmıştır. Ortaya çıkan bu dengesizlik ise buzullarda gerçekleşen erime sonucu deniz seviyesini yükseltmektedir.
Grönland ve Antarktika'nın buz tabakalarının kaybı: Dağ buzullarında olduğu gibi, artan ısı Grönland ve Antarktika'yı kaplayan oldukça büyük buz tabakalarının daha hızlı erimesine neden olmaktadır. Bu durum da tıpkı buz dağlarının erimesi gibi su seviyesini yükseltmektedir.
Hükümetler arası İklim Değişikliği Paneli; bu senaryo doğrultusunda 1,5 derece ısınma ile, okyanusların 2100 yılına kadar 26 ile 77 santimetre arasında yükseleceğini belirtmektedir. Bu durum Amerika'nın batı kıyısındaki birçok şehri sular altında bırakmaya yetecek bir yükselmeyi ifade etmektedir. NASA ve Avrupa verilerine dayanan başka bir analiz ise, bu yüzyılın sonuna kadar 65 santimetre artışı belirlemiştir.
İnsan Faaliyetlerine Etkileri
İklim değişikliğinin insan sağlığı, yaşam alanları, toplum ve ekonomi üzerindeki etkileri bir biri ile yakından ilişkilidir. Toplumların yaşamını sürdürdüğü beşeri sistemde yer alan kentler, ekonomik faaliyetlerin üretim mekanı ve insanların sosyalleşme alanıdır. Ekolojik tahribatın artması ile birlikte ekolojik döngülerde bozulmalar ve dengesizlikler yaşanmaktadır. Bu doğrultuda ekosistem servisleri ekolojik bir yıkımın etkileri ile karşı karşıya kalmaktadır.
Küresel iklim değişikliği, insan sağlığını koruma konusundaki çabalara engel oluşturmaktadır. İklim değişikliği insan yaşamı için giderek artan bir tehdit haline gelmiştir. Küresel iklim değişikliğine bağlı olarak ortaya çıkan çok çeşitli sağlık sorunları ile gün geçtikçe daha sık karşılaşılmaya başlanmıştır. Toplum gündemine taşınmasına yönelik çabalar son zamanlarda artmıştır.
İnsan Sağlığı: Toplum & Yaşam Alanları
İklim değişikliğinin insan üzerindeki etkilerinin en yoğun yaşandığı alanlarda kent mekanlarıdır. Kent ekonomilerinde talep üzerinde büyüme, kentleşme ve nüfus artışıyla birlikte; sosyal taşıma kapasitesi aşılmakta ve koruma sistemleri zayıflamaktadır. Günümüzde ekonomik sektörlerin: aşırı su, enerji, ham madde kullanımı ekolojik tahribatı her geçen gün artmaktadır. Bu doğrultuda kentsel nüfusun temel ihtiyaçlarına (su, gıda, enerji vb.) erişimi tehdit altına girmektedir. Buna ek olarak yerleşim yerleri üzerinde iklim değişikliği etkilerinin artmasıyla birlikte insan sağlığı ve yaşam alanları üzerindeki baskı daha da artmaktadır.
Örneğin iklim değişikliğinin sonuçlarından biri olan artan sıcaklıklarla birlikte kentlerde yoğun yapılaşmış yaşam alanlarında hissedilen sıcaklıkların insan sağlığı üzerindeki hastalık yapıcı etkisini arttırmaktadır. İklim olaylarına bağlı oluşan sağlık sorunlarından bazıları: yaşlıların, solunum ve kalp rahatsızlığı olan bireylerin sıcak hava dalgalarının arttırdığı hastalık etmenlerine daha çok maruz kalması, stres, çocukluk çağı beslenme bozuklukları, sıtma, ishal olarak karşımıza çıkmaktadır İklim değişikliğinin insan sağlığı üzerinde yarattığı etkilere sağlık sektörü açısından bakıldığında ise: sağlık kuruluşları ve sağlık çalışanları da maliyetin, doluluk oranlarının, bulaşıcı hastalık risklerinin artması sebebiyle olumsuz etkilenmektedir.
İklim değişikliğinin yaşam alanları üzerinde yarattığı baskıdan da insan sağlığı faktöründe olduğu gibi en çok kırılgan nüfusun yaşadığı kendin daha dirençsiz yaşam bölgelerinin etkilendiği görülmektedir. Bu alanların kentin diğer bölgelerinden görece daha dayanıksız konutlarda yaşadığı, teknik altyapısının daha yetersiz olduğu, kentsel hizmetlere erişimde de daha kısıtlı mekanlara ve imkanlara sahip oldukları görülmektedir. İklim değişikliği sebebiyle ekstrem sıcak ve soğuk günlerin yaşanması, aşırı yağışlar ve fırtınalar bu yaşam alanlarındaki konutların daha dirençsiz hale gelmesine sebep olmaktadır. Bu kapsamda kentlerdeki yaşam alanlarının iklimle uyumlu dönüştürülmesi üzerine çalışan meslek gruplarının öncelikle kırılgan nüfusun yaşadığı alanlardan başlamak üzere konutlarda enerji verimliliği, teknik altyapının iyileştirilmesi ve yeşil altyapıya uygun dönüştürülmesi, kentteki yaşam alanları arasında homojen dağılan yeşil alanların sağlanması üzerine çalışmalara yoğunlaşması gerekmektedir. Buna ek olarak iklim değişikliğinin insan üzerindeki etkilerinin azaltılması üzerine farkındalığın artması da toplumun iklimle uyumlu dönüşümünde önem arz etmektedir. Bir konu üzerine toplum farkındalığının artmasında toplumun etik değerleri ve sosyal bilincin önemli bir etkisi vardır. Farklı toplumsal grupların iklim farkındalığını arttırmak üzerine bir araya gelmesi konunun küresel öncelikli mesele olarak ele alınması önem taşımaktadır.
İnsan Sağlığına Etkileri
İklim değişikliğinin sağlık etkileri doğrudan ya da dolaylı olarak ortaya çıkmaktadır.
Isı dalgalarının ve sellerin yoğunluğunun ve sıklığının artması ve bazı bulaşıcı hastalıkların insan sağlığını olumsuz şekilde etkileyebilir. Küresel ısınmanın bitkilerde polen dönemini uzattığını ortaya koydu.
Doğrudan etkiler arasında sıcak dalgalarına bağlı meydana gelen ölümler ve hastane başvurularında artış pek çok ülkede araştırmalarla gösterilmiştir. Aşırı ava olaylarının (seller, fırtınalar vb.) sıklığında ve şiddetinde artışlar olmuştur. Gelecekte bu tür afetlerin sıklık ve şiddetinin daha da artması beklenmektedir. Bu tür afetlere bağlı olarak ölümler, yaralanmalar, enfeksiyon hastalıklarında ve vektörlerle bulaşan hastalıklarda artış görülmekte; göçler, toplumsal sorunlar ortaya çıkmaktadır.
Dolaylı etkilerin neden olduğu sağlık sorunları arasında; vektörlerin yaşam alanlarında değişiklikler olmasına bağlı olarak sıtma, Dang ateşi, viral ensefalitlerde artış, hastalık etmenlerinin virulasında ve çoğalma hızında artışa bağlı olarak ortaya çıkan hastalıklarda artış, su ve gıda kaynaklarının azalması, çölleşme, buzulların erimesi, deniz suyunun termal genişlemesi, su kaynaklarında tuzlanma, su kaynaklarının azalması sonucunda da su ve gıda ile bulaşan hastalıklarda artış ortaya çıkmaktadır. Artan sıcaklık polen mevsiminin uzamasına ve astım gibi alerjik hastalıkların artmasına da neden olmaktadır.
İklim değişikliğinin gözle görünen zararları arasında, 2003 yılında Avrupa'da on binlerce insanı öldüren, orman yangınlarına ve ekinlerin kurumasına sebep olan, Alp dağlarındaki buzul tabakasının %10'unu eriten sıcak hava dalgası ile ısınan Meksika Körfezi'nden kuvvet alıp kıyı yerleşimlerini yerle bir eden Katrina kasırgası (2005'te) sayılabilir. 2001 yılında toplanan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli, büyük ölçüde ormansızlaşma ve ısıyı tutan karbondioksit gibi gazları üreten fosil yakıtların kullanılması yoluyla, insanların bu değişiklikte önemli rol oynadıklarına karar vermiştir.
Mercan kayalıklarının yine ısınma dolayısıyla "beyazlanması" ise hem burada barınan balıkların, hem de çeşitli ilaçlara ham madde oluşturabilecek türlerin yok olması dolayısıyla insan sağlığını tehdit etmektedir.
Daha yavaş seyreden iklim değişiklikleri de insan sağlığına zarar verebilmektedir. Son yirmi yılda ABD'de, iklime dayalı faktörlerin de etkisiyle astım vakaları dört katına çıkmıştır. Karayip adalarında yaşayanların da solunum yolu rahatsızlıkları artmıştır. Yükselen karbondioksit düzeyi ve atmosferik ısınma bitki polenlerinde ve toprak mantarlarında artışa neden olmakta ve oluşan partiküller aeroallerjenler şeklinde akciğer alveollerinin içine girmekte, bağışıklık sistemini de etkilemektedir.
1999'da New York şehrinde ortaya çıkan Batı Nil virüsünün ise, kuşları ısıran Culex pipens sivrisineğinin kuraklık dolayısıyla ortaya çıkan sığ sularda üremesine bağlı olduğu düşünülmektedir. Sıcak ve kurak 2002 yazında tüm ülkeyi kat eden hantavirüs 230 hayvan ve 138 kuş çeşidini enfekte etmiştir. Aşırı nem ve seller de, 1993'te Mississippi nehri taşkınlarında olduğu gibi, hastalıklara yol açan virüs ve toksinleri ortaya çıkarmaktadır.
Son otuz yılda biyolojik çeşitlilikte meydana gelen değişikliklerle, zararlı ve patojenleri kontrol altında tutan, avcı ve av hayvanları dengesinin değişime uğradığını saptamaktadır. Isınmayla birlikte mikropların yayılma alanı da genişlemektedir. Örneğin, İsveç'te kışların daha ılıman geçmeye başlamasıyla hastalık taşıyan kenelerin kuzeye doğru yayıldığı, ABD ve Kanada'da da benzer bir değişikliğin olabileceği saptanmıştır. Birçok hastalığın taşıyıcısı olan sivrisineklerin üremesi ısı artışlarına karşı çok hassastır. ABD'nin güneybatısında avcı hayvan nüfusunu azaltan, altı yıl süren kuraklıktan sonra 1993 yılında erken gelen şiddetli yağmurlar kemirgenlerin besini olan bol miktarda çam ağacı meyvesi ve çekirge ortaya çıkarmış, sonuçta artış gösteren beyaz ayaklı fare popülasyonu Amerika kıtasında hantavirüse bağlı hantapülmoner sendromda artışa neden olmuştur.
Ekonomi
İklim değişikliğinin etkilerinin artmasıyla ekonomi boyutunda yakın dönemde üretim biçimlerinin değişmesi söz konusu olacaktır. Değişen üretim biçimleri yeni üretim mekanları ihtiyacı doğuracak ya da mevcut mekanlar yeniden organize edilecektir. Örneğin: iklim krizinin etkilerinin artması ile yakından ilişkili olan sanayi alanları ham maddenin işlenmesinde kullanılan enerjinin kaynağı, ürünlerin işlenmesi sürecinde ortaya çıkan atıkların yerinde dönüştürülmesi, karbon ayak izinin yakın projeksiyon yıllarda kademeli olarak azaltılması ve sıfırlanması üzerine yeni mekansal ve örgütsel değişim süreçleri geçirecektir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BELİRTİLERİ
Gözlemlenen sıcaklık değişimleri
1880 ile 2012 yılları arasındaki dönemde, ortalama küresel (kara ve su) yüzey sıcaklığı, bağımsız şekilde üretilen veri kümelerine göre 0,65 °C'den 1.06 °C'ye olmak üzere 0,85 °C'lik artış gösterdi. Bununla birlikte, küresel ısınma kapsamında, yüzeye yakın atmosferdeki ortalama sıcaklık artışının, iklim sisteminde depolanan ek enerjinin 1970 yılından beri okyanuslara iletildiğinden bahsetmektedir. Bu da buzulların erimesine, kıtalar ile atmosferin ısınmasına yol açmaktadır.
Uydu sıcaklık ölçümü verilerine göre 1979'dan itibaren, alt troposferin ortalama sıcaklığı on yıl başına 0,12 ile 0,135 °C (0,216 ve 0,243 °F) arasında artış gösterdi. İklim vekilleri, 1850 öncesindeki bir veya iki bin yıllık dönemde, Orta Çağ Ilıman Dönemi ve Küçük Buz Çağı gibi bölgesel dalgalanmalara rağmen sıcaklığın görece düzenli olduğunu göstermektedir.
Aletli ölçümlerle tespit edilen sıcaklık artışı, çeZitli bağımsız bilimsel gruplar tarafından belgelenen geniş çaplı gözlemlerle de tutarlılık göstermektedir, kar ve buzla kaplı bölgelerde görülen geniş çaplı erime, okyanuslardaki ısı katkısının artışı, özgül nem artışı ve bitkilerin çiçek açması gibi ilkbaharda yaşananların daha erken yaşanması bu gözlemler arasındadır. Bu değişikliklerin tesadüf eseri olma olasılığı neredeyse sıfırdır.
Bölgesel eğilimler
18. yüzyıldaki Sanayi Devrimi ile birlikte, Dünya'nın yarımküreleri arasındaki sıcaklık farkı, kuzey yarımküredeki deniz buzulları ve karların erimesiyle birlikte artmaya başladı. 20. yüzyılın başından itibaren kutup bölgelerindeki ortalama sıcaklık, Dünya'nın diğer bölgelerine göre yaklaşık iki kat daha hızlı artmaya başladı. Kuzey yarımkürede sera gazları salınımları güney yarımküreye göre daha fazla gerçekleşirken bu durum, sera gazlarının her iki yarımkürede de yayılacak kadar uzun süre varlığını koruması sebebiyle yarımküreler arasındaki sıcaklık farkına etki etmemektedir.
Kısa süreli dalgalanmalar
Ülkeye göre 1900-2016 arasındaki sıcaklık anormallikleri. Görsel, GISTEMP verilerine dayanılarak oluşturulmuştur.
1979'dan beri karalardaki ortalama sıcaklık, okyanuslardaki ortalama sıcaklık artışının hemen hemen iki katı kadar hızlı yükseldi (on yıl başına 0,25 °C'ye karşın on yıl başına 0,13 °C). Okyanus sıcaklıklarının karaya göre daha yavaş yükselmesi, okyanusların sahip olduğu ısı kapasitesinin daha fazla olması ve buharlaşma ile daha çok ısı kaybetmesinden kaynaklanmaktadır. Okyanuslardaki ısıl durgunluk ile diğer dolaylı etkilere karşı verilen yavaş tepkiler, geçmiş değişikliklere uyum sağlanmasının yüzyıllarca sürmesine yol açmaktadır.
Küresel sıcaklık, uzun dönemli eğilimlere karşı daha baskın olan ve bunları geçici olarak maskeleyen kısa süreli dalgalanmaların bir sonucudur. Okyanus yüzeyi sıcaklığını ölçmek için kullanılan farklı yöntemler sonucu elde edilen 2015 verileri, bir önceki on yıla oranla pozitif yönde bir eğilim olduğunu göstermektedir.
En sıcak yıllar ve genel eğilim
Kaydedilen en sıcak on yedi yılın on altısı 2000'den sonra gerçekleşti. Yıl bazında bakıldığında yaşanan bu sıcaklık istatistikleri, genel eğilimlerle kıyaslandığında önemsiz kalmaktadır. Zira El Niño-Güney Salınımı gibi bazı okyanus salınımları, genel iklim değişikliği eğilimi ile hiçbir alakası olmaksızın bir yılın ortalama sıcaklığı üzerinde büyük etkilere sahiptir.