Hazangül Amirova O Günleri Hatırlayınca Canlı Yayında Ağladı
Hocalı katliamında annesi ve kardeşi vurulan, babası gözlerinin önünde yakılan Hazangül Amirova, canlı yayında gözyaşlarına boğuldu.
24 TV'de yayınlanan Sıcak Gündem programında Ardan Zentürk, Hocalı katliamının 23. yıldönümü dolayısıyla, katliamın bizzat şahidi olmuş, büyük acılar yaşamış olan Hazangül Amirova'yı ağırladı.
BABASI GÖZLERİNİN ÖNÜNDE YAKILDI
Katliam esnasında 8 yaşlarında olan ve ailesiyle birlikte Hocalı'da yaşayan Amirova, 26 Şubat günü neredeyse bütün ailesini kaybetti. Annesi ve 5 yaşındaki kardeşinin gözleri önünde vurulduğu anı canlı yayında gözyaşları içinde anlatan Hazangül Amirova, babasının ise yine gözleri önünde diri diri Ermeniler tarafından yakıldığını söyledi.
YAYINA DAHA FAZLA DEVAM EDEMEDİ
Amirova babasıyla ilgili bölümü anlatırken titreyerek ağlaması nedeniyle Ardan Zentürk tarafından stüdyo dışına çıkarıldı. Hazangül Amirova'nın hazin hikayesi ekran başındakileri derinden sarstı.
İşte Amirova'nın ağzından 26 Şubat Hocalı katliamı:
1983'te Hocalı'da doğdum. 8 yaşına kadar annem, babam, kardeşim ve biz çok mutlu yaşıyorduk. Ama bu mutluluğun bir gün sonunun geleceğini ben hiç düşünmemiştim.
O GECE GÜLLE SESİYLE UYANDIM
Gece saatleriydi. Tam saat 11'de. Biz evimizde yatmıştık. Her gün gülle seslerine, Ermenilerin atışlarına maruz kalırdık. Ama 26'sı gecesi o günlerden farklıydı. O gece yine gülle sesiyle uyandım. Ve çok korktum.
HOCALI YANIYORDU, ORMANA KAÇTIK
Babam beni sinesine basarak "korkma kızım, hiçbir şey olmayacak" dedi. Annemi, kardeşimi, ablamı herkesi dışarı çıkardı. Biz nereye gideceğimizi bilmiyorduk. Ormana kaçtık. Çünkü başka gidecek yerimiz yoktu.
Hocalı yanıyordu. Dört bir tarafımız sarılmıştı. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Herkes ormana kaçtı. Bütün Hocalı sakinleri. Kimse üzerine elbise, ayağına ayakkabı giymemişti.
GÖZLERİMİN ÖNÜNDE ANNEMİ VURDULAR
Ermeniler ormanda benim annemi vurdu. 8 yaşındaydım. Annemin vurulduğunu gördüm. 8 yaşında bir çocuğun gözleri önünde annesini öldürmek ne demek? Ben o zaman bilmiyordum ne demekti. Çünkü daha çok küçüktüm.
Ermeniler annemi vurunca onu kucakladım. Babam dedi ki "kalk kızım, biz gitmeliyiz. Burda kalırsak bizi de öldürecekler" dedi. Babam beni, kardeşimi ve ablamı ordan götürdü. Yürümeye devam ettik. Ama 26 Şubat günü o kadar soğuktu ki, o kadar kar yağmıştı ki. Beyaz karın üstü kırmızı kandı. Her yer öyleydi. Gözlerini kin bürümüştü. Herkesi öldürüyorlardı. Çocuk, yaşlı herkesi.
5 YAŞINDAKİ KARDEŞİMİ DE VURDULAR
Biz biraz daha yürüdük. Ve Ermeniler gözünü bile kırpmadan 5 yaşındaki küçük kardeşimi vurdular. Ama onun günahı neydi? Onu da bırakmak istemedim. Yine de kaçtık ama kurtulamadık onların ellerinden.
Biraz geçti, Ermeniler bizi de tuttu. Babamı beni ve 4 yaşında küçük kardeşimi. Bizi bir yere götürdüler. Gördüm ki, bir askerimizin boğazına sim takmışlar onu yolda sürüklüyorlar. Bunun ne demek olduğunu bilmiyordum.
Babamı orada bizden ayırdılar. Onu bizden başka bir yere götürdüler. Küçük kardeşim ve beni başka yere götürdüler. Bir gece kaldık. Babamı görmedim. Artık yalnızdım, korkuyordum. Herkese işkence yapıyorlardı.
Ermeni içeri girerken "beni babamın yanına götürün, babamı istiyorum" dedim. Dedi ki "birazdan seni babanın yanına götüreceğim". Biraz geçti, geldi beni götürdü. "Gel seni babanın yanına götürüyorum" dedi.
BABAMI DİRİ DİRİ YAKTILAR
Babamı ağaca sarıyorlardı. Babama yaklaştım. Kolumdan tutarak beni itelediler. Dediler ki "korkma senin babanı öldürmüyoruz. Sadece babana soru soruyoruz. Bütün Azerbaycan toprakları Ermenilerin demesini istiyoruz" dediler. Babam dedi ki "Asla! Ben hiçbir zaman öz vatanımı, öz Azerbaycanımı satmam".
Biraz geçti, ben Ermeni'nin karşısında diz çöktüm ve ona dedim ki babamı öldürmeyin.
Babamın üzerine benzin döktüler. Babamı diri diri yaktılar.