Harf Devrimi ne zaman oldu? Harf Devrimi önemi ve tarihi…
Harf Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk senelerinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından ilan edilmiştir. Harf İnkılabı sayesinde tamamen latin alfabesine geçiş yaptığımız dönem başlamıştır. Bununla beraber, Harf Devrimi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 5'inci yıl dönümünün ardından 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Türk harflerinin kabulü hakkında teklif edilen kanunun kabul edilmesi ve yeni Türk Alfabesinin geliştirilip benimsenmesi sürecidir. Peki, harf inkılabı ne zaman ilan edildi?
Harf İnkılabı, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun 5'inci yıl dönümünün ardından 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Türk harflerinin kabulü hakkında teklif edilen kanunun kabul edilmesi ve yeni Türk Alfabesinin geliştirilip benimsendiği süreçtir. Harf Devrimi'ni başlatan yasanın kabulü ile Osmanlı Alfabesi adı verilen ve Arap harfleri kullanılarak oluşturulan alfabenin kullanımı sona erdi ve yerine Latin Alfabesi temel alınan Türk Alfabesi kullanılmaya başlanmıştır. Harf Devrimi nedir? Harf İnkılabı ne zaman oldu? Harf Devrimi tarihi ve önemi nedir? Detaylar haberimizdedir…
HARF DEVRİMİ TARİHİ
Harf Devrimi, Türkiye'de 1 Kasım 1928 tarihinde 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun'un kabul edilmesi ve yeni alfabenin yerleştirilmesi sürecine genel olarak verilen isimdir. Kanun, 3 Kasım 1928 günü Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasanın kabulüyle o güne kadar kullanılan Arap harfleri esaslı Osmanlı alfabesinin resmiyeti son buldu ve Latin harflerini esas alan Türk alfabesi yürürlüğe konulmuştur.
HARF DEVRİMİ NE ZAMAN OLDU?
Harf İnkılabı, 1 Kasım 1928 tarihinde Yeni Türk harflerinin kabulü ve tatbiki ile ilgili kanunun kabul edilmesi ve Yeni Türk Alfabesinin geliştirilip benimsenmesi bir dönemdir. Bu yasanın kabulü ile Osmanlı Alfabesinin kullanımı sona ermiştir. Yerine ise latin alfabesi esas alınan Türk Alfabesi kullanılmaya başlanmıştır. Türk Alfabesinin içeriği latin harflerini kullanan diğer ülkelerin alfabeleri ile birebir aynı değildir. Türkçe'deki "ş,ı,i,ğ,ç" harflerini tam olarak karşılayamadığı için Türk Alfabesinde bu harfler yer almıştır. Bununla beraber, Türk alfabesindeki harflerin Osmanlı Alfabesinin güncellenmesini talep edenler, bu alfabenin Türkçedeki ünlü sesleri ifade etmede yetersiz kaldığını söylüyordu. Bu nedenle kaynaklanan yazım sorunlarıyla basılan kitapların artmasıyla beraber daha çok karşılaşıldı. 1870'li yıllarda başlayan Türkçe Sözlük çalışmaları da bu konuları daha çok tartışılır hale getirmiştir. Okunuşu ile Batı dillerindeki harflerin okunuşunu da değişiklik gösterdiğini belirtiliyor.
HARF DEVRİMİ NEDENLERİ
Harf Devriminin en önemli nedenlerinden biri Arap harflerinin Türkçeye uygun olmadığı düşüncesidir. Osmanlı yazısının düzeltilmesini isteyen lerin başlıca gerekçesi, bu yazının Türkçenin ünlü seslerini ifade etmekte yetersiz kalmasıydı.
Arap alfabesinin Türkçeye uygun olmadığına ilişkin görüşler tarih boyunca pek çok insan tarafından dile getirilmiş ve alfabede en azından bir revizyon yapılması gerektiği dile getirilmiştir. Arap alfabesinin yetersizliğini ilk dile getiren lerden biri Katip Çelebi'dir.Tanzimat döneminde ise Ahmet Cevdet Paşa, Arap harfleriyle gösterilmeyen sesler için yeni bir yazım yolu aranması gerektiğini belirtir.
1851'de Münif Paşa Arap harfleri ile okuyup yazmanın zor olduğunu, halkın eğitiminin yapılamadığını bu nedenle alfabenin düzeltilmesi gerektiğini söylemiştir. Şinasi, Namık Kemal, Ali Suavi, Yenişehirli Avni, Ziya Gökalp, Şemsettin Sami, Ebüzziya Tevfik, Feraizcizade Mehmet Şakir, Ispartalı Hakkı Bey gibi aydınlar da alfabenin sorunları hakkında görüşlerini dile getirmişlerdir.
Enver Paşa, gibi siyasi isimlerin de alfabe konusunda girişimleri olması ortada bir sorun olduğuna ve bir çözüm arayışı içinde olduğuna bir kanıttır. Latin alfabesi ya da başka bir alfabenin getirilmesi mi yoksa var olan alfabede bir revizyon yapılması mı gerektiği konusunda farklı fikirler olsa da Arap alfabesinin Türkçeye olan uyumsuzluğu ve sorunları olduğu konusunda çoğu kişi ortak görüşe sahipti. Bu görüşler Cumhuriyetten sonra da devam etmiş ve harf devrimine temel olmuştur.
Bu sorundan doğan imla kargaşası, yazılı basının ve resmi okul kitaplarının yaygınlaşması ile daha çok hissedildi. 1870'lerden itibaren Türkçenin standart bir sözlüğünü oluşturma çalışmaları da imla konusunu gündeme getirmiştir.
Bir diğer gerekçe bu alfabenin sorunları nedeniyle halkın eğitimine sekte vurduğu ve halkı cahil bıraktığı düşüncesidir.
HARF DEVRİMİ İLE İLGİLİ SÖZLER
Kültür ve bilim işlerimiz üzerine ulusça gönüllerimizin titrediğini! bilirsiniz. Bu işlerin basında da Türk tarihini doğru temeller üzerine kurmak; öz Türk diline değeri olan genişliği vermek için candan çalışmakta olduğunu söylemeliyim. Bu çalışmaların göz kamaştırıcı verimlere ereceğine şimdiden inanabilirsiniz.
Her şeyden önce bu gelişmenin yapı taşı olan işe değinmek isterim. Her araçtan önce büyük Türk ulusuna onun bütün emeklerini kısırlaştıran çorak bir yol dışında, kolay bir okuma-yazma anahtarı da vermek gerekir.
Büyük Türk ulusu bilgisizlikten, az emekle kısa yoldan ancak kendi ve soylu diline kolayca uyan böyle bir araçla sıyrılabilir. Bu okuma-yazma anahtarı ancak Latin kökünden alınan Türk alfabesidir.
Küçük bir deneme, bu Türk harflerinin, Türk diline ne kadar uygun olduğunu, kentte ve köyde yaşı ilerlemiş Türk çocuklarının ne kadar kolay okuyup yazmalarıyla güneş gibi ortaya çıkarmıştır. TBMM'nin kararıyla, Türk harflerinin yasalaştırılması bu yurdun yükselme savaşında başlı başına bir geçit olacaktır.
İlerlemiş uluslar topluluğuna aydın, yetişkin bir ulusun dili olarak er geç girecek Türkçeye bu yeni canlılığı kazandıracak olan üçüncü Büyük Millet Meclisi yalnız sonu gelmez Türk tarihinde değil, bütün insanlık tarihinde seçkin bir yer tutacaktır.
Türk dilinin kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğe kavuşması için, bütün devlet teşkilatımızın dikkatli, ilgili olmasını dileriz.
Dil Kurumu, en güzel ve feyizli bir iş olarak türlü bilimlere ait Türkçe terimleri tespit etmiş ve bu suretle dilimiz yabancı dillerin etkisinden (bilgi yelpazesi.net) kurtulma yolunda esaslı adım atmıştır.
Türk dili, dillerin en zenginlerinden biridir, yeter ki dil bilinçle işlensin. Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtaracaktır.