Feza Gürsey kimdir? Feza Gürsey hayatı ve biyografisi!
Son zamanlarda internet üzerinde araştırılan isimlerden bir tanesi Feza Gürsey oluyor ve vatandaşlar tarafından Feza Gürsey kimdir? Sorusu araştırılıyor. Peki, Feza Gürsey kimdir? Feza Gürsey kaç yaşında, nereli? Feza Gürsey hayatı ve biyografisi!
Feza Gürsey kimdir? Sorusu, son günlerde gündemde yer alan sorular arasında bulunuyor ve internet üzerinde sık sık araştırılıyor. Bu haberimiz içerisinde hakkında birçok detay merak edilen Feza Gürsey kimdir? Ve Feza Gürsey kaç yaşında, ne iş yapıyor? Sorularını yanıtladık. Feza Gürsey kimdir? Feza Gürsey kaç yaşında, nereli? Feza Gürsey hayatı ve biyografisi!
FEZA GÜRSEY KİMDİR?
7 Nisan 1921'de İstanbul'da Remziye Hisar (1902-1992) ve Reşit Süreyya Gürsey'in (1889-1962) ilk çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Reşit Süreyya Gürsey, tıp doktoru, fizikçi ve öğretmen olmasının yanı sıra bilime ve sanata büyük ilgisi olan bir aydındır. Annesi Remziye Hisar, Darülfünun'da fen okuyan ilk kız öğrencilerinden olup Avrupa'da kadınların pek azının kariyer yapabildiği bir dönemde Sorbonne'da kimya doktorası yapmayı başarmış bir bilim insanıdır. Remziye Hisar, cumhuriyet dönemi Türkiyesinde çağdaş bilimin öncülerindendir ve kimya mesleğinin Türkiye'deki ilk kadın öncüsü olarak kabul edilir.
Feza Gürsey, İstanbul Anadoluhisarı'nda, Remziye Hanım'ın Otağtepe'deki aile evinde doğmuştur. İlkokula Paris'te Jeanne d'Arc okulunda başlamış ve öğretmenlerinin hayranlığını kazanmıştır. Kız kardeşi Deha Gürsey Owen'ın anlattığı üzere, öğretmeni Madam Denizot, her şeyi çabucak öğrendiği için Feza Gürsey'i çok seviyor, onu yanından ayırmıyormuş.
Feza Gürsey, fizik okumaya lise yıllarında karar vermiştir. Galatasaray Lisesini 1940 yılında birincilikle bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi öğrencisi olmuş, 1944 yılında Fizik-Matematik bölümünden de birincilik ile mezun olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığı sınavını kazanarak İngiltere Imperial College'a gitmeye hak kazanmış, burada 1945-1950 yılları arasında Prof. Dr. H. Jones'un danışmanlığı altında doktora çalışmalarını yapmıştır. Bu dönem içerisinde "Tek boyutlu bir istatistiksel sistem" ve "İki bileşenli dalga denklemleri üzerine" başlıklı iki önemli makale yayımlamıştır. 1951-1957 yılları arasında Cahit Arf'ın desteği ile İstanbul Üniversitesi Tatbiki Matematik Kürsüsüne asistan olarak tayin edilmiştir. 1953 yılında "Spinli elektronların klasik ve dalga mekaniği" adlı tezi ile doçent unvanını almış, bir yıl sonra Tatbiki Matematik Kürsüsüne doçent olarak atanmıştır.
1952 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi asistanlarından Suha Pamir ile evlenmiş ve 1954 yılında Suha ve Feza çiftinin tek çocukları Yusuf dünyaya gelmiştir. 1957-1961 yılları arasında, eşi ve oğlu ile birlikte Atom Enerjisi Komisyonunun bursu ile ABD'de Brookhaven Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı'nda bulunmuştur. Bu dönemde Brookhaven Ulusal Hızlandırıcı Laboratuvarı, Princeton İleri Çalışmalar Enstitüsü ve Columbia Üniversitesinde fizik dünyasında en ileri seviyede çalışma yapanlar ile birlikte çeşitli çalışmalar yapmıştır. Feza Gürsey'in bu çevrede adını duyuran ilk çalışması yük bağımsızlığı ve Baryon korunumu ile Pauli Transformasyonu'nun ilgisini gösteren makalesidir.[7] Wolfgang Pauli ünlü Rus fizikçisi Landau'ya yazdığı mektupta[8] ilgisini çeken bu makaleden bahsetmekte ve Heisenberg ile çalışmalarında bu simetriyi kendi spinor modellerinde kullanmayı düşündüğünü söylemektedir.
1961 yılında Türkiye'ye dönen Gürsey, 1974 yılına kadar Prof. Dr. Erdal İnönü'nün ısrarları ve uğraşları sonucunda Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Teorik Fizik Bölümünde profesör olarak çalışmıştır. Bu dönem içinde Türkiye'de teorik fizik alanında yapılan çalışmaları canlandırmaya çalışmıştır. Princeton ve Yale üniversitesinden ünlü fizikçileri ODTÜ'ye davet ederek birçok konferansın düzenlenmesini sağlamıştır. 1968 yılında TÜBİTAK Bilim Ödülü'nü almıştır.
1965-1974 yılları arasında Yale Üniversitesinin Teorik Fizik Bölümüne teklifi üzerine ODTÜ'deki görevinden ayrılmak istemeyen Gürsey, Yale Üniversitesinde konuk profesörlük görevini kabul etmiş ve ODTÜ-Yale üniversiteleri arasında dönüşümlü olarak lineer olmayan kiral modeller, konform simetri, genel görelilik üzerinde çalışmalarını sürdürmüştür.
1974 yılında Feza Gürsey'in Yale Üniversitesi Fizik Bölümündeki profesörlüğü daimî hâle gelmiş, izni kaldırılmış ve ODTÜ'den ayrılmak zorunda bırakılmıştır.
Feza Gürsey 1971 yılından 1991 yılındaki emekliliğine kadar Yale Üniversitesi Fizik Bölümünde çalışmıştır. 19 Ocak 1977'de temel parçacık fiziğine yaptığı katkılardan dolayı Sheldon Glashow ile birlikte Oppenheimer Ödülü'nü aldı. Ödül için kendisini tebrik eden öğrencilerine "Ödül, Yale ile Harvard arasında paylaşıldı. İsterdim ki, ODTÜ ve Harvard arasında paylaşıldı desinler" demiştir.
1991 yılındaki emekliliğinden sonra Türkiye'ye dönmüş, Boğaziçi Üniversitesinin davetini kabul ederek Fizik bölümündeki odasına yerleşmiştir. Bu sene içerisinde yakalandığı prostat kanseri nedeni ile 13 Nisan 1992'de Yale Üniversitesinin hastanesinde ölmüştür. Naaşı Anadoluhisarı'nda aile mezarlığına defnedilmiştir.
1993 yılında Ankara'da Altınpark'ta hizmete açılan bilim merkezine kendisinin adı verilmiştir.