Celal Bayar kimdir? 3. Cumhurbaşkanı'nın ölümünün üzerinden 33 yıl geçti!
Celal Bayar, ülkemizin asker kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanı, bundan tam 33 yıl önce hayatını kaybetti. Aynı zamanda kendisi Atatürk'ün son başbakanıdır. 27 Mayıs darbesinde hakkında idam kararı çıkan Celal Bayar'ın hayatına dair bilgileri haberimizde topladık. Peki, Celal Bayar kimdir?
Türkiye Cumhuriyeti'nin 3. Cumhurbaşkanı olan Celal Bayar'ın bugün vefatının 33. yılı. Tek partili dönemde önce başbakanlık, son cumhurbaşkanlığı yapan Celal Bayar, Adnan Menderes ile aynı kaderi paylaşmış ve 27 Mayıs 1960 darbesinde idam cezası almıştı. Mustafa Kemal Atatürk'ün son başbakanı olan Celal Bayar, asker kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanıdır aynı zamanda. Peki, Celal Bayar kimdir?
CELAL BAYAR KİMDİR?
Celal Bayar, 16 Mayıs 1883'de Gemlik'te doğdu. İlmiye sınıfına mensup bir fıkıh bilgini olan babası Abdullah Fehmi Efendi, 93 Harbi'nden sonra, bugün Bulgaristan sınırları içindeki Plevne şehrinden, Gemlik yakınlarındaki Umurbey köyüne göç etmişti.
İlk ve ortaöğrenimini babasının yanında gören Bayar'ın çocukluğu ve ilk gençlik dönemi ailesinin yerleştiği Bursa'da geçti. Gemlik mahkeme kalemi ve Reji İdaresi'nde stajyer memur olarak çalıştı. Bursa'da açılan Ziraat Bankası veznedarlığı sınavını kazandı. Bankada veznedar olarak çalışırken, Fransız papazlar yönetimindeki Collège Français de l'Assomption'da Fransızca kurslarına devam etti. İpekböcekçiliği eğitimi veren Darüllâlim-i Harir (İpek Meslek Okulu) kurslarını izledi. 1905 yılında Deutsche Orient Bank'ın imtihanını kazanarak, burada kısa zamanda imza sahibi oldu. 1903'te, İnegöl'ün yerlilerinden ve eşrafından Refet Bey'in kızı Reşide Bayar ile evlendi, bu evlilikten Refii (1904-1941), Turgut (1911-1983), Nilüfer Gürsoy (1921-) adlarında üç çocuğu oldu.
Dayısının etkisiyle siyasetle ilgilenmeye başladı. 1907'de İttihat ve Terakki'nin Bursa'daki gizli kolu olan "Küme" adlı örgüte girdi. II. Meşrutiyet'in ilanından (1908) sonra, İttihat ve Terakki'yi Anadolu'da örgütlendirme politikası çerçevesinde Bursa'da bir şube açıldı, bu cemiyetin Bursa şubesinin önce rehber muavini, sonra da rehberi oldu.
31 Mart Olayı (1909) başlayınca Hareket Ordusu'na katılmak üzere, Bursalı İttihatçılardan bir gönüllü birliği oluşturdu. Mudanya'ya kadar gittiyse de, ayaklanma bastırıldığından İstanbul'a gitmesine gerek kalmadı. İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin fırka (parti) konumunu alması üzerine, Bursa sorumlu yazmanlığına (kâtib-i mesul) atandı. Aynı görevle 1911'de İzmir'e gönderildi.
ALTAYSPOR'UN KURULMASINA ÖNCÜ OLDU!
Celal Bayar'ın, spor yapan Altaylı gençleri İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne katmak için gösterdiği çabanının sonucunda 1914 yılının 16 Ocak tarihinde Altay fiilen kuruldu. Celal Bayar, o dönem Şark İdadisi'nde faaliyet gösteren Altay'ın kuruluşu için para yardımında da bulunarak Altay'ın güçlenmesini sağladı.
İZMİR İŞGALİNE KARŞI DİRENİŞÇİLERİ TOPLAMASI
I. Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu'nun yenilgisiyle son bulup İttihat ve Terakki iktidardan uzaklaştırılıp, bu partinin yöneticilerine karşı soruşturma ve suçlamalar başlayınca, savaş suçlusu olarak İzmir Sıkıyönetim Mahkemesi'nde yargılandı ve aklandı.
1918'de mütareke döneminde İzmir Redd-i İlhak Cemiyeti ve İzmir Müdafaa-i Hukuku Osmaniye Cemiyeti'nin kuruluşuna katıldı.
İstanbul'da İtilafçı hükümetler işbaşına geçtiğinde, adı bir kez daha tutuklanacaklar listesine girince ve İzmir'in işgali tehlikesi belirince, arkadaşı jandarma yüzbaşısı Sarı Edip Efe ile birlikte İzmir'den kaçıp dağlara çekildi, Gökçen Efe'ye sığındı. Galip Hoca takma adıyla, zeybek ve köy hocası kılığında köy köy dolaşarak işgale karşı propaganda yaptı. İzmir'in işgalinden sonra, Söke yöresindeki ulusal direnişçilerle iş birliği yaptı. Direnişçiler safında Yunan işgaline karşı Aydın'ın geri alınması mücadelesine katıldı. Denizli cephesinde Demirci Mehmet Efe'ye danışman oldu. Balıkesir Kongresi kararıyla Akhisar cephesi alay komutanlığına getirildi.
1920'de Osmanlı Meclis-i Mebusanı'na Saruhan Sancağı (Manisa) mebusu seçildi.
İstanbul işgal edilince (16 Mart 1920) gizlice Bursa'ya geçti. Ankara'ya geçmeyi planlarken isyancı Anzavur kuvvetleri Bursa'ya doğru harekete geçti. Fakat Mustafa Kemal Paşa Celal Bayar'dan bir süre Bursa'da kalarak buradaki Kuva-yı Milliye örgütüyle iş birliği yapmasını istedi.
8 Mayıs 1920'de Ankara'ya geçerek, I. dönem TBMM'ye Bursa mebusu olarak katıldı. Meclis'te eski İttihatçılarla iş birliği yapmayarak Mustafa Kemal Paşa'nın yakın çevresine girdi.
İSTİKLAL MADALYASI KAZANDI!
1921-1922 yılları arasında iktisat vekili olarak görev yaptı. 1922'de Lozan Konferansı'na gönderilen ilk kurula danışman olarak katıldı. Aynı yıl bir süre hariciye vekilliğine vekâlet etti. 1923 seçimlerinde, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk grubu adayı olarak 2. TBMM'ye İzmir Milletvekili olarak girdi. Türk Kurtuluş Savaşı'nda göstermiş olduğu üstün hizmetler dolayısıyla kırmızı-yeşil şeritli İstiklal Madalyası ile taltif edildi.
TÜRKİYE İŞ BANKASI'NIN KURULUŞU
Cumhuriyet'in ilanından sonra, Mart 1924'te Mübadele, İmar ve İskân vekilliğine atandı. Temmuz 1924'te bu görevden istifa etti. Aynı yıl Mustafa Kemal tarafından yeni bir ulusal banka kurmakla görevlendirildi. 26 Ağustos 1924'te ulusal ekonomi politikasının temel taşlarından olan ve Türkiye'nin ekonomik yaşamında belirleyici bir rol oynayan Türkiye İş Bankası'nı kurdu ve 1932'ye değin genel müdürlüğüne yaptı.
İSMET İNÖNÜ'NÜN İSTİFASI VE BAŞBAKAN OLUŞU
1932'de iktisat vekilliğine getirilen ve 1937'ye değin bu görevde kalan Bayar, devletçiliğin de önde gelen uygulayıcılarından oldu. Ama "İş Bankası çevresi"nin baş temsilcisi olarak, daha katı bir devletçilikten yana olan İsmet Paşa çevresiyle tam olarak anlaştığı söylenemez.
İsmet İnönü, bazı konularda Atatürk'le anlaşmazlığa düşerek başbakanlıktan istifa edince, 1 Kasım 1937'de Bayar bu göreve getirildi.
Atatürk'ün ölümünden (10 Kasım 1938) sonra cumhurbaşkanı seçilen İnönü'nün yeniden başbakanlığa atadığı Bayar'ın bu görevi kısa sürdü, Ocak 1939'da istifa ederek başbakanlıktan ayrıldı.
CHP'DEN AYRILIP DEMOKRAT PARTİ'Yİ KURDU
1943'ten sonra hükümete karşı ılımlı muhalif bir tutum takındı. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) yönetimine karşı muhalefet, 1945 yılı Bütçe Kanunu'nun oylanması sırasında su yüzüne çıktı; 29 Mayıs 1945 günü, Şükrü Saraçoğlu Hükümetinin 1945 yılının yedi aylık bütçesi için yapılan oylamada Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü, Refik Koraltan ve Emin Sazak'la birlikte bütçeye red oyu verdi, ardından, aynı gün içinde yapılan güven oylamasında hükümete güvensizlik oyu verenler arasında yer aldı.
Parti içi muhalefet 7 Haziran 1945'te Bayar, Menderes, Koraltan ve Köprülü'nün CHP Meclis Grubu başkanlığına "Dörtlü Takrir" diye bilinen "Parti tüzüğü ve bazı kanunlarda tadilat" isteyen bir önerge vermesiyle iyice belirginleşti. Ülkede ve partide siyasal liberalleşme isteyen bu önerge, CHP grubunda, imza sahiplerinin dışındaki üyelerce oybirliğiyle reddedildi. Ardından, önce 21 Eylül 1945 günü CHP Divanı oybirliğiyle Dörtlü Takrir'i verenlerden Köprülü ve Menderes'i, kısa süre sonra da Koraltan'ı partiden ihraç etti. Bayar, Eylül 1945'te milletvekilliğinden, Aralık 1945'te de CHP'den istifa etti. 7 Ocak 1946'da bu üç arkadaşıyla birlikte Demokrat Parti'yi (DP) kurdu ve partinin genel başkanlığına seçildi.
DP 1946 seçimlerinde CHP'ye karşı görece bir başarı elde ederek 62 milletvekili çıkardı. Bayar da İstanbul'dan milletvekili seçildi. 1946-1950 yılları arasında, ana muhalefet partisi lideri olarak eski partisi CHP'ye karşı zaman zaman sertleşen bir muhalefet yürüttü. DP'nin Ocak 1947'deki ilk kongresinde Bayar, Seçim Kanunu'nun değiştirilmesini, aynı kişinin hem cumhurbaşkanı hem parti başkanı olamamasını, antidemokratik yasaların kaldırılmasını istedi. Ama CHP'ye karşı muhalefetin dozu konusunda, DP içindeki ılımlılar arasında yer aldı. "Aşırılar" daha sonra partiden ayrılarak, Millet Partisi'ni kurdular. DP tek parti döneminin etkin laiklik politikasından hoşnutsuzluk duyan dinci çevrelerce desteklenmekle birlikte, Bayar'ın "Atatürkçü" kişiliği bu partinin laikliğe bağlılığı konusunda güvence olarak görülüyordu.
CUMHURBAŞKANI OLUŞU
1950 seçimlerinde oyların yüzde 53'ünü alan DP büyük bir seçim başarısı elde ederek tek başına iktidara geldi. Cumhuriyet döneminde iktidarın ilk kez el değiştirdiği seçimlerden sonra Celal Bayar, 22 Mayıs 1950'de cumhurbaşkanı seçildi ve DP genel başkanlığından çekildi. 1954 ve 1957 seçimleri sonunda da yeniden cumhurbaşkanı oldu ve 27 Mayıs Darbesi'ne (1960) kadar bu görevde kaldı. Türkiye'nin üçüncü cumhurbaşkanı olan Bayar, Cumhuriyet'in asker kökenli olmayan ilk cumhurbaşkanıdır.
DP döneminde Batı blokuyla ilişkiler sıklaştırıldı, Türkiye Kore Savaşı'na ve NATO'ya katıldı. Bu temelde birçok dış gezi de yapan Bayar, 1954'te, ABD'ye resmî bir ziyarette bulunan ilk Türkiye Cumhurbaşkanı oldu.
27 MAYIS DARBESİ VE İNTİHARA KALKIŞMASI
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi DP iktidarını devirdi. Bayar, darbe sabahı Çankaya Köşkü'nde kendisini teslim almaya gelen subaylara karşı önce direnmeye çalıştı, sonra da ceketinin cebindeki tabancayı şakağına dayayarak intihar girişiminde bulundu. Ancak 77 yaşındaki Bayar'dan daha atik davranan askerler tabancayı elinden almayı başardılar.
İDAM CEZASI VERİLMESİ
Bayar öbür DP yöneticileriyle birlikte tutuklandı, "vatana ihanet" ve "anayasayı ihlal" suçlamasıyla Yassıada'da, Yüksek Adalet Divanı'nda yargılandı. Yassıada'da tutuklu olduğu sırada, 25 Eylül 1960'ta, Düşükler Yassıada'da filmine tepki göstererek bel kemeriyle intihara teşebbüs etti ancak kurtarıldı. 15 Eylül 1961'de idama mahkûm edildi. Hüküm verildiği zaman 78 yaşında olan Bayar'ın cezası Millî Birlik Komitesi tarafından yaşam boyu hapse çevrildi ve Yassıada'dan Kayseri Cezaevi'ne nakledildi.
CEVDET SUNAY TARAFINDAN AFFEDİLMESİ
Sağlığı nedeniyle bir dönem affı gündeme geldi. Cezası 6 aylık bir süre için ertelendi ve 22 Mart 1963'te tahliye edildi. Tahliyesi sonrasındaki coşkulu karşılama büyük tepkilere neden oldu. VeAdalet Partisi (AP) Binasının, Bayar'ın yerleştiği evin ve Yeni İstanbul gazetesi'nin taşlanmasına kadar gitti. Bu gelişmelerden sonra 28 Mart'ta Bayar'ın cezasının ertelenmesi ile ilgili karar kaldırıldı. Bu tarihten itibaren 6 ay Ankara Hastanesi'nde gözetim altında kaldıktan sonra, sağlık durumunda herhangi bir değişiklik olmamasına rağmen tekrar Kayseri Cezaevi'ne gönderildi (5 Ekim 1963).
Sağlık nedeniyle serbest bırakıldığı 8 Kasım 1964'e değin Kayseri Cezaevi'nde kaldı. 8 Temmuz 1966'da da hakkında verilen adli tıp raporuyla dönemin cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından, Anayasa'nın 97. maddesinde yazılı sebeplere dayanılarak affedildi. Adalet Partisi hükümetinin 8 Ağustos 1966'da çıkardığı yeni bir af yasasıyla, ömür boyu hapis cezasına çarptırılanlar da dahil olmak üzere eski DP'lilerin tümü özgürlüklerine kavuştular.
İSMET İNÖNÜ İLE BULUŞMASI VE ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ
14 Mayıs 1969'da siyasal hasmı İsmet İnönü ile tarihi buluşma gerçekleştirerek eski DP'lilerin siyasi haklarının geri almaları için gereken anayasa değişikliği konusunda CHP'nin desteğini sağladı. İnönü'nün yardımlarıyla Anayasa değişikliği TBMM'de onaylandı. Fakat seçimlerden sonraya ertelendi.
14 Kasım 1969 günü Türkiye İşçi Partisi, kanun değişikliğinin usul yönünden iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. Mahkeme başvuruyu haklı bularak, 16 Haziran 1970'te anayasa değişikliğini iptal etti.
DEMOKRAT PARTİ'NİN KURULUŞU
Aralık 1970'te Demokratik Parti'yi kurdular. Bayar, kurucuları arasında kızının da yer aldığı Demokratik Parti'yi destekledi. Bu partinin seçim kampanyalarına katıldı.
Cezaları bağışlanan Bayar, 1961 Anayasası'na göre, eski cumhurbaşkanı olarak, Cumhuriyet Senatosu'nun doğal üyesi sayılıyordu. AP'li senato başkanı Tekin Arıburun'un, Senato'ya katılması yolundaki çağrısını, doğal üyeliğe karşı olduğu savıyla geri çevirdi (28 Nisan 1974).
Affın gerçekleşmesinden sonra Demokratik Parti'lilerden büyükçe bir grubun AP'ye dönmesi üzerine, Bayar da 1975 Senato kısmi seçimlerinde yeniden Adalet Partisi'ni destekledi; Bursa'da yapılan AP mitinginde, Süleyman Demirel ile birlikte kürsüye çıkarak konuştu. Bu dönemde sağ siyasal güçler açısından birleştirici bir simge sayıldı. 12 Eylül Darbe yönetimini ve 1982 Anayasası'nı destekledi.
ÖLÜMÜ
Uzunca süre yaşadığı konjestif kalp yetmezliği nedeniyle kaldırılığı İstanbul Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi'nde (bugün Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesi) 22 Ağustos 1986'da 103 yaşında yaşamını kaybetti. Öldüğünde, dünyanın en yaşlı politikacısıydı. Cenazesi 28 Ağustos 1986'da Ankara'da yapılan 7.Cumhurbaşkanı Kenan Evrenin katıldığı devlet töreninden sonra, ertesi gün doğum yeri olan Umurbey'de toprağa verildi.