Haberler
CHP lideri Özel'den çok konuşulacak Öcalan iddiası: Bir günde izin çıkaracak

Özel'den bomba Öcalan iddiası

Yenidoğan Çetesi davasında Başhekim Fetin Rüştü Yıldız, Fırat Sarı'ya para ödediklerini itiraf etti

Sanık sandalyesine oturan başhekimden Fırat Sarı'yı zora sokacak itiraf

Bahçeli'nin çağrısı sonrası DEM Parti Öcalan'la görüşmek için yazılı başvuru yaptı

Bahçeli'nin Öcalan çağrısı sonrası DEM Parti ilk adımı attı

'Ahmet Özer' tartışması tansiyonu yükseltti, İmamoğlu çileden çıktı

İBB Meclisi'nde tansiyon yükseldi, İmamoğlu çileden çıktı

Cahit Külebi şiirleri - En güzel kısa Cahit Külebi şiirleri

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Şiir, hatıra ve deneme alanlarında eserler kaleme alan ve Türk edebiyatının 2. Dünya Savaşı içinde gelişen canlı döneminde eserler ortaya koyan Cahit Külebi, vefatının üzerinden 24. yılında anılıyor. İşte en güzel kısa Cahit Külebi şiirleri

Türk edebiyatına birçok eser bırakan Cahit Külebi şiirleri , şiir anlayışı ve eserleri hakkında merak edilenler...

CAHİT KÜLEBİ ŞİİRLERİ

En güzel 15 Cahit Külebi şiiri

1. Dost..

Bir gece habersiz bize gel

Merdivenler gıcırdamasın

Öyle yorgunum ki hiç sorma

Sen halimden anlarsın

Sabahlara kadar oturup konuşalım

Kimse duymasın

Mavi bir gökyüzümüz olsun kanatlarımız

Dokunarak uçalım.

insanlardan buz gibi soğudum,

işte yalnız sen varsın

Öyle halsizim ki hiç sorma

Anlarsın.


2. Hikaye

Senin dudakların pembe

Ellerin beyaz,

Al tut ellerimi bebek

Tut biraz!

Benim doğduğum köylerde

Ceviz ağaçları yoktu,

Ben bu yüzden serinliğe hasretim

Okşa biraz!

Benim doğduğum köylerde

Buğday tarlaları yoktu,

Dağıt saçlarını bebek

Savur biraz!

Benim doğduğum köyleri

Akşamları eşkıyalar basardı.

Ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem

Konuş biraz!

Benim doğduğum köylerde

Kuzey rüzgârları eserdi,

Ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır

Öp biraz!

Sen Türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!

Benim doğduğum köyler de güzeldi,

Sen de anlat doğduğun yerleri,

Anlat biraz!


3. Gel Seninle Resim Yapalım

Gel seninle resim yapalım

Bir yüz çizelim ince,

Küçük nezleli bir burun

Ve gözler zeytin iriliğinde.

Sonra bir gelincik, ince bir boyun,

Soyulmuş bademden daha ak bir ten,

Öyle bir yüz ki seher vakti

Mutluluk estirsin güneş doğarken

Ve saçları çizelim, bulutlar,

Türküler, masallar gibi,

Hepsinin üztüne sonra

Kocaman bir insan yüreği.

Öyle bir yürek ki sevgiyle

Arkadaşlıkla, mutlulukla dolsun,

İsterse ondan sonra

Bütün şairler ölsün.


4. Sevda

Bildim ki yalnız nasibim sen,

Ekmeğim senden gelirmiş

İnsan uyuyabilirmiş

izin verirsen.

Dolaşamıyorum sokakta

Rüzgarlarla serinlenemiyorum

Esneyip gerinemiyorum

Upuzun yatamıyorum parkda

Bir mavi balon mudur bu yaz

İçi sevda dolu yolculuk

Kurtar beni artık ey çocuk

Dişleri papatyadan beyaz


5. Umut

Yorgunsun uzaklardan gelmişsin

Yitirmişsin ne varsa birer birer.

Bir sağlık,bir sevinç,bir umut

Onlar da nerdeyse gitti, gider.

Dost bildiğin insanların yüzleri

Aynalar gibi kapkara.

Suyu mu çekilmiş bulutların

Dönmüşsün kuruyan ırmaklara.

Taşlara düşen saat gibi

Ne artı ne eksi.

Bir sağlık, bir sevinç,

bir umut hikaye hepsi...


6. Ölümlü İnsanlar İçin

Hepiniz öleceksiniz!

Tanrı katına çıkacaksınız utanmadan!

Ruhlarınız koyup kaçacak sizi!

Topraklara gömüleceksiniz.

Kurtlar, böcekler, solucanlar

Sevinçle saldıracak üstünüze.

Elleriniz bomboş kalacak,

Kimse bakmayacak resminize.

Sevilmiş kadınların hayali

Dumanlar gibi dağılacak;

Faydaydı, şöhretti, merhametti

Semtinize uğramayacak.

Gözleriniz yok artık!

Dünyamızı göremeyeceksiniz!

Okşamak, gülmek, konuşmak

Yok olmuş bir selde yüzeceksiniz,

Yavaş yavaş çürüyeceksiniz.

7. Zerda li Ağacı

Havalar güzel gidiyor

Sen de çiçek açtın erkenden

Küçük zerdali ağacım,

Aklın ermeden.

Bak kurt gibi kalın yapılı

Görmüş geçirmiş ağaçlara

Küçük zerdali ağacım,

Pişman olursun sonra.

Şimdi okşar da hafif hafif

Bir gün yerden yere çalar rüzgâr

Küçük zerdali ağacım,

Bakma güzel gitsin havalar.

Sallansın dalların çocuklar gibi

Bakma güneş ısıtsın varsın

Küçük zerdali ağacım,

Sonra donarsın.

Zemheride bahar mı olur

Akşamları seyret anlarsın

Sakın erkenden çiçek açma

Küçük zerdali ağacım.


8. Güzelleme!!

Evinizin önünde dolaşsam

Seni bulamazdım,

Sen gözlerinde bahçeler olan

Şimdi evimdeki karım.

Senin kadar güzel olsun çocuklarım

Gökyüzü bugün ne kadar da çok

Yıldızlarla dolu avuçların


9. Masaldaki Yalnızlık

Ben yalnızlığı

Gökte uçar gördüm.

Ben yalnızlığı

Garip naçar gördüm.

Ben yalnızlığı

Gelir geçer gördüm.


10. Çiçekle Konuşma

Artık ne pencerem var seni koyacak

Ne masam

Sevgilim de yok bu şehirde

Çiçek seni alıp ne yapsam


11. Hasret....

Şimdi tarlalarda güneş vardır.

Karlar donmuştur otların uçlarında..

Artık akşamları dinlenemem

Başım avuçlarında.

İçi korku dolu kış gecesi

Hiç yatağın yok mu sıcak

Dağları dolduran kır çiçeği

Hangi rüzgarlar seni koklayacak!

Saçlarımı kesip rüzgara ataçağım!

Ta ki haber götürsün bir gün sana!

İçimde bir şeytan var, diyor ki

Aklına ne gelirse yapsana.

Ben bu şiiri yazdım atlı talimde

Bulunduğum sehir İstanbul'du

Ağır ağır kar yağıyordu

Atımın yelesi bulut renginde.

Cahit Külebi Şiirleri

12. Rüzgar

Şimdi bir rüzgâr geçti buradan

Koştum ama yetişemedim.

Nerelerde gezmiş tozmuş

Öğrenemedim.

Besbelli denizden çıkıp

Kıyılar boyunca gitmiştir.

Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu

Yüreğini allak bullak etmiştir.

Sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru

Bulutları koyun gibi gütmüştür,

Okşayıp otları yaylalarda

Büyütmüştür.

Köylere de uğradıysa eğer

Islak, karanlık odalarda beşik sallamıştır

Güneş altında çalışanlara

İmdat eylemiştir.

Sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğru,

Haşhaş tarlalarında eflatun, pembe, beyaz,

Kıraçlarda mavi dikenler...

Toz toprak gözlerine gitmiştir.

Kentlere de uğramış ki yanımdan geçti,

Haşhaş çiçeğine benzer kızlar görmüştür.

Bir gülüş, bir tel saç, allık pudra

Alıp gitmiştir.

Şimdi bir rüzgâr geçti buradan

Koştum ama yetişemedim.

Soraydım söylerdi herhalde

Soramadım.


13. Mustafa Kemal

Bir gemi yanaştı Samsun'a sabaha karşı

Sel'am durdu kayığı, çaparı, takası

Selam durdu tayfası.

Bir duman tüterdi bu geminin bacasından, bir duman

Duman değildi bu!

Memleketin uçup giden kaygılarıydı.

Samsun limanına bu gemiden atılan

Demir değil!

Sarılan anayurda

Kemal Paşanın kollarıydı.

Selâm vererek Anadolu çocuklarına

Çıkarken yüce komutan

Karadeniz'in halini bir görmeliydi.

Kalkıp ayağa ardı sıra baktı dalgalar

Kalktı takalar,

İzin verseydi Kemal Paşa

Ardından gürleyip giderlerdi

Erzurum'a kadar.


14. İstanbul

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Kamyonlar kavun taşır ve ben

Boyuna onu düşünürdüm,

Niksar'da evimizdeyken

Küçük bir serçe kadar hürdüm.

Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Sonra âlem değişiverdi

Ayrı su, ayrı hava, ayrı toprak.

Mevsimler ne çabuk geçiverdi

Unutmak, unutmak, unutmak.

Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Anladım bu şehir başkadır

Herkes beni aldattı gitti,

Yine kamyonlar kavun taşır

Fakat içimde şarkı bitti.


15. Bilinmeyen

O ki bardağa dökülen seraptır

(Bal yoğunluğundadır, sıcaktır, ışıktır)

O ki sabah erken bir bahçedir

(Çayır kokusudur, serinliktir, umuttur)

O ki esen yeldir kar erirken

(Çiğdemdir, ağaç çiçeğidir, okşayıştır)

O ki içilen sudur kana kana

(Özlemdir, doymayıştır, kardeştir)

O ki bir yüce ırmaktır akar

(Ürküntüdür, baş dönmesidir, gidiştir)

O ki maviliği belirsiz denizdir

(Buğulanmadır, düştür, sevmekte ölümdür)

O ki bir ince kızdır ak tenli

(Yaşamdır, umuttur, gözyaşıdır)

Kaynak : şiirleri

Kaynak: Haberler.com / Gündem
title