Atatürk ölmeden önce aleykümselam dedi mi? Atatürk ölmeden önce neden aleykümselam dedi?
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümü yaklaşırken vatandaşlar Atatürk ölmeden önce aleyküm selam dedi mi? Atatürk ölmeden önce neden aleyküm selam dedi? Merak ediyorlar. Atatürk ölürken aleykümselam dedi mi? Atatürk ölürken neden aleykümselam dedi? Soruları gündem yer aldı. Peki, Atatürk ölürken aleyküm selam dedi mi? İşte yanıtı...
Atatürk ölürken aleykümselam dedi mi? Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölüm yıldönümü yaklaşırken vatandaşlar Atatürk ölmeden önce aleyküm selam dedi mi? Atatürk ölmeden önce neden aleyküm selam dedi? Merak ediyorlar. Atatürk ölürken neden aleykümselam dedi? Soruları gündem yer aldı. Peki, Atatürk ölürken aleyküm selam dedi mi? İşte yanıtı...
ATATÜRK ÖLÜRKEN ALEYKÜMSELAM DEDİ Mİ?
Vefatıyla bir ülkeyi yasa boğan Mustafa Kemal Atatürk'ün ölmeden önceki son sözleriyle ilgili farklı iddialar ortaya atılmıştı. Bu iddiaları destekleyen bir açıklama da Hacettepe Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Ali Güler'den geldi. Güler, ölmeden önce Atatürk'ün son sözlerinin "Aleykümselam" olduğunu söyledi.
ATATÜRK ÖLÜRKEN NEDEN ALEYKÜMSELAM DEDİ?
Dr. Ali Güler, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: "Atatürk'ün komaya girdiğinde söylediği son söz 'Aleykümselam' sözüdür. 8 Kasım günü Atatürk saat 18.30'da Dr. Neşet Ömer İrdelp muayene için, Mustafa Kemal Atatürk'e 'Paşam dilinizi dışarı çıkarır mısınız?' deyince Atatürk dilini dışarı çıkardı. Ardından, Dr. İrdelp 'Biraz daha uzatır mısınız?' diye sordu. Bunun üzerine Atatürk dilini tamamen içeri çekip sağına döndü. Orada birisiyle konuşur gibi 'Aleykümselam' dedi ve derin bir komaya girdi. Bundan 38 saat 5 dakika sonra da tıbben ölümü gerçekleşti."
ATATÜRK'ÜN ÖLÜM ANI!
Ölüm anında yanında bulunanlardan naklen;
Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Hasan Rıza Soyak:
"Saat 18.00'den sonra yanından ayrılıp, günlük işlerimle meşgul olmak üzere büroma inmiştim; çok geçmeden fenalaştığını telefonla bildirdiler (saat 18.55). Telaşla hususî daireye koştum; yatak odasının iç içe olan iki kapısı arasındaki boşlukta Ali Kılıç duruyordu. Odaya girdiğim zaman Atatürk'ü şu vaziyette gördüm: Yatağın ortasında, iki elini yanlarına dayamış, oturuyor ve mütemadiyen öğürerek: "Allah kahretsin" diye söyleniyordu; ara sıra da hizmetçilerin tuttukları tasa koyu kahverengi bir mayi (pıhtılaşmış kan) çıkarıyordu.
Nöbetçi Doktor Abrevaya ile o sırada yetişen Prof. Dr. Neşet Ömer İrdelp kendisine yine bir taraftan bazı ilaçlar enjekte etmeye, bir taraftan da buz parçaları yutturmaya başladılar; bir aralık sağında bulunan tuvalet masası üzerindeki saate baktı; her halde iyi göremiyordu ki bana sordu:
"Saat kaç?.."
Cevap verdim: "7.00 Efendim."
Aynı suali bir iki defa daha tekrar etti, aynı cevabı verdim. Biraz sükûnet bulunca yatağa yatırdık; başucuna sokuldum:
"Biraz rahat ettiniz değil mi efendim?.." diye sordum.
"Evet!.." dedi.
Arkamdan Neşet Ömer İrdelp yanaşıp rica etti: "Dilinizi çıkarır mısınız efendim?"
Dilini ancak yarısına kadar çıkardı; Dr. İrdelp tekrar seslendi: "Lütfen biraz daha uzatınız!.." Nafile!.. Artık söyleneni anlayamıyordu; dilini uzatacağı yerde tekrar tamamen çekti; başını biraz sağa çevirerek Dr. İrdelp'e dikkatle baktı ve "Aleykümselam" dedi; son sözü bu oldu ve ikinci ponksiyondan tam 30 saat sonra komaya girdi"
9 Kasım günü ve gecesi bu ağır koma devam etti. Atatürk, 10 Kasım 1938 Perşembe sabahı saat 9'u 5 geçe, İstanbul Dolmabahçe Sarayı'nda öldü.