Arif Nihat Asya şiirleri - En güzel kısa 10 Arif Nihat Asya şiiri
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerinden, kaleme aldığı "Bayrak" şiiriyle birlikte "Bayrak Şairi" olarak anılan Arif Nihat Asya'nın vefatının ardından 46. yıl geçti. İşte Arif Nihat Asya şiirleri - En güzel kısa 10 Arif Nihat Asya şiiri
"Fetih Marşı", "Kalk Yiğidim", "Bayrak", "Dua" ve "Naat"ın da yer aldığı önemli şiirleriyle bilinen, cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli temsilcilerinden Arif Nihat Asya, vefatının 46. yılında anılıyor. İşte en güzel kısa 10 Arif Nihat Asya şiiri
ARİF NİHAT ASYA ŞİİRLERİ
En güzel kısa 10 Arif Nihat Asya şiiri
Osman Gazi'nin Feryadı II
Biz birkaç yüz yiğit bu topraklarda
Bir ulu devlete temel atmıştık;
Yağarken bu büyük, güzel diyarda
Kuvvete adalet nuru katmıştık.
Adalet yaşarken kuvvetimizde
Her hakkı ezilen koşmuştu bize;
Haksız ölür iken satvetimizde
Zalimler eğildi kuvvetimize.
Biz ölüm öldürmüş, hak yaratmıştık,
Sönmeye mahkûmdu vatanımızda
(Açıksöz, 26 Temmuz 1921, Sayı: 243)
Ağlarken
Gözlerim doldu da her şey yine bir sis oluyor.
Yine rüyalı ufuklarda da bir titreme var.
Sanki benzim gibi, ruhum gibi her şey soluyor;
Sanki kalbimdeki hicran ile dolmuş bu diyar.
Ağlamak işte nasibim, yine ah, ağlıyorum!
(Gençlik Dergisi, 30 Nisan 1921, Sayı: 14)
Anne
İlk kundağın
Ben oldum, yavrum;
İlk oyuncağın
Ben oldum.
Acı nedir
Tatlı nedir… bilmezdin
Dilin damağın
Ben oldum.
Elinin ermediği
Dilinin dönmediği
Çağlarda, yavrum
Kolun kanadın
Ben oldum
Dilin dudağın
Ben oldum.
Belki kıskanırlar diye
Gördüklerini
Sakladım gözlerden
Gülücüklerini…
Tülün duvağın
Ben oldum!
Bayrak
Ey, mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü,
Kızkardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü!
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder…
Gölgende bana da, bana da yer ver!
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar.
Yurda ay yıldızın ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün.
Kızıllığında ısındık,
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün.
Gölgene sığındık.
Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan;
Barışın güvercini, savaşın kartalı…
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Tarihim, şerefim, şiirim, her şeyim:
Yer yüzünde yer beğen!
Nereye dikilmek istersen,
Söyle, seni oraya dikeyim
Dağlar
Dağlar var karanlık, dağlar var beyaz.
Korka korka eteğinden öper yaz;
Ağrıdağ, Babadağ, Gâvurdağ, Ilgaz
Kubbelerdir…dolaşır, aşılmaz.
Tendürük'te, Kop'ta Palandöken'de
Kurtların payı var gelip geçende…
Ki alırlar vermek istemesen de!
Dağlar var, tahtından inmeyen sultan
Dağlar var, yapılmış bundan, buluttan…
Dağlar var ki Bingöl, Binboğa, Süphan,
Medetsiz'ler, Mor'lar, Nur'lar, Yıldız'lar;
Karalar, Kızıllar, Bozlar, yağızlar…
Karla dolar 'İmdat' diyen ağızlar;
Yollar kesen, haraç alan dağlar var.
Bolkarda çamların sakızı damlar…
Ve bir yıldız düşer, tutuşur çamlar…
Bir kızıl şehrâyin olur akşamlar…
Tacı olan, tahtı olan dağlar var.
Tüter Sarıçiçek, burcu burcudur,
Akşamlar ya mor, ya turuncudur.
Ve kışın dünyanın öbür ucudur..
Bahçelerde Kış Şarkısı
Sular köklere çekildi… Yağdı kar,
Bir başka şarkıya başladı dallar…
Ağaç ne söylerse hoş söyler, kabul!
Gerçi şarkılığına bu da bir şarkı,
Gelgelelim nerde bu, nerde bahar…
Şimdi bahçelerden pencerelere,
Sâde bir ölüm güzelliği vurur;
Seyrir perdelerde çiçekler şöyle…
Dallar neylesinler? İçten gelmemiş
Havâdan bir şarkı bu kadar olur.
Kanatlar
Yine kalsın mı, dizlerimde başın
Yine koynumda can çekişsen mi…
Kim sorar, ey hayat, kim düşünür
Ki vakit geç mi yoksa erken mi?
Söyle: Memnun musun uzaklarda
Yuvan aydın gönülcüğün şen mi?
Gökte kanatlar bizimdi…bilmezdik
Bu hafiflik kanat mı yelken mi;
Anlamaz,anlamazdık Allahım
Böyle yekpare can mıyız ten mi?
Söyle: Memnun musun uzaklarda
Yuvan aydın gönülcüğün şen mi?
Mavi
Kayıklarla kayıkçılar
Dalgıçlarla balıkçılar
Bilirsin: ne ister, deniz!
Kendini bu isteklerin:
Yelkenlerin küreklerin
Altına seriver, deniz!
Balıkların, kandillerin
Ne varsa olsun ellerin
Bana mavini ver deniz!
Tanrıya Sesleniş
Elsizlere el, dilsizlere dil ver yeniden,
Lütfet, bize bin şanlı nesil ver yeniden,
Dünyayı alıp avcuna bir gün Tanrım,
Avcunda bu dünyaya şekil ver yeniden.
İnanmak
Bardaktan seni içmek
Seni teneffüs etmek havada…
Dolaşmak, dolaşmak sana dönmek
Seni bulmak yuvada…
Yolumuzda aylar, yıllar
Basamak basamak…
Basamakların çıkamadığı yere
Kanatlarınla çıkmak…
Boşaltmak takvimden günleri
Günlerin üstünden yollara bakmak
Rüzgarla esmek, sularla akmak…
Baharı yollamak yollara
Alıkoymak bir nisanın tadını…
Dışarda herkes gibi seslenmek sana
Ve koynunda söylemek asıl adını…
İnanmak, inanmak, inanmak
Ninnilerinle uyuyup, türkülerinle uyanmak…
Kaynak :