Haberler
Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

İsrail kabinesi, Lübnan ile ateşkes anlaşmasını onayladı

İsrail kabinesi, Lübnan ile ateşkes anlaşmasını onayladı

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: Suç kılıç çatmak değil, kasıtlı organize disiplinsizliktir

Milli Savunma Bakanı Güler: Suç kılıç çatmak değil, kasıtlı organize disiplinsizliktir

Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

Ahmet Telli şiirleri - Ahmet Telli sözleri ve eserleri

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Şiir ve yazıları 1972'den itibaren birçok gazete ve dergide, çoğunlukla Forum, İmece, Tiyatro'74, Edebiyat'81, Cumartesi, Türk Dili, Varlık, Oluşum, Dönemeç, Türkiye Yazıları, Somut, Damar, Cumhuriyet, Yeni Biçem, Demokrasi, Ülkede Gündem, Kunduz Düşleri ve Yasakmeyve dergi ve gazetelerinde yer aldı. 1960 kuşağı toplumcu şiirini 1970'e bağlayan toplumcu şairler arasında gösterildi. İşte Ahmet Telli şiirleri - Ahmet Telli sözleri ve eserleri

Ahmet Telli, sanatın işlevinin toplumsal olmasını öneren ve öngören lirik şiirleriyle dikkat çekti. Ancak şiiri kuru öneri metinler olmaktan kurtarmak için, estetik bağlamda insanın bireysel ve doğal durumlarından devinerek şiirini zenginleştirmesini bildi. İşte Ahmet Telli sözleri ve eserleri

AHMET TELLİ ŞİİRLERİ

Ahmet Telli'nin en sevilen şiirleri

  1. Anısı Biz Olalım Bu Sokakların
  2. Özletiyor Seni Bu Yağmurlar
  3. Gülüşün Eklenir Kimliğime
  4. Gidersen Yıkılır Bu Kent
  5. Çocuksun Sen
  6. Kalbim Unut Bu Şiiri
  7. Belki Yine Gelirim
  8. Aşk Bitti
  9. Hâlâ Koynumda Resmin
  10. Ayrılık Ayracı
  11. Unutma Dostumsun
  12. Söz de Sararır
  13. Özletiyor Seni Bu Yağmurlar
  14. Her Nasılsa Yalnızsın
  15. Özlemedim Seni
  16. Aşklar Mı - 3
  17. Bekle Beni
  18. Zaman Kekemeydi
  19. Ağulu Bir Hüzün
  20. Sesinin Kuşları Susunca
  21. Yalnızsan Eğer
  22. İmlâsız
  23. Geldim İşte
  24. Acının Miladıyla
  25. Dövüşen Anlatsın
  26. Gün Kararmasin Geldiginde
  27. Aşklar Mı?
  28. Güneşi Sen Çekeceksin Buluttan
  29. Aşklar Mı - 2
  30. Deli Kuş
  31. Akşamı Geciktirebilirsin Belki
  32. Sıyrılıp Gelen
  33. Soluk Soluğa 2
  34. Akbabalar Kelebekler
  35. Eski Bir Hüzünle
  36. Anladım
  37. Burdayım Sözümde
  38. Asmin
  39. Beklesem
  40. Her Şey Kararırken
  41. Düş Yollara
  42. Giz
  43. Hatıralarımı Yazma
  44. Herhangi Bir Aşka Dair
  45. Acıya Alışılmaz
  46. Bunca Ayrılıktan Sonra
  47. Gitmek
  48. Göç
  49. Güz Dalgınlıkları
  50. Ankara'da

1.81 Yılından Bir Fotoğraf

Göz değil bunlar kesinlikle değil

irin gibi bir nefret akıyor sadece

Dudaklar yok burun yok alın yok

yüzü yok bu mumyalanmış yüzün

Ölümün rengi gri midir ya da korkunun

Gri midir insan hayvana benzetilirken

Uzun ve pis bir sakal sarkıyor

göğsüme iliştirilen rakamlara

İşte 81 yılından fotoğraf

albümlere hiç girmeyecek

2. Acının Miladıyla

Acının miladıyla başlayan bir hikayedir bu

yaşayıp gelmişiz ormanlar bir yanarak

her dönemeçte uğultulu uçurumlar

her şafakta uzun uzun kurt ulumaları

Ey masalcı

otur şu geyik postuna

ve anlat şimdi bütün bunları

Önce yaşadıklarımızı koy ortaya

hatamızı ve sevabımızı anlat

görelim nelere kahretmişiz bunca zaman

nelere göğüs germişiz görelim bir bir

bedeli ödenmiş midir şafağın, bilelim

yaşamak

yeni acılara sürgün etse de bizi

Hayatımız göründüğü kadar basit değil

ama anlaşılmaz gibi de değil öyle

çoğunu unuttuk belki şimdiden

belki bitti birtakım bekleyişler

umutlar da bitti bir zaman, sevgiler de

ama unutmayalım

zulüm de biter hayatımızda

3. Acının Tutanakçısıyım

Acının tutanakçısıyım

Anlatıp dururum aşkları

Ayrılıkları ve o destan

Yalnızlığını ömrümüzün

Göçebe, Gezgin ve Aylak

Biri miydim aklıma gelmedi

Bir çingeneyle bir bilici

Hep aynı şeydi bildiğim

Ve serseriliğimdi aşklar

Bir masalcıydım belki de

Yaşadım o büyük serüvenleri

Yolculuklar tarihimdi benim

Acılar yaşanıyordu yurdumda

Peşpeşe yakılıyordu kentler

Bense hep oralardaydım

Daha yangın başlamadan önce

4. Ağulu Bir Hüzün

Beklenmedik bir anda terk edilmişsindir bütün sevdiklerince

Suçlamak istemesende hiç kimseyi üzünçle yanmakta yüzün

Adını bile koyamadığın bir boğunç dolmakta şimdi yüreğine

Ve usulca ağmaktadır gözlerinin peteğine ağulu bir hüzün...

5. Akbabalar Kelebekler

Yüreği ağzında bir çocuk

Gibi alırken kalemi elime

Beceriksiz, acemi ve olasıya

Yapayalnızım her defasında

Bu sonuncu olsun diyorum

Ömrümün eksiksiz tek şiiri

Yazılsın artık kırk yaşımın

Ve bir aşkın bittiği bu gece

Akbabalar bin yıl kelebekler

Bir mevsim yaşarlarmış ki aşk

Da kısa ömürlüdür, başlar

Gibi biter yaşanmışsa eğer

Yaşanan ne varsa hoşgörünün

Bir parçasıdır artık ama ben

Yine de yakabilirim bu gece

Bütün anılarımı bir şiir için

Sonra irkiliyorum, anılarım yoksa

Dostlarım da terkedilmiştir yangın

Sürüp dururken yurdumda ki o zaman

Kıymeti harbiyesi nedir bu şiirin

Sabaha karşı dilim paslı

Beynim keçeleşmiştir ve yangın

Yalnızlığıma sıçrarken üşüyor

Bütün sözcükler. Umut yoktur

Yüreğim diyorum, kekeme

Alıngan, serseri yüreğim

Sen nerden bilebilirsin

Bir şiirin nasıl yazıldığını

6. Akşamı Geciktirebilirsin Belki

Gün batarken sula fesleğenleri

balkonun kokusu sokağa taşsın

sokaklar kayıp çocuklar gibi

hırçındır, ürkek ve biraz şaşkın

Sular bulutlanır sen susarsın

ve kent çıngıraklı bir yılan kadar

zehirlidir artık sevgilin mahpusken

üstelik kirli bir lekeye döner umutlar

Acılar katlanır mendil yerine

sarışınlaşırsın bu kaçıncı güz

ellerin üşür, çiy düşer çiçeklere

beklediğin mektuplar da gelmez

Bomboş sayfalara dönerken aklın

tecrit'teki kitabı fareler kemiriyor

ve düşlerin sonsuz bir boşluktayken

bir sigara yakıyorsun, tutuşuyor sular

Akşamı geciktirebilirsin belki

suladığın fesleğenlerle, kimbilir

ama vaktin ayırdındadır şimdi

kuşlar, çocuklar ve mahpuslar

Usulca inse de koldemirleri

7. Ankarada

I

Kumrular sokağı hüzzamdı bir zaman

Kale'ye rast vaktinde çıkılırdı

Gariptir, Sezenlerdeki hanende

Çekip gitti Sarguttan bir ay önce

II

Posta caddesi, Taşhan, Karpiç ve diğerleri

Ama artık meyhaneler kalmadı Ankara'da

Belki bundandı Cemal Süreya'nın Kızılay'da

Huzursuz bir zürafa gibi dolaşması

8. Ayrılık Ayracı

Bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun

Bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın

Gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi

Ve ne kadar az konuşur olduk günboyu

Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor

Tam da susuşların birbirine eklendiği yerde

Ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada

Kirletilmemiş bir bulut bile yok artık

Böyle diyorsun her yolculuğa çıkışımda

Yaşadığın kent de sana benziyor gitgide

Ne zaman dönmeyi düşünsem yangın çıkıyor

Ya da erteletiyorum biletimi son anda

Uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam

Karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin

Yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık

Fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek

Ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi

Eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık

Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için

Uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara

Kendine bir deniz bul artık bir de rüzgâr

Parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada

Tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı

Ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü

Birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor

Tam da çiçeklerin sulanmadığı yerde

Konuşacak bir şeyler bulamıyorsak günboyu

Derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa

Ve sen bütün ayraçları kaldırdığını sanmıştın

Ama unutmuşsun yine de ayrılık ayracını

9. Aşk İse Donuk..

Aşk donuklaşmış,

Pencereler yağmura hapsolmuş,

Uzaklardaki sesin, ya da yanıbaşımdaki sesin

Yağmuru bölüyor,

Belki beni çağırıyor, belki katı ruhumu,

Sarhoşluk bu olsa gerek,

Ya da okyanusun dibi gibi birşey,

Tek fark aşk donuklaşmış...

10. Biten Bir Aşktan Sonra

Hiçbir şey daha kötü olamaz

Kötü biten bir aşk sonrasından

Ahrazlaşırsın, gölgelenir nesneler

Her telaş ıssızlık taşır biraz

Kabahatli bir çocuk gibi çıkarsın

Sokağa, ki sokak puslu, alıngan

Kalbinden daha tenhadır dünya

Tenhadır sığındığın bütün kıyılar

Odan dağınıktır, tütün kokuyordur

Okusan da dilsizdir kitaplar

Bir fotoğraf düşer ansızın

Cam kesiği gülüşlerdir kanayan

Pencerende solgun bir ayışığı

Mahçup bir duruşla bakarsın

Susarsın. Sükût iyi gelir belki.

11. Çocuksun Sen

Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen

Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu

Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen

Kum taneleri var ya onlardan birindeyim

Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor

Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte

Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum

Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun

Sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı

Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman

Birisi adres sorsa önce silaha davranıyorum

Kekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçup

Ve üzgün kentler arıyorum ayrılıklar için

Bir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadar

Ve sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşa

Bir daha doğmamak için doğmak diyorsun

Ölümlülerin işi bir de mutlu olanların

Onların hep bir öyküsü olur ve yaşarlar

Bırakıp gidemezler alıştıkları ne varsa

Çocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulan

Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit

Ne olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimse

Kötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zaman

Bir kaza olsa adı aşk oluyor artık

Aşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansık

Seni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyada

Kirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarak

Yumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesin

Sonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen

Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsun

Adınla başlıyorum her şiire ve her mısrada

Esirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.

Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değil

12. Eski Bir Hüzünle

Günlerdir eski bir hüzünle çıkıyorum voltaya

(kötüye işaret bu, üstelik yalnızlığa sığınıyorum)

Unutup gitmişim ezberimdeki bütün şiirleri

bulutlara bakıyorum uzun uzun, yalnız bulutlara

O uzak kasaba akşamları düşerken aklıma

tecrit'teki yine bir türkü tutturuyor

Ey kalbim sana denk düşüyor bütün bu acılar

acılar tek ve mutlak olan bir şeyi anlatıyor

Yağmur kuşları geçiyor avludan sürü sürü

dalların hışırtısını duyuyorum, üşütüyor beni

Ötede, kentin üstünde bir şimşek çakıyor birden

suretin yansıyor göğe ve her yağmur damlasına

Uzak bir anı oluyor her şey, silikleşiyor

ve alnım ateşler içinde, bir tutabilsen

unutup gitmişim bütün türküleri artık

(kötüye işaret bu, üstelik yalnız sana sığınıyorum)

Kısa süren hastalıklar vardır ya, işte öyle

geçip gidiyor akşama doğru hüzün bulutu

resmini asıyorum ranzamın başucuna yine

ve bir türkü tutturuyorum günün son çayında

-Teslim olmayalım halilim kurşun atalım!

13. Geceleyin Kırda

Kuytu bir köşesindeyim

ve yorgun bedenimin altında

çıtırdıyor kuru yapraklar

Üstte kristal bir gök

ve yıldızlar

ozancasına

Yalnızım

sıkıntının yalnızlığı değil bu

Düşlerle el ele

yaşamayı dillendiren

ve yudum yudum özümleten

bir sevgi yalnızlığı

Dinlendiriyor yüreğimi

kafamı

bedenimi

serin okşayışlarıyla doğa

Dinliyorum en güzel türküsünü

kurdun kuşun

Uçmak için

kanat aramıyorum

14. Gülüşün Eklenir Kimliğime

Gün biter gülüşün kalır bende

anılar gibi sürüklenir bulutlar

Ömrümüz ayrılıklar toplamıdır

yarım kalan bir şiir belki de

Aykırı anlamlar arayıp durma

güz bitip sular köpürür de

kapanmaz gülüşünün açtığı yara

uçurum olur zaman her gece

Her gece yeni bir savaş baslar

acı ses olur, ses deli yağmur

Sığındığım her yer adınla anılır

ben girerim sokağı devriyeler basar

Bir de gülüşün eklenir kimliğime.

15. Her Nasılsa Yalnızsın

Her nasılsa yalnızsın

Bir giz gibi deliyor yüreğini

cansıkıntılarının burgusu

ve hep bir şeyler eksik gibi

bir şeyler bekler gibisin

Yeni bozgunlar

yeni yenilgiler peşindesin

Bir bozkır kuraklığına dönmüş için

Oysa yalnız bir öpüştür

gurbeti türkülere dönüştüren

Çoktandır su vermedin

çiçeklere ve yüreğinin çeliğine

Zaman terkisine almış da öpücükleri

koşuyor sessizliğin ve yalnızlığın

iyotlu kıyılarına

Bir yol ayrımı ki yanlışla doğru

hüzünlerle sevinçler kolkola

Sen ki ey kalbim

yanlışları ve hüzünleri taşıdın

bunca zaman

Taşıyamaz yüreğinin batık sandalı

bu yalnızlığı,bu can sıkıntılarını

Yaşam gelincikler gibi beklerken seni

gecenin kapısını çalma

ey kalbim

Kaynak :

Kaynak: Haberler.com / Gündem
title