Ahde Vefa nedir, ne demek? Ahde vefa etmek ne anlama geliyor? Ahde vefa TDK'ya göre anlamı nedir?
Ahde vefa iki farklı anlama gelmektedir. İlki hukuk terimi olarak diğeri ise dini terim olarak manası vardır. Peki ahde vefa nedir? Ahde vefa ne demektir? Türk Dil Kurumu'na göre ahde vefa ne manaya geliyor?
Dilimizde bazı kelimelerin, atasözlerin ve deyimlerin anlamları bilinmeyebiliyor. Bu kelimelerden birisi de "ahde vefa" ve "ahde vefa etmek" 'tir. Peki ahde vefa nedir, ne demektir? Ahde vefa etmek deyimi ne anlama geliyor?
AHDE VEFA NEDİR? NE DEMEKTİR?
Ahde vefa "verdiği sözde durma " anlamına gelmektedir. Dini ve ahlakı açıdan anlamı verilen sözü tutma, sözünde durma manalarını taşımaktadır. Bunun yanı sıra ahde vefa kalıbının hukuksal tanımı da mevcuttur. Hukuki açıdan ise "Taraf devletlerin yaptıkları antlaşmalara uyma zorunluluğu." anlamına gelmektedir.
Kısacası "Ahde vefa" 'nın 2 farklı anlamı bulunmaktadır. İlk olarak din ve ahlak açısından karşılığı "Sözünde durmak" demektir. İkincisi olarak ise hukuk anlamındaki karşılığı da "Devletlerin, katıldıkları uluslararası antlaşmalara devletler hukukuna göre uyma zorunluluğunda olduklarını belirten kural." manasındadır.
Günlük hayatta ahde vefa tabiri daha çok dini manasında kullanılmaktadır. Yani günümüzde daha çok "sözünde durma" anlamında kullanılmaktadır. Hukuki açıdan kullanımı günlük hayatta azdır diyebiliriz.
HUKUKİ AÇIDAN AHDE VEFA NEDİR?
Ahde Vefa (Latince: Pacta Sunt Servanda) uluslararası hukuk kurallarının oluşmasında etkili olan ve devletin anayasasında var olan ve devlete antlaşma yapma yetkisi tanıyan kuraldır. Antlaşmalar hukuku kuralıdır. Bu kuralın bağlayıcı niteliği, iyi niyet ilkesine dayanmaktadır. Ahde vefa ilkesi, devletlerin imzaladıkları antlaşmaların kurallarını kendi iradeleri ile kabul etmiş olmaları gerçeğine dayanmaktadır.
Normlar hiyeraşisinde en tepede yer alır ve devletler genel hukukunda tüm devletlerin aslında onlardan daha üst bir kuvvet olmamasına karşın sırf yaptıkları anlaşmalara riayet edecekleri düşüncesi ile -daha farklı bir söylemle kendi iradelerine yine kendi iradeleri ile imzaladıkları sözleşmelerle kayıt altına alacakları düşüncesi ile- ortaya çıkmış bir kuraldır ve devletler genel hukukunda "bağlayıcılık" sorunun çözülmesine büyük katkısı olmuştur. Ahde vefa ilkesi sözleşmelerin bağlayıcılığını ve geçerliliğini temsil eder. Bu ilkeye göre sözleşme tarafları sözleşmenin hükümlerine bir kanun hükmüne uyarmışçasına uyarlar.
TDK'YA GÖRE AHDE VEFA NEDİR?
Türk Dil Kurumu'nun resmi web sitesine göre ahde vefa "Devletlerin, katıldıkları uluslararası antlaşmalara devletler hukukuna göre uyma zorunluluğunda olduklarını belirten kural." demektir. Bunun dışında TDK'ya yazmayan fakat dini bir anlamı da mevcuttur. Günümüzde hukuksal anlamdan daha çok dini anlamı kullanılmaktadır.
AHDE VEFA ETMEK NE ANLAMA GELMEKTEDİR?
Türk Dil Kurumu'na göre ahde vefa etmek "sözünde durmak " anlamına gelmektedir.
AHİD (AHD) NEDİR?
Ahd, masdar olarak, "bir şeyin yerine getirilmesini emretmek, tâlimat vermek; söz vermek" mânalarına geldiği gibi, isim olarak, "emir, tâlimat, taahhüt, antlaşma, yükümlülük, itimat veren söz" anlamlarına da gelir. Ahidde hem yemin, hem de kesin söz verme anlamı vardır. Yemin ahdin dinî ve kutsî yönünü, söz verme de ahlâkî yönünü teşkil eder. İttifak hükümlerini (Tanrı ile İsrâiloğulları arasında yapılan ahdin hükümleri) ihtiva ettiği için, yahudi ve hıristiyan kutsal kitaplarına Ahd-i Atîk ve Ahd-i Cedîd denilmiş, İslâm devletinin hâkimiyeti altında yaşamak üzere kendileriyle anlaşma yapılan gayri müslimler için ehlü'z-zimme yerine ehlü'l-ahd tabiri kullanılmıştır.
İslâm ahlâkında ahid ve va'd terimleri genellikle eş anlamlı olarak kullanılmıştır. Ancak Kur'ân-ı Kerîm'de va'd ve bundan türetilmiş olan kelimeler, "Allah'ın inanan ve iyi işler yapan insanlara maddî ve mânevî ecir ve mükâfat vereceğini bildirmesi" mânasında geçer (bk. VA'D ve VAÎD). Ahid kelimesi ise ahlâkî bir kavram olarak genellikle "birine söz verme, vaad ve taahhütte bulunma, anlaşma yapma" mânalarında kullanılmıştır (bk. M. F. Abdülbâki, "?ahd", "va?d" md.leri). Hadislerde de bu mânalar hem ahid hem de va'd kavramlarıyla ifade edilmiştir (bk. Wensinck, "?ahd", "va?d" md.leri).
Kur'an'da iman, yalnızca zihnî bir inanma değil, bunun yanında kişinin dinî naslarla belirlenmiş olan esaslara uyacağına dair gönüllü bir taahhüdü olarak değerlendirilmek suretiyle iman ile ahid arasında sıkı bir münasebet kurulmuştur. Böylece Kur'an'a göre ahde vefa, iman ederek Allah ile ahidleşmiş ve bu suretle kendisini hür iradesiyle sadakat mükellefiyeti altına sokmuş olan müminin ahlâkî bir borcudur. Bu sebeple Kur'an ahdin önemi üzerinde ısrarla durmuştur. İster Allah'a ister insanlara karşı verilmiş olsun, her vaad ve ahid, yükümlülük için ehliyet şartlarını taşıyan bir insanı borçlu ve sorumlu kılar. İslâm ahlâkında bu sorumluluğun yerine getirilmesine ahde vefâ veya ahde riayet denir ki her iki tabir de Kur'an'dan alınmıştır (bk. el-Bakara 2/177; el-Mü'minûn 23/8). "Sözünde durmak, verdiği sözlere bağlı kalmak, özü ve sözü doğru olmak" gibi anlamları içine alan ahde vefa veya kısaca vefâ, İslâm ahlâkının en önemli prensiplerinden biridir. Ahlâkçılara göre ahde vefayı yüksek bir fazilet haline getiren husus, kişinin taahhüdünün aksini her an yapma imkânına sahip olduğunu bilmesine rağmen, kendisini verdiği söze bağlı hareket etmek zorunda hissetmesidir.