Haberler
Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

Netanyahu'dan ateşkes sonrası ilk açıklama: Hizbullah anlaşmayı bozarsa onları vururuz

İsrail kabinesi, Lübnan ile ateşkes anlaşmasını onayladı

İsrail kabinesi, Lübnan ile ateşkes anlaşmasını onayladı

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler: Suç kılıç çatmak değil, kasıtlı organize disiplinsizliktir

Milli Savunma Bakanı Güler: Suç kılıç çatmak değil, kasıtlı organize disiplinsizliktir

Rusya bir kez daha ABD füzeleriyle vuruldu, Savunma Bakanlığı 'Yanıt verilecek' dedi

ABD füzeleriyle bir kez daha vurulan Rusya'dan dünyayı korkutan açıklama

Abdülhak Hamit Tarhan şiirleri - Kısa Abdülhak Hamit Tarhan şiirleri

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ve Cumhuriyet Türkiye'sinin ilk yıllarında eserler vermiş, modern edebiyatın doğuşunda etkin bir isim olan Abdülhak Hamit Tarhan şiirleri - Kısa Abdülhak Hamit Tarhan şiirleri

Türk edebiyatına birçok eser bırakan Abdülhak Hamit Tarhan şiirleri, şiir anlayışı ve eserleri hakkında merak edilenler...

ABDÜLHAK HAMİT TARHAN ŞİİRLERİ

En güzel Abdülhak Hamit Tarhan şiirleri

  • Ahmet Haşim'e
  • Bağ-ı Rani
  • Bir sefilenin hasbihalinden
  • Bir sitare altında
  • Bir şairin hezeyanı
  • Büyük Gazi'ye
  • Dahi-i teceddüd'e
  • Elveda diyemedik
  • Feryad
  • Gazub bir şair
  • İçimde sen
  • İstanbul düşman istilası altında iken..
  • Makber
  • Merkad-ı Fatih'i ziyaret'ten
  • Nâkâfi
  • Perlaşez
  • Sahra
  • Seçmeler
  • Şair-i Azam
  • Ziyaret
  • Zühre-i Hindi
  • ONUN İÇİN
  • Büyük matem
  • Büyük şair Hâmid'e ağıt
  • Çöken bir kainat
  • Hâmid
  • Hâmid
  • Hâmid gününde
  • MEKTUP
  • ONA DAİR
  • Abdülhak Hâmid hatıralarından
  • Abdülhak Hâmid Tarhan
  • Abdülhak Hâmit
  • Atatürk ve büyük şair
  • Büyük şair Hamit'in ardından
  • Büyük şairin aşkı
  • Eski bir hatıra
  • Eşber
  • Hamid'in hayatı
  • Her yer karanlık
  • Koca Hâmid'i unutuverdik

Makber

Eyvah ne yer ne yar kaldı

Gönlüm dolu ah u zar kaldı

Şimdi buradaydı gitti elden

Gitti ebede gelip ezelden

Ben gittim o haksar kaldı

Bir köşede tarumar kaldı

Baki o enisi dilden eyvah

Beyrutta bir mezar kaldı

Bildir bana nerde nerde Ya Rab

Kim attı beni bu derde Ya Rab

Nerde arayayım o dil rübayı

Kimden sorayım bi-nevayı

Derler ki unut o aşnayı

Gitti tutarak reh-i bekayı

Sığsın mı hayale bu hakikat

Görsün mü gözüm bu macerayı?

Sür'atle nasıl da değişti halim

Almaz bunu havsalam hayalim.

Çık Fatıma! lahdden kıyam et

Yadımdaki haline devam et

Ketm etme bu razı şöyle bir söz

Ben isterim ah öyle bir söz

Güller gibi meyl-i ibtisam et

Dağı dile çare bul meram et

Bir tatlı bakışla bir gülüşle

Eyyamı hayatımı temam et

Makber mi nedir şu gördüğüm yer

Ya böyle reva mı ey cay-ı dilber.

Elveda Diyemedik

Yıldızsız bir geceydi

Bir dağ çiçeği gibi şimdiden hasretteydim

sürgündüm çok uzaklardaydım,

Ve gözlerindi sürgün sebebim..

Çok çabuk çekildin hayatımdan

Kaderle el eleydin,

Bense kederle sarhoş...

Yarım kalmıştı hikayemiz

Göçmen kuşları gibi gelip geçtin bu şehirden

Belkide hayatımdan

Duymadın haykırışımı, acılarımı,

Benimsin sanmıştım uçtun avuçlarımdan

Tutamadım, gitmede diyemedim

Olamadın bir yıldızın kayışı kadar hayatımda

Zaman çok kısaydı bizim için

Yetmedi gözlerimizden yaşı silecek kadar

Nede elveda diyebilecek kadar...


İçimde Sen

Nihal'e

Yine gece, yine hüzün

Ve yine içimde sen

Ve yine biliyor musun?

Bir Sefilenin Hasbihali'nden

Ne idim ben, ne tabii bir kız

Belki sahrada rebii bir kız

En büyük zevkim, ümidim, neşem

Kırda seyran idi, her gün, her dem

Düşünürken o büyük sahrada

Beni halk eyleyeni tenhada

Duruyorken hareketsiz, sessiz

Yere inmiş göğe benzerdi deniz

Aksi tekbir ile dolmuş dereler

Secde eylerdi bütün meşcereler

Şebi mehtap doğar aynı şafak

Her taraf nura olur müstağrak

Akıyormuş gibi her suda hayat

Yüzüyormuş gibi hep mahlukat

Uçacakmış gibi eflake zemin

Halden, mazi ile atiden emin

Mutmain şevk ile soldan, sağdan

Bir şataretle inerdim dağdan.

Şair-i Azam

Mevki Viyana

Bir darbe-i ma'kus ile düşmüş o yana

Hep tersine dönmüştür onun giydiği şeyler

Hem bid-defaat!

Onlarla yatıp kalkar imiş kendisi söyler

Vaktiyle bütün Pul'da yapılmışsa da heyhat!

Cümlesi solmuş.

Vaktiyle siyah, şimdi fakat yemyeşil olmuş

Bir paltosu vardır.

Tek gözlüğü vardır, geceler kandilidir o.

Ya rab ne hayat!

Cepler delik az çok

Lakin ne zarar var ki delikten düşecek yok.

Bir korkusu vardır

Meyhanelerin saat-i tatili pek erken...

Bir kirli paçavrayla gezer

Mendilidir o.

Lastikleri bir başkasınındır ki yürürken

Durmaz ayağından çıkar ekser...

Serpuşu ne festir, ne külahtır, ne sarıktır

Kalpak da değildir

Bir şapka mı, haşa. O onun kendine mahsus

Bir başka şekildir.

Keşkül gibi bir şey...

Milliyetini farık olan yok, soruyorlar:

Kimdir bu alamet, bu musibet, ne kılıktır.

Ürkütmeyelim sus...

Bir kahkaha, bir av'ava kopmakta peyapey

Bazen de müheyyâ-yı tasadduk duruyorlar.

Zül farkına bir zam!

Ancak biri vardır, ona der: Şair-i Azam!

İstanbul Düşman İstilası Altında İken Çamlıca'da

Hey Çamlıca mehtâbı ne olmuş sana öyle?..

Küskün duruyorsun.

Bir şey kuruyorsun.

Seyrinle ıyan et bana, ilhâm ile söyle:

Aksetmede âlâm-ı vatandan mı bu halet?..

Anlat; bu tahavvül neye etmekte delâlet.

Vaktiyle ederken bu havâliyi zılâlin

Bir sâha-i nilî.

Ey neyyir-i leylî,

Matem döküyor arza bugün bedr ü hilâlin

Bir şeb ki, zîrinde küsûfun,

Seyrangehi olmakda tuyûfun.

Mâzîden esip gelmede bir nevha-i vâveyl..

Bir âh-ı müebbed.

Hangi güneşin mâtemidir zulmetin ey leyl,

Ey şi'r-i muakkad

Yıldızlar olur bence meâlin gibi nâ-yab

Atîde görünmezse o mâzideki mehtâb

Olmazdı sabahın da yarın gülmeye meyli

Pîşinde bu dîdar-ı mahûfun.

Kartallara baktım düşüyorlar yere bi-ta'b;

Oldum sanıyordum Melekü'l Mevt ile hem-hâb.

Gazup Bir Şair

Seneler var ki yazmadım bir şey

Bende yok sanma ra'd-ü berk-u sema

Hayli demdir hamuş idim amma

Feveran oldu, infilak ettim

Sanmayın yer katında bir bodurum

Açmışım gökyüzünde bir uçurum

Ki derununda ben varım ancak

Bugün olsam da bir cihan dide

Karlar altında nevbaharım ben

Yıldırım yağdırır ateş böceğim

Haniya bende böyle şeyhuhet?

Gazebim geçti, sakinim şimdi

yok canım bir latife ettimdi

Mest idim önce, şimdi bihuşum

(Büyük şair Abdülhak Hamid'in sekseninci yıl dönümü kutlanırken bir İstanbul gazetesi Hamid dahi midir? diye bir anket açtı. Kendisi bu ankete aldırışsız bir tebessümle dahi değil vahiyim cevabını verdi. Büyük şairin o tebessümü zehir doluydu. Bu zehrini gazup bir şair şiiriyle akıttı.)

Kaynak :

Kaynak: Haberler.com / Gündem
title