Haberler
İsrail ve Hizbullah ateşkese çok yakın: 36 saat içinde ilan edecekler

Savaşın bitmesine saatler kaldı! Ateşkes artık çok yakın

Kreş tartışmasında CHP'li Başarır ağzını fena bozdu: Tweet bu kadar, geri zekalı

CHP'li Başarır ağzını fena bozdu! Varank'ın yanıtı ise daha bomba

Naci Görür'den Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

Malatya'daki depremden sonra korkutan açıklama: Sonuncusu 2 bin 500 yıl önceydi

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

İşte kokoreçcide ölen gencin son videosu: Ölürsem bunu paylaşın

Yorum: Türkiye'nin Kaderi Akdenizden Geçiyor

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

1969-1977 yılları arasında ABD'nin ulusal güvenlik konularına ve uluslararası ilişkiler meselelerine yön vermiş Henry Kissinger şöyle diyor; " petrolü kontrol edersen devletleri; gıdayı kontrol edersen insanları kontrol edersin.

1969-1977 yılları arasında ABD'nin ulusal güvenlik konularına ve uluslararası ilişkiler meselelerine yön vermiş Henry Kissinger şöyle diyor; " petrolü kontrol edersen devletleri; gıdayı kontrol edersen insanları kontrol edersin."Yine var olan enerji savaşlarına yakın gelecekte gıda/tarım savaşlarının da ekleneceğine dair yapılan analizleri hesaba katarsak Kissinger'ın hakkını teslim etmiş oluruz. Bugün bölgemizde yapılan savaşlar, sürdürülen müzakereler ve havada uçuşan tehditlerin çoğunluğu enerjinin kimin kontrolünde olacağı üzerinden yapılıyor. Bu bağlamda eldeki tüm kartlar teker teker masaya sürülürken, diğer taraftan devletlerin/ülkelerin yumuşak karınları birer birer tespit edilip olası rakipler bertaraf edilmeye çalışılıyor.

Son zamanlarda ortaya atılan raporlara göre, Doğu Akdeniz'de 43 trilyon ile 122 trilyon m3 arasında değişen doğalgaz rezervi bulunmaktadır. Kıbrıs-Suriye-Lübnan-Mısır-İsrail beşgenindeki deniz alanlarında keşfedilen doğalgaz rezervlerinin kim tarafından işletileceği ve hangi rotayla nerelere iletileceği bölgesel ve küresel güçlerin çözüm aradıkları en tartışmalı ve meşakkatli sorunlardan biridir. O nedenle, Arap Baharı'ndan bu yana bölgede ortaya çıkan siyasi ve askeri gelişmeleri bu eksenden yorumlamak makul bir yaklaşım olacaktır.

Hemen bir örnek ile söylemek istediğimizi pekiştirelim: Rusya'nın Avrupa'ya yıllık 120 milyar m3 civarında doğalgaz satışı bulunmaktadır. Eğer Doğu Akdeniz'de yukarıda bahsi geçen doğalgaz rezervleri üretilmeye ve pazarlanmaya başlarsa Rusya'nın Avrupa üzerinde kurmuş olduğu enerji hakimiyeti en az 50 yıllığına ortadan kalkacaktır. Tahmin edileceği üzere bu senaryo Rusya tarafından kabul edilebilecek bir durum değildir. Rusya'nın Suriye'de ne işi var diyenlere belki bu bakış açısı bir cevap olabilir. Diğer taraftan Türkiye-Rusya-İsrail-Suriye arasında gelişen olayları da bu minvalden yorumlayabiliriz. Türkiye, Doğu Akdeniz enerjisinin kendi üzerinden pazarlanmasından yana, en azından kendisinin pazarlık dışı veya bypass edilmesine taraftar olmadığını her fırsatta ve her ortamda ifade etmeye çalışıyor. Davutoğlu, "komşularla sıfır sorun" politikasıyla Türkiye'nin enerji merkezi olması için uğraşmıştı, fakat olmadı. Diğer bir ifadeyle "barış ve diyalog" ile bu sağlanamadı. Türkiye için hayati bir öneme sahip bu sorun için şimdilerde daha sert bir dış politika izleniyor. Bunun da nedeni bölgede dış politika araçlarının giderek dozunun artması ve nihayetinde bölgesel askeri tedbirlerdir.

Bugünlerde yeniden gündeme gelen Kıbrıs müzakerelerini de bölgesel güç dengesi veya yeni denge denemeleriyle birlikte düşünmek gerekiyor. Rumların, Karpaz (Kıbrıs'ın doğu ucu) konusundaki ısrarı aslında Rusya'nın ısrarı olduğunu hatırlatmakta fayda var. Zira, Karpaz-Magosa kıskacında Rusya'nın Akdeniz'deki en önemli üssü Tartus yer almaktadır. Tıpkı 1960 yılında olduğu gibi, Ortadoğu'daki gelişmeler yine Kıbrıs'ın mukadderatını belirleyecek. I. Dünya Savaşı sonrası Ortadoğu, Fransa ile İngiltere arasında pay edilirken, Fransızlar Kıbrıs'ın Suriye'nin hinterlandında olduğunu, bu nedenle birlikte düşünülmesi gerektiğini vurgularken İngilizler de bu iddiayı tartışmasız kabul etmişti. 1956 yılında İngiltere Başbakanı Anthony Eden Doğu Akdeniz'in en önemlisi adası için, " Kıbrıs yoksa petrol yok, petrol yoksa İngiltere'de açlık ve işsizlik var" demişti.

Tüm bunlar ışığında söyleyebiliriz ki, Türkiye bölgede ortaya çıkan ve gelecekteki güç dengesini belirleyecek yeni enerji kaynaklarının yarattığı uluslararası hareketlilikten dolayı sırat köprüsünden kazasız belasız geçmeye çalışıyor. Bu süreçte, dengeleri altüst edecek tüm kartlar masaya yatırılacağından dolayı Türkiye'de dış dinamikler destekli iç dinamikler harekete geçirilebilir.

Yrd. Doç. Dr. İsmail ŞAHİN

Karabük Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü

Kaynak: enerjienstitusu.com / Sektörel
title