Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi
Türk Nefroloji Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Aydın Türkmen, kadavra bağışı konusunda toplumun çok duyarsız olduğunu belirterek, "Bu bir kültür meselesi, ilkokuldan itibaren bu kültürü yerleştirmek lazım." dedi.
Türk Nefroloji Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Aydın Türkmen, kadavra bağışı konusunda toplumun çok duyarsız olduğunu belirterek, "Bu bir kültür meselesi, ilkokuldan itibaren bu kültürü yerleştirmek lazım." dedi.
Türk Nefroloji Derneği tarafından, Antalya'nın Belek Turizm Merkezindeki bir otelde Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi düzenlendi.
Kongrede gazetecilere açıklama yapan Türk Nefroloji Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Türkmen, dernek olarak kadavra bağışının artması için çalıştıklarını söyledi. Türkiye'de toplumun bu konuda çok duyarsız olduğunu ifade eden Türkmen, "Nedense bu konuda toplumu bir türlü ivmelendiremiyoruz. Bu bir kültür meselesi, ilkokuldan itibaren bu kültürü yerleştirmek lazım. Uzun süreli bir şey, bu durum. Etik tartışmalar da var. İran modeli gibi bir durum, mesela devlet kendisi fakir insanlardan böbrek alıp zengin hastalara veriyor. Bu çok hoş bir şey değil. Bir organı ticaret metası olarak görmek hoş değildir." dedi.
Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Siren Sezer de mide ilaçları ve ağrı kesicilerin ani ya da kronik böbrek yetmezliğine yol açma riskine dikkati çekerek, ağrı kesicilerin de rahatlıkla alınmayan ilaçlar listesine konulması gerektiğini bildirdi. Sezer, "Bu açıdan 'midem yanıyor bir ilaç alayım' demeden uzmanlara danışmaları gerekiyor. Ağrı kesicileri aylarca, yıllarca kullanan özellikle bayan hastaları biliyoruz. Ağrı kesiciler ani ya da kronik böbrek yetmezliği yapabilir. Ağrı kesicilerin de rahatlıkla alınmayan ilaç listesine alınması lazım." diye konuştu.
Sezer, sağlıklı beslenme için Akdeniz tipi diyeti önerdiklerini, bu tip beslenmeyle kilo kontrolünün daha kolay sağlandığını ifade etti.
Tuz kullanımına dikkat
Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Altun ise tuz tüketimi ve yaşam tarzıyla ilgili bilgi verdi. Obezite ile tuz tüketimi arasındaki ilişkiye değinen Altun, şunları kaydetti:
"Hipertansiyonu tedavi ederken yaşam tarzı önemlidir. Nefrologlar olarak tuzu önemle vurgularız. Tuzun, kan basıncını yükseltmenin dışında kalp ve böbreğe zararlarının olduğunu biliyoruz. Tuz tüketimi yüksek Türkiye'de. Obezite ile tuz arasında ciddi ilişkiler kuruluyor. Tuzun yoğun tüketilmesi kilo artışı ve karın etrafında yağın artışına neden oluyor. Dolayısıyla tuzu kısarken bir anlamda kilo alma riskimizi azaltmış oluyoruz."
Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Tokgöz de yılda en az bir defa nefroloji muayenesinden geçmek gerektiğini bildirdi. Diyabeti olan insanlarda aşama aşama böbrek yetmezliğinin ortaya çıktığını belirten Tokgöz, idrarda protein kaçağı başladığı zaman işin sonunun diyalize kadar vardığını ifade etti.
Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Zeki Tonbul da böbrek yetmezliğinde temel tedavinin hala hemodiyaliz olduğunu dile getirdi. Tonbul, şu bilgileri verdi:
" Türkiye'de yaklaşık 61 bin böbrek hastası var, bunun 57 bini hemodiyaliz, 4 bini periton diyalizi ile tedavi görüyor. Türkiye diyaliz tedavisi konusunda son 20 yılda büyük gelişme sağladı. Diyalize giremediği için ölen hasta yoktur. Diyaliz hizmetleri Batı standardında olup kalitelidir. Diyaliz hastalarının yüzde 70'i özel merkezlerde tedavi görmektedir. Buna karşılık nefrologların yüzde 90'ı kamuda çalışmaktadır. O yüzden özel merkezlerdeki hastaları nefrologlar tedavi edemiyor. Ağırlıklı olarak sertifikalı diyaliz hekimi ve hemşireler aracılığıyla yürütülüyor."