Türkiye'de Her Bin Kişiden 5'inde As Olduğu Tahmin Ediliyor"
Romatoloji uzmanı Prof. Dr. Süleyman Özbek, romatizmal hastalıklar arasında yer alan Ankilozan Spondilit'in (AS) Türkiye'de her bin kişiden 5'inde görüldüğünü belirterek, "Toplumumuzda bu hastalık çok fazla bilinmediğinden genelde geç teşhis konuluyor ve tedavi sürecine geç başlanıyor.
Romatoloji uzmanı Prof. Dr. Süleyman Özbek, romatizmal hastalıklar arasında yer alan Ankilozan Spondilit'in (AS) Türkiye'de her bin kişiden 5'inde görüldüğünü belirterek, "Toplumumuzda bu hastalık çok fazla bilinmediğinden genelde geç teşhis konuluyor ve tedavi sürecine geç başlanıyor. Her ağrıya, özellikle de şiddetli bel ağrılarına ağrı deyip geçilmemesini ve bir romatoloğa gidilmesini tavsiye ediyoruz. Hastalığı tümüyle iyileştiren bir tedavi yok ama eldeki tedavi seçenekleri ve düzenli egzersizlerle çoğu hastada ağrısız, deformitesiz iyi bir yaşam kalitesi sağlanır." dedi.
Esas olarak omurgayı ve omurganın son kısmı ile leğen kemikleri arasında yer alan sakroiliyak eklemleri etkileyen iltihaplı bir romatizma olan AS, uzun süreli iltihap sonucunda bel, sırt, boyun ve kalçanın arka kısımlarında ağrı ve tutukluk ortaya çıkıyor. İlerleyen dönemlerde, bazen kamburluk ve omurgada kalıcı hareket kısıtlılığı gelişebiliyor.
Her yıl mayıs ayının ilk cumartesi günü Dünya AS Günü olarak kabul ediliyor.
Özbek, yaptığı açıklamada, AS'de göğüs kafesinde, çevresel eklemlerde ve kas kirişleri ile bağların yapıştığı kemik bölgelerinde de ağrı ve şişlikler ortaya çıkabildiğine değindi.
AS'nin bilinen özel bir nedeni olmadığını ancak hastalıkta genetik faktörlerin rol oynadığını dile getiren Özbek, "AS'ye genetik olarak yatkın kişilerde çevresel bir faktörün tetikleyici etkisiyle bağışıklık sisteminin normalden fazla çalışması ve vücudun kendisine zarar vermesi sonucunda hastalık ortaya çıkabilir. AS ve diğer Spondiloartropatiler (SpA) en sık görülen romatizmal hastalıklar arasında yer alır. Ülkemizdeki her bin kişiden 5'inde AS, her 100 kişiden 1'inde ise SpA olduğu tahmin edilmektedir. AS, çoğunlukla genç yaşlarda ortaya çıkar." diye konuştu.
Özbek, hastalık belirtilerinin başlangıcının genellikle 15-40 yaşları arasında olduğuna işaret ederek, şu bilgileri verdi:
"Ancak hastalık daha küçük çocuklarda veya 40 yaş üstünde de başlayabilir. AS, erkeklerde kadınlara göre daha sık görülür. Kadınlarda omurga bulguları genellikle daha hafif seyreder ve şekil bozukluğuna yol açmaz. AS'nin ailesinde SpA grubu hastalık olanlarda daha sık görüldüğü bilinmektedir. Toplumumuzda bu hastalık çok fazla bilinmediğinden genelde geç teşhis konuluyor ve tedavi sürecine geç başlanıyor. Bu durum da hastanın dayanılmaz ağrılar ve zorluklar çekmesine neden oluyor. Bu nedenle her ağrıya, özellikle de şiddetli bel ağrılarına ağrı deyip geçilmemesini ve bir romatoloğa gidilmesini tavsiye ediyoruz. AS'de kesin tedavi yok ama eldeki tedavi seçenekleri ve düzenli egzersizlerle çoğu hastada iyi bir yaşam kalitesi sağlanır."
- "Tedavinin her döneminde egzersiz önemli"
Hastaların ilk yakınmasının "istirahat sonrası ortaya çıkan aşağı bel ağrısı" olduğunu dile getiren Özbek, "Sabahları uyandıklarında eğilemezler. İstirahatle ortaya çıkan bu ağrı ve katılık, hareketle, egzersizle düzelir. Bu özellik hastalığın sık olarak karıştırıldığı 'bel fıtığı" durumundan tümüyle farklıdır. Bel fıtığı olan hasta AS'nin tam tersine istirahatten yarar görür, ağrısı azalır." dedi.
Özbek, başlangıçta sabahları ortaya çıkan bel ağrısı ve tutulmanın ilerleyen dönemde gece uykudan uyandıran ağrılara, gündüzleri daha uzun süren ve egzersizle de düzelmeyen katılığa ve yıllar sonra omurgada şekil değişikliğine neden olduğunu belirterek, süren inflamasyon sonucunda bel, sırt, boyun ve kalçanın arka kısımlarında ağrı ve tutukluk, ilerleyen dönemlerde bazen kamburluk ve omurgada kalıcı hareket kısıtlılığı, göğüs kafesinde, çevresel eklemlerde ve kas kirişleri ile bağların yapıştığı kemik bölgelerinde ağrı ve şişlikler olabildiğini anlattı.
AS tanısının romatoloji uzmanları tarafından konulduğunu hatırlatan Özbek, tedaviye ilişkin şunları aktardı:
"AS tedavisi, hasta ve ailesinin hastalık hakkında bilgilendirilmesi ile başlar. Eğitim sayesinde tedaviye uyum ve tedavi başarısı artar. Sigara kullanıyorsanız mutlaka bırakmanız gerekir. AS ve diğer SpA'larda tedaviyi düzenleyen hekim, sıklıkla bir romatoloji uzmanıdır. Ancak tedavi ekibinde bir fizik tedavi hekimi, gerektiğinde cerrahi işlemlerle düzeltmeler yapan protez uygulayan bir ortopedist, süreğen bir hastalıkla yaşama konusunda hastaya yardımcı olabilecek bir psikiyatrist veya psikolog yer alabilir. AS, tıpkı diyabet, hipertansiyon gibi ömür boyu devam eden bir hastalıktır. Hastalığı tümüyle iyileştiren bir tedavi yoktur ama eldeki tedavi seçenekleri ve düzenli egzersizlerle çoğu hastada ağrısız, deformitesiz iyi bir yaşam kalitesi sağlanır. AS'de başlangıç tedavisinde ilaç kullanılır ve tedavinin her döneminde egzersiz önemlidir."
Özbek, AS'nin nedeninin tam olarak bilinemediğini, ancak uygun egzersizler ve yüzme gibi sporların düzenli olarak yapılmasının hareket kısıtlılığı gelişimini engellediğini, en azından geciktirip hafifletebildiğini söyledi.
AS hastalığında özellikle omurga ve kalçalardaki tutulumlar nedeniyle hastaların hareketlerinin çok kısıtlandığını, ancak doğru zamanda doğru teşhisle, hastaların hareket özgürlüğüne kavuştuğunu belirten Özbek, geçen yıl hayata geçirilen "Hareket Özgürlüktür" projesiyle erken teşhis ve tedavinin önemine dikkati çekmeyi amaçladıklarını ifade etti.
Özbek, bu yıl da farkındalık videosu hazırlandığını dile getirerek, "UCB Pharma'nın desteğiyle hayata geçirdiğimiz proje kapsamında AS hastalığının başlangıcında olan bir kişinin doğru tedavi ile hayatı nasıl değişir, yanlış tedavi ile hayatı nasıl daha da zorlaşır, bunu göstermeyi hedefledik. Ayrıca www.hareketozgurluktur.com sitesi üzerinden tüm romatizmal hastalıklar hakkında içerikleri, merak edilenleri ve farkındalık filmimizi yayına aldık." dedi.
"Ben artık eksik yaşamıyorum"
AS hastası Halil Yıldırım da 13-14 yaşında bademcik romatizması teşhisiyle tedavi gördüğünü ancak yürüyemediğini, bunun ilerleyen zamanlarda geçtiğini anlattı.
Kardeşlerinin de aynı hastalığa sahip olduğunu ifade eden Yıldırım, şunları söyledi:
"Ağrılara dayanamıyordum, kalkamıyordum. Sazımı elime alamıyordum, çocuğumu kucağımda taşıyamıyordum. Bu, herhalde dünyadaki en kötü şeydir, babanın çocuğunu kaldıramaması. Şimdi çocuğumu da kaldırabiliyorum, tüm hayatı da kucaklayabiliyorum. Şu anda hayatımda istediğim her şeye sahibim ve istediğim her şeyi yapabiliyorum rahatlıkla. Ben artık eksik yaşamıyorum. Herkes gibi, bütün insanlar gibi aynı yaşıyorum. Hastalık hakkında ne kadar erken bilgi sahibi olursanız o kadar iyi. 3 ayın üzerinde süren bel ağrınız varsa ve hareketle azalıyor dinlenmeyle artıyorsa hiç zaman kaybetmeden bir romatoloji uzmanına başvurun. Erken teşhis ve zamanında tedaviye başlamak bu hastalıkta çok önemli."