Türkiye'de Çocukluk Çağı Kanserlerinde Tedavi Başarı Oranı Yüzde 70'in Üzerine Çıktı

Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Neriman Sarı, çocukluk çağı kanserlerinde tedavi başarı oranının Türkiye'de yüzde 70'in üzerine çıktığını açıkladı. Ayrıca, erken tanı ve tedaviye erişim için farkındalık çalışmalarının önemine vurgu yaptı.
Bilkent Şehir Hastanesi Çocuk Hastanesi Çocuk Hematoloji ve Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Neriman Sarı, Türkiye'de çocukluk çağı kanser türlerinde tedavi başarı oranlarının yüzde 70'in üzerine çıktığını bildirdi.
Prof. Dr. Sarı, Uluslararası Çocukluk Çağı Kanseri Günü kapsamında AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyada her yıl 20 milyon kişinin kanser tanısı aldığını, bunların 400 binin çocuklardan oluştuğunu belirtti.
Türkiye'de ise yılda 3-4 bin arasında çocuğa kanser tanısı konulduğunu aktaran Sarı, bunların tüm kanser vakalarının yaklaşık yüzde 2'lik kısmını oluşturduğunu kaydetti.
Sarı, 15 Şubat'ta kutlanan Uluslararası Çocukluk Çağı Kanseri Günü ile 2002'den bu yana erken tanı ve doğru tedaviye erişimin sağlanması amacıyla farkındalık çalışmaları yürütüldüğünü anlatarak, "Çocukluk çağı kanserleri çok nadir olduğu için tanı konulmasında güçlükler yaşanabiliyor. Erişkin çağı kanserlerinden de tip açısından oldukça farklıdır. Erişkinlerde daha çok akciğer, meme kanseri, prostat, kolon kanseri görülürken, çocukluk çağında daha çok lösemiler, lenfomalar ve beyin tümörleri ön planda yer alıyor." bilgisini paylaştı.
Çok uzun süreli, sebebi bilinemeyen ateşe dikkat
Çocuklarda nedeni belirlenemeyen semptomların kanserin habercisi olabileceğine dikkati çeken Sarı, şöyle devam etti:
"Bu tümörlerin belirli bir spesifik bulguları olmadığı için tanı gecikebiliyor. Özellikle çok uzun süreli, sebebi bilinemeyen ateş, kilo kaybı, halsizlik, vücudun herhangi bir yerinde oluşan şişlik, şiddetli baş ağrıları, kusmalar, vücutta travma bölgesi dışında gelişen morluklar, çocukluk çağı kanserleri için uyarıcı olmalı. Bu bulgular açısından ailelerin dikkatli olması gerekiyor. Çocuklardaki semptomlar bir yere oturtulamamış ise hem aile hekimlerinin hem de pediyatristlerin ayırıcı tanıda çocukluk çağı kanserlerini düşünmesi gerekiyor."
"Hücresel tedaviler de tedavimizin parçası olmaya başladı"
Sarı, "Günümüzde çocukluk çağı kanserlerindeki tedavi başarı oranlarımız oldukça arttı. Gelişmiş olan ülkelerde yüzde 80'in üzerinde başarı elde ediliyor. Ülkemizde de yüzde 70'in üzerine çıktı bu oran. Gelişmemiş ülkelerde hala yüzde 30'ların altında. Farkındalık gününün amacı da tüm kanserli çocukların tedaviye eşit oranda erişebilmelerini sağlamak." ifadelerini kullandı.
Çocukluk çağı kanserlerindeki tedavi yöntemlerine de değinen Sarı, lösemi ve lenfomanın tedavisinde öncelikle kemoterapinin tercih edildiğini anlattı.
Diğer tümörlerde ise kemoterapinin yanında cerrahi ve radyoterapinin de devreye girdiğini söyleyen Prof. Dr. Sarı, "Özellikle son zamanlarda halk arasında akıllı ilaçlar olarak bilinen hedefe yönelik tedaviler de bu kanser tedavisinde yerini almaya başladı. Kök hücre nakilleri, hücresel tedaviler de tedavimizin birer parçası olmaya başladı." diye konuştu.
"Şu an en küçük hastamız 6 aylık"
Çocukluk çağı kanserlerinde kapsamlı ve sürekli tedavi süreci yürüttüklerini vurgulayan Sarı, "Şu an en küçük hastamız 6 aylık. Yenidoğan döneminden 18 yaşına kadar tüm hastalarımızın tedavilerini yapıyoruz. Her yaş grubundan hastamız var. Hastalarımız 18 yaşının altında tanı alsa bile biz onları 25 yaşına kadar da takip ederek tedavilerini üstleniyoruz." dedi.
Sarı, bebeklerde ortaya çıkabilen tümörlere ilişkin şu bilgileri paylaştı:
"Böbrek üstü bezi, böbrek ve karaciğer tümörü olan hastalar karında şişlikle geliyorlar. Şikayetler arasında huzursuzluk, beslenememe, örneğin eskiden düzgün emerken emmede bozukluk gözlemleniyor. Bebeklik döneminde ortaya çıkan beyin tümörlerinde ise nörolojik fonksiyonlarında bozulma, örneğin emeklemeye başlaması ancak bir süre sonra emekleyemez duruma gelmesi, idrar ve gaita çıkarmada zorluk. Bunların hepsi onkolojik bir hastalığın belirtisi olabilir."