Prof. Dr. Fatih Alper'den Kronik Meme Enfeksiyonu İçin Umut Veren Tedavi
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Alper, kronik meme enfeksiyonu hastalığında ameliyat gerektirmeyen yenilikçi bir tedavi yöntemi geliştirdi. Üzerinde yıllarca çalışılan bu yöntemle, toplamda 650 hasta tedavi edildi.
Türk bilim adamından umut veren çalışma
Kronik Meme enfeksiyonu hastalığında ameliyatı bitiren tedavi geliştirdi
Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Alper'in geliştirdiği tedavi, tıp dünyasında heyecan uyandırdı
Son dokuz yılda 650 hasta bu yöntemle şifa buldu
Prof. Dr. Fatih Alper, yıllar süren araştırmalarında tespit ettiği iki bulguya "Fatih" ve "Alper" isimlerini verdi.
ERZURUM - Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatih Alper, 2015 yılında başlattığı çalışmalar sonucu "Meme Enfeksiyonu" hastalığında tıp dünyasında heyecan uyandıran sonuçlara ulaştı.
Prof. Dr. Fatih Alper, idiyopatik granülomatöz mastitin kronik bir meme enfeksiyonu olduğunu belirterek, "Bu dünyada nadir olan ancak toplumumuzda sık görülen bir hastalıktır. Memede kızarıklık, şişlik, ısı artışı, meme içerisinde sertlikler, meme cildinde delinmeler, akıntılar ve açık yaralarla seyreden kötü bir hastalıktır. Başlangıcında kanser ile karışan bulguları mevcuttur. Özellikle orta yaş grubu annelerde daha sık görülmektedir. Bu hastalar antibiyotiğe cevap vermeyen ve doktor doktor dolaşan hasta grubudur. Mevcut hastalığını çevresine anlatamamakta ve aylarca yıllarca hastalıkla yaşamaktadır. Halk arasında süründüren denen bir durumdur." dedi.
"Sıfıra yakın yan etkiyle ameliyata gerek kalmıyor"
21 Eylülde İzmir'de yapılan IGM'ye ait tedavi çalıştayına katıldığını söyleyen Prof. Dr. Fatih Alper, "Oraya pek çok merkez katılmıştı. Tedavide meme içerisine steroid (lokal perilezyonel, intralezyonel), krem şeklinde (topikal), ağızdan (Oral yüksek doz düşük doz steroid ), romatizma ilaçları (metotreksat), bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlar (imuran), antibiyotikler, antitüberküloz ilaçlar ve meme ameliyatları gibi pek çok uygulama yapıldığı anlatıldı. Tedavi yaklaşımında Türkiye ve dünyada bir fikir birliği olmayıp kaos mevcuttur. Çalışmakta olduğumuz Atatürk Üniversitesi radyoloji bölümünde uyguladığımız tedavi protokolüyle hastalarda hem başarılı sonuçlar aldık hem de sıfıra yakın yan etki ile ameliyata gerek kalmadan çözümler ürettik." şeklinde konuştu. Prof. Dr. Fatih Alper, yaşadığı tecrübeleri ve yaptığı çalışmaları Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde öğrenim gören öğrencilere de detaylarıyla aktarıyor.
"Ameliyat veya diğer komplike tedavilere gerek kalmıyor"
9 senelik tecrübenin sonucunda sadece meme içerisine steroid vererek bazen krem desteği ile 5-10 seans arası tedavi ile hastalarda tam kür sağlandığını ifade eden Prof. Dr. Fatih Alper, " Tedavi sürecinde hastalara uygulanan toplam steroid dozu 400 mg ile 800 mg civarındadır (Oral steroid dozu 0.8 mg/kg olup 100 kg hastada 1 günlük oral doz 80 mg iken biz bu dozu haftalık seansta vermekteyiz ). Diğer merkezlerde oral steroidin ve diğer ilaçların pek çok yan etkilerinin yaşandığı ifade edilmektedir. Bu yöntemle ameliyat veya diğer komplike tedavilere gerek kalmadan kür sağlanarak yaklaşık 650 hastayı tedavi ettik. Tüm hastalar tedavi sonrası mutlu bir şekilde ve iyi dileklerini ileterek ayrıldılar. Bu yöntemin etkili olduğunun bilinmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Literatürde ilk benim bulduğum ve kullandığıma dair meme içi steroid uygulaması, oral ve meme içi uygulamayı karşılaştırdığımız, literatürdeki ilk ultrasonik evreleme yaptığımız ve 40 mg ve 80 mg dozların karşılaştırdığımız makaleler uluslarası dergilerde yayınlandı. Bu yayınlar tıp dünyasında oldukça fazla ilgi gördü. Bizlerde mutlu olduk. " dedi.
"Ameliyat yapılmadan da iyi sonuçlar alabilmekteyiz"
Söz konusu hastalığın Erzurum ve Doğu Anadolu'da daha fazla olduğunu anlatan Prof. Dr. Fatih Alper, "Ülkemizde de sıkça rastlanan bir rahatsızlık. Önceden nadir diye düşünürken yaklaşık 8-9 senelik süre içinde 650 vakaya ulaştığımızı görüyoruz. Erzurum, Iğdır, Kars ve Diyarbakır, Trabzon gibi pek çok şehrimizden bize hasta geliyor. Nahçıvan'dan bile takip ettiğimiz ve tedavi verdiğimiz hastalar var. Yine İzmir'den, Bilecik, İstanbul'dan gelen hastalarımız var. Türk Radyoloji Derneği Meme Grubunda bu hastalıkla ilgili tedaviyle ilgili yardımcı olacağımız ifade ettim. Benzer şekilde Rize'den ve İzmir'den hocalarımızla bağlantı halindeyim. Yaptığımız çalışmalarda özellikle yıllar içerisinde her gün 1-2 saat ayırdığım için yaklaşık 5 binden fazla ultrasona baktım ve yaptığım pek çok bakıda şunu fark ettim. Literatüre iki yeni bulgu ortaya koyacağım. Bununla alakalı çalışmalarım son aşamada ve bulgulardan birisine "Fatih" diğerine ise "Alper" bulgusu ismini koyacağım.
Bu hastalığı taşıyan hastalar şunu bilmeli ki ağır tedaviler (ağızdan tedaviler steroid, metotreksat, kolşisin, v.s ) ve ameliyat yapılmadan da iyi sonuçlar alabilmekteyiz." diye konuştu.
Görüntü Dökümü;