Kaşıntı deyip geçmeyin, Atopik Dermatit son yıllarda hızla artıyor
Bebeklikten erişkinliğe çok geniş bir yaş aralığında görülebilen, cilt kuruluğu ve şiddetli.
Günde 12 saatten fazla kaşındığınızı düşünün ve beraberinde gelen uykusuzluk, yorgunluk, hırpalanan bir cilt ve tüm bunlara bağlı olarak sosyal hayatın etkilenmesi.Şiddetli kaşıntı ile kendini gösteren Atopik Dermatit, toplumun neredeyse beşte birini değişik şekillerde etkileyen ve farklı yaş gruplarında, farklı belirtiler gösteren bir deri hastalığı. Oysa doğru tanı ve tedaviyle kontrol altına alınabiliyor, hayat kalitesi kıyaslanamaz derecede yükseliyor. Bunun yolu ise toplumda Atopik Dermatit'le ilgili farkındalığı yükseltmekten geçiyor. Bu yönde çalışmalarını sürdüren 'Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği' ile 'Alerji ile Yaşam Derneği', 14 Eylül Atopik Dermatit Günü öncesi; bir araya gelerek hayatı olumsuz etkileyen ve yaşamı zorlaştıran bu hastalıkla ilgili önemli bilgiler paylaştı.
"ATOPİK DERMATİT BULAŞICI DEĞİLDİR VE DOĞRU TEDAVİ İLE KONTROL ALTINA ALINABİLİR"
Sanofi Genzyme'ın koşulsuz desteği ile düzenlenen toplantıda konuşan Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nilgün Atakan, Atopik Dermatit ile her egzamanın aynı şey olmadığına dikkat çekerek şu bilgileri verdi: " Atopik Dermatit, her yaşta ancak özelikle çocukluk döneminde sık görülen, kronik, uzun soluklu, tekrarlayan çok kaşıntılı bir deri hastalığı. Gelişmiş toplumlarda görülme sıklığı her geçen gün artan Atopik Dermatit, şiddetli kaşıntının eşlik ettiği yaygın egzamatize, kaşıntı izleri ve belirgin bir deri kuruluğu ile seyreden ve özellikle belirtmek isterim ki bulaşıcı olmayan bir hastalık. Etkilenen bölgeler ise yaşlara göre farklılık gösteriyor. Bebeklerde daha çok yüzde, yanaklarda, kulak arkalarında, boyunda, çocuklarda yüzün yanı sıra kol ve bacaklarda, bileklerde el ve ayakların dış kısımlarında görülüyor. Yetişkinlerde ise daha çok yüz, ense, boyun, sırt ile el ve ayaklarda rastlanıyor. Şiddetli kaşıntının eşlik ettiği bu ekzamatize bölgelerde de kolayca enfeksiyonlar gelişebiliyor.Atopik Dermatit'in çocuklarda görülme sıklığı ortalama yüzde 20 -25 veçocukluk çağında başlayan hastalığın yine yüzde 20 – 30'u yetişkinlikte de devam ediyor. Hastalık 5-6 aylık bebeklik döneminden itibaren görülebiliyor ve hastalarınyaklaşık % 80 i 5 yaşın altında. Atopik Dermatit bazı hastalarda yaşam boyu devam eden bir hastalık olsa da; çocukluk çağında başlayanların yüzde 70'iergenlikte kayboluyor. Erişkin yaşlarda başlayan Atopik Dermatit ise yüzde 2-10sıklıkla daha az görülüyor vefarkındalığın daha az olması nedeni ile daha zor tanınmakta".
Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Başak Yalçın da konuşmasında Atopik Dermatit'in kişinin hem kendi hem de ailesinin sosyal hayatını önemli oranda etkileyen bir hastalık olduğundan bahsetti.Bu hastaların yaşadığı zorlukların tam olarak belirlenmesi ve onlara gereken desteğin verilmesi gerektiğini söyledi."Bu hastalık; kronik, tekrarlayan ve zaman zaman da çok şiddetli ataklarla seyredebilen bir hastalıktır. Hastalardaki şiddetli kaşıntı,ciddi uyku ve konsantrasyon problemlerine neden olmakta, kişinin hem sosyal hayatını hem de iş ve okul performansını olumsuz yönde etkilemektedir.Bu nedenle bu hastalara en kısa sürede tanı konup uygun tedavinin başlanması gerekmektedir. Böylecehastalık önemli oranda kontrol altına alınmış olur ve hastaların normal biryaşam sürdürmeleri sağlanır "
"HASTALAR BAZEN UMUT PEŞİNDE YÜZDE 100 ÇÖZÜM DİYE LANSE EDİLEN VE BİLİMSEL OLMAYAN YÖNTEMLERE İTİBAR EDEBİLİYOR"
Bebeklik döneminden itibaren görülen ve bazı hastalarda yaşam boyu devam edebilen Atopik Dermatit, sadece hastayı değil hem hasta yakınlarını hem de çevrelerini belirgin şekilde olumsuz etkilemekte. Türkiye'nin ilk ve tek alerji hastaları derneği olan Alerji ile Yaşam Derneği de Atopik Dermatit hastaları ve hasta yakınları için farkındalık üzerine çalışmalar yürütüyor. Toplantıda konuşan Dernek Başkanı Özlem Ceylan da en büyük sıkıntının hastanın tanıya erişiminde olduğunu belirtti: "En küçük bir sıkıntı yaşadığımızda hemen yakınlarımıza soruyoruz ve onlar da "şunu sür, böyle yıkan, bu deterjanı kullan, biraz kaşıntıdır dert etme, geçer" gibi akıllar veriyor ve hastanın tanıya ulaşması gecikiyor.Aslında ilk belirtileri gördüğümüzde uzmana başvurup tedaviye başlasak ciltte yaralar şeklinde deformasyon belki de hiç oluşmayacak. Hasta ve hasta yakınlarının şunu da kabul etmesi çok önemli; bu bir süreç ve bir tedaviye başladığınızda bunun doktor kontrolünde sürekli olması gerekiyor. Biz tedavinin hemen, çok ani sonuç vermesini bekliyoruz ve tedavi süresi beklenenden uzun sürünce sağlık sistemine olan güvenimizi yitiriyoruz. Oysa Atopik Dermatit gibi kronik hastalıklarda tedavinin uzun sürebileceğini kabul etmemiz ve kontrolleri aksatmamamız tedavi başarısını önemli oranda etkiliyor."
İnternette rastlanılan ve yüzde 100 çözüm diye lanse edilen ve bilimsel olmayan ürün ve tedavilere itibar edilmemesi gerektiğinin de altını çizen Alerji ile Yaşam Derneği Başkanı Özlem Ceylan, sözlerine şöyle devam etti. "Toplum olarak sağlık okuryazarlığımızın yeterli olmaması nedeniyle hastalar bazen umut peşinde bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmamış yöntemlere kanabiliyor. Bu durum hastaların maddi, manevi zarar görmesine neden olabiliyor. O yüzden ailelerin bu konuda da bilinçli olması çok önemli. Zamanında doğru tanı ve doğru tedavi ile bu hastaların yaşam kalitesini yükseltmek mümkün."