"Kanserdeki artış nüfus artışından fazla"
Tüm dünya koronavirüs salgınıyla mücadele ediyor olsa da birçok başka hastalık bireysel olarak insanların hayatını etkilemeye devam ediyor.
Amerika'da yayınlanan bir dergide 1900 yılında kansere yakalanmış hasta sayısı ve 60 yaş üstü nüfusun oranı ile 2000 yılındaki oranlar karşılaştırıldığında yaşlı nüfus artışının 2000 yılında 1900 yılına göre 3 kat olduğu ve kanser görülme sıklığının 12 kat arttığı belirlendi. Toplumdaki yaşlı sayısındaki artış ile kanserde görülen artışın ilişkili olmadığını dile getiren, Emsey Hospital İç Hastalıkları, Tıbbi Onkoloji ve Fitoterapi Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, kanserin artmasındaki temel faktörleri sıraladı.
Prof. Dr. Karagöl, "Kanser artışındaki temel faktörler kötü beslenme, kötü hava soluma, sigara ve alkol gibi kötü alışkanlıklar, kötü çevresel koşullar, kötü çalışma ortamı, stresli toplum hayatı ve hareketsiz yaşam ile ilişkili olduğu görülmektedir. Genetik geçişli kanser görülme oranı tüm kanserlerin sadece yüzde 10'unu oluşturuyor" dedi.
"TÜRKİYE'DE 2014 YILINDA 165 BİN KİŞİYE KANSER TANISI KONULDU"
Prof. Dr. Karagöl, "Son yıllarda gelişmiş ülkelerde kanserin görülme sıklığında bir azalma olmamakla birlikte artış da görülmemektedir. Gelişmekte olan veya gelişmemiş ülkelerde kanser görülme sıklığı giderek artmaktadır. Dünya genelinde 2008 yılında kanser tanısı konulan hasta sayısı 12 milyon kişi iken 2018 yılında bu sayı 18 milyon kişiye çıkmış olup, bu artış dünya nüfusu artış hızından kat ve kat daha fazladır. Türkiye'de yıllık yeni kanser tanısı konulan hasta sayısı 2000 yılında 105 bin kişi iken, 2014 yılında bu sayı 165 bin kişiye yükselmiştir" diye konuştu.
"TÜRKİYE'DE ERKEK VE KADINLARDA ENÇOK AYNI KANSER GÖRÜLÜYOR"
Türkiye'de en sık görülen kanser türlerini sıralayan Prof. Dr. Hakan Karagöl, kadınlarda en çok meme ve erkeklerde en çok akciğer kanseri görüldüğünü ifade etti. Karagöl, "Türkiye'de erkeklerde en sık görülen ilk 3 kanser türü sırasıyla; akciğer, prostat ve kalın bağırsak kanseridir. Bu durum dünya geneli ile aynı orandadır. Kadınlarda ise en çok, meme, tiroid ve kalın bağırsak kanseri görülmektedir. Dünya genelinde ise kadınlarda sıralama; meme, kalın bağırsak ve rahim ağzı kanseri şeklindedir. Türkiye'de kadınlarda görülen bu farklılığın çevresel koşullar ve beslenme ilişkili olduğu düşünülmektedir" dedi.
CERRAHİDE KOMPLİKASYON RİSKİ AZALDI
Prof. Dr. Karagöl, hastalığın görülme sıklığındaki artışın ve bunun önlenmesinde daha başarılı tedavi sonuçlarının elde edilmesi için uyarılarda bulundu.
Prof. Dr. Karagöl, "Kanser tanısı almış hastaların tedavisinde daha etkili, yan etkileri daha az olan yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi gerekir. Son yıllarda bu konuda dünyada hızlı gelişmelerin olduğu görülmektedir" diye konuştu.
Tedavi yöntemleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Karagöl, şunları söyledi:
"Kemoterapi, hormonoterapi, akıllı küçük hap şeklinde ilaçlar ve immünoterapi (aşı tedavisi) ile ilgili son 10 yılda önemli gelişmeler sağlanmıştır. Özellikle, immünoterapi ve akıllı küçük moleküllü yeni ilaçlarla yapılan tedaviler baş döndürücü bir hızla gelişme göstermektedir. Nerdeyse her ay yeni bir ilaç başarısıyla gündeme gelmektedir. Geliştirilen bu yeni ilaçlarla hem yan etki oranları azalmış, hem de başarı oranları belirgin şekilde artmıştır.
Radyoterapi yani ışın tedavisi uygulamalarında ise özellikle daha çok bilgisayar uygulaması destekli yeni sistemler (Cyberknife, gamaknife, variantrilogy, tomoterapi, TrueBeam vb.) ile yan etki oranları oldukça azalmış, başarı oranları ise yıllar içinde yeni teknolojiler ile gittikçe artış göstermiştir. Cerrahide yeni robotik ve laparoskopik ameliyat teknikleri son yıllarda giderek artan sayıda uygulanmaya başlanmış ve bunun sonucunda ameliyatlara bağlı komplikasyon riski azalmış, başarı oranı artmıştır. Yine kanser cerrahisinde lenf bezine kanser yayılımını gösteren sentinelnod işlemi, artan sayıda kanser türünde uygulanır hale gelmiştir ki bu sayede aşırı lenf bezi çıkarılmasına bağlı lenf ödem riskinde azalma sağlanmıştır. Yine bilgisayar uygulamaları ameliyat işlemlerinin süresinin kısalması ve başarı oranlarının artmasında katkı sağlamaktadır."
"YAKIN TARAMA VE TAKİP ÖNEMLİ"
Aile öyküsü olan kanser hastalarının çocuk ve akrabalarında yakın tarama ve takip programlarının uygulanmasının önemine dikkat çeken Karagöl, "Kötü beslenme ve yaşam tarzının önlenmesine yönelik tedbirlerin alınması, kötü alışkanlıkların edinilmesinin önlenmesi ve bırakılmasına yönelik toplumsal çabanın arttırılması, adı geçen tüm olumsuz faktörler konusunda toplumsal bilincin arttırılması önemlidir" ifadelerini kullandı.
"Kanserin erken tanısında son yıllarda artan çabaların devamının sağlanması, erken tanı programlarının toplum tarafından bilirliğinin arttırılmasına yönelik çabaların ivme kazanması, kanser erken tansında başarı oranlarını arttıracak tedbirlerdir" diyen Prof. Dr. Karagöl, sözlerini şöyle tamamladı: "Kanserin oluşumdaki faktörlerin azaltılması yönündeki gayretlerin giderek artıyor olması ve yeni geliştirilen tedavi yöntemleri ile sağlanan başarılar, kanser hastalığının oluşmasının önlenmesi ve tedavisinde önümüzdeki yıllara daha bir ümit ile bakmamızı sağlamaktadır."
- İstanbul