"Kalın bağırsak kanseri tedavisi gören hastalarda koronavirüs ile savaşta beslenme bozukluğuna...
Koronavirüs salgınında kronik hastalığı olanların daha yüksek risk grubunda olduğu biliniyor.
Koronavirüs salgınında kronik hastalığı olanların daha yüksek risk grubunda olduğu biliniyor. Kalın bağırsak kanseri hastalarının da bu grupta olduğunu belirten Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, hastanın yapılan ameliyat, ışın ve kemoterapi gibi bağışıklık sistemi üzerine kimi zaman olumsuz etki yapan tedaviler nedeniyle, mikrop ile yapılan mücadelede vücut daha güçsüz hale geldiğini belirtti.
Kalın bağırsak kanseri hastalarında, kanserin akciğerlere yayılması ile kitlelerinin bronşlara ve alveol denilen hava keselerine baskısı yüzünden solunum güçlüğü oluşabildiğini söyleyen Emsey Hospital Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagöl, bu durumun üzerine koronavirüs enfeksiyonu bindiğinde solunum güçlüğü daha da artmakta ve hastanın genel durumunu bozmakta, hastaneye yatış ve bazen solunum cihazı desteğine gerek duyulmasına neden olabileceğini ifade etti.
"İŞTAHSIZLIK OLABİLİR"
Bazı kalın bağırsak kanseri türlerinde vücudu savunan beyaz kan hücrelerinin azaldığını ve bu nedenle enfeksiyonlara karşı savunmanın düştüğünü belirten Emsey Hospital Onkoloji uzmanı Prof. Dr. Hakan Karagölbu hastalarda virüsün savunmasız vücutta hızla yayılarak hastanın genel durumunun kötüleşmesine, solunum sıkıntısı gelişmesine hatta yoğun bakım ihtiyacı duyulmasına neden olabileceğini aktardı.
Kanserin yayılması ile zamanla beslenme bozuklukları oluşabildiğini söyleyen Prof. Dr. Hakan Karagöl, "İştahsızlık, bulantı, kusma, hızlı kilo kaybı gelişebilmektedir. Buna bağlı olarak, hastanın vücut savunma sisteminde baskılanma ile mikroba karşı verilen savaşta elimiz zayıflar. Bazı kalın bağırsak kanseri hastalarında görülen hastalık ve tedavilerinin oluşturduğu moral bozukluğu ve endişe nedeniyle bağışıklık sisteminde baskılanma olabilmekte ve bu da mikrop ile mücadaleyi zorlaştırmaktadır" dedi.
"KALABALIK YERLERDEN UZAK DURULMALI"
Kalabaklık yerlerden uzak durmanın önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Hakan Karagöl, izole ev ortamından çıkmak zorunda kalınır ise maske ve eldiven takılması gerektiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti: "Bu hastalar genellikle antioksidan özelliği olan besinleri tüketmeli, elleri bol su ve sabun ile 30 saniye yıkamalı veya yüzde 70'den fazla alkollü kolonya ile ya da tıbbi dezenfeksiyon solüsyonları ile elleri dezenfekte etmeli. Antioksidan özelliği olan besinler doktor kontrolünde tüketilmeli. Yaban mersini, nar, kurt üzümü, elma, portakal, mandalina, limon, avokado, papaya, kivi, zerdeçal, zencefil, propolis, brokoli karnabahar, brüksel lahanası, pırasa, maydanoz, soğan, sarımsak, havuç, ıspanak bu besinlerin başında geliyor. Günlük en az 2 bardak yoğurt tüketilmelidir. Haftada 2 gün balık muhakkak yenilmelidir. Kuruyemişlerden ceviz ve badem tüketilmelidir. Günde 2 litre su içmek çok önemlidir, ihmal edilmemelidir."
"BİTKİ VE ÇAYLARI DOKTORA DANIŞARAK KULLANIN"
Günlük en az 20 dakikalık hafif bir egzersizin yapılabileceğini söyleyen Prof. Dr. Karagöl, "İyi bir uyku bağışıklık sisteminin güçlenmesinde önemli faktör. Kanser hastalarını virüsten korumada etkili olabilecek diğer bir yöntem de bitkiler. Ekinezyanın 15 gün süreyle çay olarak tüketilmesi bağışıklık sistemini uyaracaktır ancak enfeksiyon bulguları varsa kullanılmamalıdır. Ada çayı, papatya ve melisa çayı, meyan kökü çayı içilmesini öneriyoruz. Karamürver yine enfeksiyon bulgusu olmayan hastalarda bağışıklık güçlendirilmesi için kullanılabilir. Reishi mantarı ve geven otu (Astragalus) bağışıklık sistemini güçlendirmek için hastalık bulgusu olmayan hastalarca kullanılabilir. Bu çayların dozları ve bazı kanser türleri ve tedavileri ile etkileşimli olabileceği için doktora danışılarak kullanılmasına dikkat etsinler" diye konuştu.
"ŞÜPHE OLUŞTUĞUNDA HEMEN DOKTORA HABER VERİLMELİ"
Koronavirüs enfeksiyonu şüphesi olan kalın bağırsak kanseri hastalarının, ateş yüksekliği, öksürük, solunum sıkıntısı ve bunun gibi durumlarda hemen doktoruyla iletişime geçmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Hakan Karagöl, şunları söyledi: "Yakınlarında koronavirüs enfeksiyonu olanlarda veya örneğin enfeksiyon salgını olan bir ülkeden gelmiş kişiler ile kontağın olması gibi şüpheli bulaşma durumu bulunan hastaların kemoterapi alıp alamayacığı yine onkoloji doktorunun gerekli muayene ve test işlemlerini tamamlamasından sonra belirlenir. Yakınlarında ve kendisinde enfeksiyon bulguları olmayan, kan değerleri normal kanser hastalarında ise tedavi süreci eskiden olduğu gibi devam etmelidir. Bazı kanser hastalarında ağızdan alınan ilaçlar ile tedavi, ev ortamlarında devam etmektedir. Bu hastalarda da kemoterapi uygulamaları, hastanede damardan kemoterapi alan hastalarınki gibi yukarda belirtildiği şekilde olacaktır."