Gilead Türkiye, HIV enfeksiyonuna "Cesurum Hayata" diyerek dikkat çekecek
Gilead Türkiye'nin destekleriyle, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü (HIV) enfeksiyonunun tespiti ve toplumda HIV enfeksiyonun tanınmasına dikkat çekmek amacıyla hazırlanan "Cesurum Hayata" farkındalık kampanyası tanıtıldı.
Gilead Türkiye'nin destekleriyle, İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü ( Hıv ) enfeksiyonunun tespiti ve toplumda HIV enfeksiyonun tanınmasına dikkat çekmek amacıyla hazırlanan "Cesurum Hayata" farkındalık kampanyası tanıtıldı.
Zeytinburnu'ndaki bir gösteri merkezinde düzenlenen etkinlik Gilead Türkiye Genel Müdürü Şebnem Girgin'in açılış konuşmasıyla başladı.
Girgin, şirket olarak her yıl "1 Aralık Dünya AIDS Günü" kapsamında HIV enfeksiyonu hakkında toplumu doğru bilgilendirmek için kampanyalar yürüttüklerini belirtti.
Bu doğrultuda, HIV farkındalığını artırmayı ve toplumun HIV ile ilgili doğru bilgiye erişimine katkı sağlamayı amaçlayan "Birlikte HIV'den Güçlüyüz" platformunu kurduklarını anlatan Girgin, dünyada 38'den fazla ülkede faaliyet gösteren bilim şirketi Gilead'ın çalışmalarına değindi.
Girgin, "30 yılı aşkın süredir dünyada HIV'li bireylerin hayatlarını daha sağlıklı yaşamaya devam etmesi için keşifler yapıyor. Gilead yeni moleküller geliştiriyor ama sadece bununla da kalmıyor. Dünyanın hemen hemen her tarafında sivil toplum kuruluşlarıyla, hekim gruplarıyla çalışmalarını sürdürüyor. Devletlerle işbirlikleri yürütüyor. Bir şekilde HIV virüsüyle enfekte bireylerin hayatlarını daha sağlıklı devam ettirmesi için sadece keşifler ve ilaç alanındaki varlığını değil birçok farkındalık, bilinçlendirme kampanyalarını da yürütüyor." diye konuştu.
Türkiye'de HIV virüsü hakkında yapılan en büyük ankete şirket olarak katıldıklarını vurgulayan Girgin, şöyle devam etti:
"Türkiye'de 2017 yılında Hacettepe Üniversitesi, Başkent Üniversitesi ile birlikte bir kamuoyu çalışmasında yer aldık. Ülkemizde yapılan en büyük ölçekli çalışmalardan bir tanesiydi ve her dört soru sorulan kişiden üçünün HIV'le ilgili herhangi bir bilgisinin olmadığını anladık. Hatta yüzde 80 oranında HIV'li bireylerin aslında tedavilerine ulaştıkları zaman, hayatlarına normal bir şekilde devam edebileceklerini bilmiyorlardı. Bu da bize uzun soluklu bir farkındalık, bilinçlendirme kampanyasını yürütme sorumluluğu verir diye düşündük. ve bu çerçevede bundan üç yıl önce "Birlikte HIV'den Güçlüyüz" platformunu kurduk . Çünkü herhangi bir şekilde özel sektörün tek başına ilerlemesi, bir yol katetmesi de mümkün değil. Ancak birlikte olursak hekimlerimizle, hekim dernekleriyle, sivil toplumun değerli temsilcileriyle, aktivistlerle, medya ile kamuyla, devletle birlikte yürürsek fark yaratabileceğimizi düşündük ve adım adım da bu kampanyanın değişik ayaklarını kurgulamaya çalıştık hep birlikte."
Şebnem Girgin'in konuşmasının ardından program HIV enfeksiyonu hakkındaki panel ile devam etti.
Moderatörlüğünü Armağan Çağlayan'ın yaptığı panele konuşmacı olarak Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Serhat Ünal, Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Volkan Korten, Pozitif-İz Derneği Başkanı Önder Bora ile Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Harmancı konuşmacı olarak katıldı.
HIV enfeksiyonunu taşıyan kişilerin test olmaktan kaçınmalarının karşılaşılan en büyük sorun olduğuna değinen Prof. Dr. Volkan Korten, şunları söyledi:
"HIV büyük oranda cinsel yolla bulaşıyor. Çok nadir olarak da anneden çocuğa veya kan yoluyla bulaşıyor. Esas önemi ise bizim bağışıklık sistemimizi yok ederek birçok hastalığa ve kanserlere duyarlı hale getirmesi. Ama bilmemiz gereken, uzunca yıllardır bunu çok etkili tedavi edebilecek olanaklara sahibiz ve artık bu bireyler normal bir yaşam beklentisine sahipler. Eğer tanı konur ve tedaviye ulaşabilirlerse... Şu anda bizim ana sorunumuzda enfekte olan bireyleri tanıyamamaktan geçiyor. Bizim ülkemizin en büyük sorunu o. Yani çok az bir oranını tanıyabiliyoruz. Esas problemimiz de bu ülkemizde."
Toplumun hala HIV virüsünü tam olarak tanımadığına dikkat çeken Prof.Dr. Serhat Ünal da "Farkındalığın az olması da hala Türkiye'de sorundur. Ama toplum yeterince bu hastalığı tanıyor, farkındaysa ve riskli davranışları zamanında test yaptırması gerektiğini biliyorsa kendi de teste gidebilir. Aslında olması gereken devletin kimliğini sormadan, ücretsiz, kolay bir şekilde testin yapılmasını sağlamak. Maalesef bunda çok büyük adımlar atılmadı. İşin en önemli kısmı farkındalık, test yaptırmak ve hastalığın farkında olmak." değerlendirmesini yaptı.
Test sonucu HIV tanısı konulan hastaların afişe olmaları gibi bir durumun olmadığına değinen Pozitif-İz Derneği Başkanı Önder Bora ise şunları anlattı:
"Hastaneye gittiğiniz zaman tabii doğal olarak T.C .kimliğiniz vesaire hepsi alınıyor. Bundan çekinmemek lazım. Çünkü bu aynı zamanda eğer tanı pozitif çıkarsa Sağlık Bakanlığına kodlu olarak bildiriliyor. Bu demek değildir ki siz her yerde afişe olacaksınız. Bu iş yerinize bildirilecek, ailenize bildirilecek. Böyle bir şey yok. Önemli olan tanı almak. Çünkü artık günümüzde çok kolay tedavisi olan bir enfeksiyon. Hatta biz buna durum diyoruz, hastalık bile demiyoruz. Çünkü dışarıdan alınmış bir enfeksiyon bu. Ama tanı alınmadığı ve tedavi alınmadığı zaman sonuçları maalesef ağır olabiliyor."
HIV'li kişilerin test sürecinde yaşadıkları sorunlara değinen Pozitif Yaşam Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Canberk Harmancı da "HIV'le yaşıyor olmak ya da HIV tanısı almak ifşa olmayı beraberinde getirmiyor. Ama süreç içerisinde HIV'le yaşayanları daha fazla koruyabileceğimiz mevzuata da ihtiyacımız var." uyarısında bulundu.
Panelin ardından program, Tankurt Manas konseriyle sona erdi.