Evcil hayvanlarınız bağışıklık sisteminizi nasıl güçlendirebilir?

Evcil hayvanlarınız bağışıklık sisteminizi nasıl güçlendirebilir?
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Yapılan son araştırmalar, bağışıklık sistemimizin çalışması ile çevremizdeki hayvanların bağışıklığımızı nasıl etkilediğine dair öngörüler elde etmemizi sağlıyor.

İlk olarak 18. yüzyılda Avrupa'dan Kuzey Amerika'ya göç etmelerinden bu yana Amişler, zamanda donmuş yaşam biçimleriyle biliniyor.

Çoğu, atalarının yüzyıllar önce yaptığı gibi at arabaları kullanıyor.

Birçok açıdan ilgi odağı olmayı sürdüren bu azınlık son 10 yılda tıp dünyasının da giderek daha fazla ilgisini çekmeye başladı.

Astım, egzama ve alerjiler gibi bağışıklık rahatsızlıklarının oranı dünya genelinde artarken aynı durum Amişler için geçerli değil.

Uzmanlara göre bunda Amişlerin hayvanlarla iç içe yaşaması büyük bir rol oynuyor.

Amişlerin neden bazı bağışıklık kökenli rahatsızlıklara daha az yakalandığını anlamak için bir grup bilim insanı 2012 yılında harekete geçti.

Indiana eyaletindeki bir Amiş topluluğuyla ve Güney Dakota'daki Hutteriteler olarak bilinen başka bir çiftçi topluluğuyla zaman geçirdiler.

Her iki örnektede de 30 çocuktan kan örnekleri aldılar ve bağışıklık sistemlerini ayrıntılı olarak incelediler.

İki grup arasında birçok benzerlik bulunuyor.

Tıpkı Amişler gibi Hutteritler de topraktan geçiniyorlar. Onlar da Avrupa kökenliker ve hava kirliliğine çok az maruz kalıyorlar. İşlenmiş gıdaya da olabildiğince mesafeli kalabiliyorlar.

Buna karşın Hutteritler'de astım ve çocukluk alerjisi oranları Amişler'den dört ila altı kat daha yüksek çıkıyor.

İki topluluk arasındaki temel farklardan biri, Hutteritler'in endüstriyel tarım teknolojilerini tam olarak benimsemeleri. Amişler ise hayvanlarla iç içe, küçük yaşlardan itibaren mikroplarla yakın temas halinde yaşıyorlar.

2016 yılında, ABD ve Almanya'dan bilim insanları ekibi, Amişler'in çocuklarının, çevresel şartların bağışıklık sistemlerini şekillendirmesiyle alerji risklerinin daha düşük olduğu sonucuna varan bir araştırma açıkladı.

Araştırmada Amiş çocuklarının Hutterit kökenli çocuklara göre daha fazla düzenleyici nitelikteki T hücresine sahip olduğunu buldular.

T hücreleri, olağandışı bağışıklık tepkilerini azaltmaya yardımcı olur.

Aynı araştırmada evlerden toplanan toz örnekleri de bakteri belirtileri açısından tarandı. Amiş çocuklarının muhtemelen aralarında yaşayan hayvanlar kaynaklı olarak daha fazla mikroba maruz kaldığına dair sağlam kanıtlar elde ettiler.

Dünya çapında bilim insanları da benzer bulgulara ulaşıyor.

2012 yılındaki bir araştırmada bir grup immünolog, ineklerin genellikle sahiplerine yakın ahırlarda kaldığı Alp Dağları'ndaki çiftliklerde büyüyen çocukların astıma, saman nezlesine ve egzamaya karşı korunduğunu açıkladı.

Bir başka araştırmada, yaşamlarının ilk yıllarında evlerinde evcil hayvan bulunan çocukların yedi ila dokuz yaşlarındaki alerji riskinin daha az olduğu tespit edildi. Bu duruma "mini çiftlik etkisi" adı verildi.

California San Diego Üniversitesi'nde profesör olan Jack Gilbert, yaşam tarzlarımızın mikrobiyomlarımızı nasıl etkilediğini inceleyen bir projede çalışıyor.

Amişler üzerine yapılan sağlık araştırmasına da katılan Gilbert "Çiftlik hayvanlarıyla fiziksel olarak etkileşime girerek büyürseniz astım veya alerji geliştirme olasılığınızın yaklaşık %50 azaldığını biliyoruz" diyor.

"Evinizde bir köpekle büyüseniz bile, alerji riskinizde yüzde 13-14'lük bir azalma oluyor."

'Var olan semptomları kötüleştirebilir'

Ocak 2025'te yayınlanan yeni bir çalışma, evde bir köpek bulundurmanın, genetik olarak egzamaya yakın çocukları koruyabildiğini buldu.

Yaklaşık 280 bin kişi üzerinde yapılan bir çalışmada egzama için bilinen bir risk faktörüne sahip olan kişilerin, hayatlarının ilk iki yılında bir köpekle yaşamalarının bu durumu geliştirme olasılıklarını azalttığını tespit etti.

Laboratuvar testleri de köpeklerden yayılan moleküler sinyallerin cilt iltihabını baskılayabileceğini doğruladı.

Ancak araştırmacılar, egzama ile yaşayan bir kişinin hayatına köpek girmesinin bu duruma yardımcı olmayabileceğini ve hatta semptomları daha da kötüleştirebileceği konusunda uyarıyor.

Koruyucu evcil hayvanlar

Amiş araştırması ilk yayınlandığından beri, çocukluk döneminde hayvanlarla etkileşimin potansiyel koruyucu etkisine ilgi duyuluyor.

New York Times, evcil hayvanların yeni bir "probiyotik" olup olmadığı sorusunu gündeme getiren bir makale de yayınladı.

Peki neler oluyor?

Evcil hayvanlarımızı okşamaya olan düşkünlüğümüz göz önüne alındığında, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, kürklerinde ve pençelerinde olan mikroplar, en azından geçici olarak bize bulaşıyor.

Bu da "mikrobiyomuzun" evcil hayvanlarımızdan bulaşanlar tarafından ele geçirilebileceğine dönük öngörülere yol açıyor.

Mikrobiyom, cildimizde, ağzımızda ve en önemlisi vücudumuzun bağışıklık hücrelerinin büyük oranda bulunduğu bağırsakta yaşayan geniş mikrop kolonilerinin toplamıdır.

ABD'deki Wisconsin Üniversitesi'nde bulaşıcı hastalıklar profesörü olan Nasia Safdar, evcil hayvan maması endüstrisinin bu keşfe ilgi duyduğunu aktarıyor.

Hayvan maması endüstrisi, bazı ürünler aracılığıyla, kedi ve köpeklerde gelişimi teşvik edilecek yararlı bakterilerin sahiplerine aktarılması araştırılıyor.

Safdar, insanın sağlığının araştırma konusu olduğuna işaret ederek "Peki hayvanlar bunda nasıl bir rol oynayabilir?" diye soruyor.

Safdar, veteriner randevularında, hem evcil hayvanlardan hem de sahiplerinden dışkı örnekleri toplayarak bağırsaklarının zamanla mikrobiyal olarak daha benzer hale gelip gelmediğini görmek için bir çalışma yürütmeyi düşündüğünü söylüyor.

Ayrıca sağlık açısından yararlı benzer bakteri türlerini tespit edip edemeyeceğini de görmek istiyor.

Ancak başka araştırmacılar, hayvan mikroplarının mikrobiyomlarımıza dahil edilmesi fikrine şüphe ile bakıyor.

Gilbert, bu durumun yararına "hiçbir kanıt yok" diyor ve devam ediyor: "Cildimizde, ağzımızda veya bağırsaklarımızda uzun süreli köpek bakterisi birikimine rastlamıyoruz."

Safdar ise buna cevaben, evcil hayvanlardan bakteri aktarımı üzerine yapılacak araştırmaların hala çok değerli olduğunu düşündüğünü söylüyor.

Gilbert, evcil hayvanların farklı ama eşit derecede hayati bir rol oynadığına inanıyor.

Onun teorisine göre, uzak atalarımız çeşitli hayvan türlerini evcilleştirdiği için bağışıklık sistemlerimiz taşıdıkları mikroplar tarafından uyarılacak şekilde evrimleşti.

Bu mikroplar kalıcı olarak vücudumuzda kalmasa da bağışıklık hücreleri onları tanıyor bu da bağışıklık sisteminin doğru şekilde gelişmesini sağlıyor.

Gilbert, "Bağışıklık sistemi binlerce yıl boyunca köpek, at ve inek bakterilerine alıştı. Ve bunları gördüğünde, faydalı bağışıklık gelişimini tetikliyor. Ne yapacağını biliyor" diyor.

Antik mikroplar

Bunlar hayvan severler için iyi haberler.

Araştırmalar yaşamımız boyunca evcil hayvanlarla yaşamanın bağışıklık sistemimiz için iyi olabileceğini öne sürmeye devam ediyor.

Amişler ve Hutteritler üzerine yapılan çalışma Shanahan'a, İrlandalı gezgin topluluklar üzerine kendi araştırmasını yapmak için ilham verdi.

Bu topluluklar da tıpkı Amişler gibi köpekler, kediler ve atlarla yaşıyor.

Shanahan bağırsak mikrobiyomlarını dizilediği İrlandalı gezgin toplulukların, yerli topluluklarla benzer bir mikrobiyoma sahip olduğunu tespit etti.

Karşılaştırdığı topluluklar Fiji, Madagaskar, Moğolistan, Peru ve Tanzanya'daki yerlilerdi.

Shanahan, "İrlandalı gezginler kadim bir mikrobiyomu korumuşlar" diyor.

Shanahan, bunun İrlandalı gezgin topluluklardaki bağışıklık kaynaklı hastalıkların düşük olmasını açıklayabileceğine inanıyor.

"Bu, sağlıklarının iyi olduğu anlamına gelmiyor" diyen Shanahan devam ediyor:

"İrlandalı gezgin topluluğu bireyleri yerleşik toplumdakilerden çok daha erken ölüyor. Ancak onlar alkol, intihar ve kaza gibi yoksulluk ve kültürel dışlanma kaynaklı durumlar nedeniyle erken ölüyor.

"İrlanda'da bir romatoloğa gidin ve sistemik lupusu [bir otoimmün durum] olan bir gezgin görüp görmediklerini sorun. Hiç karşılaşmamışlardır"

ABD'deki Arizona Üniversitesi'nden araştırmacılar, sokağa atılmış köpeklerin ileri yaştaki yetişkinlerin yanına yerleştirilmesinin, kişilerin bağışıklık sistemlerini güçlendirerek, fiziksel ve ruhsal sağlıklarını iyileştirmeye yardımcı olup olamayacağını araştırıyor.

İtalya'daki bir başka araştırmada, atlarla iletişim halindeki çocukların bağırsak mikrobiyomlarının daha faydalı metabolitler üretmeye başladığını öne sürdü.

Gilbert, bunun çocukluk çağında bağışıklığı güçlendirmenin bir yolu olabileceğine işaret ediyor.

Araştırmacılar, hayatınız boyunca evcil hayvan sahibi olmanın, bağışıklık sisteminizle başka şekillerde daha fazla mikrobiyal etkileşimi kolaylaştırabileceğini belirtiyorlar.

University College Cork'taki mikrobiyom odaklı bir araştırma merkezi olan APC Microbiome Ireland'da immünoloji profesörü olan Liam O'Mahoney, bir köpek sahibi olmanın, düzenli yürüyüşe çıkma anlamına geldiğine işaret ediyor:

"Bir evcil hayvanınız varsa, parkta yürüyüşe çıkarsınız, doğadaki mikroplara maruz kalırsınız. Ve bunlar yararlı olabilir."

BBC
Haberler.com
500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title