Türk Aktivist Harun Tulunay: Covid-19 Günlerine Geri Dönülecek Endişesi Yersiz
Türk aktivist Harun Tulunay, Dünya Sağlık Örgütü'nün mpox salgınıyla ilgili ikinci kez küresel acil durum ilan etmesi sonrası, hastalık hakkında açıklamalarda bulundu. Tulunay, mpox'un HIV'den daha riskli olduğunu ve hastalığı geçiren biri olarak aşı ve tedavi önlemlerinin önemini vurguladı. Ayrıca, birinci basamak sağlık hizmetlerinde ve acillerde mpox farkındalığının artırılması gerektiğini belirtti.
Özlem YURTÇU KARABULUT / İSTANBUL, 2022 yılındaki mpox salgını sırasında Avrupa'daki ilk hastalardan biri olarak yaşadığı tecrübeleri paylaşmasının ardından, Dünya Sağlık Örgütü'nün hastalığın "Farkındalık yüzü" olarak tüm dünyada bir anda gündeme oturan Türk aktivist Harun Tulunay (36), DSÖ'nün geçtiğimiz hafta ikinci kez küresel acil durum ilan etmesi sonrası, Mpox hakkında Demirören Haber Ajansı'na konuştu. Covid-19 günlerine geri dönülecek endişesinin yersiz olduğunu vurgulayan Tulunay, "Hastalığım sırasında benim de klinik araştırmalarına dahil olduğum ve etkinliği kanıtlanmış bir ilacı, yüzde 95'e varan koruyuculuğu ile aşısı olan bir hastalık. Yıllardır Hıv'le yaşayan bir birey olarak söylüyorum; HIV değil, mpox yüzünden çok büyük ızdırap çektim. Kimsenin yaşamasını da istemem" dedi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Afrika'nın birçok ülkesinde ortaya çıkan yeni mpox salgını nedeniyle, 2022'den sonra ikinci kez, geçtiğimiz hafta küresel halk sağlığı acil durumu ilan etti. Önceki gün ise Mpox'ın 2024 dalgasında ilk kez, Afrika dışı bir ülkede, İsveç'te bir vaka olduğu açıklandı. Vaka sayısının 17 bine ulaşması, 500'den fazla ölümün gerçekleşmesiyle dünya yeniden salgın alarmına girdi. Londra'da yaşayan Türk aktivist Harun Tulunay (36), 2022'de yaklaşık 27 bini Avrupa'da olmak üzere 90 binin üzerinde vakaya ulaşan salgın sırasında, halk arasında maymun çiçeği olarak bilinen Mpox virüsüyle enfekte olmuş ve yaşadıklarını sosyal medya hesabından paylaşmasıyla bir anda dünyanın gündemine oturmuştu. Avrupa'daki ilk hastalardan olan Tulunay, DSÖ'nün Mpox bilinçlendirme yüzü olarak uluslararası pek çok mecrada ki bilinçlendirme çalışmalarında yer aldı. 2022'deki salgın sırasında Avrupa'daki ilk hastalardan biri olarak teşhis alan ve DSÖ'de Mpox'ın da içinde bulunduğu enfeksiyon hastalıkları komitesinde hasta temsilcisi olarak yer alan Tulunay, o günden bu yana Mpox hakkında yaşanan gelişmeleri Demirören Haber Ajansı'na değerlendirdi.
"HAYATININ 40 GÜNÜ KABUSA DÖNDÜ"
Yaklaşık 10 yıl önce İngiltere'ye yerleşen ve 2016 yılında HIV teşhisi alan Tulunay önce HIV ile mücadele etti. Hemen HIV tedavisine başlanması sayesinde virüs yükü sıfırlanarak hastalığının bulaştırıcılığı da sıfırlandı ve HIV kontrol altına alındı, Londra'da yaşamını sürdürmeye devam eden Tulunay, pandeminin ilk dalgasında Kovid de geçirdi. Üzerine 2022 Haziran ayında mpox teşhisi ile hastaneye yatırıldı. 11 günü hastanede olmak üzere, hayatının yaklaşık 40 günü kabusa dönen Tulunay, o sürecin hayatının en ağır dönemlerinden biri olduğunu anlatarak "Halen DSÖ'de mpox'ın da içinde bulunduğu enfeksiyon hastalıkları komitesinde hasta temsilcisi olarak yer alıyorum. 2022 yılından bu yana, yani benim mpox hasta yüzü seçildiğimden beri pek çok şey değişti. Bir sürü bilimsel çalışma yapıldı. Özellikle hastalığın bulaşma yöntemleriyle ilgili, aşı ve tedavisine yönelik çalışmalar yapıldı. Daha önce hayvanlarda virüse karşı etkinliği kanıtlanmış, insanlarda da yan etki profili belirlenmiş ama hastalarda hiç denenmemiş bir tedavi (tecovirimat), hastanede yattığım süreçte, çok ağır geçirdiğim için bana da verilmişti. Bu, hap şeklinde bir ilaç tedavisiydi. İlacı almaya başladıktan 5-6 gün sonra gözlerimi açabildim ve ağrım acım dindi" dedi.
OXFORD ÜNİVERSİTESİ'NİN ÇALIŞMASINA KATILDI
Oxford Üniversitesi'nin öncülüğünde ilacın insanlarda virüse etkinliğinin kanıtlanması için büyük bir bilimsel çalışma başlatıldığına ve kendisinin de bu çalışmaya dahil edildiğine değinen Tulunay, "Platinum Trial" adlı bu çalışmanın İngiltere, ABD ve başka ülkelerin de yer aldığı, yüzlerce hasta dahil edilerek uluslararası bir araştırmaya dönüştüğünü söyledi ve şu bilgileri verdi: "Hastanede yatarken uygulanan tedavimle ilgili verilerim de bu araştırmaya dahil edildi. Ama benim dışımda pek çok hasta, daha çok ayakta atlatan, benim gibi ağırlaşmadan geçiren hastalara bu ilaç tedavisi verildi ve etkinliği kanıtlandı. Ayrıca şu anda zaten geçmişte de kullanılan çiçek aşısının mpox'a etkili olduğu biliniyor. Bu aşı uzun süredir önleyici tedavi olarak da kullanılıyor, pek çok ülkede dağıtılıyor risk grubundaki hastalara. İki doz alındıktan sonra yüzde 95'e varan bir koruma sağladığı ortaya kondu" diye konuştu.
NE HIV NE COVID-19 ONU YIKMADI
Hem mpox hem de HIV konusunda toplumda ve özellikle Türkiye'de hala önyargıların hakim olduğunu, insanların bilimsel olarak tamamen hatalı görüşlere sahip olduğuna da vurgu yapan Tulunay, "Örneğin kontrol altında, tedavi altında tutulan HIV, risk yaratan, bulaşıcılığı olan bir hastalık değil artık. Emin olun, Covid-19 HIV'den daha riskli şu an. Mpox da aynı şekilde. 40 günlük bir macera var, bunun 11 günü hastanede, 2 haftası evde, 2 hafta sonra tekrar evde kendimi izole ettim. Bunun yarısında ağrı içinde kıvrandığım bir dönem oldu. HIV ile yaşayan birisi olarak söylüyorum, HIV ile ilgili hiçbir zaman bir sağlık problemi yaşamadım. Kovid'den dolayı da başıma büyük bir şey gelmedi. Ama ben mpox'dan çok acı çektim ve o acıları kimsenin yaşamasını istemem. Hastalığı geçiren birisi olarak söylüyorum ki evet kimse aşı yaptırmak zorunda değil, zaten hafif atlatma ihtimali çok yüksek. Ama hiçbir şey olmasa bile kendini haftalarca kapatmak zorunda kalıyorsun. Ayrıca çocuklar, başka insanlar, hayvanlar vb, mpox'dan çok ağır etkilenebilirler. Bir kişi bile sağlıklı değilse, bütün insanları etkileyebilir" dedi.
"VİRÜSLER YAŞ, CİNSİYET YA DA SOSYAL STATÜ TANIMAZ"
Tulunay, virüslerin cinsiyet, yaş veya sosyal statü gözetmediğini kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü: " Pek çok kadın ve çocuk da bu hastalığa yakalandı. 1960-70 yılından beri de yakalanıyorlar. Herkes ama herkes bu virüslerle karşılaşabilir. Hastaları bir 'birey' olarak, insan olarak algılamak gerekli. Eski bir virüs, ekseriyetle Afrika'da görülen bir virüs. Biz hiçbir zaman düşünmedik ki Afrika'da olan bir şey, gün gelir bizi de bulur. Ama ulaşım faktörlerinin değiştiği, seyahatlerin bu kadar çok olduğu dünyamızda, çok kolaylıkla bu virüs bizi de bulabilir" ifadelerini kullandı.
"PANİK YARATMAK YERSİZ"
1960-70'li yıllarda görülen mpox virüsüyle 2022'de salgın yapan virüsün ve şu an yeni çıkan varyantın birbirinden farklı olduğunu; aynı virüsün kendisini adapte etmiş hali olduğunu söyleyen Tulunay, panik yaratacak bir süreç olmadığının da altını çizerek şunları söyledi: "DSÖ panik olalım diye değil, önlem amacıyla bunu bize duyurdu. 2022 yılında çok hızlı yayıldı İngiltere'de ve pek çok Avrupa ülkesinde. Hangi ülkede kapanma ya da herhangi karantina önlemine gidildi? Çünkü sonuçta aşısıyla bunun önüne geçildi ve İngiltere'de vakalar 6 ay içinde sıfırlandı. Alınabilecek önlemler, tedavisi varken, ben hiç sanmıyorum ki Covid-19 günlerine tekrar geri dönelim. Sonuçta korunmak, tedavi etmekten her zaman daha ucuz ve daha kolay" dedi.
"BİRİNCİ BASAMAK VE ACİLLERDE FARKINDALIK ARTIRILMALI"
Sadece seyahatle ilgili kontroller değil, birinci basamak ve acil sağlık hizmetlerindeki profesyonellere mpox ile ilgili bilinçlendirme çalışmaları yaparak da önlem alınması gerektğini kaydeden Tulunay, sözlerini şu uyarılarla noktaladı: "Hastalar genellikle yüksek ateşle geldikleri zaman, grip ya da Covid-19 ile karıştırılabiliyor. Doktorlar bunun bilincinde olarak bu riski gösteren, bu risk altında olabilecek gruptaysa bu hastalar, örneğin seyahat geçmişlerini de sorgulayarak, bu kişilere mpox testi de yaparak önlem alabilirler. Ama birinci basamak sağlık hizmetleri ve acillerde bilinmiyorsa, buna karşı yaptırmak da akıllarına gelmiyorsa, orada bazı şeyleri kaçırabiliriz. Test imkanlarının da artırılması lazım. Yine gümrük kontrolleri ve seyahat-uçuş kontrollerinin sıkı tutulması lazım. Bence insanlar da komplo teorilerini bırakıp eğer ki bir aşı varsa ve bu işi işe yarıyorsa, bu aşı veya tedavinin neden Türkiye'de ya da kendi ülkelerinde olmadığını sorgulamalı" diye konuştu.