Çocuklarda Değişken Ruh Halleri Neyin Habercisi?
Psikiyatri Uzmanı Uzm. Dr. Orhan Karaca konuyla ilgili görüşlerini aktarıyor.
Çocuklarda değişken ruh halleri pek çok durumun habercisi olabilir. Bebeklikten başlayan bu süreç, çocukluk ve ilerleyen dönemde yetişkinlikte de bazı duygu durum bozukluklarının görülmesine neden olabilir…
Bebek, ebeveynlerinin kendisine ilgi göstermesini ve onlar tarafından ihtiyaçlarının karşılanmasını ister. Bunun, hemen şimdi ve koşulsuz gerçekleşmesini bekler. Doğası gereği böyle bir tutum içinde olan bebek, eğer ebeveynlerinde tutarlılık olmadan yetiştirilirse, sınır konusunda sorunları olan bir çocuğa, ergene ve erişkine dönüşebilir. Fikir ayrılığı, çocuğun kendisine uygun olan tarafı tutması durumunda bir şeyi çabuk elde etmesine neden olabilir. Bu şekilde yetişen çocuk; engellenmeye tahammülü olmayan, hak ve özgürlükler konusunda sınırsız olduğunu düşünen bir birey olma yoluna gidebilir.
Aşırı koruyucu ebeveyn olmayın
Aşırı koruyucu ebeveyn tutumu, çocukların psikolojisini olumsuz yönde etkiler. Yetişkinlerin çocuklarıyla ilgili kaygılarını azaltmak için başvurdukları bu tarz yöntemler, ruhsal açıdan bazı sıkıntılar yaşayan çocuklar ortaya çıkarabilmektedir. Çünkü çocuklar dünyayı ilk aşamada, ebeveynleri vasıtasıyla görür ve tanır. Çocuk kendisine nasıl davranılırsa, doğru olanın o olduğunu, kendisinin de dış dünyayla aynı ilişkiyi kurması gerektiğini öğrenir. Bu tutum uzun yıllar devam ettiğinde, kişilik de bu yönde gelişir. Bunun sonucunda da talepkar, inatçı, onaylatmaya ihtiyacı olan, benmerkezci kişilik gelişme ihtimali artar.
Aşırı koruyucu ebeveynlerin çocukları sürekli birinin varlığına ihtiyaç duyan bağımlı, özgüveni az, hata yapmaktan korkan, hassas, içe kapanık, reddedilme korkusu nedeniyle kendini ifade etme zorluğu yaşayan kişilere dönüşebilir. Çocuk, hayatının tüm dönemlerinde bu çerçeveyle uyumlu davranış sergileyebilir.
Aşırı disiplin ve cezalandırma da çocuğun davranışlarını etkiler
Anne ve baba, disiplinin cezalandırma ve bir mahrum etme davranışı olduğunu düşünmemelidir. Disiplin sınırlama, planlama, erteleme, otokontrol gibi başlıkları da içerir. Ebeveynler çocuğun gelişiminde her ikisinin de önemli olduğunu unutmamalı; sevgi veren, ağız birliği içinde tutarlı davranan bir davranışı benimsemeli, çocuğa empatiyle yaklaşmalıdır. Anne babalar aşırı katı, serbest bırakan ya da aşırı sevgi gösteren, donuk bir tutum ve sevgi anlayışı içinde olmamalıdır. Çocuk gelişimi ile ilgili fikir ayrılıkları olsa da, anne babalar bunu çocuğa yansıtmadan, kendi aralarında konuşarak halletmelidir.
Çocuğun yaşına uygun bir sınırlama stratejisi belirlenmelidir. 2 yaşındaki çocukla, 12 yaşındaki çocuğu aynı kefeye koyarak hareket edilmemelidir. Sınırlar, çocuğun eğitimi için şarttır. Ancak, aşırı sınırlanan çocuklar pasif ve içe kapanık olabilirler. Çocuk yönetildiğini düşünmeyeceği, aynı zamanda belirli sınırların da dışına çıkamayacağı bir sistem içinde eğitilmelidir. Ebeveynin amacı, çocuğun erişkin bir birey olduğunda kendi başına yaşamını devam ettirmesi ve sorunlarını çözebilmesi ise bu çerçevede bir eğitim verilmelidir. Çocuğun sorumluluk alması sağlanmalı ayrıca kendini özgürce ifade edebileceği bir ortam oluşturulmalıdır.
Aşırı ilgi ve serbestlik ters etki yaratabilir
Aşırı ilgi ve sevgi verilen, eğitimin gevşek tutulduğu ailelerde yetişen çocuklarda sorumluluk duygusu yeterince gelişmez. Bu ortamda yetişen çocuk benmerkezci, talepkar ve alaycı olma eğilimindedir. Eğitimin gevşek verilmesi dışında, çocuğun yaşadığı kıskançlık duygusu da alaycı davranışa zemin oluşturabilir. Anne ve babasının kendisi dışında başka çocuklarının olması ve sevginin bölüşülmesi çocuğu rahatsız edebilir ve güven duygusunu zedeleyebilir. Yarışmak zorunda hissetme ve onaylanmama endişesi, bir mücadelenin doğmasına yol açar. Kardeşe karşı agresyon ve öfke gelişir. Bu da alay etmek, kavga etmek, paylaşamamak, karşı gelmek, mızmızlanmak gibi biçimlerle kendini gösterir. Böyle durumları ailenin öngörmesi ve bu tür davranışlar ortaya çıktığında ailenin, çocuğun değersizlik düşüncelerini değiştirmeye çalışması büyük önem taşır. Çocuğun gerekçeleri fark edilmeye çalışılmalı, ayrıntılı dinlenmeli, düşünceleri yargılanmadan net bir şekilde öğrenilmelidir.
Boşanmış çiftlerin çocuklarında değişken ruh hali daha sık görülüyor
Anne babalar arasında yaşanan tartışmalar, aynı evde yaşayan çocukları da yakından etkiler. Bu etkiler yüksek sesli tartışmalar nedeniyle uyku düzeninin bozulması, yoğun stres nedeniyle oluşan baş ağrısının yanı sıra; çocuklarda huzursuzluk, mutsuzluk, öz güven eksikliği gibi psikolojik sonuçlar da doğurabilir.
Eşlerin kavgaları, çocuklarda anne babanın ayrılacağı yönünde korkular oluşmasına neden olur. Kavgaların şiddet uygulama boyutuna gelmesi, çocuğun psikolojisini daha derinden etkiler. Çocuk hem psikolojik hem fiziksel şiddette öz güvensiz bir ortamda büyür; mide bulantısı, karın ağrısı, uykusuzluk gibi psikosomatik belirtiler gösterebilir. Boşanan ebeveynlerin çocuklarında değişken ruh hali daha sık görülür.
Kavgaların çocuklarda neden olabileceği durum bozuklukları
Çocuklar kavgaların nedenini anlayacak olgunlukta ve yaşta olmadıklarından, olaylar karşısında şaşkın olabilir, gelecek kaygısı yaşayabilir.
Bebekler anlaşmazlıkları anlamasa dahi ev içerisindeki stresi yoğun biçimde hisseder; huzursuzluklarını ağlayarak, uykuya dalmayarak gösterebilir.
Çocuklar evdeki kavgalar nedeniyle olanları unutsalar dahi, bilinçaltında travmaya varabilen psikolojik sorunlar varlığını uzun yıllar sürdürebilir.
Evde anne babasının anlaşmazlığına şahit olan çocuklar, ileride karşı cinse karşı güvensiz hissedebilir. Bu durum ileriki yaşlarda, mutlu evlilik yapılmasına engel oluşturur.
Bazı çocuklar yaşadıkları travmadan dolayı öfke, içe kapanma, sinirlerini kontrol etmede zorlanma, depresif düşünce biçimleri gibi sorunlarla karşı karşıya kalır. Bu durumlar, uzun süreli psikolojik tedaviyi gündeme getirebilir.
Çocuklar en güvendikleri kişiler olan anne babalarını iletişim kuramazken gördükleri için, dış dünyaya karşı güvensiz bireyler olarak yetişir.
Bazı çocuklar, aile anlaşmazlıklarından dolayı dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu yaşayabilir. Okuldan kaçma, yüksek sesle konuşma, evden uzaklaşma gibi abartılı ve yanlış davranışlara yönelebilir.
Çocukların ders notlarında düşüş görülmesi tipiktir.
Çocuklar dikkat çekmeye çalışma amacıyla evden kaçma gibi davranışlar sergileyerek, ilgiye ihtiyaç duydukları konusunda işaretler verebilir.