Böbrek Kanserinde, Hastalığın Evresine Özel Tedaviler Uygulanıyor
Kanser yüzyılımızın en önemli sağlık sorunu olarak varlığını korurken, böbrek kanseri tehlikeli türlerinden biri olarak öne çıkıyor.
Böbrek tümörlerinin yüzde 80'ini renal hücreli karsinomlar oluşturuyor. Böbrek kanseri tanısı konduğundan itibaren her üç olgundan birinde metastaz bulunurken, böbreğin malin tümörleri genellikle yüzde 3 kadarını meydana getiriyor. Emsey Hospital'dan Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Erkan Topuz, her yıl yaklaşık 10 bin kişiden birinin yakalandığı, 30 bin kişiden birinin ise hayatını kaybettiği böbrek kanseri ile ilgili görüşlerini aktarıyor.
Böbrek kanseri risk faktörleri
Böbrek kanserinde en önemli risk, sigaradır. Bu kanser türünün obez kişilerde görülme sıklığı 3 kat artar. Kadınlarda risk fazlayken, hipertansiyon da bir risk faktörü olarak düşünülür. Kistik böbrek hastalığı olanlarda bu hastalıkla karşılaşma sıklığı artar; ancak sularda yüksek oranda arsenik olması, raf ömrü uzun olan maddeleri yani katkı maddeleri fazla ihtiva eden gıdaların tüketilmesi, böcek ilaçları, bitkilere konulan kimyasallar; aşırı alkol, yağ ve transyağ tüketilmesi; çeşitli yollarla hava, su, toprak kimyasalların alınması riski artıran diğer faktörlerdir.
Böbrek kanseri nasıl anlaşılır?
Böbrekte kitlelerin çoğu, ileri evrelere ulaşana kadar belirti vermeyebilir. Bu tip tümörler böbrekte sınırlı oldukları için, hastalığın yaşam sürelerine olumlu katkı sağlar, uzak metastazlarda en çok beyin, akciğer ve kemik öne çıkar. Lenf nodu yayılımlarında ise; lenf bezinin gidebileceği her yöne metastaz yapabilir.
Primer tümör (ana tümör) metastaz çıkarıldığı olgularda, 5 yıllık yaşam yüzde 50'ye varabilir. Eskiden beri idrarda kan gelmesi, ağrı, kitleye bağlı olan semptomlar, böbrek tümörlerinin klasik tanımında rol oynar. Mikroskopik ve makroskopik idrarda kan gelmesi yüzde 50, bel ağrısı yüzde 35-40 ve ele gelen kitle hastalığın ilerlediğini gösterir. Bunlarda yüksek dozda elektropohitin yapımı yüzde 3 oranında hastalarda görülür, kırmızı kan hücreleri aşırı miktarda ortaya çıkabilir. Ateş, anormal karaciğer fonksiyonları, hipertansiyon, sedimentasyonun yüksekliği böbrek kanserinin varlığına işaret eden belirtilerdir.
Tanısı nasıl konur?
Görüntüleme yöntemlerinde intravenöz ürografi ilk kullanılan yöntem olmalıdır. Ultrasonografide; renal kitlelerin kistik veya solid olduğunun ayrımı da faydalıdır. BT, böbrek kanserleri tanısında en güvenilirliği olan görüntülemedir. Manyetik rezonansta ve ven damarlarının tümör infiltrasyonunu göstermesi bakımından yararlıdır. Tedavi edilmeyen vakalarda 5 yıllık yaşam şansı yüzde 2'nin altında, erken evrelerde yüzde 85'e çıkar. Tümörün büyüklüğü, kötü gelişimi gösterir. Histolojik olarak sarkomötöz grupta prognoz daha kötüdür.
Böbrek kanseri tedavisi
Lokalize hastalıkta ilk yapılan tedavi cerrahidir. Eğer diğer böbrek tam işlev yapıyorsa, hastalıklı böbreğin çıkarılması en yararlı tedavi şeklidir. Mümkünse metastazlar çıkarılmalıdır. Böbrek tümörlerinde radyoterapinin sağ kalımı gösterilmemiştir. Cerrahi olamayan metastatik olgularda, gerektiğinde palyatif amaçlı radyoterapi uygulanabilir. Eski ilaç tedavilerinden metastatik vakalarda 5-FU, vinblastin ve cisplatin gibi ilaçlar yüzde 5 üzerinde olumlu yanıt alınan ilaçlardır. FDA onayı almış tek yüksek doz interlökin-2 uygulanmasıdır, yanıt oranı yüzde 15-20 arasıdır. İnterlökin-2 'ye interferon alfa tedaviye ilave edilebilir. 5-FU ilave edilen vakalar da vardır. Ancak bu, genel durumu çok iyi olan hastalarda denenebilir.
Son zamanlarda tirozinkinaz inhibitori olan sonra fenib, sorafenib ve sunutinib yapılan çalışmalarda umut verici sonuçlar elde edilmiştir, bu hedefe yönelik uygulamalar böbrek tümörü tedavisinde önemlidir. Bunun dışında bevasizumab ve antianjiyogenetik ajanlarda, çalışmalar devam etmektedir. Dentritik hücre bazlı aşılar ve antianjigenetik ajanları üzerinde günümüzde de çalışılır ve bu gelişme ümit vericidir. Kök hücre transplantasyonu da denenir, bazı vakalarda olumlu sonuçlar elde edilir. Böbrek tümörlerinde büyük üzüntülerin ve stresin rolü olduğu söylenir, fakat kesin olarak bilimsel çalışmalarla ispat edilememiştir.