Türk Çocuklar, Türkler Koruyucu Aile Başvurusu Yapmadığı İçin Hıristiyanlara Veriliyor
Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, Alman makamlarına, "Bizim çocuklarımızı neden Hristiyanlara veriyorsunuz, Türklere versenize" dediklerinde, "Vereceğiz de kimse başvurmuyor ki" cevabıyla karşılaştıklarını söyledi.'Gönül...
Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, Alman makamlarına, "Bizim çocuklarımızı neden Hristiyanlara veriyorsunuz, Türklere versenize" dediklerinde, "Vereceğiz de kimse başvurmuyor ki" cevabıyla karşılaştıklarını söyledi. 'Gönül Elçileri Projesi' sayesinde 1 ayda 1000 kişinin koruyucu aile olmak için başvuru yaptığını belirten Asan, bu projeyi Almanya'daki Türkler için de uygulayacaklarını kaydetti.
Zonguldak Valiliği ve Türkiyem Vakfı işbirliğinde 'Gönül Elçileri Projesi' kapsamında 'Toplumun Temeli Aile' konulu panel düzenlendi. Genel Maden İşçileri Sendikası salonundaki panelin açılışında konuşan Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcısı Aşkın Asan, bakanlığın, özellikle de Aile ve Toplum Hizmetleri Genel Müdürlüğü'nün çalışmalarını anlattı. Asan, ülke genelinde 106 aile danışma merkezi ve 94 toplum merkezi ile ailenin korunması ve desteklenmesi, sorunların çözümüne yönelik çalışmalar yapıldığını söyledi.
BOŞANMADA ÇOCUKLAR CASUS GİBİ KULLANILIYOR
Boşanma sürecinde ve sonrasında çiftlerin ve çocukların karşılaştığı sorunlara yönelik yeni bir pilot çalışma başlattıklarını da belirten Asan, bu süreçte sorunların çözümüne yönelik aile destek ve aile danışmanlık hizmeti vereceklerini kaydetti. Asan, çalışmayı şöyle anlattı:
"Çiftler boşanma davası açtığında UYAP sisteminden bize bilgi geliyor. Biz onlarla irtibata geçiyoruz. Onları vazgeçirmek gibi bir amacımız yok. Biz onlara destek olmak istiyoruz. Vazgeçenler de var tabii ki. Boşananlara da boşanma sürecinin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesi için destek veriyoruz. Boşanma sonrası hem çocuğa, hem de anne ve babalara bilgi ve destek veriyoruz. Çünkü çoğu anlaşmazlıklar, kırılmalar, kavgalar, şiddet dediğimiz olgular işte bu sıralarda yaşanmakta. Bazen kişiler çocuklarını adeta casus gibi kullanıyorlar. Boşanma sürecinde 'git bunu söyle' ya da 'ne yapmış, bana haber getir' şeklinde. En fazla mağdur olan da çocuk oluyor. Bunun önüne geçebilmek için şu anda pilot çalışmasını yaptığımız eğitim programı önemli."
'BOŞANMA ORANLARI AYNI'
Boşanma oranlarının arttığı şeklinde medyada yer alan haberlerin doğru olmadığını belirten Asan, 2000'de 122 bin 459, 2010'da 122 bin 939, 2012'de ise 124 bin çiftin boşandığını, oranların hemen hemen aynı olduğunu söyledi. Boşananların yüzde 72'sinin yeniden evlendiğini, bunların da yüzde 17'sinin tekrar eski eşiyle evlendiğini vurgulayan Asan, boşanma sürecine yönelik çalışmalarının önemine vurgu yaptı.
İSTİSMARA UĞRAYAN ÇOCUKLARIN YÜZDE 98'İ AİLE KAYNAKLI
Ailenin kutsal bir müessese olduğunu vurgulayan Asan, araştırmalara göre en fazla ihmal ve istismarın da aileden kaynaklandığını kaydetti. Asan, "Çocuklara yönelik ihmal ve istismar verilerine bakıldığında yüzde 2'isi hiç tanımadığı kişilerin istismarına uğramış. Yüzde 98'i ise tanıdığı o aileden geliyor. Bu yüzden problem çözme kapasitelerini artırma, eğitim faaliyetleri, darda, sıkıntıda kaldığında başvurabilecekleri destek mekanizmalarını oluşturabilmek için bakanlık olarak çok çalışıyoruz. Ama sivil toplumun, halkın desteği olmadan olmaz" diye konuştu.
KURUMLARDA 0-6 YAŞ GRUBUNUN ZEKALARI, KİŞİLİKLERİ GELİŞMİYOR
Sivil inisiyatifin desteğini almak için 'Gönül Elçileri Projesi' ni başlattıklarını ifade eden Asan, bu projenin en önemli ayağının da Koruycu Aile konusu olduğunu söyledi. Şu anda Sevgi Evleri'nde 14 bin çocuğun barındığını kaydeden Asan, şöyle dedi:
"Bu çocuklara devlet çok iyi bakıyor. Kuş sütünden tutun çocukların her türlü ihtiyaçları karşılanmakta. Ama eksik olan bazı şeyler var. Özellikle 0-6 yaş grubu için Birleşmiş Milletler dahil tüm akademik camia, onların bir ailenin yanında olması gerektiğini söylüyor. 0-6 yaş grubu çocuklar kurumlarda kalırsa aidiyet duygusu gelişmediği için zeka gelişimleri diğer çocuklarla karşılaştırıldığında tamamlanmıyor. Zekaları gelişmiyor, kişilikleri gelişmiyor. Hiçbir şeyleri diğer çocuklar gibi gelişmiyor. Bu yaş grubunun bir ailenin koruması altında olması lazım. Bunu sağlayabilmek için bu projeyi başlattık."
'PROJEYİ ALMANYA'DA DA UYGULAYACAĞIZ'
1 yılda 133 çocuk koruyucu ailenin yanına yerleştirilirken, proje sayesinde 1 ayda 1000 kişinin koruyucu aile olmak için başvuru yaptığını belirten Asan, kampanyanın önemine dikkat çekti. Asan, aynı projeyi, Türk çocukların Hristiyan ailelere verildiği Almanya'da da uygulayacaklarını söyledi. Asan, şöyle konuştu:
"Almanlara, 'Niye bizim çocuklarımızı Hristiyan ailelere veriyorsunuz, Türklere versenize' diyoruz. Onlar da 'Vereceğiz de kimse başvurmuyor ki. Bu çocuklar burada doğdukları için Alman vatandaşı. Biz de sıraya girmiş koruyucu aile olmak isteyen aileler var, sıradakine veriyoruz' diyor. Demek ki Almanya'daki Tükrlerle de çalışmak lazım. Dernekler geldiler, bizden yardım istediler. Biz de 'tamam' dedik. Almanya'da da bu çalışmayı yapacağız. Çünkü kişilerin kafasında bazı tereddütler var. Onları silmeleri gerekiyor. İşte 'mahrem olur mu, namahrem olurmu?' Tamam da eskiden koskaca evlerde amca, teyze, yenge hep birlikte yaşıyorduk. O zaman bir problem oluyor muydu? Şimdi niye olsun? O yaş grubuna vereceğiniz destek onun hayatını kurtaracaktır." - Zonguldak