TBMM'nin Açılışının 99. Yıl Dönümü
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, 99 yıl önce Mecliste kalpaklılar, fesliler ve sarıklıların bulunduğunu belirterek "Onlar, bütün o sembollerin ima ettiği farklılıkları aşmış, ortak bir dayanışma ruhunda bir araya gelmiş, her türlü tartışma ve müzakereyi, milletin kurtuluş ve yeniden...
AK Parti Grup Başkanı Naci Bostancı, 99 yıl önce Mecliste kalpaklılar, fesliler ve sarıklıların bulunduğunu belirterek "Onlar, bütün o sembollerin ima ettiği farklılıkları aşmış, ortak bir dayanışma ruhunda bir araya gelmiş, her türlü tartışma ve müzakereyi, milletin kurtuluş ve yeniden ayağa kalkması istikametinde yapmışlardır. Bize bırakılan miras, siyasi rekabeti aynı şekilde yapmak ancak Türkiye'nin ortak kaderi ve geleceğini her türlü mülahazanın ötesinde bir üst değer olarak tutmaktır." dedi.
Bostancı, Meclisin açılışının 99. yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla özel gündemle toplanan TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada, Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı günü anmak, bugün ve yarına sonuçlar çıkarmak için toplandıklarını belirtti.
Meclisin açıldığı 23 Nisan 1920'den kalan tarihi mirasın en başında "Milletin istikbalini yine milletin azim ve kararı kurtaracak" ilkesinin bulunduğunu söyleyen Bostancı, şöyle konuştu:
"Bu, üstünde hangi kıyafet olursa olsun mandacılığı, 'Acaba bu tür hamiliklerden siyasi fayda sağlar mıyım?' diye bir an dahi düşünmeksizin reddetmek anlamına gelir. Büyük güçler dahil tüm ülkelerle ilişkiler kurulurken karşılıklı saygı ve çıkar esasını savunmak, her tür dayatmaya karşı ortak davranmak, şu Meclisin atmosferinde soluklanan her nefes sahibinin kaçınılmaz tarihi sorumluluğudur. Ortak kaderimiz ve geleceğimiz için takip edilen milli politikaların sonu mutlaka selamete ve felaha kavuşacaktır. Bu yolda maruz kalınan çeşitli meydan okumalar karşısında toplumsal hayata karşılık gelen hassasiyetleri iç siyasetin rekabet konusu yapmamak, ortak sathı tahkim etmek Kuvayı Milliye ruhunun ve 23 Nisan'da açılan bu Meclisin onurudur, görevidir."
Türk milletinin, en zorlu yoksulluk ve yokluk şartlarında imkansızı mümküne çeviren bir ruha, vefakarlığa ve dayanışma bilincine sahip olduğunu söyleyen Bostancı, "Bunu dün göstermiştir, bugün de o insanların torunları aynı çizgidedir. Bu millet, ışıltısını yitirse de bir imparatorluğun, bir dünya gücünün çocuklarıdır. Arkalarındaki tarihi miras bir yük değil, bir imkandır. O tarihi çizgiyi muhakkak en gerçekçi şekilde kararlılıkla geleceğe uzatacaklardır." dedi.
"Meclisin sözü milletin nihai sözüdür"
Bostancı, 99 yıl önce Mecliste kalpaklılar, fesliler ve sarıklıların bulunduğunu hatırlatarak "Onlar bütün o sembollerin ima ettiği farklılıkları aşmış, ortak bir dayanışma ruhunda bir araya gelmiş, her türlü tartışma ve müzakereyi, milletin kurtuluş ve yeniden ayağa kalkması istikametinde yapmışlardır. Bize bırakılan miras, siyasi rekabeti aynı şekilde yapmak ancak Türkiye'nin ortak kaderi ve geleceğini her türlü mülahazanın ötesinde bir üst değer olarak tutmaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Ortak kader ve gelecek için hassasiyet ve siyasetin Türkiye'nin kurumlarında kayıtlı olduğunu dile getiren Bostancı, şöyle devam etti:
"O yüzden temel kurumlara karşı dikkatli ve itinalı bir dil gerekir. Bu kurumlardan biri olarak Meclis, millet iradesinin tecelli yeridir. Meclisin çeşitli müzakerelerle aldığı kararları eleştirmek elbette mümkündür fakat kurumsal itibarına halel getirecek şekilde kimi kararlarını 'darbe' olarak tanımlamak asla kabul edilemez. Unutulmasın ki Meclisin sözü milletin nihai sözüdür. Kararının demokrasi dışı eleştirisi doğrudan milletimize, onun karar ve tercihlerine karşı söylemiş bir söz hükmündedir. Bugün bizi burada özel oturumda bir araya getiren, Meclise karşı duyduğumuz ortak saygı değil midir? Bu saygı, eleştirel dilin ötesinde milletin kader birlikteliğinin tecelli yeri olarak burayı görmemizin neticesi değil midir? Tam da buna inandığımız, bir kez daha 99. yılda bunu ifade etmek istediğimiz için burada değil miyiz?"
"İktidar meşruiyeti daha büyük bir toplumsal onaya bağlanmıştır"
Cumhuriyet ve demokrasilerde kuralın belli olduğunu, yöneticileri halkın seçtiğini veya geri çağırdığını ifade eden Bostancı, tüm seçimli makamların kimseye mülk olmadığını belirtti.
Seçim sonuçlarına hukukun imkanları ölçüsünde itiraz yollarının bulunduğuna, bunları kullanmaktan dolayı kimsenin suçlanamayacağına dikkati çeken Bostancı, şunları söyledi:
"Bir oyla dahi olsa seçimi kazanmak hukukunda şüphesiz ki 'altın oy' yoktur. Bütün oylar eşittir ve kural, her bir oyun hakkını korumak ahlakında kayıtlıdır. Tüm makamlar seçimle el değiştirmeye açıkken siyasi rekabet tartışmalarını 'otoriterlik', 'totaliterlik', 'diktatörlük' kavramlarıyla yürütmek kendi içinde bir çelişkidir. Diktatörlüklerde seçimlerin bir önemi yoktur, bizde önemi var. Diktatörlüklerde makamlar el değiştiremez, bizde değiştirir. Diktatörlüklerde göstermelik seçimlerin hukuka ihtiyacı yoktur, bizde hukuk yolları herkes için ihtiyaçtır. Diktatörlüklerde muhalefet ya yoktur ya da haşmetmeaplarının muhalefetidir. Bizde herhalde herkes teyit eder ki ne haşmetmeap vardır ne de onun kaçınılmaz sonucu haşmetmeapların muhalefeti vardır. Diktatörlüklerde muhalefetin iktidar tasavvuru olmaz. Bizde muhalefetin her zaman böyle bir tasavvuru ve yol haritası olmuştur, olacaktır."
Bostancı, Türkiye'nin, 16 Nisan referandumuyla sistemi değiştirdiğini artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin yürürlükte olduğunu dile getirdi.
Yeni sistemin, farklı kesimlerin iş birliklerine imkan vermesi bakımından toplumsal açıdan bütünleştirici olduğunu söyleyen Bostancı, "Ortadoğu coğrafyasındaki küresel hayaletin, toplumsal fay hatlarına tahrik eden siyaseti dikkate alındığında bu çok önemli bir işlevdir. İktidar meşruiyeti daha büyük bir toplumsal onaya bağlanmıştır. Yasama ve yürütmenin teorideki ayrılığı, pratikteki birlikteliği yeni sistemle daha net, daha gerçekçi bir ayrılmaya tabi tutulmuştur." diye konuştu.
"Cumhurbaşkanı, milletin birliği ve dirliğinin sembolüdür"
Meclisin, yasaların yegane kaynağı olduğunu vurgulayan Bostancı, şöyle konuştu:
"Toplumun sinir uçlarını temsil eden niteliği, bu görevi en yüksek vasıfta yapmasına imkan vermektedir. Her yeni sistem süreç içinde herkesin görüş ve eleştirileriyle tekemmül eder. Pratiği olmayan bir reddiyecilik yerine Cumhuriyet ve demokrasimizi kanatlandıracak, Meclis dahil her demokratik kurumun gücünü artıracak bir çizgide sürece pozitif katkı vermek önemlidir. Cumhurbaşkanı, milletin birliği ve dirliğinin sembolüdür. Bugün Sayın Erdoğan Cumhurbaşkanıdır, yarın bu ülkenin başka evlatları bu göreve gelecektir. Sistem değişikliği sebebiyle kazandığı siyasi mahiyet, hepimiz için ortak değerdeki makama karşı ölçüsüz bir dilin kullanılabileceği anlamında gelmez. Süreç içinde muhalefetteki kimi siyasi kişiliklerin, Cumhurbaşkanlığı kurumuna karşı uygun dil ve tutumları şüphesiz aynı şekilde gördükleri mukabele kanaatimce genel bir memnuniyet yaratmıştır."
"Çubuk'ta meydana gelen müessif olay asla kabul edilemez"
Berat Gecesi, 4 askerin teröristler tarafından şehit edilmesinin üzüntüye neden olduğunu aktaran Bostancı, şehitlere Allah'tan rahmet, Türk milletine baş sağlığı diledi.
Naci Bostancı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, şehit Yener Kırıkcı'nın Çubuk'taki cenazesinde saldırıya uğramasına ilişkin "Çubuk'ta şehidimizin cenaze töreninde meydana gelen müessif olay asla kabul edilemez. Sayın Genel Başkan'a ve CHP temsilcilerine bir kez daha 'Geçmiş olsun' diyorum." dedi. Bostancı, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın 'Türkiye ittifakı' ve 'kızgın demiri soğutmak' sözleriyle siyasi iklimin normalleşmesine çağrıda bulunduğu siyasi atmosferde bu olayın yaşanması ayrıca dikkate değerdir. Türkiye'nin her tür gerilimi akıl ve sorumluluk çizgisinde aşmaya, beyanların bu istikamette oluşmasına ihtiyacı vardır. Öte yandan toplumsal kutuplaşma yerine kucaklaşmanın yolu, kurumları ortak değer çizgisinde tutmaktan, siyasal dilin kollarını uzatmaktan geçer. Biz bu ülkenin ortak aklından, fikrinden her zaman faydalandık. Her tür eleştiri ve teklifin kışkırtıcılıktan, itham ve isnatlardan uzak olması, asabiyet duygusuna seslenmek yerine tüm toplumun vicdanında karşılık bulması önemlidir."
"Bir eli Avrupa'da diğer eli Asya'da olan ülkemizin yüzü herkese dönük"
Küresel ölçekteki insani dramlar, haksızlıklar ve adaletsizlikler karşısında Türkiye'nin yükselen sesinin, herkesin onur kaynağı olduğuna dikkati çeken Bostancı, şunları kaydetti:
"Bir eli Avrupa'da diğer eli Asya'da olan ülkemizin yüzü herkese dönüktür. Sırtımız ise hiç kimseye dönük değildir. Türkiye modernleşiyor, şehirleşiyor, dünyayla daha fazla temas kuruyor. Yolculuğumuzun istikameti kesinlikle modern dünyadır. Bizim de saygın müktesebatımızla katıldığımız, evrensel değerleri dikkate alan bir milliliktir. Mevlana'nın pergeli gibi olduğumuzu her daim hatırlıyoruz. Avrupa merkezli olmak üzere küresel ölçekteki yabancı düşmanlığı, İslamofobia ve Sri Lanka'daki kilise saldırıları gibi gelişmeler izleri endişelendiriyor. Dünyadaki egemen merkez siyasetlerin husumetin doğurduğu popülerlikten pay kapmaya çalışmaları endişemizi daha da artırıyor. Diğer yandan Avusturalya'daki katliamın ardından ortaya konulan haysiyetli insani tavır ise ümitlendiriyor. Yerimiz küresel ölçekte insanlığın, adaletin ve hakkaniyetin safıdır. Tarihi önemdeki bu ülkenin siyasi yolculuğunun hayırlara vesile olmasını diliyorum. Elbette bu dileğin failleri kendilerine düşen sorumluluklarıyla birlikte hepimiziz."