Haberler

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu İslamofobi ve Irkçılık İnceleme Alt Komisyonu toplandı

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Evren Başar, Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin (DMM) dijital medya okuryazarlığı eğitimleriyle toplumun ırkçılık ve Müslüman karşıtlığına (İslamofobi) karşı bilinçlenmesini desteklediğini ve Türkiye'de tespit edilen 49 İslamofobik ve...

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Evren Başar, Dezenformasyonla Mücadele Merkezinin (DMM) dijital medya okuryazarlığı eğitimleriyle toplumun ırkçılık ve Müslüman karşıtlığına (İslamofobi) karşı bilinçlenmesini desteklediğini ve Türkiye'de tespit edilen 49 İslamofobik ve ırkçı dezenformasyon kampanyasını ifşa ederek kamuoyuyla paylaştığını bildirdi.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu İslamofobi ve Irkçılık İnceleme Alt Komisyonu, AK Parti İstanbul Milletvekili Adem Yıldırım başkanlığında toplandı.

Toplantıda, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Başar, "İslamofobi ve Irkçılıkla Mücadele" konusunda sunum yaptı.

İslamofobi ve ırkçılık gibi olguların, dijital platformlar aracılığıyla daha geniş kitlelere yayıldığını ve toplumları derinden etkilediğini belirten Başar, dijitalleşmenin, bilgiye erişimi kolaylaştırırken nefret söylemlerinin ve yalan haberlerin hızla yayılmasına zemin hazırladığını söyledi.

İslamofobi ve ırkçılığın olumsuz yansımaları

Anonimlik, algı yönetimi ve küreselleşmenin, İslamofobi ve ırkçılığın küresel boyutlarda artmasına sebep olduğunu kaydeden Başar, "İslamofobi ve ırkçılık, toplumsal kutuplaşma, şiddet olayları, güvensizlik ve demokratik değerlere yönelik tehditler gibi olumsuz yansımalar oluşturuyor." diye konuştu.

Başar, basının doğru bilgi paylaşımı ve medya eğitimi, sivil toplumun farkındalık çalışmaları, uluslararası işbirliği, kültürel diplomasi ve kamu diplomasisinin, İslamofobi ve ırkçılıkla mücadelede önemli roller üstlendiğini dile getirdi.

Avrupa'da İslamofobiyle Mücadele Kolektifi'nin 2022 yılı raporuna göre, aşırı sağın yükselmesinin İslam karşıtlığı vakalarını artırdığına dikkati çeken Başar, 2023'te ise İslamofobik saldırıların yüzde 57 artış gösterdiğini, mağdurların çoğunluğunu kadınların oluşturduğunu belirtti.

Başar, ırkçı ve İslamofobik söylemlerle mücadelede medya okuryazarlığı, yasal düzenlemeler, eğitim, sosyal medya şirketlerinin sorumluluğu ve platformlarla işbirliği gibi çözüm önerilerinin öne çıktığını ifade etti.

İslamofobi ile mücadeleye yönelik çalışmalar

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığının bu alandaki çalışmaları hakkında da bilgi veren Başar, dijital mecralarda İslamofobik içeriklerin arttığının tespit edildiği dönemlerde, eş zamanlı olarak karşı argüman ve içerikler geliştirilerek kamuoyuna bilgilendirme çalışmaları yapıldığını anlattı.

Uluslararası alanda 5 konferans ve sempozyum düzenlendiğini, dezenformasyon bültenleri ile birlikte 11 eser yayımlandığını bildiren Başar, nefret söylemi ve ırkçılık ile kaos amaçlı paylaşımlar yapan yurt dışı ve yurt içi hesapların tespit edildiğini, ağ analizleri yapılıp ilişkileri çözülerek ilgili kurumlara bildirildiğini söyledi.

Dijital platformlarda "Irkçılığa Dur De" kampanyasının başlatıldığını kaydeden Başar, psikolojik harekat yöneten iç ve dış etkenlerin hedefinin boşa çıkarıldığını belirtti.

İslamofobi ve ırkçılığın yaygınlaşmasında dezenformasyonun etkisi

İslamofobi ve ırkçılığın yaygınlaşmasında dezenformasyonun etkisi ve dezenformasyonla mücadeleye dair İletişim Başkanlığının çalışmalarını da anlatan Başar, " Dezenformasyon, azınlıklar ve Batı'da yaşayan Müslümanlar hakkında güvensizlik ve korku oluşturarak olumsuz algıları ortaya çıkarmaktadır." diye konuştu.

Konvansiyonel medya ve sosyal medyadaki yanıltıcı içeriklerin, kin ve düşmanlığı artırarak İslamofobi ve ırkçılığın yükselmesine, toplumsal yapının zayıflamasına ve kutuplaşmaya yol açtığının altını çizen Başar, İslam'ı terörizmle ilişkilendiren yanlış bilgilerin, Batı'da Müslümanlara yönelik olumsuz kalıpları yaygınlaştırırken medya ve sosyal medya kaynaklı dezenformasyonun, azınlıkların "suç kaynağı" olduğu ön yargısını beslediğini söyledi.

Medya ve sosyal medyada radikal figürlerin geneli temsil ettiği algısının, İslamofobi'nin ve azınlıklara yönelik ırkçılığın artmasına neden olduğunu kaydeden Başar, "Siyasi figürler, azınlıkları dışlamak amacıyla dezenformasyonu bir araç olarak kullanabilmekte; seçim süreçlerinde İslamofobik ve ırkçı duyguları körükleyen dezenformasyonlar zirve yapmaktadır." ifadelerini kullandı.

Konvansiyonel medya ve sosyal medyada İslamofobi'nin ve ırkçılığın yaygınlaşması için üretilen dezenformasyonların, insan haklarının ihlaline ve etnik veya inanç kökenli ayrımcılığa neden olduğunu dile getiren Başar, "İslamofobi ve ırkçılık konusunda oluşan yankı odaları, özellikle kriz dönemlerinde bu fikirleri benimseyenleri daha uç noktalara taşımak için kullanılmaktadır. Aynı kaynaktan beslenen kullanıcılar, maruz kaldıkları dezenformasyonlarla daha da aşırıcı fikirler benimsemeye başlamaktadır." değerlendirmesinde bulundu.

Dezenformasyonla Mücadele Merkezi aracılığıyla İslamofobi ve ırkçılıkla mücadele

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi (DMM) aracılığıyla İslamofobi ve ırkçılıkla mücadeleye yönelik kapsamlı eğitimler düzenlediğini ve dezenformasyon konusunda kamuoyunun bilgilendirildiğini anlatan Başar, "Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, dijital medya okuryazarlığı eğitimleriyle toplumun ırkçılık ve İslamofobi'ye karşı bilinçlenmesini desteklemektedir, Türkiye'de tespit edilen 49 İslamofobik ve ırkçı dezenformasyon kampanyasını ifşa ederek kamuoyuyla paylaşmıştır." ifadelerini kullandı.

Evren Başar, "İsrail'in Müslüman görünümlü sosyal medya hesaplarıyla manipülasyon yaptığı tespit edilerek bu hesaplar yalanlanmış ve propaganda ağının yapısı ifşa edilmiştir." dedi.

İslamofobik söylem ve paylaşımlara karşı tedbirler ve çözüm önerileri

Evren Başar, dijital platformlarda yer alan ırkçı veya İslamofobik söylem ve paylaşımlara karşı İletişim Başkanlığının tedbirlerini ve çözüm önerilerini anlattı.

"İletişim Başkanlığı, medyada ve dijital platformlarda yayılan ırkçı ve İslamofobik söylemlere karşı hakikat mücadelesi yürütmektedir." diyen Başar, vatandaşların bu tür kötücül faaliyetlere karşı uyanık olması adına dezenformasyonla mücadele eğitimleri verildiğini söyledi.

İletişim Başkanlığı koordinasyonunda, Anadolu Ajansı ve TRT gibi kurumların, içerik ve yayınlarıyla İslamofobi'ye karşı güçlü bir mücadele yürüttüğünü belirten Başar, İletişim Başkanlığının İslamofobi ile mücadele kapsamında STK'ler, üniversiteler ve diğer kamu kurumları tarafından yürütülen projelere katkı sağladığını ifade etti.

Uluslararası medyada Müslümanlara, İslam'a yönelik gerçek dışı algı ve korkulara karşı olumlu örneklerden oluşan içerikler hazırladıklarını bildiren Başar, karşılıklı saygı ve barış içinde bir arada yaşama anlayışının güçlendirilmesi amacıyla ulusal ve uluslararası mecralara yönelik belgesel ve filmler hazırlanması ya da bu yöndeki yapımlara destek sağlanması çalışmaları yürütüldüğünü anlattı.

Evren Başar, uluslararası medyanın 'Müslüman terörist' ifadeleri ile oluşturduğu algı operasyonuna karşı sosyal medya platformlarının uyarı getirmesi konusunda çalışma gerçekleştirilmesini; dijital platformlarda düzenli olarak ırkçı ve İslamofobik yaklaşım sergileyen hesaplara yaptırım uygulanmasını sağlayacak bir sistem oluşturulması gerektiğini söyledi.

Dizi ve filmlerde Müslümanların ve yabancı uyruklu karakterlerin, karanlık, kötü, ahlak dışı özellikler çerçevesinde oluşturulmasının toplumda Müslümanlar hakkında olumsuz intiba bıraktığını dile getiren Başar, "Bunun önüne geçilebilmesi ve medyanın Müslüman tasvirini değiştirmesi için adımlar atılmasının ve yaptırım mekanizmalarının devreye alınmasının yerinde olacağı değerlendirilmektedir." dedi.

Nefret suçları, "sıradan suçlara" kıyasla daha ağır cezalarla sonuçlanıyor

Başar, dünyadaki diğer ülkelerin ırkçı veya İslamofobik söylemlere karşı tutumları ve uyguladıkları yaptırımlar ile Türkiye'deki yaptırımların karşılaştırmasını da yaptı.

Nefret suçlarının genellikle "sıradan suçlara" kıyasla daha ağır cezalarla sonuçlandığına dikkati çeken Başar, "Örneğin, bir saldırı veya kundaklama suçu, nefret suçu kapsamına girdiğinde ceza derecesi artırılır." dedi.

İletişim Başkanlığı yayınlarında ırkçı ve İslamafobik söylemlere karşı içeriklere de değinen Başar, "Türkiye'nin din, dil, ırk ayrım gözetmeksizin yaptığı insani yardımlar, Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan'ın BM Genel Kurulunda İslamofobi konusuna da yer verdiği konuşmaları, medya mensuplarına yönelik doğru habercilik ve etik konusunda, içinde ırkçılık ve ayrımcılık da geçen konularda tavsiye ilkeleri, Türkiye'de farklı din ve inanıştaki kesimlere yönelik yapılan reformlar ile Türkiye'nin Filistin davası başta olmak üzere birçok temada yayınlar hazırlanmıştır." bilgisini verdi.

Kaynak: AA / Aynur Ekiz - Politika
Tunceli'de kayyum gerginliği! Polis barikatını aşmak istediler

Polisle kalabalık arasında arbede çıktı

Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kayyum tepkisi

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kayyum tepkisi

44 il için alarm! İstanbul'da deniz ulaşımı durma noktasına geldi, uçaklar inemiyor

İstanbul'da deniz ulaşımı durma noktasına geldi, uçaklar inemiyor

500
Haberler.com'da yer alan yorumlar, kullanıcıların kişisel görüşlerini yansıtır ve haberler.com'un editöryal politikası ile örtüşmeyebilir. Yorumların hukuki sorumluluğu tamamen yazarlarına aittir.
title