TBMM Genel Kurulu - (Özgür Özel - Muhammed Levent Bülbül)
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, "Meclis'te okunan Enis Berberoğlu kararı, kesin hükümdür.
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, "Meclis'te okunan Enis Berberoğlu kararı, kesin hükümdür. Şu an hala o kesin hüküm var önümüzde. Yarın başka bir kesin hüküm okunur. Bu kesin hükme hep beraber uymak boynumuzun borcu olur. Dolayısıyla kesin hüküm verilinceye kadar süreci, soğuk akılla takip etmeyi hepimize yakışan bir tavır olarak değerlendiriyorum." dedi.
TBMM Genel Kurulunda, grup başkanvekilleri yerlerinden söz alarak gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
İYİ Parti Grup Başkanvekili Dursun Müsavat Dervişoğlu, Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin, maden şirketlerinin ruhsatları bitmesine rağmen faaliyetlerine devam etmesini öngördüğünü söyledi. Dervişoğlu, teklifin kanunlaşması halinde Kaz Dağları'nın katledileceğini, yüz binlerce ağacın yok edileceğini, ruhsat süresi dolmasına rağmen faaliyetlerini sürdüren Kanadalı şirket ve uzantısı şirketin ruhsatlarının uzatılacağını savundu.
Azerbaycan ordusunun Dağlık Karabağ'da Türk SİHA ve İHA'larını kullanmasından rahatsız olan Kanada Hükümeti'nin ürettiği kızıl ötesi kamera sistemlerinin Türkiye'ye satışını askıya aldığını anlatan Dervişoğlu, "Buna karşılık iktidar, sömürge ülkelerde bile görülmeyecek türden imtiyazları, teşvikleri Kanadalı maden şirketinin hizmetine sunabilmek için TBMM'ye kanun teklifi sunuyor." ifadelerini kullandı.
Dervişoğlu, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, AYM'nin verdiği hak ihlali kararının ardından Enis Berberoğlu'nun yeniden yargılanmasına yer olmadığına hükmetmesine ilişkin ise şu değerlendirmelerde bulundu:
"Anayasa Mahkemesi kararına rağmen 'Yeniden yargılanmasına mahal yoktur' kararının, bir yerel mahkemeden çıkarılmasını da sadece bir hukuki karar olarak telakki edebilmemiz mümkün değildir; bu, hükümeti ve iktidar grubunu da töhmet altında bırakıyor. Berberoğlu'nun yeniden TBMM'ye dönmesi için atılması icap eden adımların müştereken atılmasının gerekli olduğuna inanıyoruz. Ayrıca bu konuda bir yasal düzenleme ya da buna bağlı içtüzükte birtakım düzenlemelerin yapılması ihtiyacı şayet kendini gösteriyorsa bu görevi yapmak ve sorumluluğunu yerine getirmek TBMM'nin görevleri arasındadır."
"Masada hiçbir çözüm söz konusu olamaz"
MHP Grup Başkanvekili Muhammed Levent Bülbül de Hatay, Osmaniye ve Trabzon'da çıkan orman yangınlarına işaret ederek, "Biz, orman yangınında dahli olan ve özellikle terör ihtimali göz önünde bulundurularak da dahli bulunanların, derhal yakalanarak hukuken en acı bedeli ödemelerini talep etmekteyiz." dedi.
Azerbaycan'ın Gence ilinde Ermenistan'ın füze saldırısında 9 Azerbaycan vatandaşının hayatını kaybettiğini hatırlatan Bülbül, bu saldırıyı kınadığını ve lanetlediğini ifade etti.
Ermenistan'ın bu saldırılarının açıkça savaş ve insanlık suçu olduğunu belirten Bülbül, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu süreç içerisinde Ermenistan'ın, sadece Gence'yle sınırlı kalmayan, birçok yere, mahalleye, özellikle sivillerin yaşadığı alana benzer saldırıları, füze saldırılarını gerçekleştirdiğini görmekteyiz. Ne yazık ki Türkiye ve dost birkaç ülke dışında, bu saldırılarla alakalı olarak batı ve kendini uygar dünya olarak ifade eden ülkelerden ne yazık ki ses çıkmamakta, bu sivil kayıplarla ilgili olarak Ermenistan devletine karşı tek söz dahi edilememektedir. Bu, dünyanın bu ve benzer meselelerde dün Hocalı soykırımında olduğu gibi bugün de ne kadar iki yüzlü ve çifte standartlı bir davranış içerisinde olduğunu bir kere daha gözler önüne sermiştir. Karabağ, Azerbaycan ordusu tarafından azat edilmeden, kurtarılmadan masada hiçbir çözüm söz konusu olamaz. Masadan çözüm bekleyenin sonu hüsran olacaktır."
"Berberoğlu'nun vekilliğinin iade edilmesi gerekiyor"
HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, orman yangınları sonrası, ormanlık alanların madenlere açıldığını iddia ederek 1990'lı yıllarda yanan bölgelere giremeyen şirketlerin, topyekun bir saldırı düzenlediğini savundu.
Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ni de eleştiren Beştaş, "Özü; maden ocaklarına kıyak geçilmesi meselesi. Maden ocaklarına denetim en aza indirgenecek. Birçok yasada doğayı koruyan maddeler olsa da özgün bir kanun çıkarabiliriz hep birlikte. Doğayı güvenceye alma kanunu konusunda ortak bir komisyon çağrısında bulunuyoruz." ifadelerini kullandı.
Beştaş, AK Parti Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman'ın, "Hatay'a maden ocağı yapılmayacak" sözlerini önemli bulduklarını ve takipçisi olacaklarını söyledi.
Enis Berberoğlu kararına ilişkin de Beştaş, "Anayasa Mahkemesi kararı bizi de bağlıyor, mahkemeyi de bağlıyor, yurttaşları da bağlıyor. Hiç kimsenin bu karar karşısında bir ayrıcalığı, istisnai bir durumu söz konusu değildir. Yerel mahkeme bunu tanımama hakkı olduğunu sanıyorsa ki, sanmıyoruz böyle düşündüğünü, hemen vazgeçsin. Sayın Berberoğlu'nun vekilliğinin iade edilmesi gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Bugün birileri, kendini bu anayasanın üstünde görüyor"
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ise Enis Berberoğlu kararını, mahkeme üyelerinin isimlerini okuyarak eleştirdi.
"Anayasaya, en üst norma uymamayı mümkün görürseniz, onun altındaki norm olan kanunlara uymamayı mümkün kılarsınız." diyen Özel, hukuk devletinin en önemli özelliğinin, anayasa, kanunlar karşısında eşitlik ve bu hakkın aranabilmesi olduğunu kaydetti.
Anayasa Mahkemesi kararlarının herkes için bağlayıcı olduğunu ifade eden Özel, "Bugün bir alt mahkeme 'Beni bağlamaz' dedi. Bunun altına imza attılar. Bugün, devletin içinden adaleti söktünüz, çete oldu devlet." görüşünü savundu.
TBMM Başkanı Mustafa Şentop'un, Enis Berberoğlu'nun kararını belli bir süre Meclis'te okutmadığını belirten Özel, şöyle devam etti:
"Ne olduysa oldu. 'Okutmak zorundayım' dedi. Anayasa Mahkemesinin, Berberoğlu başvurusunun görüşülmesine bir ay kala, günler kala okuttu. O kararı beklemeden okuttu, milletvekilliğini düşürdü. Anayasa Mahkemesi ihlal kararı verdi. Topu, 14. Mahkemeye attı. 'Onun kararını beklerim' dedi. O diyor ki; 'Ben anayasaya, kanuna uymam.' Burası çadır devleti, diyorsanız susun buna. Burası yasama mahkemesinin, yargı aktivizmiyle Meclis'e kafa tutacağı yerdir diyorsanız, uyun bu karara. Eğer diyorsanız ki; bir mahkeme aldığı talimatı yerine getirmek pahasına bu anayasayı ayaklar altında çiğner, susun buna. Genel Başkanınız, milletvekili seçilebilsin diye anayasa değiştirdik. Siz, anayasa 'Bunu yapmaz. Herkesi bağlar' dediği halde bu talimatlı adalet celladının bu kararına teslim olursanız, her şey bir yana, en kaba tabirle bu, racona ters. İnsan utanır. Genel Başkanınızın siyaset yolunu açacak anayasa değişikliğini yapan bir siyasi parti, anayasaya rağmen milletvekilliği düşürülen, haklı çıkan, hakkı alt mahkemece gasbedilen bir milletvekili."
"Karar çok yeni"
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan ise İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin, AYM'nin verdiği hak ihlali kararının ardından Enis Berberoğlu'nun yeniden yargılanmasına yer olmadığına hükmetmesine ilişkin, "Karar çok yeni. Daha birçok vekilimizin, kararı eline alıp okuma imkanı bulmadığını düşünüyorum. O yüzden bu kadar yüksek perdeden haykırmayı, tehdide varan ifadeler kullanmayı doğru bulmuyorum. Mahkemede görevli olan hakimlerimizin, ilgililerin isimleri okunarak, adeta hedef gösterilmesini çok şık bulmuyorum." diye konuştu.
Bunun siyasi kültüre uymadığını belirten Turan, "Yoksa herkes burada sevmediği hakimin adını okumaya başlarsa, burası başka bir yer haline gelir. Doğru olmaz." ifadelerini kullandı.
Olayların sürecinin totalde beraber değerlendirilmediği takdirde yanlış yerlere varılabileceğini kaydeden Turan, iddia konusu davayla ilgili süreci anlattı.
"Kesinleşen bir karar vardı ve bu karar okundu"
Berberoğlu'nun vekilliğinin düşmesinin, milletvekillerinin bir oylaması ya da kararıyla ortaya konan bir sonuç olmadığına işaret eden Turan, kesinleşen kararın okunduğunu belirtti.
Anayasa Mahkemesinin kararına işaret eden Turan, şunları kaydetti:
"Anayasa Mahkemesi kesin hüküm vermez, veremez. Anayasa Mahkemesi, beraat ya da hüküm inşa edemez. Ederse, yanlış yapmış olur. Nitekim Anayasa Mahkemesi verdiği bu kararla, ne mahkumiyet ne beraat kararıyla, 'Tekrar yargılama imkanı var. Hak ihlali var' dedi. Çok önemli bir karardı. Bunun üzerine ilgililer, yerel mahkemeye, ilk derece mahkemesine başvurdular. Bugün o mahkeme de Anayasa Mahkemesinin yerindelik denetimi yaparak anayasanın sınırlarını zorlayarak karar verdiğini, bu konuda dokunulmazlıkların devam ettiğini vurguladı. İlk derece mahkemesi, 'Anayasa Mahkemesi yerindelik denetimi yaptığından dolayı, ben yargılamayı tekrar etmiyorum' dedi. Anayasa Mahkemesi de yerel mahkeme de bu milletin bir mahkemesi. Mahkemeleri, şahısların ismini hedef alan açıklamaları doğru bulmuyorum."
Turan, Anayasa Mahkemesinin, daha eski yıllarda benzer bir karar aldığını ve bu karara uymayan ilk derece mahkemesi olduğunu dile getirerek, tarafların bu karara itiraz ettikten sonra 'Anayasa Mahkemesi kararına herkes uymalıdır' diyerek tekrar bir üstteki mahkemenin hüküm verdiğini hatırlattı.
Bu kararın çok yeni olduğuna dikkati çeken Turan, "Anayasa Mahkemesinin ne olduğunu iyi biliyoruz ama bu mahkemelerin kendi arasındaki usul tartışmaları, süreçleri, direkt bizim konumuz değildir. Bu mahkemenin kararına itiraz hakkı var. İlgililer, mutlaka itirazı yapacaklardır. O karardan sonra ortaya çıkan hüküm de tekrar değerlendirilecektir. Meclis'te okunan karar, kesin hükümdür. Şu an hala o kesin hüküm var önümüzde. Yarın başka bir kesin hüküm okunur. Bu kesin hükme hep beraber uymak boynumuzun borcu olur. Dolayısıyla kesin hüküm verilinceye kadar süreci, soğuk akılla takip etmeyi hepimize yakışan bir tavır olarak değerlendiriyorum." değerlendirmesini yaptı.
Turan, bu konuda esas tartışmanın dokunulmazlıkların kaldırılmasından sonraki yargılamalar olduğunu ifade etti.
Dokunulmazlıkları geçen dönem, CHP'nin de desteğiyle, hatta ön almasıyla kaldırdıklarını vurgulayan Turan, "Tekrar seçim oldu, Meclis'e geldik. Mahkemelerin, bir grubun kanaati; 'Tekrar vekil olmak, dokunulmazlığı tekrar kuşandırır' dedi. Bir grup mahkeme de dedi ki; 'O dokunulmazlıklar, kişi bazlı değil, dosya bazlı kalkmıştı. Dolayısıyla tekrar vekil olsanız da o dosyalar devam ettiği müddetçe dokunulmazlık olmaz.' dedi. Ben denizi severim ama dalgayı sevmem tarzı, doğru bir yaklaşım değil. Siz, dokunulmazlıkları kaldırırsanız, mahkemeler, Yargıtay değerlendirir. Şu an halen devam eden, derdest olan bir süreç var. Onun kesinleşmesini hep beraber takip edelim." diye konuştu.